burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Sayın Yunus ilik, eleştiri diye bir şey yok, Farklı fikirler, uynı konuyu değerlendiriyor.
Tek kişiyim ve bir varsayımda bulunuyorum. Ne kadar akllıcı olursa olsun, muhakkak eksik ve yanlışlarım olacaktır.
Sonuçta tek kişi olarak kendi mantığımı, kendi mantığımla tam ve doğru değerlendiremem.
Başka gözler ve mantıkla, sorgular da gerekli ve o sorgulara cevap vermek de önemli. Cevap veremediğim nokta da, kendi eksiğimi görme-anlama-kavrama şansım olur ancak.
Rahat olun.
Diğer yandan iç seslerinizi derleyip daha özet yazabilseniz, çok iyi olacak. :) Dağılıyorum okurken ... Kusuruma bakmayın.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Zaman dalgaları varsayımımı bir kenara bırakabiliriz.
Çünkü aslında, benim zaman dalgaları ile kıpraşan uzayıma, bir başkası Higgs alanı diyor. Başka biri tensörler yüklüyor, bir diğeri enerji alanları yüklüyor ;) vs.vs.
Önemli olan şey Uzay + Zaman alanının bir enerji yoğunluğunun olması.
Bu var, Kökeni, yapısı ayrı bir konu olabilir.
Mümkün olduğunca basit ve sade halde ele almaya çalışıyorum konuyu.
Biz bir objeye kuvvet uygulayıp, ekstra enerji aktardığımızda, bu aktarımın doğrultusu, cinsi, miktarı, hızı, etkileşim alanı ve alan ile verenin fiziksel niteliklerine göre farklı sonuçlar ortaya çıkıyor.
İvmelenip, sabit bir hıza kavuşuyor, ezilip yapı değiştiriyor, kırılıyor, patlıyor, dağılıyor, bu etkiyi başka bir objeye aktarıyor. vs.vs.
Bunların hepsini bir den ele almaya da gerek yok.
Sonuçta eylem tek, mekanizma tek... Birinde doğru anlarsak, doğru soruya doğru cevap bulursak , diğerlerini de bulmuş oluruz.
Onda da şöyle, aynı yaklaşım hem hızlanmayı, hem de mesela parçalanmayı açıklayabilirse...
Sadece bir olayı açıklayan, diğerlerinde suskun kalan cevap, ya yanlıştır ya da büyük oranda eksiktir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bu arada bazı düzeltmelere ihtiyaç duyuyorum.
"dopler olayı gibi ama titreşim birikimi artınca artık Titreşimler üst üste gelmeye başlıyor ve hareket kuvveti büyüyüp havayı patlatıp yararak mölekülleri fırlatarak gidiş yönünde yığılan dalgalar havada bir nevi kısa süreli enerjiyi, hızı boşaltacak koridor açıyor."
Bir koridor açılmıyor. Tam tersi uçak ses hızına yaklaştıkça, ses dalgalarının önünde yoğunlaşması nedeniyle, bir duvar oluşuyor. Ve gittikçe güçleniyor. Uçak bu dalgaları geçtiği zaman önündeki tek engel havadaki moleküllerin sürtünmesi kalıyor.
Oysa ses hızı altında hem bu moleküllerin sürtünmesi hem de toplanan ses dalgalarından kaynaklanan bir bariyer ile uğraşıyor.
(Uçak mühendisleri bu ses bariyerinin yapısını ve uçağı nasıl etkilediğini daha iyi bilir. Bu ayrı bir başlıkta incelenmeli, Zevkli olur.)
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Bence Einstein'in ivmelenmeyi kütle çekimi gibi görmesinin ve doğrunun tamamı gibi algılanmasının altında hareketin tüm sistem için benzer olması yatıyor. "
Bu konuda aynı fikirdeyim.
Hareket tek bir eylemdir. Mekanizması da aynı şekilde olmak zorunda.
Bildiğimiz Hareket; 3 uzamsal boyutlarda değişimi tanımlarken, kütle bu üçü ile eş değer açıda kesişen (2 boyutlu alan) Zaman boyutunda olan değişimden doğuyor.
Ama burada 2 boyut terimi kafa karıştırmasın, bu bir alan olmasından kaynaklanıyor, 2 farklı Zaman veya büyüklük ve bunların kaynaşması filan yok.
İkinci olarak Zaman ile olan hareket de, obje sabit, değişen-akan Zaman...
Yani göreli bir hareket söz konusu bence. Bu hareketi, ışık hızında olarak da tanımlamak mümkün.
Öze gelirsek, tüm bu hareketlerde temel mekanizma ilkeleri aynı-bağlantılı olmalı.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Bence Einstein'in ivmelenmeyi kütle çekimi gibi görmesinin ve doğrunun tamamı gibi algılanmasının altında hareketin tüm sistem için benzer olması yatıyor. "
Bu konuda aynı fikirdeyim.
Hareket tek bir eylemdir. Mekanizması da aynı şekilde olmak zorunda.
Bildiğimiz Hareket; 3 uzamsal boyutlarda değişimi tanımlarken, kütle bu üçü ile eş değer açıda kesişen (2 boyutlu alan) Zaman boyutunda olan değişimden doğuyor.
Ama burada 2 boyut terimi kafa karıştırmasın, bu bir alan olmasından kaynaklanıyor, 2 farklı Zaman veya büyüklük ve bunların kaynaşması filan yok.
İkinci olarak Zaman ile olan hareket de, obje sabit, değişen-akan Zaman...
Yani göreli bir hareket söz konusu bence. Bu hareketi, ışık hızında olarak da tanımlamak mümkün.
Öze gelirsek, tüm bu durumlarda temel mekanizma ilkeleri aynı-bağlantılı olmalı
yunus-ilik5290
Olur hocam Daha toparlayıp yazarım.
morgan4658
Pek en basa gidilmemis :D
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Eee! biraz katkın olsun bari. İki kelime yazıyorsunuz, cevapları yarım bırakıp kenara çekiliyorsunuz. Olmaz ki. böyle de yapılmaz ki...
Hala sizin bu konudaki fikrinizi net olarak almış değiliz.
Yunus bey, uğraşıyor doğru soru için, bir oraya bakıyor, bir buraya...
Baştayız daha, başta.. :-)
morgan4658
gecici bir depresyon mu desem, inanin tembellik coktu ustume, nete girmiyorum is disinda.
Ben cekic,civi,duvarda kalayim diyorum.
Dalga gecmeyerek kisaca islemi anlatayim. ( hani dediniz ya, sade, konudan uzaklasmadan)
Sonra detaya girmeye calisiriz.
Madde tanimimi yaptim ama isin o kismini yine gecelim.
Gunes ->fotosentez->bitki veya etten vucudumuza kaslarimizi hareket ettirecek besinleri alip enerji depoladik.
Cekici aldik, civiye vuruyoruz, bunu kaslar yapiyor.delta Force ile yapiyoruz, gucumuz fiks degil, ama neyse, t zamanda yaptigimiz bir "is"
Kinetik enerji kazandiriyoruz cekicimize.Kinetik enerji civiye ve duvara ne sekilde dagiliyor ? ( enerjinin korunumu)
Isi enerjisi, ses enerjisi , civinin ve duvarin deformasyona ugramasi icin gereken enerji , bazi baska kayiplar.
Zoomlamak istedigimiz kisim "deformasyon" oluyor sanirim burada.
Ve evet, benim donemimde olmayan, su anda ise guzel is sahasina sahip "malzeme muhendisligi" isin icine giriyor.
Malzemenin elastikiyeti ( rigidity diyecegim ama malzeme muhendisliginde daha farkli bir terimi var ).
Kisacasi, isin "core" kismi,Malzemenin molekuller arasindaki arasindaki baglarin kopmasi icin gereken enerji.Bunu direk cekicin kinetik enerjisi degil, dogurdugu "strain" ( Turkcede gerginlik denilse de sanirim ayni anlami tasimiyor)
Nesnenin sekil degistirmesi icin gereken durumlar sicaklik, maddenin hali, elektronegatiflik gibi duruma bagli, ozellikle sonuncusu cok onemli.
Neyse, civi cekic duvar sIkIcI buyuklukteki kutlleler.Stabil, basi sonu belli, ne davranis gosterecegi belli, siradan kutleler.Demek istedigim bu miktardaki kutleler ne atom alti fizige uyarlar, ne de makrolardaki gibi kutle fazlaligindan baslari belaya girmez.
Ama derseniz ki bunu feynmann diyagramlarina indirelim, x parcacigini y hadronuna carptiralim, iste orada cuvallarim, cok da iyi konu cikar.
morgan4658
mikro duzeyde aciklarsak "kuvvet alanlari" mevcut,ki genelde iste atom ve molekullerarasi kuvvet olarak biliyoruz. ve bunlar birnevi enerji depolari.Cekicin hareketi degisim yapar, ve alanlardaki enerji de azalir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
İşte bu nokta da "Cekicin hareketi degisim yapar, ve alanlardaki enerji de azalir."
Sizce nasıl?
yunus-ilik5290
Maddede yoğunlaşıp organize düzen oluşmuş enerji alanıdır. Canlılarda madde, enerjinin evrimle düzenleniş, organize olmuş halidir. Canlılar Madde, enerji düzenleni-şinin evrimle organize oluşmuş doğal bir durumudur. Bil-gi: Maddenin, enerjinin organize düzen oluşmuş halinin kendi iç enerji ortamının etkileşimi ve dış ortamla etkile-şimidir.
Düzen oluşmuş hal derken esas olarak enerji alanlarının birleşip organize olup düzenlenmesiyle oluşan ve kendi iç alanında ve diş alanında farklı etkileşimlere neden olan kısmen farklılaşmış yeni bir enerji organizas-yonu düzeni etkileşimi alanıdır. Örnek verirsek fotonun, elektronun, kuarkların, atomların, moleküllerin farklı özellikleri, İki hidrojen ve bir oksijenin birleşmesiyle olu-şan su gibi… Bu durumda yıldızlarda, nova, süpernovalar-da vs elementlerin, atomların oluşması, doğada atomların birleşmesiyle moleküllerin oluşması yeni bir alan etkile-şimi oluşturduğundan evrensel bilgiyi çoğaltmış görü-nümdedir. Atomlarda çekirdekteki protonlarla elektronlar arası ve çevresi elektromanyetik bir alandır. Protonlarla elektronlar arasında fotonların oluşturduğu elektroman-yetik alandır. Benzetme yaparsak iki mıknatıs arasında oluşan manyetik alan gibi. Mıknatısı uzaklaştırırsak alan uzar, ve etki alanının iyice zayıfladığı uzaklıkta artık diğer mıknatıs ayrıldı deriz.
Protonlarla elektronlar arasında ışığın fotonlarından kurulmuş elektromanyetik alan oluşmaktadır. Yani protonlarla elektronlar arasında ışık-tan oluşmuş etkileşimsel foton alanı vardır. Ve maddeyi, atomu ısıttığımızda ısıyı taşıyan fotonlar temelde bu alan etkileşimine dahil olmaktadır. Ve o alana dahil olarak maddede kalabilmektedir. Fakat fazlalık çevreyle eşitlen-me ile, fazlalık enerji çevreye yayılmaktadır. Tüm enerji ve madde oluşumları bu şekilde yoğun alanı oluşturan parçacık iç alanları ve dış alanlarıyla oluşmuş etkileşimsel alan örgüsü olarak görülmektedir. Mesela proton ve nöt-ronların içinde kuarklar arası benzer bir gluon alan etkile-şim örgüsü vardır. Yani madde dediğimiz yoğun alanda aslında kısmen farklılaşmış düzeyde etkileşimli bir enerji alan örgüsü olarak gözükmektedir. Her şey çokluğun or-ganize etkileşiminde kısmen farklılaşmış alan örgüsüdür.
Protonlarla elektronlar arasındaki dengelenim etkileşimi-ni sağlayan fotonlardan oluşan elektromanyetik alandır. Bu alan dünyanın manyetik alanı gibi içten dışa doğru genişlemekte ve bu alanlara yerleşen elektronlar orbital dediğimiz durumları oluşturuyor görünmektedir. İç alan içindeki elektronlar alan etkileşiminde alan içinde pro-tonlara yakın olduklarından alan etkileşimi daha kuvvetli, yakın döngüde olduğundan daha enerjiktir. Dışa doğru alandaki elektronların etkileşimi daha zayıf olmakta ve alandan daha kolay kopabilmektedir. Kopan elektron ala-nı oluşturan bir kısım fotonlarında serbest kalmasına ne-den olup çevreye yayılmaktadır. İşte bağların kırılmasıyla açığa çıkan enerji böyle olmaktadır.
Çekirdek içi kırılan, kopan bağlarda kendi alan etkileşiminin benzer durumu-dur.
Kararsız, çekirdekteki proton, nötron fazlalığıda çekirdek içi alanların daha organize bir etkileşim oluşturamayıp daha kaotik olması nedeniyle daha kısa zamanda bozu-num olmaktadır.
Yoğun enerji, kuvvet alanlarında, kütle çekim alanlarında alanı oluşturan tüm etkileşim, hızların değişimi yani yavaşlayıp hızlanmasıda zamanı ve zaman ölçüşümüzü belirliyor. Uzaysal olarak zamanın ileriye akması durumu gözükmemektedir. Mesela kütle yoğun bir enerji, kuv-vet,hareket alanıdır. Güçlü kuvvet alanlarında zamanı ölç-tüğümüz sezyum atomunun titreşimleride yavaşlayaca-ğından zamanı ölçümümüz yavaşlamış olacak ve buna bağlı uydulardaki gps haberleşmesi dünyadaki sezyum sa-atleriyle senkronize edilmesi gerekmektedir.
Atomların birleşiminden oluşan molekül çeşitliliği bu elektromanyetik alanın yeniden organize olup düzenleni-şiyle alan etkileşimi değişip kısmen farklılaşmış kimyasal bilgiler oluşturuyor görünmektedir. Bu durumda kimyasal olaylar ve de canlılardaki kimyasal etkileşimler temelde elektriksel, elektromanyetik etkileşimler olarak görün-mektedir.
yunus-ilik5290
Şöyle bişey kafamı kurcalıyor. nasılkı az yoğun ortamdan çok yoğun ortama veya tersi durumlar , Sanki yüksek frekanslı enerji çok yoğun ortam gibi, düşük frekanslıda az yoğun ortam gibi davranıyor.
yunus-ilik5290
Mesela yüksek enerjili, yüksek frekanslı bir foton uzayda titreşim sıklığı gibi kendini oluşturanların iç titreşim sıklığı ve hareketliliğide öylemidir acaba? Yüksek enerjili foton ne anlama geliyor. İçinde daha yoğun bişeylermi var yoksa içinde daha yoğun hareketlilikmi var. Işığın boşluktaki doğrultu hızı farketmiyor. fakat uzaydaki titreşimide katettiği zıkzaklı titreşimli yolmudur. yada fotonu oluşturan iç etkileşimde böylemidir? Yüksek frekanslı ışığın titreşimlerini uzunluk olarak ölçüp, düşük frekanslı fotonun titreşimiyle karşılaştırırsak belirli bir mesafede farklı çıkarmı acaba?
morgan4658
Burtay Bey,
Tahminim kimyasal reaksiyonlardaki mantik isin icine giriyor.Verilen enerji baglara tarafindan emildiginde ( titresim veya sicaklikla), baglar deforme oluyor ve zayif hale geliyor.Baglarin kopmasi da kutle butunlugunu bozuyor.
yunus-ilik5290
Elektromanyetik dalgaların tepe ve çukurlarının aynı frekans olması koşuluyla karşılaşması sanki zıt yönlerde bir sonraki karşılaşma kafa kafaya çarpışma gibi olup iç alanlarını oluşturan her ne ise organizasyonunu bozup dağılması, hareketin sönümlenmesi gibi bi durum sanki.
yunus-ilik5290
Su dalgaları yer çekiminden dolayı tepe ve çukurların üst üste gelmesiyle biri inerken diğeri yükselirken zıt hareketlerin birbirini sönümlendirmesi gibi. Bu durum elektromanyetik dalgalarda aynımı olmakta. Ozaman fotonlar enerjisini kaybedip, titreşimlerini kaybedip kaynağı olan uzay alanınamı dönüşüyorlar.yada kafakafaya iç içe girip zıt yönlü hareketlerle alanlarını dağıtıyorlarmı? gibi bi düşünce kafamı kurcalıyor.
yunus-ilik5290
Evren evrimsel bir süreçte var oldu bu süreçte uzay nasıl var oldu onu anlamak zor ama benzerlik içeriyordur.
İlk hareket, titreşimin başlamasıyla değişimde zamanda başlamış oldu. Aynı yönlü titreşen alanlar birbirine eklenirken , karşı karşıya titreşen zıt alanlar birbir hareketini sönümlendirdi.
Bu şekilde bu hareketliliğin nekadar sürdüğü bilinemez
Devam eden evrimde bu alanlar şimdiki yıldızlar benzeri çok ilkel yıldızlar şeklinde topaklanıp ısı ve yüksek basınçlarda sıkışıp iç alanında organize etkileşen alanlara dönüştüler. Bunların nekadar sürdüğü bilinemez . Böylelikle patlayan o işkel yıldızlar daha yüksek enerjide daha büyük enerjiler oluştururken yıldızlar ve patlamaları uzayın dokusunu titreştirip değiştirdiler ve durum hala devam ediyor
arka alan ışınımıda bu ğatlamalar evriminde oluşmuş olabilir.
yunus-ilik5290
Evrimsel süreçte farklı yoğunluk ve titreşimlerde parçacık dediğimiz aslında tamda öyle olmayan yoğun organize etkileşimli iç alanlar oluşturdular.
yunus-ilik5290
Bu durumda elektromanyetik dalgalar su gibi yerçekiminden dolayı aşağı yukarı titreyerek ilerlemiyor. Elektromanyetik dalgalar daire, çembersel hareketle uzayda ilerliyor çemberin sıklığıda frekansı oluyor. Bu şekilde aynı yönde giden ama ters yönde hareket eden aynı frekanslı dalgalar dairesel yönde birbirini sönümlendiriyor
Aynı frekanslı olması önemli yoksa birbir içinden geçerler