Sefa, Sicim teorisi tam olarak bizim farklı evrenlerdeki kopyalarımıza yönelik bir durumu kapsamıyor.Paralel evrenleri destekleyici birçok argüman var fakat paralel evrenlerde bizim birer kopyamız olduğu mevzusu onlarca varsayımdan herhangi birisidir. Dejavunun farklı bilimsel açıklamaları söz konusu. bu durumu kanıt olarak gösteremeyiz. Birçok bilim adamı bu tarz söylemleri varsayım olarak dile getirir.Stephen Hawking'in paralel evrenler varsayımı olduğu gibi, bigbang öncesi sıfır zaman hipotezi de vardır. Bu da bigbang öncesine kadar hiçliğin söz konusu olabileceğini ifade ediyor. Halbuki bizim evrenimizin başka paralel evrenlerin etkileşimi sonucu olabileceğini de söylemişti. Bunlardan herhangi birisi mümkün olabilir. Hipotezler kurulmadan gerçekliğe ulaşılamaz. Atom altı parçalar için geçerli olan kuantum yasasını doğrudan farklı boyutlara entegre edemeyiz. Henüz bunun için hiçbir kanıt yok. Ve dejavu veya türevi varsayımlar da buna kanıt gösterilemez. Ama boyutlar arası yasa farklılığı kanıtlarıyla mevcuttur. Bir gün ışık hızına ulaşabilirsen bu teoriyi çürütebilirsin elbette:) Bilim adamlarının birçok varsayımı mevcuttur birçoğu birbirinin zıttı dahi olabilir. Önce varsayım yani hipotez kurulur sonra gerçekliği bilimsel yollar ile sorgulanır sonuçları kabul görür ise bilimsel bir teoriye dönüşür. Stephan Hawking gibi önemli bilim insanları da birçok hipotez üreterek sonuca giden yolları aramaya çalışırlar.Bu varsayımları göz önünde bulundurmak ve üzerinde bilimsel araştırmalar yapmak gerekir. Gerçek bilimsel kanıtlar bulunana dek bence bu böyledir demek için acele etmemeiz lazım. Her an herşey olabilir;)
Evrenin farklı bir noktasında fizik kuralları farklı işliyor olabilir mi?
Güzel bir soru, birçok soru üretme kapasitesine sahip…
Evrenin fizik kuralları farklı yerlerde farklı işliyor mu? Cevap dualite-ikililik içeriyor... Hem, Hayır! Bizim evrenimizde tüm kurallar aynıdır, evrenseldir. Hem'de Evet ! Evrenin farklı noktalarında, bölgelerinde farklı kurallar olabilir... Şimdi cevabı açmaya geldi sıra.
Evren de geçerli olan tek sabit "matematik" kurallarıdır. Evren de bir matematik üzerine kuruludur ve fizik kuralları da bu matematikten oluşur. Matematiğin kesinliğine karşın fizik kuralları aynı kesinliği taşımaz. Görecelidir. Ama hepsi, aynı kesinlikteki matematikten türevlenir. (1. aşama açıklama bitti)
Evrenimizdeki fizik kuralları, mevcut uzay-zaman geometrisine ve kuvvetlerine göre oluşmuştur. Evrenimizin matematiğinin, biçimlendirdiği fizik kuralları daha big-bang sırasında şekillendiğinden, tüm evrende geçerlidir. Daha üst boyutlara uygulansa bile, sonuçların değişeceğini sanmıyorum.
Sadece formüller ve işlem şekli değişir ama sonuç aynıdır. (2 boyutlu bir düzlemde bir dairenin çapı veya çevresi 3 boyutlu bir şekil alırsa, bir kürenin parçası olursa)farklılaşır. Ya çevre aynı kalır, çap değişir, ya çap aynı kalırsa çevre değişir. Matematik bize, çap veya çevre özellikleri belli bir boyuta göre belirlenmiş bir nesnenin, diğer boyutlarda da nasıl olacağını, nasıl farklı olabileceğini ama “öz” ün aynı kaldığını, değişmediğini gösterir. Üst boyutlarda kullanılan matematik değişir (aslına sadık olarak geliştirilir). Ama bunun sonucu fizik kuralları değişmez.
Yani “Hayır, değişmez” kısmı bu. (2. aşama açıklama bitti)
Evet bazı noktalarda değişir. Özellikle uzay zaman geometrisinin değiştiği noktalarda değişir. Geometri değişikliğinin nedeni; kütle çekimi, ivme, yoğun elektromanyetik alan olabilir.
Yani bir karadelik ya da nötron yıldızı yanında fizik kuralları değişir. Çünkü uzay-zamanın geometrik yapısı bu bölgede değişmiştir.
Ama buradaki durumu saptamamızı sağlayacak olan fizik kuralları, gene, evrenimizde de genel geçerli olan matematikten türetilecektir.
Peki, fizik kuralları niye değişiyor? Üst boyutlardaki durumdan farkı ne?
Üst boyutlarda değişen şey, sadece algılama şeklimiz oluyor. Gördüğümüz durum ve olayları farklı açılardan görüyoruz( Matematiksel bakışı kast ediyorum). Ancak incelenen obje ya da durum veya ilişkiler sistemi değişmiyor.
Yani kütle çekim kuvveti 6ncı ya da 7nci boyutta güçlenmiyor ya da düşmüyor. Hala iki cismi birbirine aynı kuvvetle çekiyor. Ya da madde ya da enerji için, en üst hız sınırı (C) değişmiyor. Daha önce (3+1 boyutta) de 10 yılda süren yol, 4+1 de “anlık” ise, 5+1nci boyuta geldiğinizde 3+1 için hala 10 yıl, 4+1 içinde hala anlık olarak kalmaya devam ediyor. (Biraz kafa karıştırıcı ama durumun değişmediğine bir örnek olarak ele alın sadece).
Kütle çekimde, ivmede, kuvvetli elektromanyetik alanda ise uzayın geometrisi değişiyor.
Yani mevcut duruma göreceli olarak atomlar arası enerji dengeleri ve ilişkileri değişiyor. Enerji alanların yoğunluğu değiştiği için, verilen tepkilerin şekli veya süresi de değişiyor. Zaman ve işlevi de değişmiş oluyor çünkü. (Kendi varsayımımla, zaman dalgalarının genliği ve yoğunluğu değişiyor.) Daha önce 3+1 evrenimizde, mevcut enerji yoğunluğunda bütünlüğünü koruyamayan ağır parçacıklar, (kaba tabirle, spin ve evrensel genişlemenin ivmesinden dolayı yapılarını korumak için yeterli enerjiyi toplayamayan gibi…) artık dağılma yerine varlıklarını koruyabiliyorlar. Yeni temel (ağır) parçacıkların varlılığının sürekliliği oluyor bu. Ve enerji ve temel parçacıklar arası yeni ilişkiler zinciri oluyor. (Yüksek hızlı çarpıştırıcılarda gözlenen ve kısa zamanda parçalara ayrılarak dağılan ağır temel parçacıkları kast ediyorum). Bu da daha farklı atom yapıları, daha farklı enerji yükleri ile farklı maddeler demek oluyor.
(Örneklemek gerekirse; bir çığ üzerindeki kar parçacıkları olabilir. Çığ’ın hızı arttığı zaman enerjisinin bir kısmı yuvarlanan kar topaklarına geçer ve kar büyük kütleler halinde hareket edebilir. Ancak çığ hız kaybettikçe, yuvarlanma hızları düştükçe, yapılarını koruyamazlar ve yerçekimi ile dağılmaya başlarlar. Daha ufak parçalar hareketlerine devam ederken, ağır olanlarda parçalanır.- Bu düşünce deneyinde, hızlanan ve fazla enerji kazanan kar topaklarının hareket yönlerinde hiçbir cisme çarpmadığını varsayarak ele alın)
Ayrıca uzayın geometrisi büküldüğü için, ne bir küre, ne bir kare ya da küp aynı fiziksel yapıda durmayacak. Örneğin iki boyut üzerinden bir daire ele alalım, burada uzay-zamanla büküleceği için bükülme miktarına göre “Pi” sayısı tamamen farklı olabilir.
Ya da elektromanyetik alanların ivmeli ortamda (bu konudaki varsayımım henüz çok ham)ki yayılımında genlik ve frekans değiştiği için, aralarındaki “altın oran” daha farklı bir sayı olabilecek. (Altın oranın değişmesi demek, bütün sistemlerdeki birleşme yapıların değişmesi demek. Gökadaların sarmal kollarından, güneş sistemleri etrafındaki gezegenlerin yörüngelerine kadar… )
(3. aşama açıklama bitti)
Yani cevabınız, Evet bazı noktalarda değişebilir. Tabii (ortamın şartlarına) göreceli olarak... Ama bunu o bölgede yaşayan bir varlığın bilmesine ya da tahmin etmesine imkân yok. O da evreni kendi elindeki sayılarla ele alacaktır. (Eğer bir bilim kurgu romanındaki gibi, bir karadeliğin için bir evren ise …)
Ama nihayetinde değişmeyen tek bir şey kalacaktır. Matematik.
Sayılar ve hatta fonksiyonlar değişebilir. Buna göre denklemlerde değişebilir ama matematik aynı kalır.
Bu açıdan bakarsak en temel cevap “Aslında hiçbir şeyin değişmeyeceği ama fizik kuralları açısından göreceli olabileceğidir.”
Bildiğim kadarıyla bizim evrenimiz diye adlandırdığımız yerde bulunan karanlık madde oranı 0,0000...(122 tane sıfır) 1. Bundan biraz daha fazla veya az olsaydı taa başlangıçtaki madde oluşumundan şu zamana kadar herşey farklı olurdu ve evrimleşirdi belkide hiç bişey olmazdı. Bizim evrenimizde kurallar heryerde aynı olabilir. Ama karanlık madde oranınının farklı olduğu bir yerde kurallar bambaşka olabilir. Bu bahsettiğim farklı yer bizim evrenimizde olabilir yada başka bir evrenin ta kendisidir. Hatta buna dayanarak bile farklı karanlık madde oranının olduğu bir yerde ışık hızı limiti de farklı olabilir. Mi acaba ?
Karanlık madde nasıl bir etki yaratıyor ki fizik kurallarını belirlediği yönünde bi düşünceye kapıldınız ?
Bana göre ana kural, kritik denge, mükemmel denge, kaos... Yiğit bey'in belirttiği gibi, karanlık madde oranı çok yüksek. Eğer bundan biraz daha az ya da fazla olması yeni dengelere yol açar ve yeni yapılar oluşurdu kuşkusuz. Ama ışık hızının limitinin farklı olacağını sanmıyorum. Çünkü kaynağı evrenin içinden değil, evrenin yapısından kaynaklanıyor. Şu olabilirdi, evrendeki enerji yoğunluğu (maddelerinde içerdiği enerji+ enerji) farklı olsaydı. Farklı bir dalgalanma hızı olabilirdi. ama bunu bizim saptamamıza imkan olmazdı çünkü göreceli olarak bir gene saniyede 300.000 km ölçerdik. Ama (evrenin) dışarıdan 3ncü bir gözlemci, bu evrenimizle diğer evrenimiz arasında kilometerde mesela diyelim 10 santim uzunluk farkı ölçebilirdi. Kıssa'dan hisse, tüm evrenler için aynı matematik kuralları geçerli olmalı ama aynı fizik sonuçları olmayabilir.
açıklamalarınız tatmin edici olsa da kafama takılan bir şeyi daha sormak istiyorum Burtay bey, matematik kurallarını belirleyen nedir??
Bu soruya verebileceğim bilimsel bir cevap yok. Cevabım öznel ve daha çok inançla alakalı :-) Ama doğruluğundan emin olduğum bir inanç :-) Zaten sırf bu, tüm evren'i, evrenleri, her şeyi (evrim dahil) mantıklı ve tutarlı, birbiri ile içiçe kılmaya yetiyor.
peki, teşekkürler :)
ve bu açıklamalar bana yeni başlıklar açtırmama sebep oluyor :)
15 gün sonra
Farklı fizik kuralları işlyor olabilir. Şöyle ki; evrenin uzak bir köşesindeki kara madde oranı daha farklı olabilir. Bu da o bölgede şu anki çekim kanunlarının geçerli olmayacağı anlamına gelir. Öyle bir bölge varsa o bölgede gezegenler, yıldızlar ve galaksiler olmayacaktır.
14 gün sonra
Aslında işliyorda. Karadelikler fiziği kurallarını altüst ediyor. Karadeliklerde zaman durur ve kütle sonsuzlaşır. Olaylar olaylar..
bir ay sonra
Değişebileceği ile ilgili John Webb'den bir şeyler okumuştum. Kuasarları gözlemlemişler sanırım. Alpha sabiti hem mekanda hem zamanda değişebiliyormuş. Büyük Patlama'nın ilk zamanları 100 kat daha hızlı değişiyormuş. Gerçi bu tam kanun değil sabit de olsun. Sanırsam Buray Mutlu gibi düşünüyorum da bu konu bilim felsefesine girer aslında. Yani tam olarak nesnel bir cevap yok.
Değişebileceği ile ilgili John Webb'den bir şeyler okumuştum. Kuasarları gözlemlemişler sanırım. Alpha sabiti hem mekanda hem zamanda değişebiliyormuş. Büyük Patlama'nın ilk zamanları 100 kat daha hızlı değişiyormuş. Gerçi bu tam kanun değil sabit de olsun. Sanırsam Burtay Mutlu gibi düşünüyorum da bu konu bilim felsefesine girer aslında. Yani tam olarak nesnel bir cevap yok.
2 ay sonra
Neden bu kadar tartıştınız ki?Evrenin temel özelliklerinden birisi izoptropik olmasıdır.Dolayısıyla her yerde fizik kanunları aynıdır.Ayrıca göreliliğe göre de fizik kanunları evrenin her yerinde aynıdır.Bu göreliliğin üzerine inşa edildiği temellersen biridir.
Evet, karadeliklerin içinde ve atomun altında.
5 gün sonra
Mümkün değil birşey doğadaysa doğa kanunlarına göre işleyecektir. Lakin bizim fizik kuralları dediğimiz şeyin dar bir tanım olması mümkündür.
Çok uzağa gitmeye gerek yok, her bir beden, kendi gerçekliğini yaratabilme kapasitesi ile var olmakta olduğunu düşünüyorum. Newton, bir bilim adamı değil de bir hayalperest olsa, ya da yazar, yerçekimini, hayali bir canavar olarak düşünür, elmanın kütle çekimden değil de, görünmeyen bir canavarın elinin elmayı tutup toprağa doğru çektiğini söyleyebilirdi. Ve matematiğin gün yüzünde olmadığı dünyaya mantıklı gelse idi bu fikir, artık herkes fikirlerini, görünmez bir varlığın, topraktan uzak olan şeyleri canı istediği zaman yakalayıp kendine doğru çekiyor olduğu üstünden kuracaktı. Ama matematik var ve bunun nasıl olduğunu karalayabiliyoruz. Peki ya bizim matematiğimiz, başka bir algı türüne, hayali bir canavar olduğunu düşlemek kadar, garip geliyor ise ? Sanırım bu çeşit bir algıya, neden sorularının cevapları verilmeye başlandığı zaman ulaşabileceğiz. Mesela domates neden mavi değil de yeşil veya kırmızı gibi, ya da maydonoz neden sarı değil de yeşil gibi ? bunların cevabı elbet "şu şu pigmentlerin şu şu denklemlerinden" gibi bir cevap olabilir, ama yine neden sorusuna gerçek bir cevap vermemektedir.
kainatın ilk anı yani büyük patlama esnasında fizik kurallarının ihlal edildiği artık biliniyor.Yani kainat ilk oluşumunda fizik kurallarını alt üst etmiştir. Ayrıca diğer yorumlarda da belirtilmiş şeyler de var. Karadelikler ve atomaltı kuantum anomalileri,ışığın dalga - parçacık yapısı(çiftyarık deneyi)
bir ay sonra
Tabii ki örneğin dünyamız çekim gücü varken uydumuz da yok (Ay).
evrenin farklı noktalarında da fizik kuralları geçerlidir .çünkü ; üç boyutlu evrenimizin belirli fizik kuralları vardır . mesela enerji yaşadığımız evrenin her yerimde kütle ile ışık hızının karesinin çarpımına eşittir ya da yaşadığımız bu evrenin hız limiti ışık hızıdır . bu gerçekler bu evrenin her yerinde aynıdır . fizik kuralları bu evrenin dışına çıktığında yani ( eğer varsa ) paralel evrenlerde mümkün olabilir .