burtay-mutlu-shibumi-tr1695
@Karanlık Profil,
Mevcut kütle çekim anlayışına uygun olan açıklama şu gibi; A ve B kütlelerinin her birinin parçacıklarına (a1,a2,...an) ve (b1,b2,...., bn) diyelim.
A ve B arasındaki kütleçekimi parçacıklar açısından ele alıp, hesaplamak gerekirse (uzaklığın karesine bölüme çarpım işlemlerine hiç bulaşmadan)
a1(b1+b2+....+bn) + a2(b1+b2+....+bn) +.....an (b1+b2+....+bn) şeklinde hesaplanması çok zor bir bileşkenin bileşkesi kuvvet hesaplaması çıkıyor.
Çünkü kütleçekimi tek yönlü, sadece çekici... Bu nedenle iki kütle arasındaki kalan bir nesne üzerindeki kütleçekim kuvveti yok gibi gözükse de, 3ncü bir nesneye bu kuvvetlerin toplamı etki ediyor. Yani birbirlerini sönümlemiyorlar.
İşin daha ilginç yanı... Dünya ile Ay arasında kütlelerine oranlı olarak saptanmış mesafede duran bir astronotu etkiyen kütleçekim kuvvetlerinin bileşkesi sıfır iken, bu üçünden de uzaktaki bir başka nesneye uyguladıkları kütle çekim kuvveti, üçünün kütle toplam bileşkesine eşit.
(Hatta ben bu üç kütlenin toplamından da bir miktar fazla olması gerektiğini düşünüyorum ama ayrı bir konu bu)
Sonuç: Birleşip daha büyük bir kütleçekim kuvvetine sebep oluyorlar.
https://www.quora.com/What-is-the-logic-of-the-multiplication-of-masses-m-times-M-in-gravitational-formula-Why-not-+
muzaffer-erdem5978
Üzgünüz, bu içeriği görüntülerken bir hatayla karşılaştık. Kullanıcı iseniz, lütfen daha sonra tekrar deneyin. Yöneticiyseniz, daha fazla bilgi için Flarum günlük dosyalarınıza bakın.
muzaffer-erdem5978
""Bu uzayda bahsettiğiniz iki türlü sarmalın pratik deneysel gözlemleri var mı? Yani eğer dediğiniz gibiyse, her elektromanyetik alan oluşturduğumuzda bu sarmal türlerinden biri oluşmak zorunda...
Sıcak elektrik nedir?""
Elektromanyetik alan oluşturduğunuzda sarmal oluşmuyor,
Sarmal oluşmaya başladığında merkez noktası dinamo görevi görmeye başlayıp hem enerji ve hemde çeşitli materyaller oluşturuyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sayın Muzaffer Erdem Bey, şimdiye kadar yazdıklarınızı olduğu gibi kabul edip, sorgulamadık bile. Son seferinde yazdıklarınızı sorgulayınca, eleştirilere tepki veriyor gibisiniz...
Yazdıklarınızın özel şeyler olduğunu kabul ediyorum. Ve yazdıklarınızı mevcut bilimsel bilgi ve deneylerle uyuşan sonuçlarını da açıklamanızı talep ettim. Böylece hem teorinizi geliştirme imkanı bulacaksınız, hem de bizim ne dediğinizi anlamamızı kolaylaştıracaktınız.
sizden beklentimiz bu, sorularım da bu amaçlıdır.
Verdiğiniz bilgilerle, mevcut bilimsel bilgiler en azından sonuç olarak uyuşmalı. Çünkü bu bilimsel sonuçlar, defalarca testden geçmiş ve doğruluğu kabul edilmiş şeyler.
Bir bakıma sizinle aynı pozisyondayım. Daha önce düşünülmemiş bir açıdan konuyu ele alıyorum. Mesela bu başlık altında incelediğimiz kütleçekimi için, "düşük basınç alanı" diyorum.
Ama bu kadar ile kalmıyorum, bunu akışkan dinamiğinin mevcut geçerli verileri ile ele alıyorum.
Siz yazışmalara yeni dahil olduğunuz. anladığım kadarı ile yazanların geçmiş paylaşımlarına bakmayı da gereksiz görmüşsünüz. Fikrinizin doğruluğuna bu kadar inanmanız güzel ama esneklik olmaz ise fikrinizi geliştiremezsiniz de...
Size bir kolaylık olması açısından, paylaşımlarıma bakabilirsiniz. Fikrim özet olarak sayflaarda var. Ayrıca her sayfa altındaki kısa link (....ek düşünceler ) ile de aynı konuda daha sonra tartışmalarda eklediklerimiz, değiştirdiklerimiz soru bazında var. Çoğul yazıyorum çünkü fikri ortaya ilk atmış olmama rağmen, buradaki arkadaşların sorgulamasıyla geliştiriyoruz. Onlarda kendilerininkini geliştiriyor(uz). Yani işbirliği yapıyoruz.
2015
http://burtaym.blogspot.com.tr/
2016
http://evreneyenibirbakis.blogspot.com.tr/
https://anewviewforuniverse.blogspot.com.tr/
Sizden farklı olarak yazdığım her şeyin, Türkiye'de ve Dünya da bilimcilerin vardıkları sonuçlarla uyumlu olması için uğraşıyorum. Bu yüzden belki size yeni veya farklı değilmiş gibi gözükebilir.
Başkalarının araştırma bilgilerini, farklı açılardan birleştirmeye çalışıyorum.
Bu yüzden savlarınızı, mevcut araştırma sonuçları ile uyumlu olacak şekilde açıklarsanız (mesela manyetik sarmal nasıl bir yapı?) daha olumlu sonuçar alırız.
Sonuçta burada çarşıyı karıştıran bir çok beyin zaten var. Üstelik bir çoğunun eline su da dökemeyiz. Ve gençler, bizden çok daha iyiler.Yani daha hızlı gelişiyorlar, daha esnekler.
muzaffer-erdem5978
Sn.Burtay Mutlu;
Ben aslında bu konu hakkında uğraşacağımı inanın hiç düşünmemiştim,aklımdan bile geçmemişti.
Ama üzerinde çalıştığım çok farklı bir konuda(Likit metallerle enerji üreteci) irdeledikce önce mevcut elektrik bilgileri ile mevcut elektriğin çok farklı şeyler olduğunu gördüm.
Ve gele gele astronomiye dayandım,bu arada size de teşekkür etmem lazım bu siteyi tesadüfen buldum yaklaşık 1 hafta 10 gündür mutlu-mesut yazıp duruyorum.
Hep tepki bekledim ama sizin dışınızda doğru dürüst yazılarımı tenkit eden bile çıkmadı.
Ben bu konuda her hangi bir şekilde uzman değilim ,ama iyi bir gözlemciyim.
Gözlemlerim bana anlatılanlarla ;mevcudun pek de örtüşmediğini gösterdi,
Mesela zaman zaman 6750000 km2 ile 8500000km2 değişen güneş yüzeyinin an itibarı ile (salise) başta ışığı oluşturan kuarklar olmak üzere ,foton-elektron-her türlü madde atomunu uzaya salan bu büyük üretecin nasıl hala bir dinamo olduğunun fark edilememesi tuhafıma gitti.
Ardından karadelikleri inceledim.Bunlar güneş sistemimizin tersine dıştan içe doğru dönmekte ve merkezde bulunan tüm atomları sıkıştırmakta ve bu atomların elektronlarının yörüngeleri kısaldıkca merkezin sıcaklığı düşmesi lazımdı.Zaten ışığın yansıyamamasının sebebi de bu müthiş küçülmüş atomların gelen ışık kuarklarına tepki veremeyecek kadar minimize olmuş olmalarıydı.
Anlatacak daha çok şeyim var ; ama hala daha istediğim tereddütlü ve şüpheci insanları bulabilmiş değilim.
Birde çoğu dünya basınında anlatılan bilimsel anlatımlara %100 doğrudur diye bakmasanız sevinirim.
Üzerinde çalıştığım bu konu aslında % 3-5 doğru bilgi ve belgeye %95-97 sanı ve tasarım eklenerek varmış gibi anlatılıyor.Böylece sözde bilimsel alanda ne denli ilerlemiş oldukları gibi bir algı oluşturuyorlar.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Size bilimsel şüphelerle dolu bir gece dilerim.
Muzaffer Erdem
necmi-tufek7866
Muzaffer Bey,
Karadelikler hakkında yanılıyorsunuz sanırım. Görüntülü paylaşımlarda maddenin karadeliğe düşerken sarmallar çizmesi ve içe doğru dönüyor olması sadece dışarıdaki maddenin hareketini gösterir. Karadeliğin kendisinin hareketini göstermez.
Buna dayanarak ürettiğiniz "atomların sıkışması, yörüngeleri kısaldıkça merkezin sıcaklığının düşmesi, ışığa tepki veremeyecek kadar minimize olmaları"
Tüm bu söylemler gerçek dışıdır sanıyorum. Hiç birini ispatlayamaz veya mantıklı bir açıklama bile yapamazsınız sanıyorum. Tepki görmek istediğinizi söylediğiniz için bunu yazıyorum. Yoksa daha önce yazdıklarınızı okuduğumda bu konuları birlikte inceleyemeyecek kadar ters düşünceler içinde olduğunuzu anlamıştım. Bu yüzden cevap yazmamıştım.
Diğer yandan dünya basını ve bizim gençlerimizin o yayınlara bakıp buraya bir şeyler yazdığı konusunda çok haklısınız. Yayınların çoğunun yanlış ve yönlendirilmiş bilgiler içerdiğini ben de bir ara söylemiştim. Ama sizin durumunuz daha da vahim gibi geldi bana. Eğer yeni bir bakış açısı veya yeni bir sistematik algılama metodu geliştirmiş iseniz bunu anlaşılır şekilde anlatabilmelisiniz. Yepyeni terimler, deyimler ve tarifler kullanırsanız doğru anlaşılamazsınız. Neyi, neden söylediğiniz anlaşılmaz. Belki de bunu istiyorsunuzdur, anlaşılmamayı?...
muzaffer-erdem5978
Sn. Necmi Tüfek ;
Sözünü ettiğiniz ,bana ait iddiaları ben bir şekilde kanıtlarım.
Çünkü bunlar bana ait iddialar.
Sizin zati - alinize ait her hangi iddianız varsa ; buyrun onlarıda görelim .
Bu iddiaların tamamı bana aittir,benim iddialarımı çürütmek için yabancı kaynaklı makalelerle bana gelirseniz ben sizin adınıza üzülürüm.
Çünkü ısrarla doğru olarak kabul ettiğiniz iddialar sizin değil.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Muzaffer Erdem
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Muzaffer Bey, üzgünüm ama sizinle tartışmak ciddi zaman kaybı olacak gibi gözüküyor. Özürdilerim.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Muzaffer Bey, üzgünüm ama sizinle tartışmak ciddi zaman kaybı olacak gibi gözüküyor. Özürdilerim.
Varsayımlarınız bilimsel sonuçlarla "UYUŞMUYOR".
Gerekçeleriniz ve ileri sürdüğünüz yaklaşımlar, bilimle "UYUŞMUYOR"...
KANITLAMAYA GELİNCE, EĞER KANITLAMAK O KADAR KOLAY OLSA İDİ, BEN KANITLARDIM.
Bu yüzden sizinde kanıtlama şansınız hiç yok.
Aksini savunuyorsanız ;İşte size fırsat kanıtlayın. Yalnız bu kanıtları bilimsel araştırmalarınızla desteklemeniz gerekiyor. Eğer siz yapamıyorsanız bu araştırmaları, yapanlarınkinden faydalanmak zorundasınız.
Hem kendi içinde, hem de mevcut bilimsel verilerle uyuşan bir savlar bütünü koyun önümüze...
Bunu bu sitede sorularda değil, ayrı bir web sitesi üzerinden hazırlayın. Ki konular iç içe olsun biz de aralarındaki bağlantıları görebilelim.
Yabancı makalelere gelince, onlar bilimcilerin imkanları dahilinde yaptıkları çalışma yöntem ve sonuçları ile ortaya çıkıyor. Ülkemizde bilim ise sadece askeri teknoloji olarak birazcık var. Bu ülkede yaşayanların, bilimsel araştırma yapması ve sonuçlandırması hele hele bir de bundan geçim sağlaması çok zor.
Yapmaya çalışanlarda ciddi fedakarlıklarla-özverilerle yapıyorlar. O yüzden ülkemizden gösterilebilinecek kaynak imkanı dar. Şanslıyız ki bilim, evrensel... Herkes biribirinin, bilimsel temel oturmuş bir doğrusundan ve yanlışından bir şeyler öğrenebilir.
İddialarınızı çürütemeyiz. Çünkü bilimsel açıdan (Karl Popper'ın bilimsel felsefe konulu çalışmalarına bakın), yanlışlanabilir düzeyde bile bilimsel değiller.
Karadelik konusuna girmiyorum. Çünkü alanı daralan atomlarda, elektron yörüngeleri de daralırsa, çekirdeğe yaklaştıkça daha çok enerji yükleniyorlar. Siz ise tam aksini iddia ediyorsunuz.
Bir de bilimsel kavram ve terimleri birbirine çok karıştırıyorsunuz. Anlattıklarınız bu nedenle, zaten zar zor anlayabildiğimiz kavramlara da hiç oturmuyorlar.
muzaffer-erdem5978
Değerli arkadaşlar ben sizden ,hem bildikleriniz ve hem de benim sözünü ettiğim şeyler hakkında sadece şüphe etmenizi rica ediyorum.
Neden üzerinde hiç bir emeğiniz olmayan bilgilere ,doğruluğu dahi resmen kanıtlanmadığı halde inanıyorsunuz.
Bilim mutlak şüphe ile büyür gelişir.
eğer bilimsel çalışmalarda her hangi birini idol olarak kabul ederseniz o kişinin tüm söylemleri size kanun kuralıymış gibi gelir.
Değerli arkadaşlar gelin bu düşünceden vaz geçin, 2017 yılı artık size 21.yy. da olduğunuzu hatırlatsın.
LÜTFEN !!!
LÜTFEN !!!
LÜTFEN !!!
Bilimsel eleştiriyi ve tüm bildiklerinizi yeniden gözden geçirmeyi deneyin.
Size söylenen her şey doğru olmayabilir.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim
Muzaffer Erdem
muzaffer-erdem5978
Sn. Burtay Mutlu (shibumi_tr) ;
Yazınızı keyifle okudum,
ama sizin anladığınız anlamda enerji nedir?
zaten başından beri ona karşıyım.
anlatılan enerji tarifi" ke sin lik le"doğru değil.
lütfen bence bir daha o tarifleri inceleyin.
ayrıca teknik deyimleri karıştırdığım konusunda çok haklısınız ,
sürekli söylediğim gibi ; ben fizikçi değilim-matematikçi değilim-astronomist değilim.
bu güne kadar olduğu gibi bundan sonrada bir sürü yanlış kelimeler kullanabileceğime emin olabilirsiniz.
Çok değerli Burtay bey ;
bence enerjini ne olup ne olmadığını bir değil bir kaç kez daha incelerseniz çok sevinirim.
Bu arada size verdiğim sıkıntı içinde özür dilerim.
Saygılarımla
muzaffer erdem
omer-karanlik-profil5833
@muzaffer erdem;
karadeliklere önce sanırım yıldız önce beyaz cüceye dönüşüyor...yani sıkışmaya başlıyor...daha fazla sıkışmasını önleyen şey ''ELEKTRON'' basıncıdır...chandrasekhar limiti diye bir limit vardır...inceleyebilirsiniz...
kütle çekimi elektron basıncına üstün geldikten sonra atom çekirdeklerinde protonlar yörüngelerindeki elektronları yakalamaya başlarlar ve nötrono dönüşürler....böylece nötron yıldızı oluşmaya başlar....
nötron yıldızında ise nötron basıncı söz konusudur...
yani bir yıldız karadeliğe dönüşürken sırasıyla elektronları-protonları ve nötronları enerjiye çevirir...hatta ilk enerjiye dönüşen elektronlar olur...bu genel bir bilgiydi...
2. kısım da sizin soğuk elektrik olarak adlandırdığınız olay şu mu acaba elektron akımı oluştuğunda cisimlerin ısınması yerine soğuması mı_?
zira karadeliklere inanılmaz bir enerji girişi vardır...bu kadar enerji haliyle karadeliğin iç tarafını ısındıracaktır...
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sayın Muzaffer Erdem,
"UYUŞMUYOR" derken, sorunun çok kaba bir anlatımını yaptığımı anladım.
Aslında bazı yönlerden, aynı durumdayız. Ben de tamamen yeni bir bakış açısı ile olayları ele almaya çalışıyorum.
Ancak bilimcilerin yaptıkları çalışmaları ve sonuçlarını yanlışlyarak bu bakış açısı kabul ettirilmiyor.
Çünkü bilim, defalarca bağımsız kişi ya da gruplarca denemiş ve aynı sonuçların alınması ile doğruluğu-yanlışlığı kabullenilmiş verilerden oluşuyor.
Yani bilimsel bir veriyi, sonucu yok ya da yanlış kabul ederek , yeni bir bakış üretmek mümkün değil. Bu bilimle UYUŞMAZ.
Bu yüzden benim izlediğim yol, var olan veri ve sonuçların doğruluğunu hiç tartışmadan, bunları elde etmede kullanılan yöntem ve amaçları, farklı bir açıdan ele almak oluyor.
Yani iki kütle arası kütleçekim kuvveti, uzaklığın karesi ile ters orantılı ise, bunu tartışmıyorum bile.
Bunun yerine aynı deneyi, aynı sonuçları , aynı şekilde alacak, FARKLI bir YORUM ile olguyu ele alıyorum.
Artık doğruluğu kesinleşmiş bir durumu tartışmaya açmanın anlamı yok. Bilim geçmişten gelen verilerle ileriyor ama onların üstüne sadece yeni araştırma sonuçları eklenmiyor.
Olgular farklı bir açıdan yorumlanıyor.
Burada yaptığımız da bu, bilimcilerin vardıkları sonuçları ve verileri, farklı bir açıdan değerlendirmek.
Örneğin, eğer sarmal manyetik alan ve etkilerinden söz ediyorsanız, bunu hangi durumlara nasıl uygulayacağımızı ve yorumlayacağımızı anlatmalısınız.
Yani dünyanın sarmal manyetik alanının var olduğunu gösteren ama farklı yorumlanmış araştırma sonuçları koymalısınız.
Örneğin, atom modelinin gelişmesine bakın. Her model, bir şeyleri açıklarken ve o dönemki hesaplara uygun sonuçlar üretirken, cevapsız bıraktığı sorular üzerine gidilince değişmiş ve GELİŞMİŞ. Sonuçta bir atom da çekirdek ve etrafında elektronların varlığı artık tartışılmaz. ama atomun üzümlü bir kek gibi mi, yoksa, güneş sistemi gibimi yoksa, bir dağın tepesinin etrafındaki bulutlar gibi mi olduğu tartışma konusu olabilir. Bu dayapılan öngörülere uygun sonuçların değerlendirilmesiyle mümkün...
Bilim şüphe ile gelişir ama şüphe edilmeyecek kadar netleşmiş bilgileri sorgulamakta, zaman kaybı ve geriye adımdır.
Sorunuzd enerjinin vasfını sormuşsunuz. bilmiyorum. Gerçekten bilen biri de yok. Yok.
Sadece onun hareketine, eğilimine, çeşitli durumlardaki sonuçlarına bakarak varlığının nelere sebep olduğunu değerlendirebiliyoruz. Ama kendisini tanımıyoruz.
Anlatılan enerji tarifi nedir?
Siz neresine karşısınız? Niçin karşısınız? Gerekçeleriniz (inançtan öte olarak, bilimsel araştırma sonuçları ile uyumlu olacak şekilde) nedir?
Alternatif öneriniz (varsa) nedir?
Eğer bunları paylaşabilirseniz ve bildiklerimizi kullanarak mantığınızın kendi içinde tutarlı olduğuna ikna ederseniz, o zaman bilimsel olarak sonucunuz, yanlış bile olsa, değerlidir.
Biz de o tarifleri inceliyoruz. ama sizin gördüğünüz açıdan görmediğimiz için, olduğunu düşündüğünüz şeyi göremiyoruz. Göremeyeceğiz de... Çünkü olaylara farklı pencerelerden bakıyoruz.
Siz ortaya koyacaksınız gerkeç ve sonuçlarını aralarındaki bağlantıları ile.
Ondan sonra, yeni bilgileri ve sonuçları kendi bakışınızla yorumladığınızda, aradaki uyuma bakacağız. Bakışınız da bu sonuçları öngörüyorsa, güçlü bir varsayım sahibi olursunuz.
Ama bilimci olmamak, bu işi doğru yapmamaya bahane değil.
Bende konuya meraktan değil, oğlumun bir sorusu ile işe başladım. "Işık durursa ne olur?"
Tatmin edici bir cevap için 1.5 yıl inceledim. Verdiğim cevap tatmin edici olmayınca (benim için)
(çünkü verilen cevabın evrendeki diğer olgularla olan ilişkiside bilimsel verilerle tutarlı olmalıydı), 2 yıl daha diğer konuları da ele almaya başladım.
Burada çok zengin dimağlar var. Kimi bilgi, kimi bakış açısı olarak. Daha hiç biri bana "haklısın" demedi. Demeyecekte...Çünkü doğruyu arıyorum.
Yazdıklarım sadece bir bakış açısından olayları ele almak. (eğer evren süper akışkan ise,bu sonuçlar nasıl açıklanır ve ne tür öngörülerde bulunulabilinir.)
Ama bunda bile arkadaşlarımın desteği ve düzeltmeleri olmasa çoktan çuvallardım. Benim göremediğimi, anlayamadığımı onlar görüyor, anlatıyor.
Bütün olay bu...
Şu anki yazışma ve yaklaşım şeklinizle ne biz sizden faydalanabiliriz, ne de siz bizden...
...."Sizin zati - alinize ait her hangi iddianız varsa ; buyrun onlarıda görelim .
Bu iddiaların tamamı bana aittir,benim iddialarımı çürütmek için yabancı kaynaklı makalelerle bana gelirseniz ben sizin adınıza üzülürüm.
Çünkü ısrarla doğru olarak kabul ettiğiniz iddialar sizin değil."
----Verdiğiniz gözlem ve inceleme verileri, sayıları (Karadelikler, güneş, gezegenler, vs.vs.) Türk kökenli olamaz. Çünkü bizdekiler hep tercüme. Biz de karadelikleri gözlemleyen kaç rasathane var?
Bu durumda, kullandığımız için eleştirdiğiniz başkalarına ait verileri sizde kullanmak zorunda kalıyorsunuz.
..."Anlatacak daha çok şeyim var ; ama hala daha istediğim tereddütlü ve şüpheci insanları bulabilmiş değilim. "
--- Bu ifade de , bizleri yetersiz ve eksik gördüğünüzü ima ediyor gibi...
Sanırım sizin ifadenizle bitirmek en doğrusu olur.
"-Sanırım yardımcı oldum.
Saygılarımla."
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sayın Muzaffer Erdem,
"UYUŞMUYOR" derken, sorunun çok kaba bir anlatımını yaptığımı anladım.
Aslında bazı yönlerden, aynı durumdayız. Ben de tamamen yeni bir bakış açısı ile olayları ele almaya çalışıyorum.
Ancak bilimcilerin yaptıkları çalışmaları ve sonuçlarını yanlışlyarak bu bakış açısı kabul ettirilmiyor.
Çünkü bilim, defalarca bağımsız kişi ya da gruplarca denemiş ve aynı sonuçların alınması ile doğruluğu-yanlışlığı kabullenilmiş verilerden oluşuyor.
Yani bilimsel bir veriyi, sonucu yok ya da yanlış kabul ederek , yeni bir bakış üretmek mümkün değil. Bu bilimle UYUŞMAZ.
Bu yüzden benim izlediğim yol, var olan veri ve sonuçların doğruluğunu hiç tartışmadan, bunları elde etmede kullanılan yöntem ve amaçları, farklı bir açıdan ele almak oluyor.
Yani iki kütle arası kütleçekim kuvveti, uzaklığın karesi ile ters orantılı ise, bunu tartışmıyorum bile.
Bunun yerine aynı deneyi, aynı sonuçları , aynı şekilde alacak, FARKLI bir YORUM ile olguyu ele alıyorum.
Artık doğruluğu kesinleşmiş bir durumu tartışmaya açmanın anlamı yok. Bilim geçmişten gelen verilerle ileriyor ama onların üstüne sadece yeni araştırma sonuçları eklenmiyor.
Olgular farklı bir açıdan yorumlanıyor.
Burada yaptığımız da bu, bilimcilerin vardıkları sonuçları ve verileri, farklı bir açıdan değerlendirmek.
Örneğin, eğer sarmal manyetik alan ve etkilerinden söz ediyorsanız, bunu hangi durumlara nasıl uygulayacağımızı ve yorumlayacağımızı anlatmalısınız.
Yani dünyanın sarmal manyetik alanının var olduğunu gösteren ama farklı yorumlanmış araştırma sonuçları koymalısınız.
Örneğin, atom modelinin gelişmesine bakın. Her model, bir şeyleri açıklarken ve o dönemki hesaplara uygun sonuçlar üretirken, cevapsız bıraktığı sorular üzerine gidilince değişmiş ve GELİŞMİŞ. Sonuçta bir atom da çekirdek ve etrafında elektronların varlığı artık tartışılmaz. ama atomun üzümlü bir kek gibi mi, yoksa, güneş sistemi gibimi yoksa, bir dağın tepesinin etrafındaki bulutlar gibi mi olduğu tartışma konusu olabilir. Bu dayapılan öngörülere uygun sonuçların değerlendirilmesiyle mümkün...
Bilim şüphe ile gelişir ama şüphe edilmeyecek kadar netleşmiş bilgileri sorgulamakta, zaman kaybı ve geriye adımdır.
Sorunuzda enerjinin vasfını sormuşsunuz. bilmiyorum. Gerçekten bilen biri de yok. Yok.
Sadece onun hareketine, eğilimine, çeşitli durumlardaki sonuçlarına bakarak varlığının nelere sebep olduğunu değerlendirebiliyoruz. Ama kendisini tanımıyoruz.
Anlatılan enerji tarifi nedir?
Siz neresine karşısınız? Niçin karşısınız? Gerekçeleriniz (inançtan öte olarak, bilimsel araştırma sonuçları ile uyumlu olacak şekilde) nedir?
Alternatif öneriniz (varsa) nedir?
Eğer bunları paylaşabilirseniz ve bildiklerimizi kullanarak mantığınızın kendi içinde tutarlı olduğuna ikna ederseniz, o zaman bilimsel olarak sonucunuz, yanlış bile olsa, değerlidir.
Biz de o tarifleri inceliyoruz. ama sizin gördüğünüz açıdan görmediğimiz için, olduğunu düşündüğünüz şeyi göremiyoruz. Göremeyeceğiz de... Çünkü olaylara farklı pencerelerden bakıyoruz.
Siz ortaya koyacaksınız gerkeç ve sonuçlarını aralarındaki bağlantıları ile.
Ondan sonra, yeni bilgileri ve sonuçları kendi bakışınızla yorumladığınızda, aradaki uyuma bakacağız. Bakışınız da bu sonuçları öngörüyorsa, güçlü bir varsayım sahibi olursunuz.
Ama bilimci olmamak, bu işi doğru yapmamaya bahane değil.
Bende konuya meraktan değil, oğlumun bir sorusu ile işe başladım. "Işık durursa ne olur?"
Tatmin edici bir cevap için 1.5 yıl inceledim. Verdiğim cevap tatmin edici olmayınca (benim için)
(çünkü verilen cevabın evrendeki diğer olgularla olan ilişkiside bilimsel verilerle tutarlı olmalıydı), 2 yıl daha diğer konuları da ele almaya başladım.
Burada çok zengin dimağlar var. Kimi bilgi, kimi bakış açısı olarak. Daha hiç biri bana "haklısın" demedi. Demeyecekte...Çünkü doğruyu arıyorum.
Yazdıklarım sadece bir bakış açısından olayları ele almak. (eğer evren süper akışkan ise,bu sonuçlar nasıl açıklanır ve ne tür öngörülerde bulunulabilinir.)
Ama bunda bile arkadaşlarımın desteği ve düzeltmeleri olmasa çoktan çuvallardım. Benim göremediğimi, anlayamadığımı onlar görüyor, anlatıyor.
Bütün olay bu...
Şu anki yazışma ve yaklaşım şeklinizle ne biz sizden faydalanabiliriz, ne de siz bizden...
...."Sizin zati - alinize ait her hangi iddianız varsa ; buyrun onlarıda görelim .
Bu iddiaların tamamı bana aittir,benim iddialarımı çürütmek için yabancı kaynaklı makalelerle bana gelirseniz ben sizin adınıza üzülürüm.
Çünkü ısrarla doğru olarak kabul ettiğiniz iddialar sizin değil."
----Verdiğiniz gözlem ve inceleme verileri, sayıları (Karadelikler, güneş, gezegenler, vs.vs.) Türk kökenli olamaz. Çünkü bizdekiler hep tercüme. Biz de karadelikleri gözlemleyen kaç rasathane var?
Bu durumda, kullandığımız için eleştirdiğiniz başkalarına ait verileri sizde kullanmak zorunda kalıyorsunuz.
..."Anlatacak daha çok şeyim var ; ama hala daha istediğim tereddütlü ve şüpheci insanları bulabilmiş değilim. "
--- Bu ifade de , bizleri yetersiz ve eksik gördüğünüzü ima ediyor gibi...
Sanırım sizin ifadenizle bitirmek en doğrusu olur.
"-Sanırım yardımcı oldum.
Saygılarımla."
muzaffer-erdem5978
Değerli arkadaşlar;
Çok iyi biliyorum ki , sindirilerek verilen eğitimlerin sonunda , öğretilen her ne olursa olsun , başta fikirsel hatıralarımız olmak üzere ,ne türlü düşüneceğimizi şekillendirildiği ve aksi düşüncelerin her ne surette olursa olsun tepki verir durumda olmamızı sağlarlar.
Tarihin tüm dönemleri, bu tepkinin çeşitli örnekleri ile doludur. Her ne olursa olsun mevcut fikir yada sistem ne pahasına olursa olsun savunulur. Kendi fikrini açıklayan birey yada gurup çoğu kez çok taşkınca muhalefetle karşılanır. Maalesef bu muhalafet yine çoğu kez o yeni fikri kısa bir süreliğine de olsa sindirir. Çünkü mevcut sistem sözü edilen yani fikir için teknik donanımını yenilemek zorundadır , ayrıca mevcut klasik fikrin uygulayıcıları ve o fikirden gelir temin edenler için bu ekonomik anlamda facia demek olur.
Yani bana söylediğiniz şeyler aslında tarih de görülen örneklere göre gayet ılımlı ve oldukca kibar, bütün bu sözünü ettiğim hoşgörünüze ve sabrınıza tekrar teşekkür ederim.
Gelelim asıl meselemize !!! ;
Değerli arkadaşlar,bu konuda ki ,anlatırken benim dahi zorlandığım""enerji nedir? elektrik nedir?""
de takıldığım asıl konu elektrik enerjisinin mevcut tarife göre asla ölümcül olamayacağı.
Ve güneşin ortalama sekiz milyon kilometre karelik yüzeyinin an itibarı ile (SALİSE) başta ışık olarak tabir edilen kuarklar ardından fotonlar,ardından tüm gezegenlerin içerinde bulunan tüm atomları uzaya salması ile oluşan kütle kaybının ortalama (SALİSE) an itibarı ile bizim dünyamızın uydusu ayın kütlesine yakın bir hacme sahip olduğunu ve bunun bu güne kadar hiç bir bilim- kültür yayınında rastlamadığımı söylemek isterim.
Ben ; Siz değerli arkadaşlarımdan tek bir ricam olmuştu ve hala bu ricam da ısrarcıyım, lütfen merak edin ve şüphe edin.
Ben sizden çok bir şey istemiyorum ki.
Ne bildiklerinizi unutun ve nede dediklerimi Kuran ayeti gibi kabul edin diyorum.
Kaç yazımda söyledim tekrar tekrar da diyeceğim, ben , kesinlikle ve kesinlikle bilim adamı yada üzerine tartıştığımız bilimlerin herhangi bir tanesinde uzman değilim.
Ben Y.T.Ü. harita bölümü mezunu teknikerim. bana "X ; Y ; Z ;" sorun koordinatların nerde olduğunu diyeyim.
Konuyla alakalı sadece gözlemlerim ,anlatılan ve tarif edilenlerle uygulamanın hiç de uyuşmadığını gösteriyor.
Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Muzaffer Erdem
hic-kimseyle-tartismaz9132
Muzaffer Bey, Yazdıklarınızdan, ifade ettiğiniz idialarınızdan değil sadece sizinle ilgili olarak şüphe ediyorum. Dalga geçer gibisiniz bizlerle...
Siz de düşüncelerinizden şüphe etmiyor musunuz? Bize öğütlerken...
muzaffer-erdem5978
Sn.Cahille Tartışmaz ;
söylemlerinizi saygıyla karşılıyorum , bilimsel anlamda konumuza ne katkısı olur onu bilmiyorum,
kişilere duyulan şüphe sosyolojik ve psikolojik kavramlar eşliğinde incelenir . Tamamı ile bilimsel bir konuda bana şüphe duymanız en fazla benim akıl sağlığımın üzerine dikkat çekilmesi demektir.
Ben dikkatinizi sözünü ettiğim konuya çevirmenizi temenni ederim.
Saygılarımla.
Muzaffer Erdem
necmi-tufek7866
Burtay Bey,
Bu konuya ben sonradan dahil olmuşum ve asıl konudan uzaklaşıldığı için sizin asıl vurguladığınız kısmı atlamışım.
Kütleçekim hesabı yapılırken, yani dünya ve Ay örneğindeki gibi; dünyanın merkez noktası dikkate alınır. Bunun nedeni ise çok basit. Dünyanın merkezi çok sıkışmış ve çok yoğunlaşmış durumdadır. Yani asıl ağırlık merkezdedir. Aslında tek bir atomun bile ağırlığı merkezindedir. Yani dünyaya düşen bir meteor direk olarak merkezi hedefler.
Top örneği kütleçekim için iyi bir örnek olmaz bence. Çünkü içi boştur. Eğer ölçülebilir bir kütleçekimi olabilseydi elbette dış yüzeyine dağılmış olurdu. Ama dünya söz konusu olduğunda çekim merkezi her zaman dünyanın merkezidir. Yani dünyanın yüzeyindeki çekim, merkezdekinden çok azdır. Dünyanın derinliğine doğru inildiğinde üzerinizde kalan kısım size bir miktar ters çekim uygulasa bile merkez çok yoğun olduğundan çok da fazla bir etki oluşturmaz sanırım.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Necmi Bey, Teşekkür ederim. :-)
Yakında yıllık izin kullanacağım bir süre (rahatça uzun uzadıya) yazamam artık... :-)
Diğer yandan kütle çekiminde merkezi esas almak zorunda oluşumuz mantıklı ve tutarlı olmasına rağmen ilginçte geliyor. Sanki kütleyi oluşturuan tüm parçacıklar, merkezdeki bir noktaya vekalet vermişler gibi... (Çünkü diğer türlü, merkez dışı hesaplamalarda hatalı oluyor.)
Ama bu vekalet verme işinin yoğunluktan ziyade, geometrik bir ortalama olmasından şüpheleniyorum.
(Daha açık bir deyişle, "düşük basınç alanı" varsayımımla uygunluğunu sorguluyorum.)
Tekrar Teşekkür ederim. :-)
necmi-tufek7866
Düşük basınç alanını da masaya yatırmanın zamanı geldi ama artık döndüğünüzde rahatça inceleriz.
Size iyi tatiller dilerim...