ml soruyorsun sanki anlayacaksın aq aptlı
Uzayın bükülmesi ne anlama geliyor?
ml soruyorsun sanki anlayacaksın amık aptlı
oğlumdan utanıyorum gerzklı
gördüğümüz uzay da hiçbirşey yerinde değil hrşey bükük, lunaparkdaki sihirli aynalar gibi
Necmi bey şimdi ne demek istediğinizi anladım. Kısaca demek gerekirse şayet kütleçekimi bildiğimiz anlamda bir kuvvet ise parçacıklar ve dolayısıyla bir alana sahip olması gerektiğini biliyoruz. Fakat genel görelilik bunu basit olarak uzay dokusuna bağlıyor ve bir kuvvet olmadığını söylüyor. Uzun zamandır neden kütleçekiminin bir kuvvet olmaması gerektiğini ben de düşünüyordum, bu açıdan güzel bir tesadüf oldu. Anladığım kadarıyla einstein uzay zamanın maddenin nüfuzunda deforme olabilmesini bir analoji olarak ele alıyor. Şimdilik daha iyi bir açıklaması olmayan bir analoji yani. Parçacık olsun ya da olmasın benzerlikleri kaçınılmaz olarak ele alan ve işe yarayan bir anlatım bu.
Uzay zaman dokusunun eğilip bükülmesi aslında doğru olamayacak kadar basit bir önerme. Uzay eğilmiyor ya da bükülmüyor; uzaya tabi olan metrik yapı eğiliyor (ikisi çok farklı şeyler) Yani olan şey uzayın enerji varlığında lineer ve homojen olmayan bir yapıya bürünmesi ki bunu da kütleçekimi ya da yerçekimi olarak hissediyoruz.
Bir not olarak tekrar belirtmek gerekir. Kütlesiz bir fotonun neden kütleçekiminden etkilendiğinin cevabı uzay zaman dokusunu takip ettiği şeklinde olamaz. Bu cevap mantıken de çelişki barındıran anlamsız bir önerme aynı zmanda. Bir kalem de uzayzamandaki jeodezik eğriyi takip eder, bir foton da. O zaman önerme foton için özel bir durum ya da ifade barındırmamış olur. Foton enerji içeriği sebebiyle kütleçekiminden etkikendiği gibi aynı zamanda kütleçekimi de oluşturur.
Vide supra,
Sonunda olayı anlayan birisi çıktığı için mutlu olmak mı yoksa üzülmek mi gerekiyor bilemedim...
Uzayın yapısı hakkında herkes bir teori üretebilir. Daha önce bahsetmiştim, çok küçük boyutta enerjiden bahsetmek gerekiyor ve insan uygarlığının o boyuta inmesi için daha önünde epeyi bir yolu var. Bu yüzden hiç kimse ispat edemez ve edildiğini savunamaz.
Ancak, "eşdeğerlik" tamamen geçerlidir. Kütleçekim söz konusu olduğunda ondan kaçabilecek hiç bir şey yoktur. Kalem de, uzay gemisi de, foton da eğer bükülmüşse uzayı takip eder. Aradaki tek fark hızlarıdır. Yani foton için özel bir durum yoktur. O da aynı uzayı takip eder ama bükülme, etkilenme derecesi hızıyla orantılıdır. Yani, eşdeğerlik durumu; gravitonun varlığı cisimleri nasıl etkileyecekse uzayın bükülmesi de aynı etkiyi yapacak anlamındadır. İstisna yoktur. Olsa zaten eşdeğer olmaz.
Şimdi insanlar merak ederler graviton nasıl etki eder? diye...
Tenis oynanırken insanların varlığını göz ardı edelim ve topu takip edelim. Top nereye gidiyorsa raket o tarafa gidip topa çarpıyor gibi görüntü oluşur. Sanki raketleri hareket ettiren topmuş gibi. İşte graviton kütleler arasında bağlantı sağlayan tenis topu gibi görev yapar. Varlığı cisimleri birbirlerine bağlar. Mesafe azalırsa top ve raketler hızlanmaya başlarlar. Bu hızlanma ya da uzaklaşırken yavaşlama "uzaklığın karesiyle ters orantılıdır" dersek kütleçekim formülünü bulmuş oluruz.
Aynı şey bükülü uzay için de geçerlidir. Bükümün şiddeti kaynağa olan uzaklığın karesiyle ters orantılıdır dersek yine kütleçekim formülünü bulmuş oluruz.
Vide supra,
Sonunda olayı anlayan birisi çıktığı için mutlu olmak mı yoksa üzülmek mi gerekiyor bilemedim...
Uzayın yapısı hakkında herkes bir teori üretebilir. Daha önce bahsetmiştim, çok küçük boyutta enerjiden bahsetmek gerekiyor ve insan uygarlığının o boyuta inmesi için daha önünde epeyi bir yolu var. Bu yüzden hiç kimse ispat edemez ve edildiğini savunamaz.
Ancak, "eşdeğerlik" tamamen geçerlidir. Kütleçekim söz konusu olduğunda ondan kaçabilecek hiç bir şey yoktur. Kalem de, uzay gemisi de, foton da eğer bükülmüşse uzayı takip eder. Aradaki tek fark hızlarıdır. Yani foton için özel bir durum yoktur. O da aynı uzayı takip eder ama bükülme, etkilenme derecesi hızıyla orantılıdır. Yani, eşdeğerlik durumu; gravitonun varlığı cisimleri nasıl etkileyecekse uzayın bükülmesi de aynı etkiyi yapacak anlamındadır. İstisna yoktur. Olsa zaten eşdeğer olmaz.
Şimdi insanlar merak ederler graviton nasıl etki eder? diye...
Tenis oynanırken insanların varlığını göz ardı edelim ve topu takip edelim. Top nereye gidiyorsa raket o tarafa gidip topa çarpıyor gibi görüntü oluşur. Sanki raketleri hareket ettiren topmuş gibi. İşte graviton kütleler arasında bağlantı sağlayan tenis topu gibi görev yapar. Varlığı cisimleri birbirlerine bağlar. Mesafe azalırsa top ve raketler hızlanmaya başlarlar. Bu hızlanma ya da uzaklaşırken yavaşlama "uzaklığın karesiyle ters orantılıdır" dersek kütleçekim formülünü bulmuş oluruz.
Aynı şey bükülü uzay için de geçerlidir. Bükümün şiddeti kaynağa olan uzaklığın karesiyle ters orantılıdır dersek yine kütleçekim formülünü bulmuş oluruz.
https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/36776/ Sizi anlıyorum dedim fakat bu benim olması gerektiğinden daha fazla bir çaba sarf etmemden kaynaklanıyor Necmi Tüfek. Ortada bu kadar önemle üzerine durulacak ne bir yanlış anlaşılma ne de bir yanılgı var. Sürekli tırnak içinde kullandığınız eşdeğerlik kelimesi de uygun değil. İnsanlar olayı anlamakta zorlanmıyor, sizi anlamakta zorlanıyor.
Ben, evrenin çok basit temeller üzerinde yapılandığını anlatmaya çalışıyorum. Bilim elbette evreni olması gerektiği gibi açıklamaya çalışıyor. Benim yaptığım, benim gibi sıradan insanlara çok basit mantık yürüterek evrenin nasıl bir yer olduğunu anlatmak. Yani işin özünü çok fazla matematik ve ağdalı bilimsel terimler kullanmadan kavrayabilmek.
Benim ilk yazdığımı insanlar anlamak isteyerek okusalar yanlış anlama ve yanılgı olmayacaktı zaten. Gereğinden daha fazla çabaya gerek yok aslında. Elimden geldiği kadar basitçe ve anlaşılır olduğumu sanıyorum ama burada bazen insanlar öyle derin konularda o kadar bilgiliymiş gibi yazıyorlar ki ben yazdıklarımı kolayca anlarlar sanıyorum ve sizin de söylediğiniz gibi yanılmış oluyorum.
Önemli olan "eşdeğerlik" kelimesinin bilimsel açıdan üst düzey bilgi gerektiren matematiksel ve deneysel yorumlanması mı? Yoksa bu eşdeğerliğin neye göre ve ne amaçla kullanıldığı mı? Linkini verdiğiniz yazıdan insanlar ne anladılar bir sorun bakalım. Yani kelimenin internette yazılan bilgilerle yorumu olmazsa sizin için anlamı olmayacak mı? Her şey bir yerlerden doğrulanmadan kendi kafanızda yorumlayıp kendi açınızdan bir fikir edinemiyor musunuz? (Sözlerim size değil)
Neyse...Evren çok basit, fizik, kuantum fiziği çok basit anlaşılabilir şeyler. Şimdiye kadar bu basitliği anlatmaya çalıştım. Kim bilir? Belki de ben çok basite indirgediğim için yanılmışımdır. İnşallah ben yanılmışımdır...
Ben, evrenin çok basit temeller üzerinde yapılandığını anlatmaya çalışıyorum. Bilim elbette evreni olması gerektiği gibi açıklamaya çalışıyor. Benim yaptığım, benim gibi sıradan insanlara çok basit mantık yürüterek evrenin nasıl bir yer olduğunu anlatmak. Yani işin özünü çok fazla matematik ve ağdalı bilimsel terimler kullanmadan kavrayabilmek.
Benim ilk yazdığımı insanlar anlamak isteyerek okusalar yanlış anlama ve yanılgı olmayacaktı zaten. Gereğinden daha fazla çabaya gerek yok aslında. Elimden geldiği kadar basitçe ve anlaşılır olduğumu sanıyorum ama burada bazen insanlar öyle derin konularda o kadar bilgiliymiş gibi yazıyorlar ki ben yazdıklarımı kolayca anlarlar sanıyorum ve sizin de söylediğiniz gibi yanılmış oluyorum.
Önemli olan "eşdeğerlik" kelimesinin bilimsel açıdan üst düzey bilgi gerektiren matematiksel ve deneysel yorumlanması mı? Yoksa bu eşdeğerliğin neye göre ve ne amaçla kullanıldığı mı? Linkini verdiğiniz yazıdan insanlar ne anladılar bir sorun bakalım. Yani kelimenin internette yazılan bilgilerle yorumu olmazsa sizin için anlamı olmayacak mı? Her şey bir yerlerden doğrulanmadan kendi kafanızda yorumlayıp kendi açınızdan bir fikir edinemiyor musunuz? (Sözlerim size değil)
Neyse...Evren çok basit, fizik, kuantum fiziği çok basit anlaşılabilir şeyler. Şimdiye kadar bu basitliği anlatmaya çalıştım. Kim bilir? Belki de ben çok basite indirgediğim için yanılmışımdır. İnşallah ben yanılmışımdır...