morgan4658
Evrende entropi artiyor mu ? sabit mi ? azaliyor mu ?
morgan4658
Evrenin genislemesini ve kozmolojik sabitin homojenligini hesaba katarsak, sanki henuz enerji girisi olan acik/acik benzeri bir sistem gibi.
Bu entropi miktarinin sabit kalmasini saglkamaz mi ? veya azalmasini. ( evrenin tumunu kastediyorum, galaksileri degil )
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Evrendeki toplam entropi artıyor.
Entropi ek veya farklı bir enerji değil. Evrende var olan enerjinin, kullanışsız, atık olanı.
Sürtünme ile kaybolan enerji gibi...
Evren genişledikçe, sarf edilen kullanışsız enerji miktarı da bu yeni alanlara yayılıyor. Bunu büyük ihtimalle "arka plan ışıması" olarak tespit ediyoruz. Diğer yandan genişleme esnasında oluşan hareket ve bağımsız olarak gerçekleşen diğer gök cismi olayları ile evrene gene bolca enerji (mesela bir süpernova sırasında veya iki kütlenin çarpışması ile veya radyoaktif bozunma esnasında, vs.vs) saçılıyor.
Sanırım arka plan ışımanın 10 binde 1 lik oranlara kadar her yerde aynı olmasının nedeni de (genişlemeye rağmen) bu.
-----------0-----------
Ancak Entropi'yi farklı değerlendiriyorum. Şöyle ki, entropinin sona ereceği noktayı ele alalım. Bütün evren tamamen un ufak olmuş ve tüm kütle enerji paketçiklerine kadar parçalanmış olacak.
Evrenin her bölgesi özdeş miktarda enerji içeriyor olacak.
(Şu an iş yapmak için kullandığımız enerji türleri de aslında farklı enerji yoğunlukları arasındaki eşitleme akışından ibaret. Yani entropi olmasa, iş üretemezdik. )
Normal tanımda, entropinin bitişini bir parçacığın tüm hareket olasılıklarının tükenmiş olması olarak tanımlanıyor.
Bence parçacıklar arasında da enerji içeriği farkı olacağı için, evrendeki entropi ancak tüm kütlenin enerjiye dönüşmesinden (enerji paketçiklerine indirgenmesinden) sonra mümkün olurdu.
Bu durumda tüm enerji paketçikleri hareketsiz kalacağı ve evrende her yerde özdeş, simetrik olacağı için, evren bir bakıma en başa, yani büyük patlama öncesine dönmüş olacaktı.
Yani bence entropi, evrenin en başa, olağan, doğal durumuna dönme eğiliminin bir ürünüdür. Bizler yani kütleler açısından ise, bizim yapımızı bozduğu için olumsuzdur.
Fark burada sanırım büyük patlama öncesi durumu tanımlamamızdaki (bence ) hatadan kaynaklanıyor. Tüm evreni, tek bir noktaya sıkışmış enerji ile başlatıyoruz. Enerji burada tekil yani boyutsuz konumda...
Oysa bu yaklaşım hatalı olmalı bence. Çünkü tanımlarımız eksik. Eğer tekillik ve boyut kavramlarını tekrar ele alabilirsek, büyük patlama öncesi evren ile entropi bitişi sonrası evren arasında hiç bir fark olmadığını göreceğiz.
morgan4658
Aslinda sorumdaki amaca dokundunuz.Bilerek veyahut farkinda olmadan Boltzman Beyni kismina eristiniz.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Boltzman beyni konusunu şimdi sizden okudum. Bilinçli bir tercihim yoktu.
optimus1009
bence de evren açık sistem olabilir.yani mantıken öyle olması gerek. evren ışık hızından hızlı genişliyorsa yine mantıken birşeyin içinde olması gerekli değil mi?
entropisi ise muhtemelen artıyordur.bunu dengelemek içinde dışardan ve içerden sisteme enerji girişi oluyordur bi şekilde.böyle bir evrende mutlak düzen ve sıfır entropi olamaz.
optimus1009
morgan ve burtay sizce astrofizikçilerin veya teorik fizikçilerin atladığı en önemli nokta herşeyin sadece "enerji" değilde bildiğimizden farklı bir tür "ışık enerjisinden" olma ihtimali olabilir mi?herşey evrenin dışınıda saran bu ışık türünden oluşmuş olamaz mı?kütlesiz,hacimsiz,renksiz,bir ışıktan.ışığın karekteristik özelliği zaten kütlesiz olduğu için böyle düşünüyorum.hatalımı sizce?sonuçta ışığın bir sürü türü var radyo,mikro,kızılötesi vs. madde dediğimiz şey de notron,poroton,elektron vs. aynı şeyin/ ışığın türü neden olmasın?
kara enerji,kara madde ise görünür ışık boyunda olmadığından beynimizce algılanmıyor olabilir mi?yani kısaca; hersey, evrenin dısınıda saran bir tür ışıktan olamaz mı?
morgan4658
Optimus, her ne kadar ucuk olsa da takyonik evren modeli, isiktan hizli
oldugu icin evrene giris yapan takyonlarin zamanda geriye gitmelerinden dolayi entropiyi azalttigini soyler.bir anlamda mantikli.
Ancak bir sorun daha var,sanirim yine quora’da bir fizikci evrenimizde zamanin tersinirligi olsa bile entropinin artacagini yazmisti.
Enerjinin sadece isik olmasina bir nedenle katiliyorum, bir nedenle de katiliyorum cunku enerji hep vardi, isik da maddesel evrenle birlikte var oldu.Katilmiyorum, cunku madde bazli sonuc olarak.Ancak BBnin ilk erasindan sonra , isler tamamen isik uzerinde kaldi.
optimus1009
Morgan bizim enerji dediğimiz şey zaten ışık değil mi?ışık derken de sadece bildiğimiz ışık gelmesin aklına prizmadan geçmeden önceki hali ve mümkün mü bilmiyorum ama ondan önceki hali diye sormuştum aslında.
Bizim bu madde dediğimiz herşeyin içinden ışık çıkıyor zaten.
hızlandırıcılarda, parçacık çarpıstırıcılarda da olan bu değil mi?iki parçacık çarpısıyor ve bir ışık eşliğinde 3 atom altı parçacık...yani enerji'nin tanımını da bilmiyorum açıkcası.daha enerji ne onu çözemedik şu yüzyılda.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Aslında sorguladığınız konuda farklı bir açıdan sorguladığım bir yazı vardı.
https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/39867/
Planck Mesafesi...
Kuyuya atılan taş bu... :-) (...ile başlıyor...)
---------------------0-------------------
Şimdi konuya dönersek, ışık dediğimiz elektromanyetik alandaki enerji ile kütle dediğimiz alan arasındaki tek fark; hareket vektörü ve şekli... İkisi de aslen enerjinin, farklı durumları.
Bence enerji enerjidir sadece. Temelde hepsi aynı birimlerden oluşur. Sadece birleşerek oluşturdukları yapılar farklıdır.
Bu açıdan bakınca morgan ile de aynı fikirdeyim.
"Enerjinin sadece isik olmasina bir nedenle katiliyorum, bir nedenle de katiliyorum cunku enerji hep vardi, isik da maddesel evrenle birlikte var oldu.Katilmiyorum, cunku madde bazli sonuc olarak.Ancak BBnin ilk erasindan sonra , isler tamamen isik uzerinde kaldi."
Bu açıdan ele alınca, tüm evreni enerjiden veya ışıktan oluşmuş olarak kabul etmek hatalı olmaz. İkisi da aynı kökene dayanıyor.
Kütledeki enerji birimleri (quanta), planck boyutlarında titreşerek kendilerine alan oluştururlarken, ışıktaki enerji birimleri (fotonlar) (bence) bir dalga üzerinde doğrusal hareket ediyorlar.
Diğer konu, takyonlar ve zamanın tersinirliğine gelince... Burada bence asıl sorun, gerçekleşen bir olguya göre zamanın tersinirliği ile evrene göre zamanın tersinirliğinin aynı olarak tanımlanması.
Yani, evrene göre yaptığınız bir hareket ile matematiksel olarak geçmiş bir zaman'a ulaşabilirsiniz. (Mesela varsayımsal bir solucan deliği ile...) Ya da ışıktan hızlı gidebilirseniz, varsayımsal takyonlar gibi, matematiksel olarak zamanda geriye gidebilirsiniz.
Ama bu olguya-olaya göre zamanın tersinirliği değildir ve çakışmazlar.
Yani bardak kırıldıysa, istediğiniz hızda gidin veya solucan deliğinden geçin, o bardağın sağlam haline dönüş olmaz.
Çünkü bunun gerçekleşmesi için, tüm evrendeki entropinin ve geçen sürede gerçekleşen evren genişlemesinin ve aynı süre zarfında gerçekleşen tüm olayların da geriye dönmesi lazım. Ki bu imkansız. Entropi her durumda tek yönlüdür.
Entropi kavramını biraz daha deşmek lazım.
Entropinin temeline bakınca hedefinin, "içinde bulunduğu ortamda birim başına her yerde eşit enerji içeriğine sahip olmak " olduğunu fark ederiz.
Evren ise sürekli genişliyor ama enerji içeriği aynı şekilde artmıyor. Bunun bir diğer anlamı ise, evrenin genişleme ile yeni kazanılmış alanlarda enerji yoğunluğunun daha düşük olacağıdır. Bu da enerjiyi bu bölgeyi doldurmaya (entropi eğilimi ile) iteceğidir. Yani evren genişlediği sürece, entropi duramaz. (Eğer daralsa idi gene yoğunluk farkları olacağından, entropi gene olacaktı.)
Zaman da bana göre evrenin genişleme hareketinin bir sonucu olduğu için, zaman da tek yönlüdür.
Peki olgular için neden geçmişe gidilemeyeceğini sorgularsak; bir olay-olgu evrene göre sadece tek bir 4D koordinatında ve anlık olarak gerçekleşiyor. Zamanda geriye-ileriye gittiğinizde hiç bir şekilde aynı koordinatlara dönülemez, Çünkü tüm içerik aynı zamanda evrenin genişlemesi ile hareket ediyor.
Bu açıdan bakınca optimus ile aynı fikirdeyim. "Böyle bir evrende mutlak düzen ve sıfır entropi olamaz."
Konunun ayrıntılarını, bakış açıma göre daha önceki diğer sorgulamalarda yazmıştım. Dilerim bunları bulma imkanınız olur.
(Son olarak; basılan kitabımda da bu ve diğer konulara (bütün olarak) değindim. Aynı kitabın, bir versiyonunu da Dark Physics of the Universe pdf olarak, https://www.academia.edu/38752904/Dark_Physics_of_the_Universe adresinden indirebilirsiniz.
E-pub versiyonunda, grafiklerin bir kısmı hareketli, pdf de bu mümkün değil. Ama https://yenievrenebirbakis.blogspot.com/ adresinde kitap içeriğinin ilk versiyonunu, bir çok gif'i hareketli olarak görüp, kitap içeriğine bağlayabilirsiniz.)
morgan4658
Kisacasi entropi eski bir binanin yenilenmesinin yerine binanin yikilmasini evrenin tercih etmesi.
Ancak anlamadigim husus, evrenin nicin kapali bir sistem oldugunun dusunulmesi
.Sartlari degismiyor mu ?
Genisliyor, ama genislerken de enerji yogunlugu ayni kaliyor.Bunun anlami da enerjinin arttigi.
Bu anlamda her an artan entropiye karsilik ayni miktarda veya fazla enerji girisi olabilir mi?
Oyle bile olsa bu toplam entropiyi azaltmiyor, sadece , belki de entropinin yogunlugu (?) azaliyor.
Soyle aciklayayim, 1 masa tenisi topu buyuklugundeki bir sistemde entropi 100 birimse, ve bu toptan baska vakumlu bir odada baska bir madde yoksa,entropi bu miktarda kalsa da, bu odayi binaya cevirsek de toplam entropi 100 olacak.Bu binaya enerji yuklersek de ayni sey olacak.
Sanirim nerede yanildigimi buldum :)
morgan4658
Kisaca toparlarsak, gorunen ve gorunmeyen EMD leri bizler sadece maddelerden sagliyoruz.Dogal olarak yildizlardan , carpistiricilardan, radyoaktif merkezlerden, basit olarak da lamba/fenerlerden.
Ancak bunlari tespit edebiliyoruz.Goruyoruz veyahut olcuyoruz.
Bu sayede evreni gozlemliyoruz.
Ancak sonuc olarak EMD , bir madde yoksa uretilemiyor.
Madde olmadan enerji olamiyor, ama maddenin enerjiden turemis olmasina karsi elimizde tek bir veri yok.
Bundan dolayi enerji=emd diyemeyiz ( tam tersi mumkun )
optimus1009
burtay hocam öyleyse hologram bir evren olma olasılığını bu şekilde izah edebilir miyiz? Yine sizce hologram bir evren de yaşıyor olma olasılığımız yuzde kaç.bir projektörden yansıyan ışık gibi biz o şey içinde ki sadece bir bilgi'den ibaret olabilir miyiz?asıl olan hologramı olustran "sey" ve bizim bilgimiz O seyde mevcut olamaz mı?
Morgan haklısın ama bigbang'ten önce de madde yok değil miydi?ve belki de bina yenileniyordur. Yani eski halidir belki.entropi ile sıfır haline dönüyordur.referans noktası yok sonuçta.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Çünkü açık bir evren sistemi, bildiğimiz tüm fiziksel yaklaşım tarihini alt üst eder. Ve gözlemler ile sizin sorduğunuz cevapsız sorular ortaya çıkar.
O yüzden "Evren kavramını" yeni baştan ele almaktayım.
Mikrodalga fırında ısıtılan kahvenin patlama video linkini paylaşmıştım daha önce... Bu durumu okurken değerlendirme de kullanınız.
Eğer sıvı molekülleri belli bir alanda aşırı ısıtılırsa, (kahve-su örneği gibi) moleküller yüklenene enerji ile öyle güçlenip titreşmeye başlıyorlar ki, bir süre sonra hiç bir molekül, diğerlerinin baskısı yüzünden titreşemiyor. İlgili sıvı; durgun, stabil hatta verilen enerjiye oranla düşük ısıda gözüküyor.
Çünkü kendi içlerinde bir sistem kurmuş oluyorlar. Bu sisteme dıştan yapılan hafifi bir etki, bir toz veya şeker tanesi, kabı hafif bir hareket ile sisteme ek enerji eklenmesi, bir kaşık sokulması vs.vs.
bu dengeyi bozuyor. Sistem zincirleme olarak kırılıyor ve potansiyelde gizili kalan enerji açığa çıkıyor. (Kahve patlaması, su buharlaşması, kaynama...)
Bu yüzden bu durum termodinamiğin temel yapılarından biri olmalı diye düşünüyorum. Böylece evren içinde aynı koşullar geçerli olmalı.
Fark olarak tekillik kavramını, boyutsuzlukla özdeşleştirdim. "Boyut kavramını" ise Planck boyutuna indirgeyip, "enerji paketçiğinin titreşim alan"ı olarak tanımladım.
Bu yaklaşım, mevcut boyut, tekillik kavramlarımızla çatışmıyor. Uyumlu.
Eğer enerji hiç titreşmiyorsa, boyutsuzdur. Tespit edilemez.
Sadece "bir" doğrultuda titreşiyorsa, tek boyutlu bir sicim olarak bir doğruyu,.
Eğer "iki" birbirine dik doğrultuda titreşiyorsa (membrane) bir alan sicim olarak, alanı
Ve eğer 3 uzamsal boyut (birbirlerine dik) üzerinde titreşiyorsa bir hacmi işgal ediyor (dolduruyor) oluyordu.
4ncü ve 5nci boyutları da, somut olmadıkları halde aynı yaklaşım altına ele alabiliyoruz. (Daha önce hem burada, hem kitapta, hem de başka cevaplarda yanıtlamaya çalıştım.)
Bu açıklamamın önemi şu, bence uzaydaki tüm enerji tek bir noktaya doluşmuş, tekilleşmiş, simetrik, özdeş, vs. değildi.
Uzay bir deniz gibi, tamamen durgunlaşmış enerji paketçikleri ile hıncahınç doluydu.
Tekillerdi, çünkü hiç biri hareket edemiyordu, titreşemiyordu.
Hepsi özdeş olduğu için, büyük patlama öncesi için yapılan diğer tüm tanımlarda aynen geçerliydi bu yüzden. (Simetrik, homojenlik, vs.vs)
Sonra bu sisteme bir etki geldi ve bir noktadan simetri kırılmaya başladı. Kırılmanın gerçekleştiği noktadan itibaren de büyük miktarda enerji gözükmeye-tespit edilmeye başlandı.
Eğer benzetme olursa, su yüzeyine atılan bir taşın tamamen durgun suya değme anı ve sonrası gibi…
Su, uzayı temsil ediyor. Su molekülleri, enerji paketçiklerini… Taş ile suya aktarılan enerji, büyük patlama anındaki simetriyi kıran enerji etkisini. Simetrinin kırılması ile oluşan dalga içinde kalan alanda Evren’i temsil ediyor.
Dalga ilerledikçe, evren genişliyor. Bu evren ne açık, ne kapalı…Açık sonsuza kadar genişleyebilir, kapalı çünkü simetrinin kırıldığı alan bizim için “Evren” olarak tanımlı.
Kütle de, işte bu dalganın geçtiği yerlerde su moleküllerinin farklı kombinasyon çarpışmaları esnasında ortaya çıkmış birkaç köpük parçası…
Bu yüzden Entropi, evrenin ile o durgun özdeş haline dönme çabası oluyor. Yani evren için o bina bir düzenlilik değil, tam tersi yapısını bozan ve uygun olmayan bir düzen bozucu bir yapı…
Zaman ise, bana göre; dalga yayılırken, bölgeler arası yoğunluk farkından dolayı geriye yansıyan dalgalar. (Zaman’ı bu şekilde ele alınca, somut bir yanı oluştuğu gibi, Zaman’da yolculuk, ileriye geriye gidiş olanaksızlığı ve matematiksel olarak Zaman dilimi değiştirmenin mümkün olduğu gözüküyor. Üstelik bu yapıdaki zaman, Özel Görelilik ile de daha uyumlu ve açıklayıcı…)
Böyle bir evrende sisteme dışardan ek enerji girmesine gerek yok. Dokudaki hareketlenen (dalga–etki sırasının geçmesi ile simetrisi kırılan) bölge zaten otomatikman evren içi eşdeğere yakın içerikte olacak.
Evren “içi ve dışı” uzay arasındaki enerji yoğunluğu farkı nedeniyle, Entropi hep sürecek. Zaman hep tek yönlü olacak.Evren içindeki doku ise bir akışkan olduğu için, karanlık enerji’ye atfedilen tüm işlevleri de yerine getirebilecek.
Şu anki evren anlayışının; çok dallanıp, budaklanıp uzmanlaştığı için, tabloya geniş perspektiften bakma yetisini kısmen kaybettiğini düşünüyorum.
(Elde edilen bilgilerin yoğunluğuyla, bu şekilde sınıflandırma olmadan baş etmek mümkün değil, başka çare de yok ama…Bu da olumsuz yanı…)
Bu yüzden artık dahi bilim adamları yok. Olan bazıları da popüler kitap yayımcısı veya belgeselciler ama dahi (çözüm getiren) değiller.
“Bilimsel Ekip anlayışı ve Liderliği” sanırım geleceğin dahileri olacaklar.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Hologram evren anlayışı izah edilebilir. Bir şartla, dalganın işgal ettiği alanda değil de, genişleme sınırında yaşıyorsak.
Genişleyen dalga 2 boyutlu olacağı için, hologram tabanı karşılıyor. Bu bölgede bulunan enerji birimleri ise bu harekete direnç gösterirlerse, 3 boyutlu yapıya dönüşebiliyorlar.
(2 boyutlu bir alanı, alana dik şekilde hareket ettirmek için ek bir kuvvet uygulayın. Düz örtünün ortasına kuvvet uyguladığınızda, örtünün aldığı yeni şekil 3 boyutlu bir hacim olacak ama örtü ile ilgili bilgilerin tümünün kaynağı gene 2 boyutlu hali olacak...)
morgan4658
Bu arada notron yildizlari dediginiz yapinin bir ornegi.Sonucta, eger ki karadelige donusmezse, saf bir akiskanlik gosterip ( garip kuark olusumu) , sonsuza kadar devir daim ozelligine sahip.
Bu arada tek noktada BBnin olusmamasi zaten aslinda anlatilmak istenen konu, BBnin "heryerde" olmasi, hiclikten olusan "mekanin" aslinda zamansiz olarak var olmasidir.
BB'i baslatan zamanin kendisi.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Hiçlik, bana göre hiç bir titreşimin (boyutun) olmadığı yapıyı anlatıyor. Mekan ise Uzay olarak başlangıçta titreşimsiz idi ve bunu hiçlik olarak tanımlayabiliriz. Bu noktada görüşlerimiz uyumlu.
Büyük Patlama'nın nedenini elbette bilemiyorum.
Ama sizin görüşünüzden farklı olarak, Zaman, bana göre, büyük patlamanın bir ürünü.
Genişleme sürdüğü sürece, yansıyan dalgalar (Zaman-tek yönlü) olacak.
optimus1009
burtay hocam buna/uzaya "sanal/kütlesiz ışık denizi" desek olamaz mı?
Tabi uzay karanlık, ışık ne alaka diyen olabilir ama ışık dediğimiz şey de zaten beynin algısıyla alakalı.sadece beynimiz onu görünmeyen ışığı algılayacak düzeyde özelleşmemiş.bir türüne göre özelleşmiş olduğundan.mesela diğer bazı hayvanlar kızıl ötesi görüyor bizde aletler yardımıyla görüyoruz vs.
Bir de bu dalga halinde yayılmanın bir limiti olmalı değil mi?
Yani durgun bi suya yukardan tas attın, ilk temas ile bir patlama/enerji yüklenmesi oldu.Sonra bu enerji dalgalar halinde yayılıp gidiyor ama nihayet bir noktada duruyor.o zaman bu bahsettiğiniz bu sanal,kütlesiz veya en küçük parçacık denizinde dalgalanmanın bir sonu olur mu?
Fazla fiziki bilgim olmadığından cümleleri tam toplayamadım ama anlarsınız sanırım.
Bir de tamam dalgalanma devam edip gidiyor ama ilk dalgalanmanın olduğu yerden tekrar bu uzay denizinin eski haline dönmesi gerekmez mi?
Fiziksel olarak nasıl olur?
entropi bunu mu sağlıyor? Morganın bina örneği,aslında ; esas durum için bir uyumsuzluk örneği mi?
Tabi taşı yukardan attıkta suyun içinden de olabilir mi?bahsettiğiniz manyetik dalgalanma/titresim yani?
Anlasılması için bir örnek bu verdiğiniz biliyorum ama dalgalanmanın durduğu zaman olmayacak mı?
Bir de suya taş attığımızda hangi çembersel dalga daha hızlıdır?dalgalar gittikçe/açıldıkça daha mı hızlanır?(evrenin hızla genişlediği için soruyorum)
çok soru oldu ama siz bu örneği verince aklıma çok soru takıldı.ayrıca daha mantıklı bir yaklasım olmus sizinki.evrenin kapalı ve açık aynı sekilde dalgalar halinde ilerlediğini düşünebilmek, bunları ifade edebilmek kolay değil ama yorumunuzda güzel anlatmıssınız. Katılıyorum bende.
Bir de suya atılan taş ne olabilir?
Tanımlayamadığımız enerji olabilir mi?
optimus1009
son soruya olabilir mi dediğim sey saçma oldu. enerji zaten bu şeyler den olusuyor.atılan şey ne olabilir acaba, yoksa oda aynı şeyin farklı bir şey' i mi.
morgan4658
Merak etme Optimus, isik derken her radyo dalgalarindan gamma isinlarina kadar olan EMDleri kastettigini anliyorum.
Neyse, atilan tas bir bilinmezlik.Kaldi ki BB oncesinde elimizde tas var,Belki de su , belki de o da yok.tas kuvvetleri, su enerjiyi , veya tam tersini temsil etse bile, mudahalenin dis bir etken oldugu ortada ( burada inancla ilgili bir ironide bulunmuyorum)
Hiclikte kuark dalgalanmalari gibi bir durumu kivilcim verildigi dusunulurse de, , yine dis bir fizik kurallarinin oldugu kesin.
gerci artik kuantum dolaniklik nedeniyle bazi fenomenlerin oldugunu biliyoruz.
Dis etken arada bir imzasini gonderiyor.