faruk-arslan8080
Optimus başkan tekrar okursan neye istinaden sorduğumu görebilirsin.
Burtay üstat
"Aslında uzayın boşluk ya da hiçlik olduğunu düşünmüyorum."
Bu yorumun değerli benim için. Fakat "evrenin bir enerji yoğunluğu var" dediğinde de bu noktada bir soru daha sormam gerekir sana:
Hidrojenin, yavaş yavaş helyum, karbon, azot, oksijen, demir gibi daha ağır elementlere dönüştüğü ve içinde termonükleer reaksiyonların meydana geldiği, yani periyodik cetveldeki elementlerin, bileşik ve iyonların meydana geldiği yıldız veya karadeliklerin oluştuğu ortama sebep olan şey, sadece, Optimusun bir sonraki postta bahsettiği "sanal kütleli bir saf ısık yoğunluğu" mudur?
optimus1009
Yani başka ne olabilirki? Madde bile o saf ışığın bir türevi. Baska birşey değil bence.ha bu deneysel olarak ıspatlayamam belki newton gibi,renk çarkı gibi.ama malum beyaz ışığı tayflara ayırdığı gibi fakat düşününce bundan pekte farkı yok.nasıl olduğunu ise bilmiyorum.belkide gerçek çok daha farklıdır ama yine de bence bu olasılık gerçeğe çok yakın gibi duruyor.Burda benim aslında tek dayanak noktam yaratıcının alemleri nur'un dan yaratmıs olmus olması.biçok islam kaynağında, hadislerde bu geçmektedir.Nuruna nazar ettiğinden ve bu ışığın eriyip halden hale girdiğinden bahseder.İşte en parlak kısmıyla cenneti vs. yarattığı daha katı ve aslında aynı şey ama latif olmayan kısmından cehennemi vs. yarattığından bahsedilir.Tabi buna marifetnamede de değinilmiş biraz da orda anlatılıyor fakat hadislerde de var.Sonra 70.000 bin perde den bahsedilirki bu algılayamadığımız kısımlara, titresimlere bölünmüş,örülmüş olmasıdır ışığın belki.tabi bilimsel değil ama bir fikir olusturması açısından anlatmaya çalıstım. Ufuk açıcı olur diye belki.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Faruk Bey, hoşuma gitse bile haddimi biliyorum sanırım. Herhangi bir konuda uzman ya da üstat olmadığımı rahatça ifade edebilirim. Belki biraz daha meraklı, heyecanlı ama fizik konusunda emek verenlerin, çalışanların yanında bir amatörüm. Bu şekilde değerlendirebilirseniz çok sevinirim.
Evrendeki her şey enerjiden oluştu, Alternatif bir olasılıkka yok. Saydığınız tüm parçacık ve elementlerde sadece, enerjinin kütleli türevleri... Aralarındaki ilişkiler ile daha büyük sistemler (atomlar, moleküller veya daha büyük atomlar) kurmaları bir sonuç. Sebep değil. O yüzden önemlide değiller bu soru açısından.
Önemli olan enerjinin, doğal halinin nasıl olabileceği. Akışkanlığına ve termodinamikteki eğilimlerine bakıyırsa, çok küçük birimlerden oluşması gerekiyor. Ki hep böyle ele alınmış.
Bu durumda evren oluşmadan önce, tekilleşmiş enerji ışık yaymazdı. Çünkü kuanta halinde tekil iken, titreşimi de yoktu.
Ancak kırılma-ilk etki- büyük patlama ile sistem simetrisi kırılınca quanta hareketlendi ve ilk fotonlar olarak evrende yerlerini almış olmalılar.
Bu durumda büyük patlama ile evrenin bir ışık seline boğulduğunu ve her yerin foton olduğunu düşünebiliriz. Optimus'un tanımı, farklı açılardan da olsa, aynı durumu anlatıyor. :-)
Kütlenin oluşması ise farklı bir durum. Kütlesiz enerji alanından, kütlenin nasıl doğduğu önemli bir bilmece. Sanırım doğru olmasa bile, doğru cevabı bulacaklara ilham olabilecek bir varsayım geliştirdim. (Genel bakış açısı olarak doğru olduğunu düşünüyorum. Ama doğrulamak-yanlışlamak için ayrıntılarda uzman bilgisi gerekiyor. Beni aşıyor.)
Geçenlerde linkini paylaştığım pdf dosyasında ilgili konu var.
optimus1009
Burtayın söyledikleri zaten hemen hemen hadislerle paralellik arzediyor ama tabi bunları matematiğe,denkleme,formüle dökemedikten sora boş.
Formilize edebilecek yeterlilkte bir donanıma sahip insan lazım. Fakat böyle bir insan evrende çıkar mı bilmem :D
Bunları bir insanın yapabileceğini sanmıyorum. Belki gelecekte yapay zekaya Formilize ettirirler. Bilmiyorum.belkide gerçekte ne olduğuna ulasamadan herkes ölür :Ddd
En azından burda hayal ediyoruz : )))
Lakin bilgi sahibi olmadan da fikir sahibi olunmuyor,hatta hayal bile edemiyoruz yeri geliyor.
faruk-arslan8080
Yorumlariniz çok değerli bana göre. Istifade etmek isteyen katılıp yorumlayıp katkı sağlamak veya aksi düşünce belirtmek isteyeni tutmuyoruz. Ben de kaldırımda yürüyen bir adamım. Sadece ilgi duyduğum konular üzerine açılan başlıklar ve sizlerin yaklaşımları beni bu platforma çekiyor. (Bu arada https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/39075/ konuya ilişkin yorumlarını bekliyorum herkesten)
Konuya dönersek
Big bang teorisini varsayımlar üzerinden varsayımlar bunlar üzerinden tekrar varsayımlar üzerine tekrar varsayımlar şeklinde uzayıp gitmesi sebebi ile hiç benimseyemedim açıkçası. Ama karadelik ile ilgili bir diğer başlıkta yaptığınız yorumlardan kendime alabildiğim kadarıyla bu teorinin karadelikler üzerinden, ayrı ayrı galaksiler bazında, mümkün olmasının kuvvetle muhtemel olduğu kanaatine vardım. Tam bu noktada Optimusun değindiği boyutuyla Samanyolunun dıştan fotoğrafını betimleyen ayeti düşündüğümüzde göğün yarilmasinin gerçekleşmesine sebep olacak tek şeyin galaksimizin merkezindeki karadeligin olabileceği daha gerçek ve daha doğru geliyor.
Big bang kuramı ile uzayın bilinmeyenlerine ters bakıyoruz. Icten dışamı, dıştan içemi tartışılan bu teoriyi bir kenara bırakıp, merkeze uzaydaki ortalama sıcaklığı, basınçsızlık yani sıfır basıncı, surtunmesiz ortamı ve boşluğunda yalnızca belli bir iki gazın bozulmadan gaz halinde kalabileceği gerçeğini koyup duru düşünmek daha mantıklı geliyor. Gel gelelim ışık denen şey belki herşeyin kaynağı dediğiniz gibi. Belki dedim ama şu kesin ki herşeyin kaynağı yani başlangıcı olsun yada olmasın şuan herşeyi dönüştüren şeyin ya kendisi. Nereye koyacağımı genelde bilemediğim değişken.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Frederik Pohl'un Hiçi (Hecche) serisinde (ülkemizde üçleme olarak çıktı ama toplamda 7 kitap) insanoğlu güneş sistemine yayılıyor. Madencilik için astroid kuşağına gittiklerinde, insandan binlerce yıl önce bu sistemin başka bir uygarlığa ev sahipliği yaptığını ve bunların bir gün aniden gittiklerini farkediyorlar. Geride bıraktıkları eşyalar üzerinden Altına hücum gibi, teknolojiye hücum dönemi başlıyor.
Seri bu maceraperestlerden birinin etrafında geçiyor.
Sonradan Hiçilerin bir karadelik içine olay ufkunun hemen üzerine yerleştiklerini buluyorlar. Çünkü hiçilerde kendilerinden daha eski ve gelişmiş bir uygarlık bulunca korkuya kapılıp, onlar gibi karadelikler içine saklanmışlar.
Evrenimizde galaksi sayısı kadar belki daha fazla karadelik olduğuna kuvvetle inanıyorum. Çünkü Karadelikler maddenin tekrar özüne, doğal haline, tekilleşmiş özdeş durumuna geri dönüş araçları.
Her galaksinin de kendi merkezinde, kütle çekim kuvvetlerini destekleyecek bir denge noktasına ihtiyaç duyuyor gibi. Yani karadelikler olmasa, galaksiler olmaz ya da hızla dağılırdı sanırım.
Bildiğimiz tüm evrenin bile olay ufkunun üstündeki bölükde bir karadeliğin içi olma ihtimali var. Ama şimdilikbu konuda kanıt yok. Eğer bir gün başka bir yerlerde fizik kurallarının ve sabitlerinin farklı olduğunu tespit edersek, o zaman ele alınmalı.
Big-Bang kuramı aslında bir tek şeyi gösteriyor. Evrenimizin bir zamanlar bir noktadan başladığını.
Geri kalan varsayımlar, sahip olduğumuz fizik kanunları ile ulaşılan varsayımlar.
Ancak kanımca, evrenin tüm içeriği henüz enerji iken, çok fazla fizik kanunu da olamaz. Örneğin radyoaktif bozunma yasaları geçersiz olmalı. Çünkü ortalıkta radyoaktif madde bile yok iken, bunun yasasları nalıl olsun?
İlk kütleli parçacıklar ile kütle için temel yasalar ortaya çıkmış olmalı.
Ama kütle oluşumu öncesi var olan ve enerji için geçerli temel kurallar, sonraki yasalara temel olmuş olmalı.
Bu yüzden termodinamik yasalar ilk kurallardan türemiştir diye düşünüyorum.
İkinci derece olanlarda, kütlesiz enerji alanının birleşip, yoğunlaşmasını ve kütle kazanmasını sağlayan yasalar olmalı.
Yani etki-tepki mekanizması ve momentum kuralları... Bunlarla enerji alanları momentuma sahip olup, ardından biraz daha özel koşulların eklenmesiyle kütle oluşmuş olmalı...
İşin metafizik açıklama kısmına bakarsak, aslında değişken sorunuzun cevabını tek cümle betimliyor, "O'ndan geldik, O'na döneceğiz."
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Kütle çekimi konusuna gelince. Evrenin ilk kuvveti olduğu kesin. Çünkü o olmasa, o küçük ve hafif atomların bir araya gelmesi mümkün olmazdı. Yıldızların fırınında, daha üst elementler üretilemezdi.
Ancak kütle çekim bence, akışkan mekaniği ile bağlantılı, İki kütleli maddenin birbirine parçacık atıp, graviton salvosuna tutmasından da çok daha basit ve sade.
Akışkanlarda, daralan bölgelerde akışkan hızı artıyor basıncı düşüyor. Akışkanın genel basıncıda bu dar aralığa neden olan nesneleri birbirine itiyor.
Aslında bence tam anlamıyla, Karanlık enerjinin tüm işlevlerini yerine getiriyor bu akışkan yapı.
morgan4658
soruyu tekrar okuyunca aslinda hem biraz dagilmisiz, hem de soruda onemli bir belirsizlik var.
Soru elimizde asiri yuksek bir sicakliga sahip olmamizdan bahsetmis.Yani bunu biz mi urettik, uzay mi o dereceye kadar isindi, bunu belirtmemisiz.
Parcacik anlaminda hala ayni kanidayim.Meselacok yuksek bir sicaklikta bir elektronun herhangibir degisime ugramasini beklemiyorum.
Makro anlamda ise sanirim evren farkli bir yapida olabilirdi.parcaciklarin gelisiguzel dagildigi buyuk bir bosluk olabilirdi.Madde evreni farkli bir evren halinde olabilirdi.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bence elektron bile olsa, sistem kurmuş enerjiye (kütle), enerji eklenince (sıcaklık) bellir bir ödünç alma kapasitesinden sonra, sistemin dağılması gerekir.
Çok yüksek sıcaklıklarda, önce atom altı temel parçacıkların titreşimleri güçleniyor olmalı. Bu güçlenen titreşimler, bağların gücünü aştığında, parçacıkların birbirinden ayrılması- uzaklaşması makul geliyor. Ardından daha da enerji verilirse ortama, elektron bile olsa bütünlüklerini koruyamayacaklarını ve ışıyarak bozunacaklarını düşünüyorum.
Yani bir üst sınır olmalı. Belki yüksek basınçlı ortamda, bağlara ek destek geldiği için bozunmayabilirler. Ama uzay ortamında, bu üst sınır çok daha düşüktür bence.
morgan4658
Bir parcacigin tamamen isimasini dusunemiyorum.Gerci boyle buyuk bir isida, kisacasi enerji miktarinda da aslinda daha fazla maddenin olusmasi, veya genislemenin daha da hizli olmasi gerekirdi.Kimbilir fazla enerji kutlecekim gucunu arttirabilir, veya bir hic daha olusturabilirdi.
pikacu9892
Simdi sıcaklı kelvin cinsinde 273>12hp dersek uzayda b deyisiklige gider ancak hp=10 ₩aldığımizda cekirde notronlar bozon lasmasi sonucunda olusacka patlamalrdan dolayı entolpi dağılı uzay zamandaki örtü yıtılır yani patlama sonrasında ve oncesindeki anlara geri donup duru bence
pikacu9892
Morgan uydurma yeter
morgan4658
Uydurmak mi? Beyin firtinasi nedir?
pikacu9892
Konu hakında bisi bilmeden atıyosun
athena4296
Morgana katılıyorum.Pikacu beyin firtinasinda fikirler ortaya atiliyor ve hepsi 100de 100 doğru falan denmiyor bu kişiler düşünüp yorulup emek verip yaziyor bunlara uydurma dememelisin.