kemal-bay-hickimse7261
Şahsen bana karşı ışık hızının ne olduğunu ya da momentumun ne olduğunu bile açıklama zahmetine girebilirsiniz çünkü evren ve evrenin dili hakkında her zaman haklı ve bilgili olmak pek mümkün değil benim için. Cevabınız bile bilgisel açıdan değerli. Sadece sizin şu yazdıklarınızı beynimde canladırmaya çalışıyorum fakat sizin bildiklerinizi ve kavrayışlarınızı bilmeden kafamda sizin canlandırdığınız evreni canlandıramıyorum. Bu neyse ki sadece benim için değil diğer herkes için geçerli. Senin algın, senin gerçekliğin.
Açıklanmasını istediğin konular şunlar:
1-) Uzay parçacıklarının arasında ki mesafe planck mesafesinden bile az dediniz. Bu uzay parçacıkları arasında ki mesafenin sabit olmadığına mı işaret eder yoksa daha sıkı bir uzay-zaman dokusuna mı işaret eder ?
2-) Mantıksal bir kronolojik oluşumu ( mesela TET'i ) açıklamak isteyecek olsaydınız mesela size göre şu evreler nasıl bir sıraya sokulur ?
a-) Evrenin oluşumuna neden olan fiziksel olay.
b-) Evrenin oluşunda oluşan evren şartları ve kuvvetleri
c-) Evrenin oluşumuna sebep olan fiziksel olayların, evrenin bugünkü hali ile ve yasaları ile olan ilişkisi ? Mesela foton ya da diğer parçacıkların uzay-zamanda enerji ya da anti-enerji iletirken taşıyıcı bir dalgaya ya da öyle bir şeye ihtiyacı olmadığını söylediniz ve bunu Tanecikli Uzay Teorisinin oluşum sürecine bağladınız. Bunun gibi bağlantılardan bir kaç tane verirseniz mükemmel olur. En azından ben anlarım.
kemal-bay-hickimse7261
Eksi (-) alemin omegası artı(+) alemin alfası oluyor... Önceden duymuş olsam da bu fikri, sizin bahsettiğiniz daha sağlam temeller üzerine kurulu bir teori olan TET'e dayanıyor. TET tam anlamı ile size ait değil sanırsam fakat şu yazdıklarınızın özgün ve düşündürücü olmadığını söyleyecek ne hakkım var ne de bilgim. (:
Tamam akdelikten sonrasını boşverelim. Kütleçekimini, 4 temel kuvveti, tekillikleri, ışık hızının evrensel sabit olan hızını ve diğer evren fenomenlerini bilginiz ve akıl yürütmeniz ile açıklayabileceğinize inanıyorum. Tam anlamı ile olmasa bile bizim bildiğimiz evrenin oluşumunda sonraki evreleri tatmin edici bir şekilde açıklarsınız. ( Karşıdakinin bilgi ve algı seviyesine bağlı olarak tatmin edici olup olmadığı tartışılır tabiki. (: )
Eksi alemi duyduğumdan ve az çok canlandırdığımdan beri akdelikten sonrası gram ilgimi çekmiyor. Biraz bize o sonsuz eksi enerjinin olduğu alemi, evren dışını, " evrenin kabuğunu " açıklayın. Daha o kısmı düşündünüz mü bilmiyorum tabi. İyi günler. (:
necmi-tufek7866
Haklısınız Kemal Bey.
Ben çoğu zaman kendimi kaptırıyorum ve çok fazla açıklama yapmaya gerek olmadığını, herkesin anladığını sanıyorum. Halbuki çok çılgın bir teoriden bahsediyorum aslında. Bana her şey çok basit geliyor ama diğer insanların belki de dehşetle okuduğunu fark edemiyorum. Lütfen bağışlayın.
Önce şunu söyleyeyim. Büyük patlamadan sonrası tamamen genel fizik anlayışı çerçevesinde açıklanabilir. Yani büyük patlamadan sonra güncel fizikle çelişkisi yok teorinin. Aksine tamamen uygun. Hatta açıklanamayan pek çok şeyi açıklayabiliyor. Bu yüzden temel fizik aynen olduğu gibi.
Ben bu teoriyi dile getiriyorsam; inanın ilk şekillendiğinde "doğru değildir" diye kendi kendime çok mücadele ettim. Ama o inatla kendisini kabul ettirdi bana. Düşündüğümde sanki her şey çok basit ve olması gerektiği gibi geliyor. Her şeyi bir bütünlük içinde açıklayabiliyor. Arada bilinmeyen bir başka müdahaleye gerek bile kalmıyor. Tam bir devir-daim durumu var ve kendiliğinden gerçekleşiyor. Şunu da ekleyeyim; "bu teori tamamen bana aittir" diye bir iddiam yok. Daha önce söylediğim gibi 18 yıldır genel fizik ve kuantum fiziğiyle ilgili ne kadar kitap bulduysam okudum. Bana bu fikri veren de okuduğum fizikçilerin kitapları ve anlattıklarıdır. Yani aslında teori onlara ait. Ben yeni olarak "uzay parçacıkları" kavramını ve dış evrenin tamamen eksi enerji düzeyinde olduğunu söylüyorum. Bu da tüm evreni ve evren dışı kozmosu açıklıyor. Bütün olay bu... Yani benim hiç bir beklentim yok. Hiç bir iddiam yok. Bu teori buraya yazdığım andan itibaren kamunun malı olmuştur artık. İnsanlar üzerinde düşünsünler ve bir şeylere yararı olursa bu benim için en büyük mutluluk olur.
Gelelim açıklanmasını istediğiniz konulara:
1-)Plank mesafesi kavramı zaten teorik bir kavram. Matematik sayesinde ortaya konmuş bir kavram. Bizim de uzay parçacıklarının büyüklüğü veya aralarındaki mesafenin ne kadar olduğu hakkında söyleyeceklerimiz aynı bağlamda teorik. Ama, Plank mesafesinin anlamlı olması için daha küçük bir zemin üzerinde yapılanmış olması gerekir diye düşünüyorum. Uzay parçacıklarının aralarındaki ilişki daha önce söylediğim gibi kesinlikle sabit, değişmeyen bir mesafede olmalarını gerektiriyor.
2-)Kronolojik durumu eğer büyük patlama sonrası olarak soruyorsanız, genel fizik anlayışı ile tamamen uyumlu. Orada bir fark yok. Ama evrenin oluşumu konusunda bir açıklama yapabilirim. Eksi enerji ortamında "entropi" ters çalışır demiştim. Yani eksi enerji zamanla toplanıp birikmek zorunda. Bu birikinti de artı enerjiye dönüşmek zorunda. Bizim evrenimizde bir karadelik limiti kavramı var. Eksi enerji ortamında da "akdelik" limiti olmalı diye düşünüyorum. Biriken enerji o limiti aştığında nasıl bizde karadelik kendi üzerine çöküyorsa, oradaki akdelik de patlamak zorunda.Yani olay bu kadar basit...
Foton ve diğer kütlesiz parçacıkların taşıyıcı bir dalgaya ihtiyacı olmadığını söylerken bunu tanecikli evren teorisine bağlamıyorum. Zaten temel fizik anlayışı içinde böyle taşıyıcı bir dalga veya kavram yok. Bunu söylemek istiyorum. Yani genel fizik anlayışı çerçevesinde fotonun başka bir dalga tarafından taşındığı gibi bir anlayış yok. Böyle bir şeye hiç rastlamadım. Onu söylemek istiyorum. Tüm bilinen şey; "foton boş uzayda serbestçe ve ışık hızında yayılır, hareket eder." Onu başka bir şeyin hareket ettirdiğini söyleyen hiç bir fizikçi duymadım ve okumadım. Yani böyle bir şey yok. Eğer siz fotonun başka bir şey "dalga" tarafından taşındığını söylüyorsanız bunun kaynağını da belirtmek zorundasınız. Hangi üniversitenin veya hangi fizik profesörünün bu konuda bilgi verdiğini belirtmek zorundasınız. Bunu sanki "genel fizik böyle kabul ediyor" şeklinde insanlara anlatırsanız tamamen yanlış bir fizik empoze ediyor olursunuz. Tüm söylemek istediğim bu...
Eğer hala ilginizi çekiyorsa tanecikli teori hakkında açıklama yapmaktan mutlu olurum.
İyi günler.
omer-karanlik-profil5833
necmi hocam; bir de bunu matematiğe dökseniz şahane olur açıkçası :)
necmi-tufek7866
Ömer Bey,
Benim açımdan teorinin tek matematik gerektiren yeri (eksi çarpı eksi eşittir artı) Bu anlayış enerjinin yok edilemezliğinin kanıtıdır. Aynı zamanda enerjinin eksi düzeye inebilmesinin kanıtıdır.
Geriye kalan kısımlar için ayrıca bir matematik geliştirmeye gerek yok. Yani sicim teorisi gibi kendine özel bir matematik gerektirmiyor. Normal, kuantum fiziği ve hatta görelilik matematiği diğer kısımlar için yeterlidir sanırım. Ama sizin önerdiğiniz veya farklı bir matematik gerektirdiğini düşündüğünüz kısımlar varsa lütfen rahatça yazın.
Daha önceki yazışmalardan sizin bazı çalışmalarınız olduğunu biliyorum. Eğer teoriyle paralel sizin çalışmalarınıza yakın kısımlar varsa dinlemek isterim.
omer-karanlik-profil5833
bir tane çalışmam var o da çökme açıları :)
collapse angle simgesini bile oluşturdum ca^0 :)
çalışmamı tamamladım sadece işi matematiğe dökmek kaldı ki onda biraz sıkıntım var...
necmi-tufek7866
Not:
İnternetten baktım ve gördüm ki çeşitli tanecikli evren teorileri var. İsim benzerliğinden başka hiç bir ilgimiz yoktur. Bunu belirtmek isterim. Aslında benim ortaya koyduğum teori "Tanecikli Uzay Teorisi" olmalı. Yani diğer teoriler ve onların denklem ve formülleri bu teoriyle ilgili değildir. Bunu öncelikle belirteyim.
Ömer Bey,
Çökme konusu karadeliklerle ilgili olduğunda dikkate değer bir çalışmadır bence. Umarım sıkıntınızı aşarsınız. Ama şunu söyleyeyim; matematik bir yere kadar işe yarar. Yani eğer bir senaryonuz varsa ve matematik bu senaryoyu destekleyip çözümlüyorsa en güzel şeydir ve olması gerekendir. Ancak teorik konularda ne kadar matematik geliştirirseniz geliştirin (en son örnek sicim fiziği ve Edward Witten'in aldığı en yüksek matematik ödülü, M kuramı) hep bir teori olarak kalır. Pratikte bir çözüm ve deneysel bir kanıt olmadığı müddetçe sadece matematiktir işte. Benim ortaya koyduğum teori de ispatlanamayacak bir teori sonuçta. Ama çok ciddi mantık ve psikolojik sonuçları var. Aslında insanların kafasını böyle karıştırmak istemezdim ama kendinizden bilirsiniz, bazı fikirler insana bir kez yapıştı mı artık ondan kurtulamıyorsunuz.
Daha önce önermiştim Chandrashekar Limitinin denklemleri size yardımcı olabilir. Ama tabi en son denklem değil de denklemin daha önceki aşamalarını incelemelisiniz. Bulabilirseniz tabii. Bazı şeyler artık çok zor bulunuyor.
İyi günler.
kemal-bay-hickimse7261
Necmi Bey,
Foton ve onun taşıyıcısı olması hakkında ki fikir benim ya da fizikçinin fikri değil. Sanırsam yanlıştır ya da eksik bir bilgidir, siz daha iyi bilirsiniz elbette. Kimse ile fizik konuşmuyorum, konuştuğumda da kendi fikirlerimden ya da emin olmadığım düşüncelerden çok gerçeklerden ve evren yasalarını temel alan konularda bilgi veriyorum. Yani demek istediğiniz şeye karşı zaten çok hassam bir beynim ve algım var. Bilginin yanlış lanse edilmesindense o anda susulması lazım bazen. Kesin ve tutarlı olanını öğrenene kadar en azından.
TET hakkında daha konuşmalıyız. Burtay bey ve diğer bir kaç arkadaşımızın saatleri uysa online bir tartışma ortamı güzel olurdu. Çünkü TET'e karşı doğru cevaplara değil de doğru ve tutarlı sorulara ihtiyacımız var gibi görünüyor. Yani ya TET 'in yanlışlarını buluruz ya da onu teyit edip sağlamlaştırırız sorularımız ile diye düşünüyorum. Diğer yandan konudan çokta bağımsız olmayan bir link atıyorum. Oradaki soru rüyamda kafama dank etmişti yani bildiğin o sorunun senaryosunu rüyamda görmüştüm. Bir bakıp bir cevap verirseniz çok güzel olur.
https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/33388/
necmi-tufek7866
Kemal Bey,
Öncelikle TET olarak kullanmayalım. Çünkü bu isimde pek çok teori var ve benim teorimin onlarla hiç bir benzerliği yok. Tanecikli Uzay Teorisi ( TUT ) olarak kullanalım ismini. Karışıklık olmasın. Zaten benim ortaya koyduğum teorinin iki tane ana teması var. Birisi "Enerjinin eksi değere inmesi" diğeri de "Dış kozmosun tamamen eksi enerji düzeyinde olması" Elbette ilave olarak "Uzay Parçacıkları" var. Yani tartışıp yanlışlanacak konular bunlar.
Karadelik ve Akdelik konusu ise sizin hayal ettiğiniz gibi değil bence. Aslında işin özü; "aynı evrende ikisi birden bulunamazlar" bu yüzden de karşılaşamazlar.
Çok pratik olarak şöyle anlatayım; (Daha sonra isterseniz uzun uzun tartışırız elbette)
Karadelik, bizim evrenimiz gibi bir pozitif basınç ortamında sonsuza kadar kapalı kalmak zorunda kalır. Yani patlayıp, saçılması mümkün değildir. Ama negatif bir basınç ortamında bulunsaydı işte o zaman patlar "Akdelik" olurdu. Bu yüzden bizim evrenimizin içinde akdelik olmaz, Tabii ki tersi olarak evren dışındaki negatif ortamda da karadelik olmaz.
Sanırım çok basit olarak söylenebilecekler bunlar.
yunus-ilik5290
bu teoriyi kitap halinede getirseniz hocam
yunus-ilik5290
o zaman daha anlaşılır genişliğe ulaşırdı. ifade alanı zamanda genişlerdi
necmi-tufek7866
Yunus İlik,
Eğer ortaya koyduğunuz şey doğruysa veya çözüm sağlayan bir şeyse sizin bir şey yapmanıza gerek kalmaz zaten. O kendisini kabul ettirir. Bana göre de yakın zamanda olmasa bile gelecekte bu teori kendisini kabul ettirecektir. Ayrıca, "uzay parçacıkları" gibi insan teknolojisinin ulaşamayacağı küçüklükte temel maddeyi kabul etmek çok kolay olmayacaktır. Ama sonuçta eğer bilinemeyen bir şey kalmıyorsa, teori doğru veya yanlış olmasının önemi olmadan sorulacak her soruya doyurucu bir yanıt verebiliyorsa ve başka hiç bir şey de daha mantıklı bir çözüm getiremiyorsa o zaman mutlaka kabul görecektir.
Teoriyi yaymak, daha büyük kitleye ulaştırmak benim işim değil. Ülkemiz de bunu kaldıracak durumda değil. Yani hem inanç bağlamında, hem bilimsel gelişmişlik bağlamında bu teori bizim insanımız açısından kavgadan başka bir sonuç vermez. Bunlara neden olmak istemem. Teoriyi burada yayınlamak istemem çok garip değil. Bir yerlerde yazılı olarak bulunsun istedim. Başka bir amacım veya beklentim yok.
Daha önce de söylediğim gibi burada yayınlandıktan sonra artık benden çıkmıştır. Daha fazla bir şey yapmayı düşünmüyorum. Ama teori kendisini ne kadar hızla yayıp genişletir onu da bilemem. Tabii buna engel olmam. İsteyen istediği gibi alıp yayabilir. Bu zaten teorinin kendi cazibesinden doğacak bir şeydir. Ona da ben karışmıyorum.
İlginiz için teşekkür ederim.
yunus-ilik5290
bu durumda ışık hızında zamanın durduğunu söyleyemeyiz dimi? bide taneciklenme olayının daha ilkel yıldız veya benzeri oluşumlarla oluşup evrimsel yıldızlara ulaşıldığını düşünülebilirmi? patlamalarda evren alanının enerjisini ve çarpışmalarıda hızlandırıp etki ediyordur belkide. evrim devam ediyor dimi?
yunus-ilik5290
öyleya ışık hızında zaman duruyorsa ışıkta durmalı. o halde newton’un zamanını yeniden ele almalımıyız?
necmi-tufek7866
Yunus İlik,
Yanlış algı insanı hep tedirgin eder. Gördüğüm kadarıyla sizin yanlış algınız şu;
"Işık hızında zaman durur" dendiğinde söylenmek istenen, evrenin ve her şeyin zamanı değil, sadece ışık hızındaki parçacığın ya da enerjinin kendi zamanıdır. Yani ışık hızında olan bir şey için zaman kavramı yoktur.
Neden olmadığını anlatmaya çalışayım:
Enerji, momentum kazanmadan önce boyutsuzdur. Yani bir mekan kaplamaz. Momentum (hareket) kazandığı zaman (bu hareket hem kendi etrafında "spin" hem de yörüngesel anlamındadır) işte o zaman "zaman" kavramı işlemeye başlar. Çünkü hareket etmek için uzay gerekir. Bu uzay ise mesafe demektir. Mesafenin olduğu her yerde "zaman" vardır artık.
Yani "uzay" yoksa zaman da yoktur. Şimdi, bu teoride "uzay" tanecikler tarafından yaratılmış bir güç alanıdır. Bu alanda kütlesiz enerji ışık hızındadır. Ama momentumla kütle kazandığında ışık hızından daha düşük bir hızda olmak zorundadır. Işık hızına çıkarsa mecburen kütlesiz, momentumsuz olması gerekir.
Işığın neden durmadığını daha önce anlatmaya çalışmıştım ama bir kez daha anlatayım,
"ışık" yani foton, momentum kazanmış parçacığın yaptığı hareketten doğar. Yani "spin" olayı ister istemez foton yaratır. Uzayda bir cisim çok hızlı ve ani hareketler yaparsa etrafa "pıtır,pıtır" fotonlar yayılır. Bu fotonlar uzayın zeminini meydana getiren güç alanının harekete karşı verdiği bir tepkidir. İster istemez fotonlar oluşur. Bizim "ışık" dediğimiz bu fotonlar evrenin mutlak sıfır denilen ısı derecesine çok yakın olan zeminine göre sıcaktır. Rüzgar oluşması gibi, foton da sıcak olduğu için soğuk tarafa doğru gitmek zorunda kalır. Soğuk taraf "her taraf" olduğu için de küresel bir şekilde dalga olarak yayılır. Kütlesi olmadığı için de uzay dokusunun onun için belirlediği hızda yani ışık hızında olmak zorundadır. Yani her şey aslında çok basit kurallarla işliyor...
Taneciklenme olayına gelince;
Evrendeki mevcut hidrojen atomlarının hepsi büyük patlama sırasında oluşmuştur. Ondan sonraki tüm elementler yıldızlarda üretilir. Yani şu anda üzerimizde ne kadar hidrojen atomu varsa hepsi 14 milyar yıllıktır. Ve bu hidrojen miktarı o zamandan beri azalmakta, diğer elementlere dönüşmektedir. Siz şimdi ne yaparsanız yapın hidrojen üretemezsiniz. Çünkü hidrojen üretmek için madde-antimadde çarpışması gerekir. Bu da big bang sırasında olmuştur.
Evrim demek "zaman" demek, zaman demek "entropi" demektir. Düzenli her madde zamanla çözülüp daha düzensiz bir hale gelmek zorundadır. Ama bu arada bizim gibi enerjiyi kullanabilen organizmalar bu düzensizleşmeyi (evrenin enerjisini kullanarak) kendi lehlerine düzenli bir durum yaratabilirler. Yani, tersine entropi yaratabilirler. Bunun bedelini evrenin geri kalanı karşılar. İşte bu tersine entropi bizim için "evrim" demektir. Enerjiyi kendimiz için kullandığımız sürece evrim devam eder.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Necmi Bey Merhaba,
Teoriyi anlayabilmem için bu konuları, nasıl ele aldığı sanırım yeterli olacak.
Özel ve Genel göreliliklere uygulaması nasıl oluyor?
Işık hızı sınırını nasıl açıklıyor?
Kütle çekim veya yüksek enerji alanlarındaki kızıla kaymayı nasıl açıklıyor?
kemal-bay-hickimse7261
@ Necmi Bey
TUT olsun dediğiniz gibi. Sohbetlerde daha çok işimize yarar ve dediğiniz gibi benzer teoriler mevcut ama incelemedim daha.
Diğer yandan evet TUT'a göre hayalimde bahsettiğim durum mantıken imkansız.
Ayrı evrenlerin delikleriyiz... (:
1-) Enerjinin eksi düzeye inmesi durumunu maddenin 0 kelvinden aşağı inmesi ile ya da başka bir şey ile açıklayabilir misiniz ? Yani en azından kafamızda bir düşünce oluşsun eksiye inme durumu ile alakalı.
necmi-tufek7866
Kemal Bey,
Enerjinin eksi düzeye inmesi bizim evrenimizde mümkün olmaz. Elbette laboratuvar ortamları veya ekstrem durumlar hariç. Yani bu bir devir-daim durumu. Sonuçta evren trilyonlarca yıl sonra iyice genişleyecek dağılıp parçalanacak. Tüm maddesel parçacıklar en düşük enerji seviyesine inecekler. Savunmasız, üzerlerinde basınç olmadığından hemen dağılıveren bir düzeye inecekler. İşte o zaman son aşama olarak son bir kez parçalanıp eksi enerji parçacıkları haline gelecekler. Yani ben böyle düşünüyorum.
Sıfır kelvin demişken; o seviyeden aşağıda yine ısısal hareketler başladığını bir yerden okumuştum sanırım. Bu da teoriyi destekler bir bakıma. Şöyle; sıfır kelvin ısının yani hareketin hiç olmadığı bir düzeyi gösterir. Peki daha aşağıya inerse ne olur? Bu kez tersine bir hareket göstergesi olur. Yani eksi kelvin...İşte eksi hareket de artı enerji meydana getirir. Yani matematik öyle söylüyor...
necmi-tufek7866
Burtay Mutlu (shibumi_tr)
Sizin yerinize bir başkası olsaydı, daha önce bilerek baltalamak istediği, diğer insanları piyon olarak kullandığı, nitelikli ve ince düşünülmüş müdahalelerle sabote ettiği bir insana "merhaba" demek için önce özür dilemesi gerektiğini bilirdi.
Daha önce size "dostum" demiştim. Meğer sizin kendi teorinizden başka bir dostunuz yokmuş. Onun için her şeyi göze almışsınız. Onursuz, gurursuz, sanki tutkulu bir aşık gibi... Bu da sizi hasta olarak kabul etmek gerektiğini gösteriyor. Yukarıda sorduğunuz sorular bile hala aynı kafada olduğunuzu gösteriyor.
"Teoriyi anlayabilmem için" diyorsunuz ya, sizin kendinizinkinden başka bir teoriyi anlayabilme şansınız yok. Çünkü okuduğunuzu anlamıyor, kafanızdaki kendi yorumunuzla düşünüyorsunuz. Eğer okuyup, anlamış olsaydınız teorinin büyük patlamadan sonrası için hiç bir değişiklik içermediğini biliyor olurdunuz. Görelilik, ışık hızı, kütle çekim, kızıla kayma gibi konulardan bahsetmeniz yine sizin teoriniz açısından değişken olması gereken ama maalesef hiç değişmeyecek olan konular. Yani hala aynı tutkunun esirisiniz görüldüğü gibi.
Tedavi olmanız gerektiğini önereceğim ama bunun bir yararı olacağını hiç sanmıyorum. Çünkü tutku insana hiç yapmayacağı şeyleri yaptırır ve pişmanlık duymaz. Ben de sizde öyle bir pişmanlık belirtisi görmüyorum. Belki yaptıklarınızı bu esaret altında yapıyorsunuz ve vicdanınız bu yüzden rahatsız olmuyordur. Bilemiyorum...
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Necmi Bey, kafanızdan ne geçiyor ya da geçti bilmiyorum ama (teoriniz konusunda değil ama son yazdıklarınız konusunda) saçmalamışsınız.
Neyi kişiselleştirdiğinizi bile anlamadım. Umduğunuz gibi bir amaç gütmüş olsaydım, ne diye dönüp soru yazayım? (Sandığınız kadar zeki olsaydım; tepkinizle karşılaşmamak ve bu duruma düşmemek için uzak dururdum.) Ama kendinizi, kendinize ikna etmişsiniz anlaşılan...
(Güneş'in enerji kaybı ile kütle kaybı konusunda yollarımızı ayırdınız zaten. Ortamı yumuşatamadım. Israr ettiniz. Halen de ettiğinize eminim. Ne diye yanlış olduğunu düşündüğüm bir düşünceye destek vereyim?)
Teoriniz mevcut yaklaşıma yeni açıklama bakış açısı getirmiyorsa, eleştiriye de açık değildir.
Oysa Uzay+Zaman'ın oluşum temelini baştan aşağı değiştiriyorsunuz. Soru konusu olan durumları etkilemeyeceğini nasıl düşünebilirsiniz?
Teorinizin doğru ya da hatalı olması benim için önemli değil. Daha işin çok başındasınız.
Ama fiziği, buradaki herkes kadar değil ama en az sizin kadar iyi biliyorum. Şüpheniz olmasın.
Matematiği sizden daha iyi bildiğim kesin.
Kimseyi de dost olarak nitelemedim. Bu şekilde hitap etmedim, yazmadım.
Siz de zaten hiç bir zaman o kadar yakınlaşmak istemediniz. Bunu da belirttiniz. Sadece e-arkadaşlık söz konusu idi... Yollar ayrıldı.
Bundan sonra, siz özür dileyene kadar, sizinle yazışmayacağım. (Ciddi hakaretleriniz var yazınızda.) Çok fazla kurgulamışsınız. Bu enerjiyi teorinize harcayın, bir işe yarar.
Benim teorime verdiğim değeri de abartmışsınız. Her işimi mümkün olduğunca detaylı ve ayrıntılı yapmaya çalışırım.
Şu an sırf, dünyanın ekonomik sistemindeki değişimi anlamak ve geleceğin nasıl bir ekonomik ve siyasal sistem getireceğini tahmin edebilmek için (gene kurgusal ama) idefixe den 20 civarı kitap aldım. Okuyorum. Not alıyorum. İnternetten bakıyorum. 3-4 tane de online kurs takip ediyorum (coursera). Bu herhangi bir konu üzerinde çalışma şeklim. Tutku değil.
Sizinle ilgili olarak da, Pişmanlık duyacağım bir durum yok ortada. Ama, Sizin artık var.