burtay-mutlu-shibumi-tr6061
@optimus, Ne yazık ki "hoca" sıfatını hakedecek düzeyde değilim ama hoşuma da gitmiyor değil hani, teşekkür ederim.
Yine de bu fiziğe yıllarını ve emeğini veren gerçek fizikçilere saygı gereği, bu sıfatı benim için kullanmazsanız daha uygun olur düşüncesindeyim.
---0---
"-buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı?" Evet, olur... Öz olarak terim farklılığına rağmen, benzer kavramı ifade ediyorlar.
Büyük Patlama Etkisinin, yani dalganın bir yayılma alanı olmalı mı? Elbette her dalga gibi, toplamda taşınılan enerji değişmese de, genişleme çapının artışı ile birim başına aktarılan enerji miktarı geometrik olarak düşecektir. Bu da iç ve dış basınçların birbirine çok yaklaştığı bir noktada duracağını gösteriyor. Ama bunun gerçekleşme süresi sanırım bildiğimiz evren yaşının kat be kat üstü olacaktır.
Diğer yandan bu varsayımın ilginç bir sonucu var. Geriye yansıyan dalgalar yani Zaman (Eskiden EGD derdim), kütle üzerindeki etki gücünü kaybetmeyecek. Çünkü Zaman evrenin genişleme hareketine ters yönde vektöre sahip, yani küresel bir genişleme öngörürsek, Zaman2ın dalgasal hareketi daralan- odaklanma şeklinde bir hareket olmalı.
Bu da kütle üzerinde, ilgili enerji paketçikleri genişleme ile ne kadar ilerlemiş olursa olsun, aynı düzeyde sabit basınç-etki kuvveti kalacak demektir.
(Bence kütle oluşumunda ve sabitliğini korumasında, Zaman'ın yapısından kaynaklanan ciddi bir etki -kuvvet var.)
Aynı yaklaşımın bir diğer sonucu ise, evrenin bizim için varlığımız açısından sınırlı olduğu oluyor.
Sadece (Zaman) dalgalarının enerji yoğunluğu olarak belli bir aralığında kütle sürekliliğini koruyor olabilmeli.
Bir bakıma yüksek hızlı parçacık çarpıştırıcıların da ortaya çıkan yeni büyük parçacıkların, hız düşmesi ile bozunması gibi...O parçacıklar aslında normal evrenimizde yoklar. Ancak sahip oldukları hız sayesinde, Zaman (dalgasal) ile olan etkileşimleri farklı olduğu için varlar. Hız değişip, zaman ile olan etkileşimleri değişince, bozunuyorlar.
Suya atılan taşa gelince, çok uzun zaman önce Tübitak Bilim ve Teknik dergisinde, çeviri bir yazıda başlangıç enerjisinin yaklaşık 16 ton altın kütlesi karşılığı olduğunu okumuştum. Ne yazık ki, bu yazıyı bulamadım ve bilgiyi teyit edemedim.
Ama her durumda, böyle yoğun sıkışık bir sistemi bozmak için, çok yüksek bir etki gücüne gerek yok. Bir noktanın kırılması, simetrinin bozulması ve hareketlilik ile homojenliğin kaybolması için yeterli.
O taş'ı kim attı? Şans eseri miydi? Bilemiyorum. Allah (C.C.) bilir... :-)
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Öncelikle, Hoca sıfatı ne kadar hoşuma gitse de, teşekkür ederim ama layık değilim. Hele fiziğe uzun yıllarını ve emeğini vermiş gerçek fizikçilere saygı gereği, bu sıfatın kullanılmaması daha uygun olur bence....
---------------
..."buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı? " Elbette olur. Öz'de aynı kavramı işaret ediyorlar.
Ancak o taş'ın ne olduğunu veya kimin attığını bilmiyorum.
Dış bir müdahale mi? Olabilir. Aslında bu kadar tek düze, homojen ve özdeş, simetrik bir yapıda başka olasılık da yok gibi..
Gene bir enerji olduğu kesin sadece...
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Dalganın limitine gelince, bence de olmalı ama koşullar biraz farklı. Eğer Evren dışında, genişlemeyi baskılayacak kuvvet yok/düşük ise, birim başına düşen enerji, bu yoğunluğa düşene kadar genişleme sürecek demektir.
Ama bunun kütle üzerindeki etkisi farklı olmalı. Çünkü varsayımıma göre, kütle oluşumu ancak titreşen enerji alanının, evrenin genişlemesi esnasında sahip olduğu hareket ile, genişleme ile zıt vektöre ve aynı doğrulara sahip (dalgasal) Zaman ile etkileşince var olabiliyor.
Yani evren genişleme yönündeki 3d vektörün tam tersi olarak, daralan-odaklanan bir enerji yoğunlaşması var Zaman için.
Bu da kütle oluşumunda, temel enerji paketçiklerinin üzerindeki kuvvetleri sabit tutuyor.
bir bakıma parçacık çarpıştırıcılarında ortaya çıkan, doğal halde bulunmayan büyük parçacıklar gibi... Hızları düşünce bozunuyorlar. Çünkü varlıklarını yüksek hızlarda iken Zaman (dalgaları) ile yaptıkları etkileşimlere borçlular. Hız düşünce, etkileşim kuvvetleri değişiyor ve parçacık dağılıyor.
Aynı şey evrenimiz için geçerliyse, kütle, uzay-zaman dokusunun ancak belli bir yoğunluk alanında sınırlı olarak var oluyor olabilir. Bu da evreni kapalı olarak algılamamıza da sebep oluyor olabilir. Çünkü (kütle olarak) var oluş sınırlarımız var demektir.
optimus1009
evet morgan atılan taş bu konunun bir tık üstü.taşı atan ise zirvesi.orayı hayal bile edeceğimi veya kimsenin hayal edeceğini hiç sanmıyorum.
Burtay hocam yazdıklarınızı tekrar okuyunca baska sorular da geldi aklıma.onları da elinizden geldiği kadar açıklarsanız sevinirim.
Şimdi gittiğimiz bu yol doğruysa ki buyuk ihtimal doğru olduğunu düşünüyorum.o zaman boşlukta bir enerji var demektir.hem de çok muazzam.eistenin atomu parçalamasından çok daha büyük.bu enerjiyi ortaya çıkarmak demek uzayın büyük bir gürültü ve ışıkla yine yırtılması demek olmaz mı?
Bunu nerden çıkardım işte yukarda yazmışsınız parçacıklar birbirine yaklastıkça titresimleri artar, çok çok daha yaklasırlarsa duruyormuş, titresimsiz gibi gözükürler vs. yanlıs anlamadıysam yani.
şayet boşluğun böyle bir enerjisi varsa bu enerjiyi ortaya çıkarmak için einsteinin yolu izlenebilir mi?
O'nun yaptığı bir anlamda tere yağından kılı çıkarmaya çalısmak demekse bu iş ise(uzayı olusturan belki kütlesiz parçacıkları ayırmak)pamuk içinden telörgüyü çıkarmaya benzer.bunları ayırırsak uzayın yırtılacağını düşünüyorum.bunu nasıl yapabiliriz?
Tabi evrenin hayrına olacak bişey değil ama mümkün mü?
Sonra birde sudaki dalgalardan bahsettik. Gene aklıma baska soru geldi. O da şu:
Su da ki dalga tek şekilde oluşmuyor.Birbini takip eden dalgalar şeklinde ilerliyor.Yani demek istediğim sudaki her dalga bir başka evren olabilir mi. Köpük evrenler misali...
ardı ardına dizilmiş genişleyen bir sürü evren.bizim ki ise en içteki en son dalga bence.
Yazarken birkaç seyi de unuttum ama biri de şu:
şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı?
Bunu başarabilirimiyiz?uzayı yırtabilir miyiz?yırtılırsa atomun parçalamasından çok daha buyuk enerji açığa çıkar mı?
İki dalga arasında ki enerji alanını geçebilir miyiz? Evren böyleyse sayet.
Tabi geçtikten sora diğer dalga boyunuda yarmamız gerekecek. Bu yanı başımızda ki evrende de delik açmak demek olur.böyle birsey çok mu fantastik?
optimus1009
Sudaki dalga örneği çok güzel oldu şekillendirmek açısından. Dalgalar genişliyor ama birbirine değmiyor sudaki gibi.
optimus1009
Sudaki dalga örneği çok güzel oldu şekillendirmek açısından. Dalgalar genişliyor ama birbirine değmiyor sudaki gibi.
optimus1009
şayet böyleyse diğer unuttuğum soruda evrenimiz "monbiüs şeridi" gibi düz olabilir mi?dalgalanması uzay dokusunun.
optimus1009
şayet böyleyse diğer unuttuğum soruda evrenimiz "mobiüs şeridi" gibi düz olabilir mi?dalgalanması uzay dokusunun.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Mobius şeridinden ziyade, bir torus daha uygun geliyor bana...
https://youtu.be/1YGhog1g1nE
Eğer toruslar üzerine olan çeşitli enerji akış simülasyonlarına bakarsak, mobius şeridinin işlevine yakın bir işlev gerçekleşiyor. https://i.pinimg.com/originals/07/2b/e5/072be532df84f3364a010eca56ad4ccf.gif
https://i.pinimg.com/originals/1b/1b/47/1b1b47cfe35100043792080c84be9af3.gif
http://cosmometry.net/the-torus---dynamic-flow-process
https://www.youtube.com/watch?v=gwhtxIbb9h4
Neden torus? diye sorgularsak... En başta bir merkezden başlayan 3 boyutlu bir genişleme küresel olmalı.
Ancak Büyük Genişleme (Big Inflation) gibi bir süreç yaşanmış ve evren çok hızlı bir genişleme yapmış. Bunun anlamı bir anda çok yüksek miktarda enerjinin açığa çıkmış olmasıdır.
Eğer mikrodalgada ısıtılmış su moleküllerine benzetirsek bunu, ilk kırılma anından sonra hızlı yayılan merkezi kırılma bölgesi olarak düşünebiliriz.
(Aslında ilk kırılma anından kısa bir süre sonra açığa çıkan enerji, çünkü kırılma her planck boyutu ilerleyişinde geometrik olarak üslerle ifade edilecek şekilde genişlemiş olmalı. Varsayımım da enerji paketçikleri küresel ise bu (1nci aşamada "12" şeklinde olmalı. Çünkü bir küreye aynı anda en fazla 12 özdeş küre temas edebiliyor.
İkinci aşamadan sonra, bu temas ile simetrisi kırılan her bir küre 7 tane kendisi gibi hareketlenmiş paketçik ile hareket ederken 5 yeni paketçiğin de simetrisini kırıyor yani ikinci aşamadan sonra "12 x 5^n" şeklinde olduğunu düşünüyorum.
Bu sonuca bir küreye temas eden kaç özdeş küre olabilir sorusu ile başladım. İlk merkezdeki küre hareket edince, ikinci sırada etkilenecek küre sayısına bakınca da devamı geldi. Varsayımda geometriden kaynaklı hatam varsa bile ana fikir değişmiyor. Kırılma ile çok kısa zamanda, muazzam bir enerji potansiyeli açığa çıkıyor.)
Böyle bir ani enerji artışında ise enerjinin doldurduğu alan (hacim) ile genişleme yüzey alanı arasında uyumsuzluk çıkıyor. Yani simetrinin her yerde aynı şekilde kırılabilmesi için, yayılma-genişleme yüzey alanı yapısı bu enerjiyi düzenleyecek bir şekle dönüşmeli. Torus da bunun için çok uygun bir geometrik şekil.
Doğa da benzer durumlara ait örnekler de var.
Belli bir dar alandan yüksek basınç ile yollanan akışkanların (sigara dumanından, yunusların çıkarttıkları hava kabarcıklarına, bir akışkan içinde bölgesel kuvvet uygulanınca hareketlenen bölgedeki akışkanın almış oldukları şekillere kadar) doğal olarak gerçekleşen bir yapı...
optimus1009
evt burtay hocam. bu şekli hatırlamadım mobius dedim.mobius patlama ile olusacak bi şekil gibi gelmedi açıkcası yazarken ama dedim gibi o şekli unutmusum. hiç aklımada gelmedi açıkcası.yani mobius 3 boyutlu enerjiler için zaten anlamsız.kütlesiz seyler için belki.
bu torus şeklinin kesitleri nette okuduğum eğer,küre,ve düz evren tanımlarınıda karsılıyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Bunu nerden çıkardım işte yukarda yazmışsınız parçacıklar birbirine yaklastıkça titresimleri artar, çok çok daha yaklasırlarsa duruyormuş, titresimsiz gibi gözükürler vs. yanlıs anlamadıysam yani.
Şayet boşluğun böyle bir enerjisi varsa bu enerjiyi ortaya çıkarmak için einsteinin yolu izlenebilir mi?" kısmı için biraz ara verdim.
Boşluk enerjisi veya vakum enerjisi deyi bir şey duşmuşsunuzdur. Hatta bilim kurgu dizilerinde, Sıfır Modülü olarakta geçiyor.
Bunu şuna benzetiyorum. Marianna çukurunda açılmış bir boş alan.(Suyun olmadığı). Suyun buraya akmak için muazzam bir basınç kuvveti olacaktır. Eğer siz bu boşluğu sürekli hale getirebilirseniz, bu akıştan (potansiyel farkından) sürekli enerji elde edebilirsiniz. Bir jeneratör misali türbin sürekli üretim yapabilir.
Ama yapılabilir mi? Belki planc düzeylerinde mümkün ama daha büyük boyutlarda çok zor. Bu yapıyı açık bırakmak için sürekle destekleyici enerji harcamak gerekecek.
Bence bu durumda, marianna çukurunda çay kaşığını çevirerek bir girdap boşluğunu elle oluşturmak daha kolay olurdu...:-)
Buradaki enerji açığa çıkartılabilinir mi? (atom parçalanması gibi); Hayır... Atom parçalanması esnasında esasen açığa çıkan enerjinin çoğu, temel parçacıkları bir arada tutan bağların açılmasından çıkıyor. Kaybolan kütlenin çoğu da bu bağlardan kaynaklanan kütle. Ama elektronlar ve protonların kaybı yok . en fazla proton ve nötron sayısı farklı, farklı elementlere dönüşüyorlar.
Bunlar daha az sayıda parçacık içerdiğinden, daha kararlı olabiliyorlar. Çok parçacık daha fazla birleşim olasılığı içerdiği için, daha kırılgan gibi... (10 legodan oluşan bir sistemin mi yoksa 1000 legodan oluşan sistemin mi bütünlüğünü etki altında korumak daha kolaydır?)
Belki karanlık enerji denilen şey, bu taspit edilemeyen bölümdür.
Peki evrende sıfır noktası alanları var mı? Bence var. Karadeliklerin merkezleri, olay ufkundan sonraki kısımlar doğal sıfır noktaları olmalı.
Şöyle düşünün, su moleküllerini çok ısıtırsanız, buhar haline geçerler. Su molekülleri sahip oldukları kinetik ereji ile içinde bulundukları sistemde oraya, buraya çarparlar. Toplam kinetik enerjileri de zaten buhar gücü olarak kullanılıyor bu şekilde.
Peki bu molekülleri , zorla çok dar bir huniden geçirirseniz, moleküllerin hareketleri kısıtlanır ve uzayda işgal ettikleri hacim azalır. Bu sürekli olursa, su moleküllerinin durgunlaşıp, yoğunlaştıkları ve toplandıkları bölge, düşük basınç alanı olur. Diğer taraftaki buhardaki moleküller ha bire bazı molekülleri buraya doğru iter.(Mesela iki aynı vektörlü molekülün toplam kuvvetinin, bir tane molekülü itmesi gibi...)
Bu bir varsayım benimki ama akışkan dinamiğine uygun. ( 2-3 yıl evvel Birleşmiş Milletlerin bir yan kuruluşu, Afrika da, kulubelerde doğal soğutma yapmak için bu dinamiği kullanmıştı :-) Ev duvarından ağzı içeriye olacak şeklinde yerleştirilen, dibi kesilmiş pet şişelerle, evlerin ısısı dışarıya göre 7-8 derece düşürülüyordu.)
Fizik kuralları, ister devasa yapılar olsun, ister ise basit farketmiyor, aynılar...
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Bunu nerden çıkardım işte yukarda yazmışsınız parçacıklar birbirine yaklaştıkça titreşimleri artar, çok çok daha yaklaşırlarsa duruyormuş, titreşimsiz gibi gözükürler vs. yanlış anlamadıysam yani.
Şayet boşluğun böyle bir enerjisi varsa bu enerjiyi ortaya çıkarmak için Einstein’ın yolu izlenebilir mi?" kısmı için biraz ara verdim.
Boşluk enerjisi veya vakum enerjisi deyi bir şey duymuşsunuzdur. Hatta bilim kurgu dizilerinde, Sıfır Modülü olarak ta geçiyor.
Bunu şuna benzetiyorum. Marinana çukurunda açılmış bir boş alan.(Suyun olmadığı). Suyun buraya akmak için muazzam bir basınç kuvveti olacaktır. Eğer siz bu boşluğu sürekli hale getirebilirseniz, bu akıştan (potansiyel farkından) sürekli enerji elde edebilirsiniz. Bir jeneratör misali türbin sürekli üretim yapabilir.
Ama yapılabilir mi? Belki Planck düzeylerinde mümkün ama daha büyük boyutlarda çok zor. Bu yapıyı açık bırakmak için sürekle destekleyici enerji harcamak gerekecek.
Bence bu durumda, marinana çukurunda çay kaşığını çevirerek bir girdap boşluğunu elle oluşturmak daha kolay olurdu...:-)
Buradaki enerji açığa çıkartılabilinir mi? (atom parçalanması gibi); Hayır... Atom parçalanması esnasında esasen açığa çıkan enerjinin çoğu, temel parçacıkları bir arada tutan bağların açılmasından çıkıyor. Kaybolan kütlenin çoğu da bu bağlardan kaynaklanan kütle. Ama elektronlar ve protonların kaybı yok . en fazla proton ve nötron sayısı farklı, farklı elementlere dönüşüyorlar.
Bunlar daha az sayıda parçacık içerdiğinden, daha kararlı olabiliyorlar. Çok parçacık daha fazla birleşim olasılığı içerdiği için, daha kırılgan gibi... (10 legodan oluşan bir sistemin mi yoksa 1000 legodan oluşan sistemin mi bütünlüğünü etki altında korumak daha kolaydır?)
Belki karanlık enerji denilen şey, bu tespit edilemeyen bölümdür.
Peki evrende sıfır noktası alanları var mı? Bence var. Karadeliklerin merkezleri, olay ufkundan sonraki kısımlar doğal sıfır noktaları olmalı.
Şöyle düşünün, su moleküllerini çok ısıtırsanız, buhar haline geçerler. Su molekülleri sahip oldukları kinetik enerji ile içinde bulundukları sistemde oraya, buraya çarparlar. Toplam kinetik enerjileri de zaten buhar gücü olarak kullanılıyor bu şekilde.
Peki bu molekülleri , zorla çok dar bir huniden geçirirseniz, moleküllerin hareketleri kısıtlanır ve uzayda işgal ettikleri hacim azalır. Bu sürekli olursa, su moleküllerinin durgunlaşıp, yoğunlaştıkları ve toplandıkları bölge, düşük basınç alanı olur. Diğer taraftaki buhardaki moleküller ha bire bazı molekülleri buraya doğru iter.(Mesela iki aynı vektörlü molekülün toplam kuvvetinin, bir tane molekülü itmesi gibi...)
Bu bir varsayım benimki ama akışkan dinamiğine uygun. ( 2-3 yıl evvel Birleşmiş Milletlerin bir yan kuruluşu, Afrika da, kulübelerde doğal soğutma yapmak için bu dinamiği kullanmıştı :-) Ev duvarından ağzı içeriye olacak şeklinde yerleştirilen, dibi kesilmiş pet şişelerle, evlerin ısısı dışarıya göre 7-8 derece düşürülüyordu.)
Fizik kuralları, ister devasa yapılar olsun, ister ise basit fark etmiyor, aynılar...
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı?"
Yani; bir bakıma evren içi veya varsayımsal olarak evrenler arası "Solucan Deliği"...
Teori de, Evet olabilir...Pratikte, imkansıza yakın.
Solucan delikleri bir bakıma karadeliklerin yanal yüzey alanları ile aynı zar (2 boyutlu alan) olmak zorunda,
Bunun diğer anlamı ise marianna çukurunda, iki ucu açık bir silindiriin içini boş (uzaysız) tutmak demek.
Suyun içeri girmemesi veye silindirin ezilmemesi iççin gerekli kuvvet ne kadar olabilir? (Bir pompa ile içindeki suyu, giren sudan daha hizlı boşaltmak için...)
Bence solucan delikleri de benzer yapıda olmalı ister evren içi olsun, ister evrenler arası (eğer varsalar).
Bu yüzden ancak Planck boyutlarında mikro solucan delikleri (oda geçici ve açık tutmak için çok az enerji gerektiğinden) mümkün geliyor. (Mariana çukurunda çay kaşığı ile bir insan geçecek kadar bir boşluk açma ile bir atomun geçeceği kadar boşluk açma farkı gibi...)
Bir tek şu olabilir. Eğer uzay da (durgun su da) başka evrenler var ise, bunların genişleme dalgalarının keşiştiği yerlerde böyle ama tek yönlü köprüler olabilir. Tek yönlü çünkü, her iki evrenin aynı enerji miktarına ve yoğunluğuna sahip ve aynı genişleme aşamasında olma ihtimali düşük.
Birinden biri , daha az enerji yoğunluğuna sahipse, yoğundan aza akış olmalı.
Gerçe karadelikler için böyle bir varsayım üretildi ama, bu durumda bazı galaksi merkezi karadeliklerin milyarlık yaşlarına bakılırsa, evrenin enerji içeriğinde düzenli bir düşma görülmesi gerekirdi.
Ya da bizden daha yoğun bir evrenden açılan solucan deliği olsaydı, (Ak delikler) bu sefer sürekli enerji artışı ve üstelik gözlemlenebilir bir kaynak tespit etmemiz gerekirdi.
Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)
Ama bu tür bir "net-kesin" gözlem yok.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı?"
Yani; bir bakıma evren içi veya varsayımsal olarak evrenler arası "Solucan Deliği"...
Teori de, Evet olabilir...Pratikte, imkansıza yakın.
Solucan delikleri bir bakıma kara deliklerin yanal yüzey alanları ile aynı zar (2 boyutlu alan) olmak zorunda,
Bunun diğer anlamı ise marinana çukurunda, iki ucu açık bir silindirin içini boş (uzaysız) tutmak demek.
Suyun içeri girmemesi ve "şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı?"
Yani; bir bakıma evren içi veya varsayımsal olarak evrenler arası "Solucan Deliği"...
Teori de, Evet olabilir...Pratikte, imkansıza yakın.
Solucan delikleri bir bakıma kara deliklerin yanal yüzey alanları ile aynı zar (2 boyutlu alan) olmak zorunda,
Bunun diğer anlamı ise marinana çukurunda, iki ucu açık bir silindirin içini boş (uzaysız) tutmak demek.
Suyun içeri girmemesi veya silindirin ezilmemesi iççin gerekli kuvvet ne kadar olabilir? (Bir pompa ile içindeki suyu, giren sudan daha hızlı boşaltmak için...)
Bence solucan delikleri de benzer yapıda olmalı ister evren içi olsun, ister evrenler arası (eğer varsalar).
Bu yüzden ancak Planck boyutlarında mikro solucan delikleri (oda geçici ve açık tutmak için çok az enerji gerektiğinden) mümkün geliyor. (Marinana çukurunda çay kaşığı ile bir insan geçecek kadar bir boşluk açma ile bir atomun geçeceği kadar boşluk açma farkı gibi...)
Bir tek şu olabilir. Eğer uzay da (durgun su da) başka evrenler var ise, bunların genişleme dalgalarının kesiştiği yerlerde böyle ama tek yönlü köprüler olabilir. Tek yönlü çünkü, her iki evrenin aynı enerji miktarına ve yoğunluğuna sahip ve aynı genişleme aşamasında olma ihtimali düşük.
Birinden biri , daha az enerji yoğunluğuna sahipse, yoğundan aza akış olmalı.
Gerçi kara delikler için böyle bir varsayım üretildi ama, bu durumda bazı galaksi merkezi kara deliklerin milyarlık yaşlarına bakılırsa, evrenin enerji içeriğinde düzenli bir düşme görülmesi gerekirdi.
Ya da bizden daha yoğun bir evrenden açılan solucan deliği olsaydı, (Ak delikler) bu sefer sürekli enerji artışı ve üstelik gözlemlenebilir bir kaynak tespit etmemiz gerekirdi.
Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)
Ama bu tür bir "net-kesin" gözlem yok. ye silindirin ezilmemesi iççin gerekli kuvvet ne kadar olabilir? (Bir pompa ile içindeki suyu, giren sudan daha hızlı boşaltmak için...)
Bence solucan delikleri de benzer yapıda olmalı ister evren içi olsun, ister evrenler arası (eğer varsalar).
Bu yüzden ancak Planck boyutlarında mikro solucan delikleri (oda geçici ve açık tutmak için çok az enerji gerektiğinden) mümkün geliyor. (Marinana çukurunda çay kaşığı ile bir insan geçecek kadar bir boşluk açma ile bir atomun geçeceği kadar boşluk açma farkı gibi...)
Bir tek şu olabilir. Eğer uzay da (durgun su da) başka evrenler var ise, bunların genişleme dalgalarının kesiştiği yerlerde böyle ama tek yönlü köprüler olabilir. Tek yönlü çünkü, her iki evrenin aynı enerji miktarına ve yoğunluğuna sahip ve aynı genişleme aşamasında olma ihtimali düşük.
Birinden biri , daha az enerji yoğunluğuna sahipse, yoğundan aza akış olmalı.
Gerçi kara delikler için böyle bir varsayım üretildi ama, bu durumda bazı galaksi merkezi kara deliklerin milyarlık yaşlarına bakılırsa, evrenin enerji içeriğinde düzenli bir düşme görülmesi gerekirdi.
Ya da bizden daha yoğun bir evrenden açılan solucan deliği olsaydı, (Ak delikler) bu sefer sürekli enerji artışı ve üstelik gözlemlenebilir bir kaynak tespit etmemiz gerekirdi.
Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)
Ama bu tür bir "net-kesin" gözlem yok.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"Şayet boşluğun enerjisini açığa çıkarabilirsek, yararsak diğer dalga/evren ile arada bir köprü oluşturabilir miyiz?veya otomatik oluşmaz mı?"
Yani; bir bakıma evren içi veya varsayımsal olarak evrenler arası "Solucan Deliği"...
Teori de, Evet olabilir...Pratikte, imkansıza yakın.
Solucan delikleri bir bakıma kara deliklerin yanal yüzey alanları ile aynı zar (2 boyutlu alan) olmak zorunda,
Bunun diğer anlamı ise marinana çukurunda, iki ucu açık bir silindirin içini boş (uzaysız) tutmak demek.
Suyun içeri girmemesi veya silindirin ezilmemesi iççin gerekli kuvvet ne kadar olabilir? (Bir pompa ile içindeki suyu, giren sudan daha hızlı boşaltmak için...)
Bence solucan delikleri de benzer yapıda olmalı ister evren içi olsun, ister evrenler arası (eğer varsalar).
Bu yüzden ancak Planck boyutlarında mikro solucan delikleri (oda geçici ve açık tutmak için çok az enerji gerektiğinden) mümkün geliyor. (Marinana çukurunda çay kaşığı ile bir insan geçecek kadar bir boşluk açma ile bir atomun geçeceği kadar boşluk açma farkı gibi...)
Bir tek şu olabilir. Eğer uzay da (durgun su da) başka evrenler var ise, bunların genişleme dalgalarının kesiştiği yerlerde böyle ama tek yönlü köprüler olabilir. Tek yönlü çünkü, her iki evrenin aynı enerji miktarına ve yoğunluğuna sahip ve aynı genişleme aşamasında olma ihtimali düşük.
Birinden biri , daha az enerji yoğunluğuna sahipse, yoğundan aza akış olmalı.
Gerçi kara delikler için böyle bir varsayım üretildi ama, bu durumda bazı galaksi merkezi kara deliklerin milyarlık yaşlarına bakılırsa, evrenin enerji içeriğinde düzenli bir düşme görülmesi gerekirdi.
Ya da bizden daha yoğun bir evrenden açılan solucan deliği olsaydı, (Ak delikler) bu sefer sürekli enerji artışı ve üstelik gözlemlenebilir bir kaynak tespit etmemiz gerekirdi.
Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)
Ama bu tür bir "net-kesin" gözlem yok.
optimus1009
yorumlar için tesekkürler burtay hocam.
morgan4658
Baska baslik acmadan , bir soru daha. Akiskan olmasi, evrenin ilk etapta , yani BBnin halihazir oldugu ortamda kompakt bir yapida oldugunu gosterir ki, bence de dogru.
Ancak yapilan mudahalenin ( atilan tas ) , birlesik bir yapida yine ayni etkiyi gosterirdi ( su dolu kovada malum kutlecekimi var, bunu gozardi ettigimizde etki her yonde ayni olurdu)
Sanirim asimetrinin olmasi icin iki etken olmali.
Ornek olarak, bir kuvvetin dondurme, diogerinin tek bir noktaya odaklanmasi ( donerken ikinci etkiye maruz olan alanin asimetri yaratmasi)
Veyahut ilk etkiden sonra, arada zaman olmasi sarti ile ikincinin olmasi.
Tabii ki uc etki , asimetrinin olmasi icin daha etkili, ama minimum etkinin 2 olmasi daha dogru degil mi ?
morgan4658
"Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)"
Az kaldi Burtay Bey , kutlecekimi dalgalarinin tespitiyle sanirim yei tespit teleskoplari, sistemleri kuruluyor.Evreni farkli bir asamda goruntuleyecegiz.
morgan4658
"Sonuçta, evren'in ilk 380 bin yılından sonra gerçekleşen olayları, uzayda gezinen fotonlar ile tespit edebiliyoruz. (Uydu teleskoplar vasıtasıyla)"
Az kaldi Burtay Bey , kutlecekimi dalgalarinin tespitiyle sanirim yeni tespit teleskoplari, sistemleri kuruluyor.Evreni farkli bir asamda goruntuleyecegiz.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Asimetri'nin kaynağını sorgularsak, sanırım bunu bize en iyi matematik açıklar.
Kütle, tek bir enerji paketçiğinin daha fazlasının bir araya gelmesi ile oluşmuş olmalı, (Tek kalan enerji paketçikleri; ya karanlık enerji sebebi olan pakeçikler ya da elektromanyetik dalgalarda foton olarak varlığını sürdürüyor olabilir bence...)
Bir araya gelen paketçiklerin vektörleri ve titreşim fazları uyuştuğunda, artık ortak hareket eden bir sisteme dönüşmüş olabilirler (ilk kütleli parçacıklar).
Ama başa dönelim, asimetrinin ortaya çıkışına...
Durgun su moleküllerine dönersek, büyük patlamanın etkisi ile ilk nokta paketçik üzerindeki enerji, belirttiğiniz gibi eşdeğerli olarak yayılacaktır.
Ancak kısa bir süre sonra, bazı paketçikler üzerinde daha yüksek gerilim birikirken, bazıları da oransal olarak çok daha az kuvvet altında kalacaktır.
Her enerji paketçiğinin bir titreşime sahip olduğunu unutmamalıyız. iki paketçik bir araya geldiğinde bu titrişemler, yapıcı ya da yıkıcı girişim yapacaktır.
Yapıcı girişimler daha geniş bir alanı işgal ederken, yıkıcı girişimlerin kapsayacağı titreşim alanı daha dar olacaktır.
http://www1.lsbu.ac.uk/water/images/Brownianmotion.gif
İlk kütleli parçacıkların oluşması ile bazı titreşim alanları ortaya çıkan boş alanlar, bu diğerleri için daha fazla alan sağlamış olacaktır. Böylece ister istemez paketçiklerin ve paketçik gruplarının izledikleri yollar düzensizleşecek ve simetri kırılacaktır.