necmi-tufek7866
Tanecikli Evren (uzay) teorisi.
necmi-tufek7866
Tanecikli Uzay Teorisi
Bu teori evreni meydana getiren uzayın aslında taneciklerden meydana geldiğini anlatmak için geliştirilmiştir.
Uzay, tanecikler (Uzay Parçacıkları) ile örülüdür. Bu parçacıklar çok küçük boyuttadırlar. Kuarkların bir alt boyutunda ama aynı onlar gibi yapılanmış parçacıklardır. Yani, her yönde çekici (Spin 2) ve elektrik yükü olmayan parçacıklardır. Gravitonların kütleli olan eşleridir de denilebilir. Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır. İlk maddeleşen enerji onlardır ve tüm evreni kaplar ve kuşatırlar. Hepsi de her yönde çekici olduklarından çok sağlam bir tel kafes gibi davranırlar. Asla birbirlerine yaklaşamaz, birbirlerinden uzaklaşamazlar. Aynı kuarklar gibi, birbirlerinden ayrılmaları için sonsuz kuvvet gerekir ve bu yüzden eğer (Evrenin iç basıncı, genişleme enerjisi) onların dirençlerinden daha fazla olursa ayrılamayacakları için yeni uzay parçacıkları meydana gelir. Böylece uzay genişlerken onlar da çoğalmış olurlar. Sadece basınç ve kütleçekimiyle ilişkileri vardır. Daha başka bir madde veya enerjiyle hiçbir alış verişleri olmaz. Yani, evrenin maddesiyle hiçbir ilişkileri yoktur ve bu yüzden biz ve diğer tüm maddi cisimler onları hiç hissetmeden üzerlerinde hareket eder, deviniriz. Uzay dediğimiz boşluk onların aralarındaki açıklıktan meydana gelir ve biz tanecikleri hissetmediğimiz halde onların meydana getirdiği boşlukta (kuvvet alanında) hareket ederiz. Bu yüzden tüm evren kesin ve sabit bir koordinat sistemine sahiptir. Bu yüzden tüm evrende zaman kavramı, ışık hızı (C)ve kütleçekimi (G) tamamen aynı ve sabittir, değişmez…(Kütlesiz enerjiler bu zeminde ışık hızında devinirler)
Şimdi bu düşünceye nasıl ulaştığımıza gelelim…
Bu teori, Termodinamiğin 1. Maddesi olan ( Enerji yok edilemez, yoktan da var edilemez.) yasasını sorgularken ortaya çıkar.
Soru şöyle; “Enerjinin yok olmaması nasıl sağlanabilir?” Yanıt aslında basittir. “Eğer enerji eksi düzeye inebiliyorsa o zaman yok olmaz.” Eksi düzeye iner, orada tekrar toparlanıp artı düzeye çıkar. Bunu insanlar çok önceden keşfetmişlerdir. Eksiyle eksinin çarpımı artı sonuç verir. Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır…
Ulaştığımız bu düşünce hem evreni hem de dış evreni tanımlayan bir çıkarıma götürür bizi. “Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir. Yani enerji hem artı yönde hem de eksi yönde varlığını sürdürür ve bunun sayesinde maddi evrenler meydana gelebilir. Meydana gelen bu evrenler zamanla (Entropi) yüzünden yayılır, dağılır en düşük düzeylere iner ve nihayetinde eksi düzeye iner. Bu devir-daim durumu evreni ve evren dışı kozmosu açıklar. Yani “HER ŞEYİN KURAMI” adıyla aranan kuram aslında budur ve tek bir basit denklemle ifade edilebilir. (-1).(-1)= 1 Teori için kullanacağımız tek matematiksel formül budur ve BÜYÜK BİRLEŞİK KURAMLAR’ın ta kendisidir…
Entropi demişken hemen açıklanması gereken şey şudur; Entropi eksi enerji ortamında ters çalışır. Yani, bizim evrenimizde düzensizliğin ölçüsüyken, eksi enerji ortamı olan dış kozmosta düzenin sağlayıcısıdır. Eksi ortamda entropi bölünüp yayılmayı değil, toplanıp bütünleşmeyi sağlar.
Bu teorinin çok önemli iki çıkarımı daha vardır.
1-Uzay parçacıkları “Kara Enerji” denilen ve genişleyen uzayın ta kendisidir. (Burada açıklanacak bir sorun yok. Çünkü evrenin genişlemesi demek, bu parçacıkların çoğalması demektir.)
2-“Karanlık Madde” denilen evrenin kayıp maddesi de bu uzay parçacıklarının ta kendisidir. (Burayı biraz açabiliriz.)
Uzay parçacıkları kütleçekimini hissederler. Bu kuvveti kütleçekim kaynağından uzağa doğru tüm parçacıklar aralarında paylaşırlar. Bu yüzdendir ki, evrenin genişlemesi, galaksiler gibi kütleçekimin güçlü olduğu bölgelerde değil, kütleçekimin çok zayıf olduğu boş bölgelerde (galaksi aralarındaki boşluklarda) gerçekleşir. Çünkü, kütleçekimin güçlü olduğu yerlerdeki uzay parçacıklarının direnci boş bölgedekilerden daha güçlüdür. Bu yüzden uzay boş bölgelerde genişler. Bir galaksinin çevresindeki uzay parçacıkları kütleçekim gücünü paylaştıkları için galaksinin çevresinde kaynağı olmayan ilave bir güç alanı gibi hissedilirler. İşte bu “karanlık madde” nin ta kendisidir.
Yani, tek bir formül ve çok basit bir anlatımla tüm evren ve evren dışı açıklanabilir. Zaten aslında her şeyin bu kadar basit şekilde açıklanabilmesi gerekir. Her şeyin teorisi hem basit hem çılgınca olmalıdır ve bence bu teori yeteri kadar basittir. Çılgınca olup olmadığını ben bilemem çünkü bana çok mantıklı ve olması gerektiği gibi geliyor. Yine de size çılgınca geliyorsa o zaman doğru yoldayız demektir…
Bu teoriyi sizlerle paylaşmak istedim. En azından, derli toplu olarak bir yerde yayınlanmış olsun diye… Ayrıca, bu teorinin ortaya çıkıp gelişmesini de, yine bu platforma ve benimle düşüncelerini paylaşan tüm katılımcı arkadaşlara borçlu olduğumu da belirtmek isterim.
Teorinin doğru olup olmaması veya ispatlanamayacak olması (bu parçacıkların varlığı evrenin hiçbir enerjisiyle ispatlanamaz) hiçbir şeyi değiştirmez. Zaten diğer evren teorileri de ispatlanamaz ona kalırsa. Ama burada önemli olan, “evrenin her türlü davranışına kesinlikle çözüm getiriyor olmasıdır”
Bence her şeye çözüm getiriyor ama mutlaka çürük bir yanı da olması gerekiyor. (Alışıldık fizik geleneğine göre evrensel bir teorinin mutlaka açıklayamadığı bir şey olması gerekiyor) Bunu doğal olarak ben bulamıyorum. Bilimsel açıdan eleştirileriniz olursa memnuniyetle karşılarım. “Saçma” diyenler olursa bunu söylemelerine gerek yok zaten çılgın ve saçma gibi olması gerekiyor.
Saygılarımla…
hic-kimseyle-tartismaz9132
Nerede kaldınız? Burası bayağı bunaltıcı olmaya başlamıştı...
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Dikkat, Bomba ! (gibi düştü...)
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Hoşgeldiniz,
Burada ilk sorguladığım şey, tanecikler ile taneciklerin meydana getirdiği boşluk arasındaki ilişki ve mekanizma oluyor.
Tanecikler nasıl bir mekanizmayla, bu boşluğu oluşturuyorlar ?
İkinci sorguladığım şey ise, " Aynı kuarklar gibi, birbirlerinden ayrılmaları için sonsuz kuvvet gerekir ve bu yüzden eğer (Evrenin iç basıncı, genişleme enerjisi) onların dirençlerinden daha fazla olursa ayrılamayacakları için yeni uzay parçacıkları meydana gelir. Böylece uzay genişlerken onlar da çoğalmış olurlar." kısmındaki "çoğalma"...
Enerjiden oluştuklarına göre, evrenin genişlemesi ile yeni alanlarda oluşan bu parçacıklar, enerjinin korunumu yasasını nasıl koruyorlar?
Bu sorular, eleştirden ziyade, teorinin gelişimini için geliştirilmesi gereken noktalar bence.
onur-cem-dag8483
Uzun bir aradan sonra tekrar hoşgeldiniz Necmi bey .BİGBANG teorisi ile bu teoriyi birleştirirsek evrenin oluşumdan önce uzay parçacıklarının elektrik yükü olmadığından dolayı etkileşimin de çok nadir olacağını veya olmayacağını söyleyebilirmiyiz ve eğer böyleyse patlamayı sağlayan enerji birikmesi nasıl oldu ? ( yazınız gayet güzel ve açıklayıcı çok beğendim :D)
omer-karanlik-profil5833
necmi hocam; hoşgeldiniz tekrardan :)
burtay hocam; ilk sorgunuz su içindeki tel bir kafes gibi düşünebilirsiniz...iç içe geçmiş durumdalar...araları açıklık ama - değerdeki enerji bu parçacıklar arasındaki kuvvetli bağdan dolayı içeri sızamıyor sanırım :)
burtay hocam; ikinci sorgunuz için - enerji orada da + ya dönüşüyor sanırım yani yoktan bir parçacık oluşması durumu söz konusu değil diye düşünüyorum :)
benim ilk sorgum ise - değerdeki enerji + değere geçmesi durumunda - değerdeki enerji nasıl bir olay sonucu + değere geçiyor yani bu dalgalanmayı sağlayan mekanizma_?
ikinci sorgum ise bu uzay parçacıkları birleşe birleşe zemini oluşturdular peki ne oldu da bu uzay parçacıklar farklı bir şekilde birleşip bildiğimiz tetra kuarkları kuarkları sonra atomları oluşturmaya başladı...
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Bu soru o bahsettiğiniz hep var olan enerjinin fiziği ve neyin sonucu ya da neyin sebebi olduğu sorusu.
Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
1.Sorum: Big bang anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
Sorum: Big bang anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ? Evet ise; evrenin dışında ki o sonsuz negatif enerji nasıl var olmuştur ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların büyük patlamaları tetiklemesi ve bunun nasılı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
Sorum: Büyük patlama anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ? Evet ise; evrenin dışında ki o sonsuz negatif enerji nasıl var olmuştur ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
Sorum: Big bang anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ? Evet ise; evrenin dışında ki o sonsuz negatif enerji nasıl var olmuştur ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
Sorum: Big bang anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ? Evet ise; evrenin dışında ki o sonsuz negatif enerji nasıl var olmuştur ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
kemal-bay-hickimse7261
Birkaç sorum var fakat nedense göndermiyor. Hoşgeldiniz bu arada. İyi günler.
kemal-bay-hickimse7261
Bu teori tıpkı diğer evren teoriler gibi ortak bir soruda cahil ya da yetersiz kalmış. Kesinlikle özgün ve mantıklı bir teori sayılabilir fakat tanecikli uzay teorisi ( TET ) ilk var oluşu değil de, ondan sonraki yaratılışı ve döngüleri açıklamak için bir zemin ve ortam yaratmış gibi görünüyor.
1) Teori, bizimkisi gibi evrenlerin nasıl oluştuğuna dair üstü çok kapalı küçük bir açıklama getirmiş. ( - çarpı - olayı. ) Bu negatif dalgalanmaların big bangleri tetiklemesi ve bunun " nasıl " ı konusunda güçlü ve akla yatkın bir açıklama gerek.
2-) " Böylece enerji eksi ve artı düzeylerde bulunabilir ve her iki düzeyi de kullanabilir. Bu sayede yok olmaz ve var edilmesine de gerek kalmaz. Zaten hep vardır… "
“Evrenin dışı, eksi enerji düzeyinde bir sonsuzluktur.” Bu sonsuzluktaki çarpışma ve dalgalanmalar artı enerji birikimi sağlar. (Potansiyel Enerji Alanı) Biriken bu enerji belli bir olgunluğa ulaştığında bizimki gibi evrenler meydana getirir.
A1-) Evrenin dışında " sonsuz negatif enerji vardır " .
A2-) Bu parçacıklar evren henüz var olmadan önceki o çok yüksek enerji birikiminin meydana getirdiği ilk maddesel parçacıklardır.
Sorum: Big bang anında ki o sonsuz sıcaklıktaki ve yoğunluktaki enerji alanı, evrenin dışında yaşanan negatif dalgalanmalar sonucu ortaya çıkan potansiyel enerjinin bir ürünü müdür ? Evet ise; evrenin dışında ki o sonsuz negatif enerji nasıl var olmuştur ?
b-) Bu negatif sonsuzluğun etkileşimi bizim gerçekliğimize göre her zaman pozitif olacaktır.
( - çarpı - olayı ).
necmi-tufek7866
İlginiz için teşekkür ederim.
Evren dışı bölge aslında vakumsal bir yer. Aslında kapalı olması gerekir ama kapatacak bir şey olmadığı için açık bir vakum. Oradaki eksi enerji parçacıkları birbirlerinden koca bir evren kadar uzak. Ama yine orada hızı sınırlayacak bir zemin olmadığı için aslında birbirleriyle hız sınırı olmaksızın çarpışmalar ve kuantik (eksi kuanta) dalgalanmalar meydana geliyor olmalı. Bu etkileşmeler artı enerji meydana getirmeli. Ama bu enerji madde olarak değil, basınç alanı olarak birikmeli. Buna "Potansiyel Enerji Alanı" deniyor. İşte bu potansiyel enerji çok fazla biriktiğinde bir evren yaratacak kadar enerji yüklenebiliyor. (Ters entropi)
Bu enerji yeterli olgunluğa ulaştığında maddesel oluşum başlıyor ve bahsettiğim uzay parçacıkları ilk meydana gelen maddi parçacıklar oluyor. Bir nevi, çok bunalmış bir insanın attığı ilk ter gibi bir şey... Ve bu parçacıklar bir kez oluştu mu artık enerjinin basıncı onların hızla çoğalmasını sağlıyor. Öyle ki "şişme" anındaki -28 sıfırlı zamanda bile +28 sıfırlı bir katlanmaya bile ayak uydurup çoğalabiliyorlar. Büyük patlamada üretilen hidrojen atomları gibi. Şiddet bittiğinde artık onları tekrar üretemezsiniz. Bu parçacıkları da tekrar üretmek enerjiyle mümkün olmaz. Ancak basınç yüzünden ayrılmaya zorlandıklarında kendiliklerinden çoğalırlar. Yukarıda izah ettiğim gibi; nasıl ki iki kuark birbirlerinden ayrılmaya zorlandıklarında yeniden iki başka kuark üretiyorlar, işte aynı prensiple çoğalıyorlar.
Bu parçacıklar birbirlerine ne yaklaşabilir ne de uzaklaşabilirler. Aralarındaki açıklık da evrenin her yerinde aynı değerde olan bir enerji alanı meydana getirir. Yani bizim "uzay" dediğimiz zemin yani eskilerin "eter" dediği şey işte bu parçacıkların aralarındaki aslında vakumsal olan alanı çekim güçleriyle bir enerji alanı haline getirip evren için bir zemin yaratmış olmalarıdır. Elbette ki bu enerji alanı aslında çok zayıftır. Çünkü parçacıklar çok küçüktür. Plank ölçeğinin bile daha altında bir küçüklükten bahsediyorum. Bu küçüklükteki parçacıklar evrenin maddesi ve bizler için görünmez durumdadır. Onları hiç bir maddi oluşum hissedemez. Ama düzelttikleri vakumsal boşluğu kullanır evren.
Bu parçacıklar çoğalırken enerjinin korunumu ihlal edilmiyor. Evrenin genişleme enerjisi parçacık üretimi için harcanıyor.
kemal-bay-hickimse7261
1-) Bu uzay parçacıkları hangi ortamda maddeleşiyor ? ( Higgs alanı mı yoksa başka bir şey mi ? ) Çünkü dediğinize göre büyük patlamadan sonra ilk oluşan madde, uzay parçacıkları. Nasıl bir patlama ya da enerji ki bu direk patlamadan ( bizim bildiğimiz patlama olayı değil ) sonra maddeleşen uzay parçacıkları ortaya çıkıyor ?
necmi-tufek7866
Yanlış anlamışsınız. Uzay parçacıkları büyük patlamadan sonra değil, daha önce oluşuyorlar. Zaten o kadar küçük maddeyi evrenin tüm enerjisi bir araya gelse yine de yaratamaz. Uzay parçacıklarını meydana getiren enerji evrenin en azından iki katı değerinde bir enerji.
Eksi ortamda biriken potansiyel enerji belirli bir olgunluğa ulaştığında artık maddeleşmek yani artı düzeye geçmek ister. Bizim evreninimizdeki karadelik limitine benzer bir şekilde bir limit olmalı. Bu limit aşıldığında eksi alemdeki karadelik bizim evrenimizde "akdelik" olarak tanımlanan bir şekilde saçılacaktır. Bu saçılma genelde küresel olmalı ama değişik şekillerde evrenler de olabilir. İşte bu saçılmadan bir faz önce uzay parçacıkları oluşur ve o bölgeyi kaplarlar. Genişleme basıncı içeriden geldiği için de saçılan malzemeyle birlikte çoğalıp tüm evren için bir zemin oluştururlar.
Sizleri izlediğim kadarıyla yanılgıya düştüğünüz bir konuya (yukarıyla ilgisi yok ama) naçizane bir açıklık getirmek isterim.
Foton veya diğer parçacıkların hareket etmesi için daha altta başka bir dalga yani bir taşıyıcı unsur gerektiğini sanıyorsunuz. Böyle bir taşıyıcıya gerek yoktur. Daha önce başka bir konuda rüzgar örneği vermiştim. Rüzgar oluşması yani bir hava akımının bir yerden başka bir yere gitmesi için sadece basınç farkı gerekir. İşte fotonun hareketi bu basınç farkı yüzünden ışık hızındadır ve evrenin zemini yani uzay parçacıklarının hazırladığı zemin işte bu basınç düzeyini sabit, stabil şekilde tuttuğu için foton ve diğer kütlesiz enerji parçacıkları veya dalgaları hiç bir taşıyıcı gerekmeksizin bu zeminde her yöne serbestçe yayılırlar. Bu zeminin enerjisi her yerde aynı değerde olduğu için (güçlü kütleçekim bölgeleri dışında) ışık hızı lmiti de hep aynı değerdedir. Aynı şekilde zaman konusu ve kütleçekim sabitleri, hepsi bu zemin değişmediği müddetçe değişmeyeceklerdir.
Yine yanılgı konusu olan bir başka şey;
Evrenin zemin dokusunu devamlı gerilen bir çarşaf örneğiyle düşünüyorsunuz. Bu da yanılgıya götürüyor. Çünkü o zaman dokunun değeri gittikçe zayıflamalı ve ışık hızı değişmeli gibi bir sonuç çıkar. Veya evren her yerde aynı genişlemediği için yine ışık hızı ve kütleçekim sabitinin farklı olduğu dolayısıyla zamanın farklı aktığı bölgeler olmalı gibi sonuçlar çıkar. Bunlar yanılgıdır. Evrenin zemin dokusu uzay parçacıkları sayesinde ne kadar genişlerse genişlesin hiç değişmez ve böylece tüm sabitler de zamanla değişmezler. Hoşgörünüze güvenerek bunlara açıklık getirmek istedim.