hakki-bulur3173
tanrı kendisinin mükemmel, bizim eksik olduğumuzu biliyor; mükemmel olamayız ama olmamızı istiyor. ve olamazsak bizi cezalandırıyor. tanrı en büyük hayduttur. bizi emriyle yaşatıyor, yapmazsak ölümü sunuyor. bizimle yüz yüze konuşması gerekmiyor. ve neyi neden yaptığını açıklamaya da gerek duymuyor.
ssy-lanet8143
beyin fırtınasına gerek yok biraz daha fazla araştırıp bilgi sahibi olabilirsin.
ssy-lanet8143
https://www.youtube.com/watch?v=zR6kNEE5Dy8 bu videoyu izle sorularına cevap bulursun
ssy-lanet8143
https://www.youtube.com/watch?v=zR6kNEE5Dy8 25 dakikanı ayırıp bu videoyu izle sorularına kesinlikle cevap bulursun
ofa8659
Videoda ogrenci ogretmen ornegi vermis fakat ogrenci calistiğı zaman daha iyi bir puan alabilir ve ogretmen yanilmis olur.Ayni zamanda bir ayette " Biz istedigimizi iyi yola istedigimizi kötü yola saptırrız ."diyor.Ve kuranda birçok yerde tanri olanlari bildiği halde peygamberlere ne, nasil, neden gibi sorular soruyor.
ugur-basdas4657
Bence hepiniz bi kelime i şehadet getirin dinden çıkmadan önce. Haddim değil ama tavsiyem bilginizin olmadığı dini konularda yorum yapmayınız. Arkadaşın sorusunu uzun uzun cevaplamak isterim fakat kendisi tatmin olmayacaktır çünkü buraya bilmediği bir şeyi öğrenmek için değil aklındakini onaylatmak için gelmiş bu gayet açık.
ofa8659
Öyle bi amacım yok sadece şu ana kadar bu soruya kesin mantikli bir cevap alamadım tek bir soruda bile insanlar çok farklı görüşler öne süruyorlar Lakin kuranda ben size apaçık bir delil gönderdim diyor fakat siz anlamlandıramadığıniz bir konu olunca hemen 'Bu konular bizim haddimiz değil'diyorsunuz.
ugur-basdas4657
Haddimiz olmayan konularda var fakat bu onlardan biri değil. Çünkü insan aklı ile bu sorunun cevabı bulunabiliyor. Bu soruyu kendisine soran ve mantığa uygun bir cevap arayan ilk insan sen değilsin kardeşim ve bence sonuncuda olmayacaksın bu kesin. Soruna cevap vereyim o halde. Allah (c.c) herşeyi bilendir bu konuda hem fikir olduğumuzu düşünüyorum. daha ortada hiç bir şey yokken bile biz insanların kaderlerini, bu dünyada yapacaklarımızı ve daha bizim bilemeyeceğimiz bir çok şeyi bilendir. Sen diyorsun ki madem biliyor neden ozaman bu dünya var direk cennet yada cehenneme göndersin. Fakat Allah insanın önüne yanlış ile doğruyu koyarken ona doğru ile yanlışı ayırt edebilecek bir akıl ve bu ikisi arasında tercih yapmasını sağlayacak hür bir irade verdi dimi. İnsan dünya ya değildi direk cennet yada cehenneme gönderilseydi, cehenneme gönderilen kimse kaderine razı olmayacaktı. Çünkü bir sınava (dünya hayatına) tabi olmadık eğer dünyada gönderilseydik iyilik yapacak ve cenneti hak edecektik derdi insan oğlu. Biz insanlar bu dünyada hür olduğumuz için yarın ahiret gününde kimse yaptığı birşeyi inkar edemeyecek çünkü elimiz, ayağımız, dilimiz daha ne uzuvlarımız bile bize şahitlik edecekler ve herkes kaderine razı olacak kimse eğer beni bir sınav yapsaydın ben ozaman cenneti hak edecektim diyemeyecek çünki şuan bir sınavdayız yanlış ve doğru belli seçim bizim elimizde. Biraz uzun oldu kusuruma bakma kardeşim umarım tatmin olursun bu düşünceler sadece bana ait değildir din konusunda ilim sahibi insanlarda böyle düşünmekte.
hasan-gok4419
Allah bizlerin ne amel işleyeceğini, irademizi nereye kullanacağını biliyor. Öyleyse dünyaya gönderilmeden doğrudan cennet cehenneme de gidebilirdik. Allah’ın bizi doğrudan cennet ve cehenneme göndermemesinin hikmeti nedir?
Cevap:
1. Kul özgür iradesi ile bir fiili yapmaya yeltenir, Allah’ta külli iradesi ile kulun o fiili yapmasına müsaade eder, onu yaratır. Kul, hayrı isterse hayrı yaratır, şerri isterse şerri yaratır. Ancak, şerri isteyene azap edecektir. Şerri isteyene engel olunsa, o an inme inse, felç geçirse bu, imtihanın sırrını bozar ve insanlara sunulan iman edip etmeme teklifinde insan, bir tercihe zorlanmış olunur. Böyle olsaydı da iyi veya kötü insanların kim olduğunu bilemezdik.
2. Allah sonsuz ilmi gereği kulun özgür iradesini nereye kullanacağını ezelden bilir, kaderine yazar. Bunun ayet ve hadislerde delilleri mevcuttur. Ancak, Allah’ın kulun iradesini nereye kullanacağını bilmesi, kulun elinden özgür iradesini aldığı anlamına gelmez. Yani, Allah yazdığı için kul zorla cehenneme gönderilmez. Kulun cüzi iradesi vardır, Allah’ta yapacağı tercihi bilir ve yazar, kula haksız yere zulmetmez. Bu ince ayrıntı son derece önemlidir.
Bu iki meseleyi aklımızın bir kenarına yazdıktan sonra, soruya geçiyoruz.
Bu noktada sorulan soru ise, ‘amellerimizin nasıl olacağı biliniyorsa, niçin doğrudan cennette ya da cehenneme gönderilmedik, hikmeti nedir?’
Allah bizim hangi seçimleri yapacağımızı biliyor ama bizler ne seçim yapacağımızı, neler yaşayacağımızı bilmiyoruz. Öncelikle, bir insan bu dünya hayatına gönderilmeden direk cehenneme atılsaydı o insanın "Rabbim bana bir şey yaşatmadan beni buraya atıyorsun" deme şansı doğardı. Aynı şekilde, cennette giden bir insan "hiç bir cefa çekmeden, hiç bir güzel amel için yorulmadan cennette giriyorum” diye özgür iradesini imtihanlardan başarıyla geçirmenin haklı sevinci olmadan, tabiri caizse "alın teri" olmadan cennette girebilecekti. Basit bir örnekle, üniversite sınavlarında derece almış insanlar hukuk fakültesi okuyacaksa onlara, "Siz zeki insanlarsınız. Nasıl olsa sizin avukat, hakim çıkacağınızı biliyoruz. Sizi terletmeden, pişirmeden, olgunlaştırmadan avukat, hakim, savcı yapalım" denilemez. Onların uğraş vermesi, olgunlaşması, pişmesi onlar için gereklidir. Ancak, hocaların, onların eninde sonunda avukat, hakim, savcı olacaklarını bilmesi onların pişmeleri, olgunlaşmaları gerektiği gerçeğini değiştirmez.
Külfetsiz nimet olmadığı gibi, cezayı da hak edene vermek gerekir. Kimse kimseye "Sen hak etmeden şu nimetleri sana verelim" demeyeceği gibi, "Sen, özgür iradenle suç fiilinde bulunmadan seni hapse atalım" da diyemez. Devlet, suçun olacağını bilsin ya da bilmesin, önce her zaman fiil gelir. Bu, adaletin de gereğidir. Ki insanlara "Sen suç işleyeceksin, işlemeden biz sana ceza verelim" denmesi nasıl o insanın şahsı için henüz özgür iradesini kullanmadan 'bir haksızlık olarak algılanacaksa' aynı şekilde insanlara 'sen şu iyilikleri yapacaksın, biz sana ücretini peşin verelim' denildiğinde de, o kişi vermediği bir emeğin neticesinde, o nimetin ne değerini bilir ne de o nimetten haz alabilir.
Cennet ehline söylenen 'Sabretmenize karşılık selam sizlere! Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!' (Ra'd Suresi, 24) ifadesi bu hususta manidardır.
Nitekim, Kuran'ı Kerim'de cehennem ehli anlatılırken de onlar "Rabbim bizi dünyaya geri gönder ve orada güzel ameller işleyelim. Artık, gördük ve inandık."(Secde Suresi, 12) derler. Kötü amel sahipleri, 'günahının cürmünü bilerek' bunu söylerler. Onlar, dünya meydanında imtihana tabi tutulmadan direk cehenneme atılsaydı, söyleyecekleri cümle 'Bizi dünyaya göndermedin ki güzel ameller işleyelim' olurdu. Bu ise, Allah’ın adaletine, hikmetine aykırı bir durumdur. Anlayacağınız burada olmamızın ve yaşamamızın nedeni ahireti anlayabilmek. Yoksa hiçbir şey sebepsiz yaratılmış değildir.
hasan-gok4419
Allah bizlerin ne amel işleyeceğini, irademizi nereye kullanacağını biliyor. Öyleyse dünyaya gönderilmeden doğrudan cennet cehenneme de gidebilirdik. Allah’ın bizi doğrudan cennet ve cehenneme göndermemesinin hikmeti nedir?
Cevap:
1. Kul özgür iradesi ile bir fiili yapmaya yeltenir, Allah’ta külli iradesi ile kulun o fiili yapmasına müsaade eder, onu yaratır. Kul, hayrı isterse hayrı yaratır, şerri isterse şerri yaratır. Ancak, şerri isteyene azap edecektir. Şerri isteyene engel olunsa, o an inme inse, felç geçirse bu, imtihanın sırrını bozar ve insanlara sunulan iman edip etmeme teklifinde insan, bir tercihe zorlanmış olunur. Böyle olsaydı da iyi veya kötü insanların kim olduğunu bilemezdik.
2. Allah sonsuz ilmi gereği kulun özgür iradesini nereye kullanacağını ezelden bilir, kaderine yazar. Bunun ayet ve hadislerde delilleri mevcuttur. Ancak, Allah’ın kulun iradesini nereye kullanacağını bilmesi, kulun elinden özgür iradesini aldığı anlamına gelmez. Yani, Allah yazdığı için kul zorla cehenneme gönderilmez. Kulun cüzi iradesi vardır, Allah’ta yapacağı tercihi bilir ve yazar, kula haksız yere zulmetmez. Bu ince ayrıntı son derece önemlidir.
Bu iki meseleyi aklımızın bir kenarına yazdıktan sonra, soruya geçiyoruz.
Bu noktada sorulan soru ise, ‘amellerimizin nasıl olacağı biliniyorsa, niçin doğrudan cennette ya da cehenneme gönderilmedik, hikmeti nedir?’
Allah bizim hangi seçimleri yapacağımızı biliyor ama bizler ne seçim yapacağımızı, neler yaşayacağımızı bilmiyoruz. Öncelikle, bir insan bu dünya hayatına gönderilmeden direk cehenneme atılsaydı o insanın "Rabbim bana bir şey yaşatmadan beni buraya atıyorsun" deme şansı doğardı. Aynı şekilde, cennette giden bir insan "hiç bir cefa çekmeden, hiç bir güzel amel için yorulmadan cennette giriyorum” diye özgür iradesini imtihanlardan başarıyla geçirmenin haklı sevinci olmadan, tabiri caizse "alın teri" olmadan cennette girebilecekti. Basit bir örnekle, üniversite sınavlarında derece almış insanlar hukuk fakültesi okuyacaksa onlara, "Siz zeki insanlarsınız. Nasıl olsa sizin avukat, hakim çıkacağınızı biliyoruz. Sizi terletmeden, pişirmeden, olgunlaştırmadan avukat, hakim, savcı yapalım" denilemez. Onların uğraş vermesi, olgunlaşması, pişmesi onlar için gereklidir. Ancak, hocaların, onların eninde sonunda avukat, hakim, savcı olacaklarını bilmesi onların pişmeleri, olgunlaşmaları gerektiği gerçeğini değiştirmez.
Külfetsiz nimet olmadığı gibi, cezayı da hak edene vermek gerekir. Kimse kimseye "Sen hak etmeden şu nimetleri sana verelim" demeyeceği gibi, "Sen, özgür iradenle suç fiilinde bulunmadan seni hapse atalım" da diyemez. Devlet, suçun olacağını bilsin ya da bilmesin, önce her zaman fiil gelir. Bu, adaletin de gereğidir. Ki insanlara "Sen suç işleyeceksin, işlemeden biz sana ceza verelim" denmesi nasıl o insanın şahsı için henüz özgür iradesini kullanmadan 'bir haksızlık olarak algılanacaksa' aynı şekilde insanlara 'sen şu iyilikleri yapacaksın, biz sana ücretini peşin verelim' denildiğinde de, o kişi vermediği bir emeğin neticesinde, o nimetin ne değerini bilir ne de o nimetten haz alabilir.
Cennet ehline söylenen 'Sabretmenize karşılık selam sizlere! Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!' (Ra'd Suresi, 24) ifadesi bu hususta manidardır.
Nitekim, Kuran'ı Kerim'de cehennem ehli anlatılırken de onlar "Rabbim bizi dünyaya geri gönder ve orada güzel ameller işleyelim. Artık, gördük ve inandık."(Secde Suresi, 12) derler. Kötü amel sahipleri, 'günahının cürmünü bilerek' bunu söylerler. Onlar, dünya meydanında imtihana tabi tutulmadan direk cehenneme atılsaydı, söyleyecekleri cümle 'Bizi dünyaya göndermedin ki güzel ameller işleyelim' olurdu. Bu ise, Allah’ın adaletine, hikmetine aykırı bir durumdur. Anlayacağınız burada olmamızın ve yaşamamızın nedeni ahireti anlayabilmek. Yoksa hiçbir şey sebepsiz yaratılmış değildir.