hakan-k9304
Uzay-Zaman Dokusu Yeniden mi Oluşuyor?
Yoksa Sadece Belli Bir Yerdeki Yoğunluğu mu Azalıyor?
hakan-k9304
Enerji, Evrenin Sonunda Uzay-Zaman Dokusuna mı Dönüşüyor?
Yoksa Var Olan Doku Dışarıya Doğru Genişliyor?
Cevaplarınız İçin Teşekkürler.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Aslında bir çok konuyu değiştirecek ayırt edici bir soru.
Bana göre, varolan doku genişliyor ve enerji yoğunluğu ortalaması azalıyor. Yani evren soğuyor. Kıyılardan başlayan bu soğuma yavaş yavaş evrene dağılıp homojenleşmeye çalışıyor.
Yani belli bir yerde (genişlemenin gerçekleştiği bölgelerde) gerçekleşen yoğunluk azalması, tüm evrene yayılıyor.
necmi-tufek7866
Evrenin genişleme enerjisi uzaya dönüşüyor. (Bence)
Yani var olan uzay lastik gibi gerilmiyor. Yeni uzay parçaları oluşup dokuyu genişletiyor.
gokhan-y9935
Eger evrenin yapisi sinirli ama sonsuz ise (küresel) uzayin dokusu lastik gibi geriliyor olabilir. Söyle bir durumda varki evreni genisleten karanlik enerjinin kaynagi büyük patlama ise genisleten enerji sonsuz degil yani genisleten enerji uzaya dönüsmüyor evrenin dokusunu lastik gibi uzatiyor ama bununda bir sonu oldugunu düsünüyorum.
hakan-k9304
Peki Enerjiyi Kafamiza Göre Herhangi Bir Parçacığa Çevirebilirmiyiz?
Teknolojimiz Yeterli Seviye Olsaydi Nasil Olurdu?
Örnek Olarak Saf Enerjiyi Fotona - Elektrona - Uzay-Zamana - quarklara
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Bence, Hayır, kafamıza göre enerjiyi parçacığa ceviremeyiz.
Fotona zaten çevriliyor. İki taşı birbirine çarpın, ses dışında etrafa foton halinde ısı da yayılacaktır. Onu konu dışına bırakalım.
Uzay-zaman bir sistemdir ve kendileri direk enerji değildir.
Enerjinin biçimlendiği alana uzay diyoruz. Onun akışkanlık kazanmasını sağlayan ve evrenin genişleme koordinatını veren olguya da zaman diyoruz.
Yani uzay-zaman da konu dışı...
Sadece temel parçacıklar. Kütleli olan temel parçacıklar konumuz olabilir.
Onları tekrar oluşturabilmek için şu an da içeriğini bilmediğimiz başka etkilerde olmalı. Bunların hepsini bilmeden yapamayız.
Enerjinin boyutlarının ne olduğu ve etkisinin ne olduğu, spin olayı, ısı, basınç, yoğunluk,hız, evrenin genişlemesi, zaman, entropi gibi olguların etkileri, vs. ilk aklıma gelenler...
Eğer kütle oluşumunu bir denklem sonucuna benzetirsek, yukarıda sıraladığım (ve aklıma bile gelmeyen ya da bilmediğim) bir çok değişkenin etkisini tanımlayacak bir formül yazmamız gerekiyor.
necmi-tufek7866
Gökhan Y,
Lastik gibi uzayan evrenin dokusu nedir? Neden meydana geliyor olabilir ki 14 milyar yıldır uzuyor ve daha da uzayacak?
Bu uzama durumu gerçek olsa sizin veya her şeyin boyutu nasıl etkilenmeden kalabiliyor.?
gokhan-y9935
Gök cisimleri kütlesiyle uzayin dokusunu bükebiliyorsa uzanyin dokusu pekala lastik gibi uzayabilir. Uzayin dokusu kumasa benzetilir bu kumasi olusturan sey uzayin temel birimidir Planck parcacigi olarakta tabir edilir. Sizin veya herseyin boyutu etkilenmeden nasil kaliyor demissiniz hangi anlamda etkilenmeden söz ediyorsunuz?
origin1690
Bence genişleme evrenin geometrisiyle alakalı. Ortalaması alındığında evren düz kabul edilsede hiperbolik yapıda(bazı bölgeler açık bazı bölgeler kapalı).
Kapalı bölgede örneğin bir galaksinin içerisinde olağan durum cisimlerin birbirlerine yakınlaşması.
Evrenin açık bölgelerinde madde yoğunluğunun çok az olduğu galaksiler arası uzay gibi yerlerde olağan durum hiç bir koşulu olmadan cisimlerin birbirlerinden uzaklaşması olabilir.
Kabaca aralarındaki uzay açık olan galaksiler birbirlerinden uzaklaşıyor ? Böyle ise genişleme sanki çok doğru bir tabir değil gibi?
origin1690
Galiba olmadı ama demek istediğim bu tarz genişleme için hiçbir şeyin oluşmasına yada yeni alanlar yaratılmasına gerek olmayabilir.
necmi-tufek7866
Gökhan Y,
Uzayın dokusu her şeyi kapsıyorsa, biz de içinde bulunuyorsak, bizim de uzayla birlikte genleşmemiz gerekmez mi?
gokhan-y9935
Hayir genlesmemiz gerekmez. Evrenin genislemesinde verilen balon örneginde bizim galaksimiz balon üzerine cizilen bir cizgi olsaydi sisen balonla genisleyecekti ama galaksiler balonun üzerine konulmus demir paralar gibidir evren genisler yani balon siser paralar arasi mesafe artar yani sadece galaksiler birbirinden uzaklasir
necmi-tufek7866
Bu teori parçacıklı uzay teorisidir. Kütleçekimin güçlü olduğu yerlerde uzay parçacıkları da güçlüdür ve genişlemeye karşı koyar. O yüzden galaksiler arasındaki uzay genişler. Çünkü oralardaki parçacıklar kütle çekim etkisinde değildir ve daha zayıftır. Genişleme etkisi onları zorlar ve çoğalmalarına neden olur. Bu da uzayı genişletir. Kara enerji budur. Sizin söylediğiniz gibi uzayan bir doku değildir. Çoğalan bir parçacıklı yapıdır.
Sizin söylediğiniz gibi bir kumaş dokusu örneği olsaydı siz bunun ne olduğunu açıklayamazdınız. Bu güne kadar açıklayabilen birini de tanımadım. Uzayan dokuyu tanımlayamazsınız ve teoriniz de havada kalır çünkü.
vide-supra1191
Konuya hakim değilim fakat neden her iki durumunda eş zamanlı olarak geçerli olamayacağını düşünüyorsunuz merak ettim. Uzayın tek bir doku olarak zamanla genişlemesi ne derece lastik gibi gerilmesi şeklinde tanımlanabilir ya da bu örnek üzerinden nasıl tekrar oluşan parçacıklara ihtiyaç olduğu söylenebilir?
necmi-tufek7866
Mantık basit.
Devamlı uzayan ve esneyen bir doku zamanla niteliğini yitirir. Böyle bir dokuya bir rakam veremezsiniz. Yaklaşık 14 milyar yıldır genişleyen ve yarı yaşından sonra genişlemesi gittikçe hızlanan bir dokudan bahsediyoruz. Böyle bir doku olabilir mi? Yapısı nasıl olabilir? Niteliği nedir? Bu soruların hiç birini yanıtlayamaz. O yüzden havada kalan bir teori olur.
Tanecikli uzay modeli tamamen sistemi açıklayabilir. Kara enerjiyi ve hatta karanlık maddeyi açıklayabilir. Hesaplanabilir bir değeri vardır. Evreni nasıl genişlettiği anlaşılabilir, hesaplanabilir. Bu yüzden bence evreni açıklayabilecek teori tanecikli uzay teorisidir. Nobel alan kara enerji tanımı bu modele tamamen uygundur.
vide-supra1191
Belki de genişlemesi ve genişlemenin hızlanması, dokunun ani uzaması ve neticesinde kaybettiği niteliğinin sonucudur. Yani zaten büyükpatlama ile ani genişlemesi sırasında bu kumaş sonsuz sayıda referans noktası barındırıyor olabilir. Bu şekilde bir doku düşündüğünüzde yeni oluşan 'uzay parçası' ile sonsuz uzay parçası barındıran doku arasındaki fark, lastik ve parçacık örneğinden çok daha gelişmiş başka argümanlar sunularak konuşulmaya ihtiyaç duyar.
Yeni bir parçacık ya da doku oluşması yerine kendi sonsuz döngüsünü devam ettirerek genişlemesi daha mantıklı geliyor bana şahsen. Bunu kozmolojik kızılakayma sırasında fotonlar ile uzay dokusunun etkileşimini düşünerek ele alıyorum. Fotonun yolculuğu sırasında içindeki uzay ile sonsuz/kesintisiz bir etkileşimi olmalı ki Işık hızındaki fotonun dalgaboyu bu sonsuz referans noktalarına bağlı kalarak artsın. Bunu elbette yeni parçacıklar ve dolayısıyla referans noktası artması olarak da anlayabilirsiniz ki belirtmek istediğim buydu. Bu örneklerle soyut yaklaşımlar kelimeleri kullanma şekline göre aynı anlama ya da çok farklı anlamlara gelebilirler. Kesin olarak belki de sadece bu artan sonsuz referans noktası tanımını yapabiliriz ki genel göreliliğin matematiğini kullanarak bu referans noktaları arasındaki ilişkileri konuşabilelim.