necmi-tufek7866
Öyle de olabilir ama beni düşündüren şey, çok fazla sanal kütlenin (eğer yüklenebilirse) yaklaşık, 1.44 güneş kütlesinden daha fazla enerjiye eşit bir enerjinin burada nasıl davranacağıdır.
Eğer, çok güçlenene kadar aracımızı etkilemezse, çok güçlendiğinde aracımız tam ortada, çok etkili bir çekimsizlik ortamında kalabilir ve tüm atomlarına ayrışıp, saf enerjinin arasına karışabilir. İşte o zaman solucan deliği olabilir.
Tabii bunlar hep beyin jimlastiği...
İnsan teknolojisinin bir aracı hızlandırmak için o kadar çok enerji harcayabilmesi mümkün değil bence. Çünkü burada saf enerjiden bahsediyoruz. Yani 1.44 güneş kütlesine eşdeğer enerji olması için 1.44 güneş kütlesini ışık hızının karesiyle çarpmamız gerekiyor ki enerji değerini bulalım. Çok fazla enerji eder yani...
O yüzden, ışık hızı bizim için hayal ötesi bir hızdır derim ben...
bayram-balkas5604
otomobil ışık hızında giderken farlarını yaksa...güzel soru...ışık kaynağı ışık hızında ilk hız olur,farlar yanında ışığın kendisi ışık hızında olduğu için kendi hızını da üstüne ilave edersek,aracın önünü aydınlatır demektir...
bayram-balkas5604
otomobil ışık hızında giderken farlarını yaksa...güzel soru...ışık kaynağı ışık hızında ilk hız olur,farlar yanınca ışığın kendisi ışık hızında olduğu için kendi hızını da üstüne ilave edersek,aracın önünü aydınlatır demektir...
mansur-kilic1724
Sn. Necmi bey;
Öncelikle şiir konusundaki yorumunuz için teşekkür ediyorum. İzninizle Emre beyin sorusuyla ilgili daha basit ve düşük bir seviyede örnekleme yaparak konuyu ele almak istiyorum. Savaş uçakları yani jet motorlu ses hızının üzerine çıkan uçaklarda mühimmat yüklemesi yapıldığında, temel kural olarak ilk önce uçağın mevcut hızına fırlatılacak mühimmatın hızı da eklenir. Normal şartlarda mühimmatın hızı uçağın hızından daha düşük olur (mermi hariç, roket vs.). Fakat buna rağmen uçak fırlattığı mühümmata çarpmaz zira mühimmat uçakta olduğu için mühimmatın fırlatılmadan önceki hızı uçakla aynıdır fakat mühümmat fırlatıldığında bu hıza kendi hızınıda ekleyerek uçaktan ayrılır. Emre beyin sorusunda da mantık aynı çalışır, araç ışık hızındayken farda ışık hızındadır buna karşılık far açıldığında çıkacak sonuç araç hızı + ışık hızı şeklinde olmalıdır diye düşünüyorum. Nacizane yorumum sadece hız kavramı üzerinedir. Sizin söylediğiniz şekilde dalga boylarındaki değişim için çok ciddi derecede yüksek basınç (örneğin bir patlama) olması yada ışığın bir cisme çarpması gerekir. Yalnızca hız kavramının ışığın dalga boyunu değiştirebileceğini sanmıyorum, bu konuda ciddi şüphelerim var. Diğer yandan çelişkilerim de yok demek yanlış olur çünkü ışığında sonuçta bir madde olduğu gerçeği var, bu konuda henüz deney yapılamadı ancak varsayımlar üzerindeyiz zira kimse bir kara delik oluşturma riskine girmek istemiyor.
morgan-frei5424
Mansur Bey, ucaklardaki durum farkli degil mi? sonuc olarak evren dokusunun sinirladigi isik hizindan bahsediyoruz.Isik hizi goreceli olmadigi icin , arac+ isik hizi , yani bagil hiz bu etapta gecersiz olur bence.
necmi-tufek7866
Mansur Bey;
Anlaşılan siz Einstein'ın özel görelilik teorisini okumamışsınız. Ya da okulda size ders veren hocalarınız bunu önemsiz, çürütülebilir bir şey gibi görmüşler, siz de bu yüzden olayın önemini kavramamışsınız. Neyse, şimdi bile internetten girerseniz sanırım yeteri kadar bilgi bulursunuz.
Önce çelişkinize bir bakalım; "ışığın sonuçta bir madde olduğu gerçeği var" diyorsunuz. Henüz deney yapılamadı diyorsunuz. Yanılıyorsunuz...
En fazla deney ışık üzerine yapılır. Işık hızının sabit olduğunu kabul etmeyen bilim adamlarının uzun yıllar ve yoğun çabalar harcaması yeterli olmadı. "Özel görelilik" hala çürütülemedi, aksine her şartta geçerli olduğu hep kanıtlanmış oldu. Yani 112 yıldır süren çabalar o teoriyi perçinledi.
Kavramları yerinde kullanmak gerekir. "ışık" yerine "foton" demelisiniz. Çünkü, foton "ışık" huzmesi halindeyken dalgadır. Parçacık özelliği göstermez. Ancak durduğu, yani bir yere çarptığı zaman parçacık özelliği gösterir. Fotonun böyle bir "dalga-parçacık" ikiliği var. Dalga halindeyken belirli bir enerji taşır, bir yere çarptığında bu enerji gücü ölçüsünde kütleye çevrilir ve etki yapar.
Eğer ışık hızı sabit olmasaydı kozmoloji, astronomi, "meterolojinin" hava tahmin raporu gibi güvenilmez, değişken olurdu. Neyse ki ışık hızı sabittir ve bizim iyi bir evren haritamız var. Şöyle bir örnek verebiliriz bu konuda;
Bize ışıkları gelen sayısız gök cismi var. Bazı galaksiler ışık hızına oldukça yakın, 200 bin 250 bin Km/sn hızla bizden uzaklaşıyorlar. Yaklaşanlar da var elbette. Şimdi diyelim ki 250 bin Km/sn. hızla bize yaklaşan bir galaksi var. Onun yanında daha az hızlarla yaklaşan daha başka galaksiler de var. Sizin hesabınıza göre onlardan gelen ışık farklı hızlarda olacaktı. Ve bizim bunu anlamamız mümkün olmayacaktı. Ama ışık hızı sabit olunca şöyle bir şey oluyor; Bize gelen ışıkların hızları aynı oluyor ama frekansları, dalga boyları değişiyor. Işık maviye doğru kayıyorsa, bize yaklaştığını anlıyoruz, kırmızıya kayıyorsa, bizden uzaklaştığını anlıyoruz. Yani değişen hız değil, frekans. Yani enerji... Bu sayede çevremizdeki gök cisimlerinin bize ne kadar uzakta olduklarını kesinlikle ölçebiliyoruz.
Daha çok şey var ama fazla uzun yazıları sevmiyorum. Şimdilik bu kadar yeterlidir sanırım. Ama yine detayları konuşabiliriz tabii.
Saygılar, selamlar...
mansur-kilic1724
Sn Necmi bey bilgileriniz için teşekkür ediyorum, ben makine mühendisiyim ve daha çok mekanik bilim ilgi alanım. İster istemez aklıma sorular geliyor, ışık hızının sabit olduğu dorudur ancak mekanik bir sistemin enerjisi ile elde edilen ışık (araç farında ki) hızı ile Kainatın dokusunda var olan örneğin Güneşin ışık hızı eş değer orantıda'mıdır? Hızları aynı'mıdır? Merakımı bağışlayın bilmediğimden soruyorum zira bunun ile ilgili sanal ortamda bir bilgi bulabilmiş değilim. Sevgi ve Saygılarımla...
mansur-kilic1724
Sn Morgan Frei, Evrenin dokusu ışığın hızını sınırlamıyor tam aksine düşünüyorum bu konuda, Işığın hızlanmasını Evrenin dokusu sağlıyor. Evrende her şey birbirine tutunarak ilerliyor.
morgan-frei5424
Mansur Bey , size katilmiyorum. E=h x f ( f frekans h plank sabiti ) gamma isini da olsun, gorulur isik da olsun, daha az frekansli dahi olsa hizlari esit, bu nedenle bence bu evrenin dogasinda bir sinir anlamina gelir. Diger taraftan isik, hareket halindeki cisimden ciksa da, hizi artmiyor ( bagil hiz olmuyor). arabadaki kisi de, disardan bir gozlemci de, ayni isigi ayni hizda goruyorlar.
mansur-kilic1724
Sn Morgan Frei , söylemek istediğim daha farklıydı hızların eşitliği ilkesine Auroraları bizzat canlı izlediğim için kabul edemeyeceğim, istisnalar kaideyi bozmalı bence. Devasa ışık huzmelerinin oldukça ağır ve yavaş danslarına şahit olmuş biri olarak ışık konusuna olan merakım ve eğilimim kat ve kat arttı maalesef. Bu yüzden diyorum ki ışık bağımsız bir şey değil uzayda da olsa tutunarak hareket ettiği bir zemine sahip.
necmi-tufek7866
Sn Mansur Bey,
Sizi anlıyorum. Gördüğünüz ışık oyunları (kuzey ışıkları gibi) ışığın hızıyla ilgili değil. Size anlatmaya çalışayım...
Dünyanın manyetik bir alanı var. Bu alan evrenden gelen elektromanyatik partikülleri kuzeye ve güneye yönlendirir. Orada çok hoş ışık oyunları oluşturur. (Ne mutlu canlı olarak görmüşsünüz.) Orada yayımlanan ışık dansı süreklilik arz eden bir hareketten kaynaklandığı için size ışığın yavaş ilerlediği izlenimi verir. Aslında orada üretilen ışık çok zayıftır. Hemen yayılıp kaybolur ama devamlı bir ardışık hareket olduğu için sanki ışığın kendisi yavaş akıyormuş gibi görünür. Yani yavaş hareket eden ışık değil, ışığı meydana getiren partiküllerdir. Rüzgarda savruluyormuş gibi hareket ederler. Dünyanın manyetik alanının yönlendirmesi yüzünden o şekilde dans ederler.
Evrenin dokusunun ışığın hareketiyle hiç bir ilgisi yoktur. Çünkü Higgs alanı (yani evrenin dokusu diyelim) kütlesiz parçacıklarla ilgilenmez.
Işık hızının hiç bir istisnası yoktur. Sabittir ve nettir.
Değişen sadece enerjidir, frekanstır. Yani, bir mum ışığının, el fenerinin, projektörün, x ışınlarının, laserlerin hepsi aynı hızdadır. Sadece kimi hemen yayılır, görünür frekansın altına düşüp gözden kaybolur, kimi de çok enerjik ve polarize edilmiştir uzun süre dağılmadan yol alır.
Ayrıca, radyo dalgaları, radarlar, sonarlar, her türlü televizyon, uydu yayınları, CPS ler mobil telefonlar hepsi aslında ışıktır ve ışık hızındadırlar. Sadece bizim göreceğimiz frekansın altında oldukları için bize görünmezler.
Evet Mansur Bey... Işık hızı kesinlikle sabittir. Hatta ışık hızının sabitliği, evrenin belki de bilinen en sağlam, en güvenilir, kanıtlanmış bir olgusudur. Hiç bir konuda onun kadar güvenli konuşamayız aslında.
hakan-k9304
Bak Şimdi Güzel Din Kardeşim Bilmediğin Konu Hakkında Konuşabilirsin Ama Doğru Oldugunu Kabul Ederek Konuşamazsın Tahmin Yaparsın. Zaten Hatalı İsen Bilgili Biri Düzgün Halini Söyler Sende Kabul Edersin.
Bak Eğer Işığın Hızı ( Işık Hızı + Maddenin Hızı )
Olsaydı Galaksilerin Hareketi Yüzünden Işık Hızı Sabit Olmazdı,
Bu Yüzden Galaksilerin veya Yıldızların vs vs vs Uzaklıklarının Ne Kadar Oldugunu Bilemezdik.
Senin Kabul Ettiğin Şekile Göre Anlatıcam
En Aptalın Bile Anlayabiliceği Basit Bir Örnek Vericem
Düz Bir Yol Var
Yolun En Son Kısmındasınız
Yolun Öbür Ucunda da A Arabası Var
Ondan Biraz Öndede B Arabası Var
A 10^20 Hızı İle Size Doğru Gelirken
B 10^10 Hızı İle Gelicek
Yani Hızları
A = 10^20 + c ( c = isik hizi)
B = 10^10 + c Olucak
B Aracının Görüntüsü A Dan Sonra Geleceği İçin
Geçmişi Görürdünüz Ve İlkel Irklar ve Günümüzdeki Bazı İnsanlar Buna Dayanamıyıp Kafayı Yiyip Ölürdü.
İyi Günler.
tardis5714
Arabaya göre (gerçekten ışık hızında gidebildiğini kabul edersek ) her şeyde olduğu gibi onda da ışık hızı her türlü sabit olmalıdır. Yani far ışığının arabadan normalde yine ışık hızında uzaklaşması gerekir. Ama araba ışık hızında olduğu için işler karışır. Işık hızında zaman durduğu için araba içerisinde oturan insan için de zaman durur. Zamanın durmasının sebebi ise ışık ile ilgilidir. Anlatmak çok zor ama zeki olduğunuzu varsayarak ne demek istediğimi anlayacağınızı umuyorum.
tardis5714
Duran bir cisim için ışık hızı normal gittiğinden(1 saniyede yaklaşık 300.000.000 metre) hızı da normal algılar. 10000 km/s ile giden bir cisim için onunla aynı yönde giden ışığın ona 300.000.000 metre fark atabilmesi için daha fazla yol kateder. Çünkü bu sırada kendisi de yol katediyordur. Ama duran cisme göre ışık o uzaklığa ulaştığında 1 saniyeden fazla geçmesine rağmen hıza sahip olan cisim 1 saniye diye algılamak zorunda olduğundan duran cisme göre zamanı yavaşlamıştır. Yani mesele her cisme göre ışığın 1 saniyede o cismin 300.000.000 metre ÖTESİNE gidebilmesindedir. Bu yüzden ışık hızına yaklaşan cisimler durağan cisimlere göre yavaştır.
tardis5714
Soruya geri dönersek, ışık hızında giden arabanın farının ışığı sonsuza dek ona 300.000.000 metre fark atamayacağından ( çünkü aynı hızdalar) zaman durur. İçindeki insan da sonsuza kadar farın ışığının önüne düşmesini bekler. Kosacası böyle bir deney olursa (kütleli bir cisim ışık hızına ulaşamayacağından aslında anlattığım her şey imkansız ) asla katılmak gibi bir aptallık etmeyin. Tabi ölümsüz olup heykel gibi sonsuza dek durmak istiyorsanız ayrı.
tardis5714
Aslında zamanı şöyle tanımlasam herhalde daha açıklayıcı olur; bir cisme ışık 300.000.000 metre fark attığı zaman bir saniye geçmiş olur. Böylece zamanın göreceli olduğu anlaşılır.