supernova8397
E=mc2 ne anlama gelmektedir? Kütlenin tamamı enerji midir? Nükleer reaksiyonlarda kütlede nasıl bir değişiklik meydana gelir?
supernova8397
Beyin fırtınasında tartışılan konularda net bir yanıt olmadığını görüyorum. Birileri konuyu net bir şekilde detaylı olarak açıklayabilir mi?
supernova8397
Beyin fırtınasında tartışılan konularda net bir yanıt olmadığını görüyorum. Birileri konuyu net bir şekilde detaylı olarak açıklayabilir mi?
hic-kimseyle-tartismaz9132
Anlaşılan bu konuyu eski yazılanlardan araştırmışsınız...
O zaman ilgili linklerini yazın ve hangi kısımlarını "net bulmadığınızı" belirtin.
Yaklaşık 110 yıldır, bilim dünyasını meşgul eden ve üzerine kürsüler açılmış, ciltler yazılmış bir konuyu size "net ve detaylı" anlatabilmek için, önce; Ne biliyorsunuz? Algılama ve anlama seviyeniz ne? Ne kadar araştırmışsınız? Nerede takılmışsınız? Biz size ne katkı yapabiliriz?
Anlamamız lazım.
Yoksa kulaktan duyma bir formülü kullanıp, milletin yazdıkları "üzerinde düşünmeden" yargı belirtip, net ve detaylı bir cevap isteyecek bir cahil değilsiniz, değil mi ama?
hic-kimseyle-tartismaz9132
Ne biliyorsunuz?
hic-kimseyle-tartismaz9132
Anlaşılan bu konuyu eski yazılanlardan araştırmışsınız...
O zaman ilgili linklerini yazın ve hangi kısımlarını "net bulmadığınızı" belirtin.
Yaklaşık 110 yıldır, bilim dünyasını meşgul eden ve üzerine kürsüler açılmış, ciltler yazılmış bir konuyu size "net ve detaylı" anlatabilmek için, önce; Ne biliyorsunuz? Algılama ve anlama seviyeniz ne? Ne kadar araştırmışsınız? Nerede takılmışsınız? Biz size ne katkı yapabiliriz?
Anlamamız lazım.
Yoksa kulaktan duyma bir formülü kullanıp, milletin yazdıkları "üzerinde düşünmeden" yargı belirtip, net ve detaylı bir cevap isteyecek bir cahil değilsiniz, değil mi ama?
hic-kimseyle-tartismaz9132
Anlaşılan bu konuyu eski yazılanlardan araştırmışsınız...
O zaman ilgili linklerini yazın ve hangi kısımlarını "net bulmadığınızı" belirtin.
hic-kimseyle-tartismaz9132
Yaklaşık 110 yıldır, bilim dünyasını meşgul eden ve üzerine kürsüler açılmış, ciltler yazılmış bir konuyu size "net ve detaylı" anlatabilmek için, önce; Ne biliyorsunuz? Algılama ve anlama seviyeniz ne? Ne kadar araştırmışsınız? Nerede takılmışsınız? Biz size ne katkı yapabiliriz?
Anlamamız lazım.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Enerjinin 2 boyut üzerinde , ışık hızında titreşmesi ile kütlenin oluştuğu anlamına gelir. Ancak bu bir türevdir. Aynı zamanda kütlenin oluşumunda geometrik ilişkiler olduğunu da gösterir.
Formül, foton için geçerlidir. Madde için ayrıca momentumu eklemeniz gerekiyor. (p.v)
Bu çok net ve detaylı bir açıklamadır. Bilgi düzeyinize göre sonuç çıkartırsınız.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Göremediğiniz net yanıtlar, konuyu arkadaşların farklı açılardan ele almasından kaynaklanıyor. Bunların hepsi bir den "tüm"e yaklaşıyor. Herkes kendince katkı koyduğundan, size farklı gelebilir. Ama bütünü anlatabilecek tek bir kişi yok burada. Ben de dahil.
supernova8397
Siteyi 1-2 haftadır takip ediyorum dolayısı ile daha eski konuları okuyamadım sadece son haftalarda açılan konuları okuyabildim. Benim anlayamadığım şey, kütle enerjiye dönüşür mü? Dönüşüyorsa nasıl ve ne kadarı dönüşür? Örneğin güneşteki tepkimelerle ilgili yazılanlar dikkatimi çekti. Güneşteki kütle azalması sanal bir azalmamıdır? yoksa gerçekten güneşin kütlesi azalır mı?
emir9851
Çekirdeklerin içinde bir miktar enerji vardır(Bağlanma enerjisi).Çekirdek parçalanması sonucu bu bağlanma enerjisi açığa çıkar.Çekirdekten ayrılan parça diğer çekirdeklere çarpar ve onları da parçalar(onları kararsız yaparak).Bu zincirleme reaksiyonu sonucu çok büyük bir enerji açığa çıkar.Bu enerji E=Mc2 ile gösterilir
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
(Tatile çıkmak ile çıkabilmek farklıymış...:-(
Madde enerjiye dönüşür mü?
Bu konu gördüğünüz gibi sürümcemede...
Ama maddeden enerji elde edilir mi, açığa çıkartılır mı? Kesinlikle evet, aksi halde nükleer santrallere ve bombalara bu kadar para akıtılmazdı...
Kütle korunuyor mu?
Bu sorunun cevabı, olayı nasıl ele aldığınıza bağlı bir nüans içeriyor.
Kütlesi olmadığı için maddenin temel parçacıkları arasındaki bağları görmezden gelirseniz, yani, salt giren ve çıkan "sayılabilir" nesneler üzerinden giderseniz, kütle genel olarak korunuyor.
Ama kütlesi olmadığı halde, kütleçekiminin sebepleri arasında, enerji yoğunluğunu da kabul ediyorsanız, evet enerji ve bu enerjinin sebep olduğu kütleçekim kuvveti erbabında bir kayıp var.
Peki durum nedir? Güneş her saniye milyonlarca ton kütle karşılığı enerjiyi etrafa saçıyor.
Kütle çekim kuvvetinde bir azalma oluyor. Çünkü enerji yoğunluğu da düşüyor. İçindeki madde parçacık sayısının birbirine yakın kalması, daha büyük yapıda parçacıkların bunlarla üretilmesi çok önemli değil.
Sonuçta, bir kayıp enerji ve bunun kütle değeri bir karşılığı var. Kütle çekim kuvvetinde de bununla oranlı azalma var. Bunu da gezegenlerin yörüngelerindeki değişmelerden de saptayabiliyoruz.
Burada sorun; atomun kütlesinin büyük bir kısmının, onu oluşturan parçacıklardan değil, bu parçacıkları bir arada tutan kuvvetlerin, uzay-zaman dokuyla-Higss alanı ile etkileşime girmesinden kaynaklanıyor oluşu.
Bazıları sadece parçacıkları kütle olarak kabul ederken, bazıları bu enerji alanlarınında kütle olmasa bile kütleçekim kuvvetine neden olması nedeniyle kütleyle eşdeğerli olduğunu düşünüyor.
Taraflar, çalışmalarını da buna göre yapıyorlar.
Bu bir bakıma fotonun kütlesi olmadığı halde, momentumu ile itme kuvetine sebep olabilmesine benziyor. İkisininde temel kuralları benzer.
mehmet-ali8832
Soruya çok detaylıca cevap verecek zamanım olmadığı için kısa kısa açıklamaya çalışacağım. Bu denklem bize diyor ki "kütleyi sabit bir katsayı ile çarparsanız (c^2) o kütleyi oluşturan enerjiyi hesaplarsınız". c yani ışık hızı bu denkleme girme sebebi ışık hızının evrendeki en üst hız limiti olmasıdır.
Bu formüle göre kütle enerjiden meydana gelmektedir. yani içindeki bağ enerjisiymiş, parçacık sayısıymış, kuark sayısıymış hiç bir önemi yok. Yani senin kütlenin 80 kg olduğunu varsayarsak sen 80xc^2 joule'lük bir enerjiden meydana geliyorsun demektir. Bunun parçacığı vesairesi ayrı değildir.
Atomları incelediğimizde atom çekirdeğini oluşturan parçacıkların toplam atom kütlesinin %1-2'sini oluşturduğunu görüyoruz. Geriye kalan %98 kütle ise bu parçacıkları bir arada tutan enerjidir ve bu enerjinin taşıyıcısı gluonlardır.
Proton ve nötronları incelediğimizde de yine aynı şeyi görüyoruz. Bu parçacıklar kuarklardan meydana gelmektedir. Kuarkları bir arada tutan kuvvet yine gluonlar taşır. Yani bu parçacıkları incelediğimizde de kütlelerinin aslında enerjiden meydana geldiklerini görüyoruz.
Kısacası evet, kütle enerjiye ve enerji kütleye dönüşür. Zaten bütün kütle büyük patlamadan sonra ortaya çıkan enerji denizinden meydana gelmiştir. Dolayısı ile "kütlenin şu kadarı enerji, bu kadarı parçacıktır" gibi terimler doğru değildir, kütlenin tamamı enerjidir.. "Bazıları öyle kabul eder, bazıları böyle" diye bir konu da yoktur. Bu fiziğin en temel konularından biridir. E=mc^2 eşitliğinde aslında herşey çok açıktır. Bu eşitliğe göre düşündüğünüzde güneşin kütlesinin azaldığını kendiniz de hesaplayabilirsiniz. Güneşin kütlesindeki azalma sanal falan değildir, bildiğiniz kütledir işte. Kütle demek parçacık sayısı demek değildir. Güneşin kütlesi kaybettiği enerjiden dolayı her an azalmaktadır.
hic-kimseyle-tartismaz9132
Eğer Mehmet Ali haklıysa, 80 klio uranyum ile 80 kilo elma aynı miktarda enerji içermeli...
Hatta daha kararlı atomlardan oluştuğu için, elma atomlarının bağ kuvvetleri yani enerji içeriği daha fazla olmalı bu mnatığa göre...
Bence gözden kaçılılan ve peşin hüküm verilmiş bir durum var gibi...
hic-kimseyle-tartismaz9132
Eğer Mehmet Ali haklıysa, 80 klio uranyum ile 80 kilo elma aynı miktarda enerji içermeli...
Hatta daha kararlı atomlardan oluştuğu için, elma atomlarının bağ kuvvetleri yani enerji içeriği daha fazla olmalı bu mantığa göre...
Gözden kaçırılan ve peşin hüküm verilmiş bir durum var gibi...
mehmet-ali8832
Erkan Bey, söylediğiniz çok doğru. 80 kg uranyum ile 80 kg elmanın içerdiği enerji birbirine eşittir. Einstein'ın E=mc^2 denklemiyle açıkladığı şey zaten budur. Denklemdeki "m" yerine neyin kütlesini koyduğunuz hiç önemli değil.
Nükleer santrallerde elma değilde uranyum kullanılmasının sebebi çekirdeğindeki nötron-proton sayısının dengesizliği sebebiyle uranyum atomlarının kolayca bölünmeye eğilimli olmasından kaynaklanmaktadır.
necmi-tufek7866
Kemal Bey,
Tatile çıkmak ile çıkabilmek Burtay Bey'in dediği gibi farklıymış. Siz de bizi bırakmamak için elinizden geleni yapıyorsunuz. (Şaka)
Aslında konu net olarak anlaşıldı ama farkında olamadık. Çünkü gerçek bir tartışma uslubu (ben de dahil) geliştirmiş olamadığımız için kişisel iğnelemeler yapıyoruz ve bu yüzden konu dağılıp gidiyor.
Gerçekten kütlesel yok oluş, yani "kütle kaybı" madde ve antimadde çarpışmasında meydana gelir. Bu çarpışmada tüm kütleler ışınıma dönüşür.
Kimyasal reaksiyonlarda kütlenin enerjiye dönüşü yok denecek kadar azdır. Nükleer reaksiyonlarda ise genel kabul gören anlayış %1civarıdır. Bunu binde 7 olarak da kabul edebiliriz ya da binde 10 olarak da kabul edebiliriz. (Yani anlaşma aralığı mevcuttur.)
"Kütle" dediğimiz zaman farklı anlayışlar ortaya çıkabilir. Önemli olan bunun neyi gösterdiği veya ne anlama geldiğini ayırt etmektir. Örneğin; Siz 80 kiloydum ama 5 kilo vermişim şimdi 75 kiloyum dediğinizde bu kilo anlayışı farklı bir anlayıştır. Ama güneş 10^30 kiloydu, 5 milyar yıl sonra 10^25 kilo olacak demek başka bir şeydir. Güneş için durum farklıdır.
Güneş ilk oluştuğu zaman topladığı malzemeyi çekim gücüyle ısıtmaya başlamıştır. Bu ısınma belli bir düzeye gelince de (her ısınan cisim gibi) foton yayıp ışımaya başlar. Isı daha da arttığında (kütleçekim hiç durmaz) nükleer reaksiyonlar başlar ve hafif elementler daha ağır elementlere dönüşmeye başlar. Bunun sonucunda da daha fazla enerji ortaya çıkar ve ağır elementler güneşin merkezinde toplanma eğilimi gösterirler. Bu çalışma demire ulaşıncaya kadar devam eder. Çünkü demirden sonraki elementler artık enerji üreten değil, enerji tüketen elementlerdir. Çok kütleli güneşlerde bu aşama nova aşamasıdır ve patlama sırasında o kadar büyük bir enerji ortaya çıkar ki uranyuma varıncaya kadar tüm ağır elementler üretilir ve patlamayla etrafa saçılır. Geriye kalan kütle neredeyse tamamı demir olmak üzere beyaz cüce haline gelir. Eğer chandrashekar limitinin üzerindeyse de zaten çökmeye devam edip kara delik olur.
Yukarıdaki "sos" u neden anlattım?
Görüldüğü üzere yıldızlar devamlı olarak enerji üretmektedirler. Bu üretim sadece kütleçekimleri sayesinde olmaktadır. Sahip oldukları madde bu kuvvete karşı tepki gösterip ışımaktadır. Yani tüm işi yapan kütleçekimdir.
Güneşten dışarıya yayılan da sadece enerjidir. Yani kütleli parçacık olarak bir madde yaymaz. Zaten kendi kendisini kontrol eden bir sistem kendisini tüketir biçimde neden malzemesini saçsın ki? Ne kadar üretirse o kadar yayar. Eğer fazla üretirse yüzey alanını genişletir yayımı fazlalaştırır, eğer daha az üretirse yüzey alanını daraltır yayımı azaltır. Yani benim anlatmak istediğim şey; güneşin ürettiği enerjiyi kütleye çevirip "şu kadar kütle kaybediyor" demek hatalı bir yaklaşımdır. Kütle kaybeden bir sistem nasıl gittikçe daha fazla enerji üretir? O zaman güneşin gittikçe küçülmesi gerekmez mi? Neden bir kaç milyar yıl sonra güneş dünyaya yaklaşacak kadar genişleyecek diyoruz? Çünkü; üzerindeki malzeme olduğu gibi durmaktadır. Kilosundan değil, kaslarının enerjisinden kaybetmektedir ve bu enerji de kaybettiğinden daha fazla olarak üretilmektedir.
Yukarıda binde 7 gibi bir kayıptan söz ettim. Daha önce de anlatmaya çalıştığım gibi bu bir kayıp değildir. (Yani güneş için bir kayıp değildir) Neden olmadığını anlatmaya çalışayım;
Hidrojen atomu ile helyum atomunun hacim itibarıyla aralarında fazla bir fark yoktur. Ama daha önce tek bir protonun bulunduğu hacim şimdi 4 parçacık tarafından kullanılmaktadır. Sadece bu yüzden, yani daha dar yeri paylaşma zorluğu yüzünden bir kısım enerjilerini dışarıya atmışlardır. Binde 7 bunu gösterir. Bu hacimde hareketler daha hızlıdır. Enerjiyi atmışlardır ama hareketlerinin artmasıyla bu kaybı dengelemişlerdir. Burada kayıp olan binde 7 de aslında enerjidir. Daha önce anlatmaya çalışmıştım. Tüm maddi parçacıklar foton alış verişi yaparlar. Yani bir parçacık sadece kütleden ibaret değildir. Onun üzerinde her zaman fazladan enerji bulunur. (Her bir parçacık bir vektördür) İşte bu kaybedilen kütle denilen şey bu parçacıkların foton enerjileridir. (Daha sonra tekrar rahat bir ortama çıkarlarsa yine hemen bu binde 7 yi geri alırlar. Her yer foton doludur)
"Kütle" yani gerçek tanımıyla "kuark" güçlü kuvvet (renk kuvveti) taşır. Bu demir bir bilye gibidir. Yani birazcık bir kenarından eksilemez. Kütleçekimini de sağlayan asıl bu kuvvettir. Diğer tüm enerji türleri onun gibi kütleçekim gücü sağlamazlar. Evet, kütleçekimden etkilenirler hatta kendileri de kütleçekim üretebilirler ama bunu çok çok daha büyük hacimler ve çok çok daha büyük malzemeleri bir araya getirebildiklerinde ancak etkili olabilirler. Yani bir kuark öylesine yoğun bir enerjidir ki onu tarif etmek bayağı zordur.
Sonuçta; güneşin üzerindeki kuark adedi değişmez. Bu yüzden de güneş "kütle kaybediyor" denemez. Kaybedilen sadece enerjidir ve o da zaten kütleçekim sayesinde fazlasıyla üretilmektedir. Benim anlatmak istediğim budur.
(Biraz uzun olduğu için affedin. Umarım anlaşılır olmuştur.)
venividi7017
Necmi Bey belki konuyla alakasız olacak ama merak uyandı, madde ve antimadde çarpışmasında kütlesel yok oluş söz konusu ise açığa çıkan ışınım nedir bir enerjiye sahip değil mi ?
vide-supra1191
Daha önce de belirttiğim gibi bu konuyu ele alırken öncelikle açık, kapalı ve izole sistemlerin enerji ve kütle aktarım ilişkilerini bilmek ya da anlamak gerekir.
'' Sonuçta; güneşin üzerindeki kuark adedi değişmez. Bu yüzden de güneş "kütle kaybediyor" denemez. Kaybedilen sadece enerjidir ve o da zaten kütleçekim sayesinde fazlasıyla üretilmektedir. Benim anlatmak istediğim budur.''
Kaybedilen enerjinin kütleçekimi tarafından üretilmesi ne demektir ve hangi fizik yasasına dayanmaktadır? Kütleçekiminin atomların kinetik enerjilerini arttırarak ışıma yapmalarını sağladığını düşünüyorsanız eğer (sadece bu ışımanın dahi cisimin kütlesini çok az da olsa azalttığını biliyoruz) bu sürtünme enerjisinin güneşin enerji çıktısını karşılayabileceğini gösterebilir misiniz? Ya da göstermiş olan birini göstermeniz de yeterli olabilir.
Enerji ve kütle aktarımının engellendiği izole bir sistem sınırları içerisinde kütlenin sabit olduğu ve korunur bir nicelik olmasına kütlenin korunumu yasası denir. Bu aynı zamanda enerji için de geçerlidir. Şimdi güneşi izole edip, füzyonun devam ettiğini düşününüz. Enerji korunur ve farklı bir bakış açısı olarak güneşin uzayzamanı bükme miktarı değişmeyecektir. Çünkü enerjinin kaçacağı bir yer yoktur. Bu izole sistemin enerji içeriği zamanla artamaz.
Enerji yoktan var edilemez. Fakat koşulları normale hale getirip radyasyonun kaçmasına izin verdiğinizde, güneşin net olarak enerji kaybettiğini görürsünüz. Ve bu enerji normal kimyasal reaksiyonlardaki kimyasal bağ enerjisi değil nükleer enerjidir.
Uzay bile stres-enerji tensöründe sistemin radyasyon enerjisini kütle ile eş şekilde ele alırken siz bu ışımanın sadece kütleçekiminden dolayı ortaya çıktığını ve uzay tarafından kütle kaybı olarak ele alınmaması gerektiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz Necmi bey. Kabul ettiğiniz tüm bu etkileşimler içerisinde kütleyi statik bir nicelik olarak alıyorsunuz. Bunu kanıtlarsanız ancak haklı olduğunuz ortaya çıkar.