yunus-ilik5290
Madde oluşumu farklı frekansların oluşturduğu parçacık dediğimiz alan yoğunlaşmalarıdır. Yüksek basınç ve ısıda birleşerek yeni bir alan düzenlenişiyle büyük atomları oluşturuyorlar
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Henüz düşünmeniz ve sorgulamanız için yönlendirmeye çalıştığım minimum düzeye vakit var gibi.
Sorgular ve yaklaşımlar makro kalıyor ...
Sayın Yunus İlik, işi hızlandırmak için sorgularınızın bir kısmı için düşüncelerimi yazacağım.
Işık fotonlardan oluşmuş bir dalgadır. Burada benim ikilemim, fotonların em dalganın hareketi ile mi anlık olarak ortaya çıktığına yoksa fotonların zaten var olup hareketleri ile mi em dalgasına yani ışığa yol açtıkları ? Birbirine çok yakın gözükse de bu iki ayrım önemli. Şimdiye kadar hep ikinci olasılık üzerine düşünmüştüm ama son dönemde birinci olasılık çok daha makul gözükmeye başladı.
Her durumda bir üst düzeyden yani makrodan ele alırsak:
1) Işık enerjidir. Hareketli enerjidir. Ve ENERJİ "VARDAN, YOK !" ve "YOKTAN, VAR !" OLAMAZ.
2) Dalgalar, enerjinin hareketidir. Dalgalar birbirleri içinden geçerler ve yollarına hiç bir şey olmamış gibi devam ederler.
3) Birbirleri içinden geçerken yani girişim yaparken, faz veya frekans veya dalga boylarına göre uyum yakaladıkları noktalarda superpozisyon oluşturabilirler. Bu pozisyon yapıcı veya yıkıcı girişim şeklinde olabilir.
Yapıcı girişimlerde tepe ve dip noktalarında enerjiler toplandığı için yeni bir dalga paketi GİBİ gözükebilir. Yani iki dalga fonksiyonun bileşkesi gibi, yeni bir dalga fonksiyonu.
4) Örneğin Beyaz ışık böyle bir dalga fonksiyonudur, Biz 7 rengi değil, sadece beyazı görürüz. Çünkü titreşimleri tepe ve dip noktalarına göre tespit edebiliriz.
Oysa beyaz ışık, farklı dalga boyu ve frekansta titreşen elektro manyetik dalgaların süper pozisyondaki dalga paketidir. Aynı doğrultudaki hareketleri sırasında girişim yapan dalgaların bileşkesidir.
Ama dalgalar birbirine karışmaz. Bu yüzden bir kristalden geçerken camın kırılma indisine her birinin dalga boyu farklı olduğu için, farklı açı ile etkileşip, kırılır ve renklere ayrılır.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Su dalgaları yer çekiminden dolayı tepe ve çukurların üst üste gelmesiyle biri inerken diğeri yükselirken zıt hareketlerin birbirini sönümlendirmesi gibi. Bu durum elektromanyetik dalgalarda aynımı olmakta. Ozaman fotonlar enerjisini kaybedip, titreşimlerini kaybedip kaynağı olan uzay alanınamı dönüşüyorlar.yada kafakafaya iç içe girip zıt yönlü hareketlerle alanlarını dağıtıyorlarmı? gibi bi düşünce kafamı kurcalıyor."
Benceler;
Cevap: Yer çekimi ile su arasındaki ilişki, dalga hareketinde önemsiz. Hatta gereksiz,
Sönümleme (yıkıcı girişim) ve birleşme (yapıcı girişim) elektromanyetik dalgalarda da aynı şekildedir. Dalga dalgadır. Mekaniği değişmez.
İki veya daha çok dalga içiçedir. Biz bu yeni bileşeni tepe ve dip noktalarına göre tespit ederiz. Ve bileşen her dalga varlığını aynen sürdürüyordur.
Sönümleme dediğiniz nokta için iki farklı açıklama mevcut.
a) Anlık ortaya çıkıyorlarsa; uzuy-Zaman dokusuna dönüyorlar.
b) Zaten var iseler, fotonun denge enerji seviyesine (0- Sıfır) ulaşıyor olmalı. Tepe ve dip noktasının tam ortasını kast ediyorum. Çünkü bu noktada nötr durumda, evren için +/- bir potansiyeli yok.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Mesela yüksek enerjili, yüksek frekanslı bir foton uzayda titreşim sıklığı gibi kendini oluşturanların iç titreşim sıklığı ve hareketliliğide öylemidir acaba? Yüksek enerjili foton ne anlama geliyor. İçinde daha yoğun bişeylermi var yoksa içinde daha yoğun hareketlilikmi var. Işığın boşluktaki doğrultu hızı farketmiyor. fakat uzaydaki titreşimide katettiği zıkzaklı titreşimli yolmudur. yada fotonu oluşturan iç etkileşimde böylemidir? Yüksek frekanslı ışığın titreşimlerini uzunluk olarak ölçüp, düşük frekanslı fotonun titreşimiyle karşılaştırırsak belirli bir mesafede farklı çıkarmı acaba?"
Bence
Cevap: Her bir fotonun enerji seviyesi-miktarı, yani tireşimlerinin dalga boyu ve frekansı aynıdır. Hangi dalga boyundaki ışığa ait olduklarının bir önemi yok.
Işığın enerji seviyesini ise frekansı belirler. (İster zaten var olsun, ister ise dalganın tepe-dip noktasında uzay-zaman alanınının uyarılması ile açığa çıksın.... Farketmez)
Frekans ne kadar fazla ise birim zamanda, birim alana o kadar çok foton ulaşıyor demektir. Ulaşan fotonların toplam enerjisi bize enerji yoğunluğunu ifade ediyor.
Yüksek enerjili foton, faz uyumu ile üst üste bindirilmiş bir dalgadaki tepe ve dip noktaları ifade ediyor.
Düşünce Deneyi:
Yani durdurulamayacak şekilde periodik zıplayan bir top düşünün. Belirli bir frekansı ve dalga boyu olacaktır. Şimdi bu topu bir poşet içine (dalga paketi) atın ve topun her zıplama hareketi ile ulaştığı tepe noktasındaki değeri ölçtüğünüzü düşünün.
Tek topun zıplaması ile A değeri kaydettiğiniz varsayalım. Şimdi aynı poşetin içine aynı özelliklerde ikinci bir top atın. Poşetin yeni ölçümü 2A olacaktır,
Sizin poşet artık yüksek enerjili bir fotondur.
Eğer farklı özelliklerde bir top atsanız. Faz uyumu olduğu noktalarda sadece 2A ölçersiniz ama bu ölçümün frekansı farklı, daha düşük olacağı için bu sefer birim zamanda, birim alana etkiyen kuvvet azalacağı için EM7nin enerjisi düşük kalacaktır.
Eğer fotonlar arasında farklılık olsaydı; mesela kızıla kayma esnasında fotonun enerji kaybetmesi gerekirdi. Oysa değişen tek şey, EM'nin dalga boyunun genişlemesi.
Veya maviye kayma esnasında da enerjisi artmalı.
Enerji vardan yok, yoktan var olamayacağına göre, bu iki yaklaşımda bu durumda çelişiyor.
Hakikaten, foton enerji kaybedip maviden kırmızıya dönüşüyorsa, o aradaki fark enerji nerede? Veya tam tersi durum?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Şöyle bişey kafamı kurcalıyor. nasılkı az yoğun ortamdan çok yoğun ortama veya tersi durumlar , Sanki yüksek frekanslı enerji çok yoğun ortam gibi, düşük frekanslıda az yoğun ortam gibi davranıyor. "
Bence
Cevap: Doğru yüksek frekanslı EM dalgalarının olduğu alan ile düşük frekanslı EM dalgalarının olduğu alanlar, enerji yoğunluğu farkına sahiptir.
Bu ortamlar arasında geçişte dalgalar, elektro manyetik veya kütle çekim dalgaları da, farklı yoğunluklardan geçen normal dalgalar gibi aynı mekaniğe ve kurllara tabidirler.
Ek olarak: Zaman'ı dalga olarak kabul ettiğim için, onun içinde aynı kurallar geçerlidir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Sayın Morgan,
"Tahminim kimyasal reaksiyonlardaki mantik isin icine giriyor.Verilen enerji baglara tarafindan emildiginde ( titresim veya sicaklikla), baglar deforme oluyor ve zayif hale geliyor.Baglarin kopmasi da kutle butunlugunu bozuyor."
Bağların kopmasını daha önce bütünlük esnasında sistem içinde dengeyi sağlayan enerjinin artık gereksizleşmesi olarak algılıyorum.
* Bu sayfadaki yazışmalarda Sayın Yunus İlik'in ve Sizin sayenizde daha önce hiç ele almadığım bir konu olduğunu fark ettim.
Atom veya altı düzeyde, "bağlar koptuğunda, niçin enerji açığa çıkar?"
Varsayımım; kırılma, parçalanma, birleşme, hız, momentum ve zaman genleşme, vb. konularını aynı perspektiften ele alabiliyor. Bir bakıma aynı temel kural sadece fraktal büyüme ile değişiyor.
Fakat bağların kopmasıyla enerji açığa çıkışını hiç düşünmemişim.
Teşekkür ederim. Şimdi buna yöneleceğim.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bu arada buraya yapılcak eklemelri takip edip, sorular sormaya devam edeceğim... Lütfen, devam... :)
morgan4658
Atom veya altı düzeyde, "bağlar koptuğunda, niçin enerji açığa çıkar?"
Madde tanimima bir daha bakin Burtay Bey :)
morgan4658
Bana gore madde yogunlasan degil, sinirlanmis, hapsedilmis enerjidir
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Sınırlanmış enerji" tanımınızı o yüzden aklımda tutuyorum.
Açığa çıkan serbest enerji kütle dönüşümü ile açıklamak işin yüzeyseli...
Bunun altındaki mekanizma- gerçek esas ilgilendiğim.
Atom çekirdeği parçalandığında sonuç olarak ortaya çıkan toplam temel parçacıklar mesela proton sayısı girdi ile aynı...
Hatta Necmi Bey bu yüzden güneşteki dönüşümde temelde kütle kaybı olmadığını ısrarla ifade etmişti. Bakış açısı olarak doğru olsa da, bağların da kütleye katkı yapması ve açığa çıkan enerjinin bu bağlardan kaynaklandığını göz ardı etmemek gerekiyor.
Şimdi kafamda bu bağların oluşması için ortak bir model var. Buraya kadar tamam. Ama tersinirliği yok. Hiç düşünmemişim.
morgan4658
Tersini dusunun Burtay Bey, protonun kutlesinin, onu meydana getiren kuarklardan cok fazla olmasi mesel
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Düşüneceğim. Daha başındayım. :)
Tüm bu parçaları bir araya getiren mantık (mekanik), parçalanma esnasında da geçerli olmalı ve işlemeli.
4 temel kuvvet aynı mantığın, geometrik oransal farklılığını içeren farklılaşmış sonuçları.
Protonun kütlesi, içindeki kuarklardan ziyade onlar arasındaki bağın bir sonucu. Kabul.
Fakat bunları ayırınca açığa çıkacak olan serbest enerjiyi nasıl adapte edeceğimi henüz bilmiyorum.
Eğer aynı mekanikle açıklayamazsam, tüm varsayımım benim için çöker!
morgan4658
Sorun bag ve spin veya bilmedigimiz baska faktorlerin olmasi. Bunlar bile toplam kutleyi aciklamiyor ama e=m.c2 ne ise, 3 kuarkinkinden farki gluonlarin yarattigi sonuc.Mass defect olayi da var, arastirin isterseniz.
yunus-ilik5290
Gluon birkuarktan öbürüne paslaşılıyor gibi düşünülüyor. Oysa yoğun bağlantı organizasyonu için gluonlar alan etkileşimi olabilir.
yunus-ilik5290
Atomlar fermiyon ve bozonların kısmen farklılaşmış alan etkileşim örgüsü gibi görünüyor.
Canlılıta daha makro düzeyde böyle oluşmuş gözüküyor. Öylede olmalı.
Canlılık ve bilinç fizik olmadan olmaz. Temeli fizik zaten.
yunus-ilik5290
Parçacık dediğimiz şeylerde kendi içinde kısmen farklılaşmış , kısmı ama kuvvetli bir organize alan etkileşimleri olmalı, kuarklarda öyle, elektronda , onlarda kendi içlerinde benzer bir oluşum olmalı
Belki ilksel yıldızlarda bu alanlar yoğun basınç ve sıcaklıkta sıkıştırılıp birleşerek yeni alan organizasyonu evrimiyle sürdü
yunus-ilik5290
Belki 4 kuvvet alanından fazlası vardırda kuark içleri, elektron içleri vs anlaşılamadığından bilinemiyordur.
her parçacık böyle bir iç alan ve her parçacık çevresiylede etkileşimde olduğu bir dış alandanda oluşup bunlar ölçülemeyen şeyler olabilir.
yunus-ilik5290
Evrenin evrimi aşamalardan geçmekte ve kısmen farklılaşmış davranışlardan geçmiş olabilir
Her enerji düzeyi evreni daha büyük yapılar oluşturabilmiş ,
şimdide atomların evrimi vs dönemi
yunus-ilik5290
Evrende Yeterli enerji olunca her şey birbirine dönüşebilir. yeni alan düzenlenişine zorlanabilir.
düşüncem böyle durumda uzayın dokusundan enerji devşirmek, dönüştürmek yoktan varetmek olmuyor. yoğun enerji potansiyel uzayı dönüştürmüş oluyor.
Böylece enerji çoğalmıştır.
yunus-ilik5290
Evrende Yeterli enerji olunca her şey birbirine dönüşebilir. yeni alan düzenlenişine zorlanabilir.
düşüncem böyle durumda uzayın dokusundan enerji devşirmek, dönüştürmek yoktan varetmek olmuyor. yoğun enerji potansiyel uzayı dönüştürmüş oluyor.
Böylece enerji çoğalıyor.