morgan4658
Spin suresi 0,7 degil. O sonuuota cikiyor.
Olay su: bazen, bir H atomunun elektron ve proton spin yonleri ters olabilir.Bu asamada elektron kendini protonunkine uyarlamaya calisir.
Bu sure 10 milyon yil kadar surebilir( sure farklilik gosterebilir) Buraya kadar hersey gorelilige uygun, sonrasi da.
Evrensellik burada basliyor.
Elektron milyon yillar sonra ters dondugunde, emit ettigi enerjinin frekansi hep ayni. Ister Dunya’da, ister derin uzayda.
Frekanstan da yola cikarak dalga boyu cikiyor.
21cm Hidrojen ciizgisi uzay arastirmalarinda cok kullaniliyor.
morgan4658
( Bu arada sure sanirim zaman araligi olarak da dusunulebilir. “2 saat sure biz var” gibi )
morgan4658
Bu arada sure sanirim zaman araligi olarak da dusunulebilir. “2 saat sureniz var” gibi
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Aynı kavram için iki farklı kelime, israf oluyor bence.
Kavram zenginleştirmesi lazım.
(Dilimize giren Arapça kelimeleri genelde aynı kavramlarla kullanmıyoruz. Osmanlıca bunun canlı örneğiydi...)
Süre, bir aksiyon'un gerçekleştiği "zaman dilimini" gösterir. Yani "time" ve "duration" farkı gibi..
Zaman zaman birbirleri yerine kullansak da, aynı kavramlar değildir.
Sürenin bir başı (hareket ile başlayan) ve bir sonu vardır (hareketin bittiği)...
Bu bir Zaman aralığıdır. Bu yüzden özel görelilikte genişleyen şey de aslında Zaman değil Süre kavramıdır.
Zaman tanımı daha önce çok yerde yaptım. Burada, blogta ve quora'da..
Özetle: Zaman, büyük patlama adı verilen o ilk etkinin sebep olduğu genişleme dalgasının, genişleme çeperlerinden evren içine dalga olarak Planck ölçeklerindeki periyotlarla yansımasıdır.
(Genişleyen dalga tek, büyük patlama sonucu oluşuyor ama yansıyan dalgaların frekansı çok yüksek... 1 Planck Mesafesi/Bir Planck Süresinde)
Detaylı Zaman tanımımı (tekrar) yapmaktansa, bu Zaman kavramı ile sorulara cevap vermeyi tercih ederim. Eğer diğer sonuçlarla çelişen açıklamalar olursa daha iyi ele alabilirsiniz.
Konunun çıkmaz bir yanı yok. Haklısınız, aksiyomları değiştiriyorum. Çünkü "o doğru olduğu herkesçe kabul edilen önermeler", ciddi anlamda eksikler.
"Boyut, tekillik, simetri, sistem, entropi, zaman, süre kavramları" eksik... Yanılgıya yol açıyorlar.
Bugün bir cismi ivmelendirdiğinizde, cisme aktardığınız enerjinin o cisim bünyesinde ne tür bir değişime yol açtığını ve hız ile sonuçlandığını, aynı şekilde bir darbe ile enerji aktardığınızda ne tür bir mekanizma olduğunu (aslında aynı mekanizme, darbe frekansları farklı sadece)
ve düşük hızdaki bu değişim ile yüksek hızdaki (relativistik) değişimlerin nasıl aynı olup da, zaman genişlemesine, boyut daralmasına, momentum veya relativistik kütleye ve eylemsizliğe ulaştığını başka bir tane açıklama bile yok. Hatta enerjinin nasıl kütle olarak yansıdığı da cevaplanıyor (ama tamamlayamadım henüz).
Bunların hepsi hareket ile ilgili ve hepsi aynı mekanizmaya dayanıyor. Başka türlüsü mümkün değil zaten. O zaman hepsini aynı cepheden gören bir açıklama lazım.
Ki bunun içinde aksiyomların gelişmesi gerekiyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Aynı kavram için iki farklı kelime, israf oluyor bence.
Kavram zenginleştirmesi lazım.
(Dilimize giren Arapça kelimeleri genelde aynı kavramlarla kullanmıyoruz. Osmanlıca bunun canlı örneğiydi...)
Süre, bir aksiyon'un gerçekleştiği "zaman dilimini" gösterir. Yani "time" ve "duration" farkı gibi..
Zaman zaman birbirleri yerine kullansak da, aynı kavramlar değildir.
Sürenin bir başı (hareket ile başlayan) ve bir sonu vardır (hareketin bittiği)...
Bu bir Zaman aralığıdır. Bu yüzden özel görelilikte genişleyen şey de aslında Zaman değil Süre kavramıdır.
Zaman tanımı daha önce çok yerde yaptım. Burada, blogta ve quora'da..
Özetle: Zaman, büyük patlama adı verilen o ilk etkinin sebep olduğu genişleme dalgasının, genişleme çeperlerinden evren içine dalga olarak Planck ölçeklerindeki periyotlarla yansımasıdır.
(Genişleyen dalga tek, büyük patlama sonucu oluşuyor ama yansıyan dalgaların frekansı çok yüksek... 1 Planck Mesafesi/1 Planck Süresinde)
Detaylı Zaman tanımımı (tekrar) yapmaktansa, bu Zaman kavramı ile sorulara cevap vermeyi tercih ederim. Eğer diğer sonuçlarla çelişen açıklamalar olursa daha iyi ele alabilirsiniz.
Konunun çıkmaz bir yanı yok. Haklısınız, aksiyomları değiştiriyorum. Çünkü "o doğru olduğu herkesçe kabul edilen önermeler", ciddi anlamda eksikler.
"Boyut, tekillik, simetri, sistem, entropi, zaman, süre kavramları" eksik... Yanılgıya yol açıyorlar.
Bugün bir cismi ivmelendirdiğinizde, cisme aktardığınız enerjinin o cisim bünyesinde ne tür bir değişime yol açtığını ve hız ile sonuçlandığını, aynı şekilde bir darbe ile enerji aktardığınızda ne tür bir mekanizma olduğunu (aslında aynı mekanizme, darbe frekansları farklı sadece)
ve düşük hızdaki hareket ile yüksek hızdaki (relativistik) hareketlerin nasıl aynı kökenden olup da, hıza göre zaman genişlemesine, boyut daralmasına, momentum veya relativistik kütleye ve eylemsizliğe ulaştığını açıklayan başka bir tane açıklama bile yok.
Hatta enerjinin nasıl kütle olarak yansıdığı da cevaplanıyor (ama tamamlayamadım henüz).
Bunların hepsi hareket ile ilgili ve hepsi aynı mekanizmaya dayanıyor. Başka türlüsü mümkün değil zaten. O zaman hepsini aynı cepheden gören bir açıklama lazım.
Ki bunun içinde aksiyomların gelişmesi gerekiyor.
morgan4658
Sintetize edersek, neden ve sonuc arasi aralik sure, neden ve sonuclar da “an”lar.Anlar fiks olabilir.O anda bir k.delik olusuyorken, baska bir yerde bir cocuk kaleye gol atmistir.
Ama surelerde hiz, kutle ve belki bilmedigimiz kistaslara bagli olarak alsiyon sayisi degisirz
Burtay’ io aciklamasindan bunu anladim.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Çok iyi... Bir tek cümlede ufak bir değişiklik var.
"Ama aksiyonda hız, kütle ve belki bilmedigimiz kıstaslara bağlı olarak süre degişir."
Örneğin: 0.6 C ile giden bir gemideki 1 saatlik süre, dış gözlemciye göre 75 dakika olarak saptanıyor.
Burada değişen şey, birbirleriyle kıyaslanan süreler oluyor.
Bunu şöyle düşünüyorum.
Zaman bir dalga ise ortam farklılaştığında da dalga tepkisi vermeli.
(Evet, Zaman bir dalga ise onu nasıl tespit edeceğimiz bir sorun. Ama kütleçekim dalgalarının tespiti gibi, onunda bir gün yöntemi bulunabilir. Zaten yapı olarak aynı olmalılar.)
Dalga farklı bir ortama girdiğinde frekansı değişmez ama dalga boyu değişir. Bu da o ortamdaki akış hızını etkiler.
İvmelenmiş bir objenin, durağan yapıdaki aynı halinden en önemli farkı, sisteminde fazladan enerji içeriyor olması. Bu enerji kalıcı değil.
Momentum olarak tanımlıyoruz. Aktarılan bir enerji, Sistemin durağan haline göre fazlalık.
Bu enerji sistemde durduğu sürece, sistem belli bir sabit hızda sonsuza kadar kalabiliyor.
Üstelik bu sistem bir şeklide minik parçalara ayrılsa, bütün parçalar (ne kadar küçük olursa olsun), bu fazla enerjiyi aktarmadıkları sürece aynı hızda kalıyorlar (momentumun korunumu).
Bunun tek bir anlamı olabilir, ivmelenme esnasında sisteme yüklenen enerji, mikro seviyede etkili oluyor ki bence quantum düzeyinde, Planck Ölçeklerinde...
Buradan da ivmelenme ile sistemin enerji yoğunluğunun arttığını çıkartıyorum.
Ehh... Zaman bir dalga ise daha az yoğun ortamdan, daha yoğun ortama giren dalganın tepkisini vermeli bu durumda.
Zaten benzer sonucu, Einstein ışık saati deneyinde farklı bir açıdan göstermiş. Orada hız ile zaman genişlemesi fotonun aldığı yol olarak gösterilmiş.
Buna, hızlanma için sarf edilip sisteme yüklenen enerjiyi de dahil ederek yorumluyorum.
Işık saati deneyindeki fotonun aldığı yol sonucu oluşan üçgenin alanını, birim unitenin titreşim genlik alanı olarak kabul edin.
Bu durumda sistem hareketlendikçe, sisteme yüklenen enerji artıyor. Bu alan (üçgen) artışı olarak gözüküyor.
Alan artışı ise; quantum düzeyindeki titreşimlerdeki genlik artışı ile eşdeğer bence.
Eğer böyle ise, bu durumda bir ünitenin (kuantanın) titreşim süresi, dış gözlemciye göre daha genişlemiş olacaktır. Makro düzeyde de durum, aynı şekilde yansımış olarak gözlemlenecektir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Çok iyi... Bir tek cümlede ufak bir değişiklik var.
"Ama aksiyonda hız, kütle ve belki bilmedigimiz kıstaslara bağlı olarak süre degişir."
Örneğin: 0.6 C ile giden bir gemideki 1 saatlik süre, dış gözlemciye göre 75 dakika olarak saptanıyor.
Burada değişen şey, birbirleriyle kıyaslanan "süreler" oluyor.
Bunu şöyle düşünüyorum.
Zaman bir dalga ise ortam farklılaştığında da dalga tepkisi vermeli.
(Evet, Zaman bir dalga ise onu nasıl tespit edeceğimiz bir sorun. Ama kütleçekim dalgalarının tespiti gibi, onun da bir gün yöntemi bulunabilir. Zaten yapı olarak aynı olmalılar.)
Dalga farklı bir ortama girdiğinde frekansı değişmez ama dalga boyu değişir. Bu da o ortamdaki akış hızını etkiler.
İvmelenmiş bir objenin, durağan yapıdaki aynı halinden en önemli farkı, sisteminde fazladan enerji içeriyor olması. Bu enerji kalıcı değildir.
Onu momentum olarak tanımlıyoruz. Aktarılan bu enerji, sistemin durağan haline göre fazlalıktır.
Bu enerji sistemde durduğu sürece, sistem belli bir sabit hızda sonsuza kadar kalıyor. (Sürtünme, çarpma, yapısal bozulma ile aktarıp kullanmadığı sürece...)
Üstelik bu sistem bir şeklide minik parçalara ayrılsa, bütün parçalar (ne kadar küçük olursa olsunlar), bu fazla enerjiyi aktarmadıkları sürece, aynı hızda kalıyorlar (momentumun korunumu).
Bunun tek bir anlamı olabilir, ivmelenme esnasında sisteme yüklenen enerji, mikro seviyede etkili oluyor. Ki bence quantum düzeyinde, Planck Ölçeklerinde...
Buradan da ivmelenme ile sistemin enerji yoğunluğunun arttığını çıkartıyorum.
Ehh... Zaman bir dalga ise daha az yoğun ortamdan, daha yoğun ortama giren dalganın tepkisini vermeli bu durumda.
Zaten benzer sonucu, Einstein ışık saati deneyinde farklı bir açıdan göstermiş. Orada hız ile zaman genişlemesi fotonun aldığı yol artışı olarak gösterilmiş. (Zaten o üçgenin trigonometrik hesaplarından Lorentz çıkıyor)
Buna, hızlanma için sarf edilip sisteme yüklenen enerjiyi de dahil ederek yorumluyorum.
Işık saati deneyindeki fotonun aldığı yol sonucu oluşan (üçgenin) alanı, birim unitenin titreşim genlik alanı olarak kabul ediyorum.
Bu durumda sistem hareketlendikçe, sisteme yüklenen enerji artıyor. Bu alan (üçgen) artışı olarak gözüküyor.
Alan artışı ise; quantum düzeyindeki titreşimlerdeki genlik artışı ile eşdeğer bence.
Eğer böyle ise, bu durumda bir ünitenin (kuantanın) titreşim süresi, dış gözlemciye göre daha genişlemiş olacaktır. Makro düzeyde de durum, aynı şekilde yansımış olarak gözlemlenecektir.
morgan4658
Sureyi duz bir cizgi iken, etmenlere bagli olarak kavislenebilen bir yapi olarak goruyorum.Kavislendikce icerikleri artiyor.
Kusbakisi bir yolun uzunlugu ile, arada daglarin olmasindan dolayi artan yol.
Ama kusbakisindaki iki noktalar ise sabit.
Bu kavislenmeler iki nokta arasinda X indexine sahip iken, baska iki nokta arasinda ise dumduz olabiliyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Varsayımımda rahatsız eden ve tam oturtamadığım şeylerden biri de, boyut daralması (hareket vektöründeki)...
(konuyla direk alakası yok, not düşsün diye ekledim).
Zaman genişlemesinin net gözlemlenmiş ve deneysel tespitlerini biliyorum ama boyut daralması için böyle bir gözlem ya da deney bilmliyorum. (????)
morgan4658
Endirek gozlemler mevcut ( higgs bozonundaki gibi kisacasi, direk gozlem degil ama kesinlestirn)
Ilki agir elementlerin ionlarinin hizlandiricilarda kuresel ozelliklerini kaybedip pide gibi yassilasmasi.
Digeri bildigimiz muonlar.
Baska deneyler de var, su an kullandigim PC'de kayitli degil.
yunus-ilik5290
işte yüksek hızlarda yassılaşıyorlarsa bu sıkıştıklarınıda yani parçacıkların iç hızlarını, etkileşimlerinide zorlaştırarak iç zamanlarınıda yavaşlatmazmı? ayrıca yüksek hızlarda kütlelerinin artmasıda iç etkileşim yoğunluğunu sıkıştırarak hareketlerin zorlaşmasına ve iç zamanının yavaşlamasına neden olmazmı? kütle çekim uzayı kendine doğru sıkıştırıyor ve böylece uzay bükülmesi denen durum ortaya çıkıyor olabilir. kütle çekim kütleyi-maddeyide oluşturan uzayın tespit edilemeyen suptil bir alan etkileşimi olabilir. öyleya uzayın boş olmadığını biliyoruz. sıkışan alandada ve bu suptil alan etkileşimi yoğunluğu olan kütleli alanlarda tüm hızlar yavaşlayıp zamanında yavaşlamasına neden oluyor olabilir.zaten yoğun alan olan madde uzayda bir yavaşlama değilmi? ama zamanın nedenini sadece hızlara bağlayabilirmiyiz. hareket alanı olmasaydı nasıl olabilirdiki? öyle gözüküyorki uzay-zaman-madde-enerji özünde aynı olanının evrimsel farklılığıyla oluşan etkileşimlerinden ortaya çıkıyor. hızda bunun bir parçası.madde ve enerjiler daha suptil bir alandan evrimleşmiş olmalı. ve o alanı anlayamıyor, göremiyoruz yani ölçümlerle.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Birisi der ki; Her fizikist katılımcısı eksi yiyecek...
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Yassılaşma; Einstein'den 10-15 yıl önce gündeme gelmiş. Yani görelilik teorisi olmayan bir başlangıcı var.
"1889‟da George FitzGerald Science dergisinesadecebir paragraf tutan bir “makalesinde” belirtir ve bunun için gerekli olan varsayımıyazar: “ Eter içinden geçen nesnelerin boyları hızlarının ışık hızına oranlarının karesi ile azalır...”Daha sonra Lorentz (1892) ve Einstein ( 1905), FitzGerald gibi,hızlı giden cisimlerin küçülmeleri gerektiği teorik öngörüsünde bulunurlar. Günümüzde bu küçülme-büzülme “Lorentz-FitzGerald büzülmesi” olarak adlandırılmaktadır. Bu arada, Lorentz ile FitzGerald arasında oldukça ilginç bir yazışma geçmiştir. Lorentz makalesini yazdığı zaman, meslektaşlarıaynı sonucun 3 yıl önce FitzGerald tarafından elde edildiği konusunda uyarmışlardır. Lorentz de bunun üstüne FitzGerald‟a mektup yazmış ve aynı sonucu kendisinin de bulduğunu ifade etmiştir. FitzGerald ise cevabında “ Science‟a yazıyı yolladığını ama yayınlanıp yayınlanmadığını bilmediğini, Lorentz‟in aynı sonucu elde etmiş olmasından çok memnun olduğunu, çünkü arkadaşlarınınbu “nesnelerinbüzülmesi”fikrine çok güldüklerini söylemiştir. "
Kaynak: http://www.physics.metu.edu.tr/~btekin/izafiyet.pdf
morgan4658
Fermilab'da kuark gluon calismalari sirasinda tespiti oldu zaten.O konuda ergence "sIkIntI yok" diyebilirim Burtay :) ( ozelliklle ergen urban kullandim )