origin1690
Necmi Tüfek,
Parçacığın hızından dolayı kazandığı enerji potansiyel değil kinetik enerjidir. Bahsi geçen parçacık sonlu bir hıza sahip olacağı için dedektör yardımıyla doğrudan ölçülebilir ve bir önceki yazıda değindiğimiz formüllere çarpışmaya gerek kalmaksızın yerleştirilip momentum'u hesaplanabilir sonra enerji, kütle neye isterseniz çevirin hepsi aynı şeyin farklı okunuşu. Tam da bu yüzden sanal yada potansiyel olmak yerine gerçektir.
Konuştuğumuz bağlamda kütlesinin sanal veya potansiyel oluşu hızları sonsuz olduğu için fotonlara özgü bir durum.
origin1690
Eklemeyi unutmuşum anlaşmazlığa düşmemizin diğer bir sebebi, parçacığın hesapladığımız momentumunun bir kısmını, durağan halinin katkısını kütle cinsinden okuyorsunuz sanırım parçacıkların özdeş olma konusunu bu yüzden açmıştınız, diğer bir kısmını yani hareketten kaynaklı katkıyı enerji cinsinden okuyup ayrı ayrı kabul ediyorsunuz bu yaklaşım pek doğru olmayabilir.
origin1690
Eklemeyi unutmuşum anlaşmazlığa düşmemizin diğer bir sebebi, parçacığın hesapladığımız momentumunun bir kısmını, durağan halinin katkısını kütle cinsinden okuyorsunuz, sanırım parçacıkların özdeş olma konusunu bu yüzden açmıştınız. Diğer bir kısmını yani hareketten kaynaklı katkıyı enerji cinsinden okuyup ayrı ayrı kabul ediyorsunuz.
Sistemin toplam kütlesini bulmak istiyorsak momentumun tamamını kütle cinsinden okumalıyız enerji için de aynı şekilde.
necmi-tufek7866
Orijin,
Konuya ilginizden dolayı teşekkür ederim. Küçük bir kelime değiştiğinde anlam da değişir. Hızdan dolayı kazanılan enerji kinetiktir ama kütleye çevrim değeri potansiyeldir. Yani enerji kazandığında "kütlesi arttı" derseniz bu potansiyel bir artış, "enerjisi arttı dediğinizde bu gerçek bir artış demektir. Gördüğünüz gibi anlam ve yönelim farkı çok değişik olabiliyor. Ben olaya bir yönden, siz de diğer yönden bakınca fark oluşuyor. Ama artık önemi yok. Sonuçta birbirimizin neyi kastettiğini bildiğimiz müddetçe sıkıntı olmaz.
Benim üzerinde durduğum konu; "Bir sistemin kütlesi arttı" dendiğinde bunun gerçek bir kütle yani "kuark" artışı anlamı taşıdığıdır. Eğer kuark adedi artmıyorsa bu kütle artışı "potansiyeldir"
"Sistemin toplam kütlesini" değil de "toplam kütlesel değerini" dersek daha gerçekçi oluruz. Aradaki fark çok önemlidir. Gerçek kütle başka bir şeydir, potansiyel kütle başka bir şeydir. Bunun hesabını ancak momentum sıfırken yapabilirsiniz. Momentum sıfır değilse hangi kütleyi denkleme katacaksınız? Toplam kütlesel değeri mi, yoksa gerçek kuark kütle değerini mi? Yani, bir denklemde momentum kullanıyorsanız bu momentum kütle çarpı hız demektir. Buradaki kütle gerçek kütle yani kuark kütlesidir. Eğer kütleyi sistemin toplamı olarak yazarsanız çok farklı bir sonuç elde edersiniz. Ben teorisyenim. Zor durumda kalmazsam matematikle uğraşmam ama bu kadarına da kafam çalışır sanırım. (Bence)
Sanırım artık size de veda etme zamanıdır. İyi kötü yazışmalarımız oldu. Ama hiç kuşkunuz olmasın ki benim için tek önemli şey bilim ve gerçekliktir. Geri kalan tüm sosyal durumlar önemsizdir. Kızarız, üzülürüz önemli değil. En çok kızdığım bir insan bir gün doğru bir şey yaparsa ben onu herkesten önce takdir ederim. Yani kindar değilim, mutlu olmanın ne olduğunu bilen bir insanım ve bu yüzden üzüntü kaynağı olacak şeylerden uzak durmak isterim.
Tekrar teşekkür ederim.
Saygılarımla...
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken etraflarındaki uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yerde ve her an kütle çekim olarak uygular bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken etraflarındaki uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yerde ve her an kütle çekim olarak uygular bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Bu yüzden parçacığın uzayı ne kadar bükeceğini, etrafa ne kadar kütle çekim uygulayacağını, toplam kütlesini, toplam enerjisini ne dersek diyelim hesaplarken kendi içinde enerji, kütle vs ayıramayız.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken etraflarındaki uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yerde ve her an kütle çekim olarak uygular bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Parçacığın uzayı ne kadar bükeceğini, etrafa ne kadar kütle çekim uygulayacağını, toplam kütlesini, toplam enerjisini ne dersek diyelim hesaplarken kendi içinde enerji, kütle vs ayıramayız.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken etraflarındaki uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yerde ve her an kütle çekim olarak uygular bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Parçacığın uzayı ne kadar bükeceğini, etrafa ne kadar kütle çekim uygulayacağını, toplam kütlesini, toplam enerjisini ne dersek diyelim hepsini tek 1 rakam belirler.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Parçacığın uzayı ne kadar bükeceğini, etrafa ne kadar kütle çekim uygulayacağını, toplam kütlesini, toplam enerjisini ne dersek diyelim hepsini tek 1 rakam belirler.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı kütle çekimini oluşturan tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm. Parçacığın uzayı ne kadar bükeceğini, toplam kütlesini, toplam enerjisini ne dersek diyelim hepsini aynı tek bir rakam belirler.
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde 2 adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu 2 parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. 2 parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı kütle çekimini oluşturan tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm yada şöyle sorayım bir parçacığın ''gerçek kütlesini'' uyguladığı kütle çekim değilde ne belirler ?
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde iki adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu iki parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. İki parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı parçacığın kütle çekimini oluşturan tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm yada şöyle sorayım bir parçacığın ''gerçek kütlesini'' sahip olduğu kütle çekimi değilde ne belirler ?
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde iki adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu iki parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. İki parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Deneydeki iki parçacıkta aynı kütleye sahiptir bu tamamen ölçülebilir ve gerçektir. Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı parçacığın bulunduğu uzayı ne kadar büktüğü ile ilgili tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm yada şöyle sorayım bir parçacığın ''gerçek kütlesini'' sahip olduğu kütle çekimi değilde ne belirler ?
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Biliyorum kabak tadı verdi ama çok basit bir düşünce deneyi oluşturmak istiyorum;
Elimizde iki adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu iki parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. İki parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Deneydeki iki parçacıkta aynı kütleye sahiptir bu tamamen gerçek ve ölçülebilir. Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı parçacığın bulunduğu uzayı ne kadar büktüğü ile ilgili tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm yada şöyle sorayım bir parçacığın ''gerçek kütlesini'' sahip olduğu kütle çekimi değilde ne belirler ?
origin1690
Enerji kazandığında "kütlesi arttı" dediğimiz zaman bu kütle neden potansiyel veya sanal olmak yerine gerçek ve kinetik ? Bunu anlamak için çok basit bir düşünce deneyi yapalım;
Elimizde iki adet parçacık hızlandırıcı olsun birinde elektron diğerinde proton hızlandırıyoruz. Proton en düşük seviyelerde hızlandırılmışken elektronun, protonla eşit momentuma sahip olana kadar hızlandırıldığını var sayalım.
Sanıyorum çarptıkları yerde eşit miktarda iş yapacakları konusunda hemfikiriz. Esas konu iki parçacıkta kendi hızlandırıcılarında eşit momentumla dolanırken bulundukları uzayı eşit miktarlarda büküyor olmaları. İki parçacıkta durağan hallerine ek olarak ‘’hız’’larından kazandıkları momentumu bir iş yapılacağı zaman açığa çıkarılacak potansiyel olarak saklamak yerine geçtiği her yere, her an kütle çekim uygulayarak zaten kullanır. Bu yüzden ‘’kinetik’’ deriz.
Deneydeki iki parçacıkta aynı kütleye sahiptir bu tamamen gerçek ve ölçülebilir. Kullandığınız ‘’gerçek kütle‘’ tanımı parçacığın bulunduğu uzayı ne kadar büktüğü ile ilgili tüm girdileri kapsamıyorsa tekrar gözden geçirmenizi öneririm yada şöyle sorayım bir parçacığın ''gerçek kütlesini'' sahip olduğu kütle çekimi değilde ne belirler ?
necmi-tufek7866
"Çarptığı zaman" Origin...
Çarptığı zaman potansiyel kütle gerçek kütle olur.
Çarpışma olmadığında kütle potansiyeldir. Potansiyel kütlenin uzayı bükemeyeceğini kim söyledi?
mehmet-ali8832
Fizikte "potansiyel kütle" diye bir tanım yoktur. Ayrıca matematikle uğraşmayan teorisyen olmaz. Fizikte "matematiksiz teori" diye bir şey söz konusu değildir. Matematiği olmayan hiç bir teori kabul edilmez.
vide-supra1191
Konu dönüp dolaşıp daha önce benimde dahil olduğum bir tartışmadaki potansiyel kütle tabirine gelmiş. Necmi bey bu tartışmada potansiyel kelimesini bilimsel şekilde değil, kişisel bir tercih olarak kullandığını belirtmişti. https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/30944/
Fakat temelsiz ve kanıtsız şekilde halan bunun savunuluyor olması, konunun çoktan daha temel '' klasik fizik'' hatalarına doğru gittiğini gösteriyor.
Bu söylediklerimden dolayı alınmayın fakat büyük adımlar atmadan önce temel konuları bilimsel tabirler kullanarak öğrenmenizin neden daha sağlıklı olduğunu önyargınızı bir kenara bırakarak görmelisiniz Necmi Bey. Güneşin kaybettiğinden daha fazla enerji ürettiğini söylemeniz bile temel bir bilimsel hatadır(enerjinin korunumu) ki füzyon yorumunuza değinmiyorum bile. Bu tarz kişisel yorumlarla inşa edilmiş ve benimsenmiş hatalar tehlikelidir. Ve karşıt görüşlerin sizin fikirlerinizden daha değersiz olduğu yanılgısına düşmenize neden olabilir.
necmi-tufek7866
Arkadaşlar,
Kuantum fiziği benim icadım değil. Bu sütunda yazdıklarım da benim teorim değil. Teorisyen düşünür, yol gösterir, matematikçi de o yolu denklemlerle basamak haline getirir. Zamanımızda Einstein gibi hem teori hem matematik geliştirebilecek üstün zekalar yok maalesef. Şimdi işler böyle ekipler halinde yapılıyor artık. Teorisyen teori üretiyor, matematikçi denklem haline getiriyor. Deneyci de deneyini gerçekleştiriyor. Yani ben bu fiziği icat etmedim ki ondan sorumlu olup tüm yönlerini ve matematiğini öğreneyim. Ayrıca Bu fiziğin matematiğini bizim ülkemizde çözebilecek kaç kişi vardır düşünmek bile istemiyorum.
"Potansiyel" demek, "bir şeyi yapabilme, yaratabilme gücü" demektir. Klasik fizikte olmayabilir ama bir elektron demetini hızlandırıcıda hızlandırdığınız zaman ona enerji yüklemiş olursunuz. Yüklenen enerji onun hızındadır. Yani enerjiyi onu hızlandırmak için kullanırsınız ve o da hızlanır. Bu hız başka bir demetle çarpıştığında temsil ettiği güç oranında kütleli parçacıklar oluşturur. Yani hızda bulunan güç (potansiyel) işe dönüşür. Ama çarpışma olmadığında yine elinizde aynı elektron demeti (aynı kütle) ama yüksek hız vardır. Yani demetin kütlesi değil, enerjisi, hızı artar. Ve elbette bu hızın karşılığı olan bir kütle potansiyeli vardır. Ama çarpışma olmadığında bu potansiyel gerçek kütleye dönüşmez. Enerji olarak kalır. Bu enerji de gerçek enerjidir, uzayı büker.
Güneş yaydığından daha fazla enerji üretir. Bu da devamlı olarak artacaktır. Bir sistem enerji üretmiyorsa neden yaysın ki?
Güneş basit bir sistemdir. Kütleçekimi sayesinde sahip olduğu gazları sıkıştırır. Sıkışan atomlar ısınır. Isınma demek hızlanma demektir. Hız da yukarıda söylediğim gibi enerji demektir. Bu enerji reaksiyonlara neden olur, daha fazla enerji açığa çıkar. Bu arada daha ağır atomlar oluşur. Bunlar merkezde toplanırlar (ağır oldukları için) Sıkışma birim başına düşen kütleçekim gücünün daha fazla hissedilmesi demektir. Daha önce olduklarından daha yakına gelmişlerdir. Bu daha fazla sıkışmaya neden olur ve ağır atomlar daha da ağır atomlara doğru reaksiyona maruz kalırlar. Bu durum demir atomları oluşana kadar devam eder. Daha sonraki elementler enerji üretmek yerine tükettikleri için bu aşamadan sonra güneş artık daha az enerji yayacak demektir. Ama bu arada merkezdeki yüksek sıcaklık yüzünden daha dış katmanlar şişip genleşecek ve güneşin çapını büyütecektir.
Demir aşamasından sonra güneş küçülür ve kırmızı bir cüce yıldız olarak yaşamına devam eder. Bizim güneşimiz bu tip bir güneştir.
Bu bilgileri bence her yerde bulabilirsiniz. Yani ben üretmiyorum. Sadece aktarıyorum. Eğer bunları beğenmiyorsanız muhatabınız ben değilim.
Evet arkadaşlar... İyi kötü bilgi ve düşüncelerimizi paylaştık. Bilim kimsenin malı değildir. Kim ararsa o bulur. Bence bu sütunda söylenebilecek, anlaşılmayan bir husus kalmamıştır. Katılmayanlar. yanlış diyenler olabilir. Kimse kimsenin aklına ipotek koyamaz. Her düşünceye saygımız var yeter ki düzgün söylensin.
Soruyu ben açmıştım şimdi kapatmakta bana düşer.
Katılan, yazan, bilgi ve düşüncelerini paylaşan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Sevgi ve saygılarımla...
Not: Daha fazla uzatmazsanız sevinirim. Zaten bundan sonra tekrar yazmayı düşünmüyorum. Yani benden kurtulmuş olacaksınız. Bu sütunun konusu bitsin ve ben de gideyim. Tek isteğim bu. Eğer hala aranızda saygı göstermeyip yazan olursa bu sütunu silerim toptan kurtuluruz.
venividi7017
Origin'in bir sonraki yazısı(temsili değil) ;
---Ne bileyim yani ne diyeceksin ne diyeceğine. Diyip diyemeceğine hiçbir şeyine deye ne kim kim kimse kimseyi dinleeer ne bir şey anlatabilirsin ne dinleyene oluur---
Necmi Bey, Aynştayn şu yazanları okusa mezarında rövaşata çeker E=mc2 dediği zaman onu çok yanlış anlamışsınız. Daha ilk 'Konuya gelirsek' diye başladığınız paragrafta ne korunum kalmış ne E=mc2 alayını katletmişsiniz. 2 terim ezberleyip saygı bekliyorsanız forum donanimhabere gidiceksiniz burada siz bilime göstereceksiniz onu eğip bükemezsiniz.