bilal-dincer1399
boyut kavramı , zaman ve canlılık üzerine ; matematik ,çember ve pi sayısı üzerine bir soru
bilal-dincer1399
örneğin önümüze bir a4 kağıt aldığımızda bu kağıda , çember oluşturması için noktalar yerleştirmeye başladığımızda hayalimizdeki mükemmel çember oluşmayacaktır çünkü kağıda koyduğumuz iki nokta arasında illa ki bir boşluk var olması gerekmektedir. ancak elimize bir pergel aldığımızda ve belli bir yarı çap ayarladığımızda hayalimizdeki mükemmel çemberi çizmemiz mümkündür. bunun sebebi nedir?
kalemi kağıttan ayırmadan sonsuz bir döngü oluşturabiliyoruz. ama kalemimizi kağıttan ayırdığımız an o mükemmel çember yerini sonu ve başı olan , hataları gözle görülebilen eğri bir 2 boyutlu şekil olarak kalmaktadır.
buradaki örnekte;
kağıt 2 boyutlu düzlemi temsil etmektedir
kalem canlılığı temsil etmektedir
nokta kağıdın bir alt boyutunu yani tek boyutlu bir nesneyi (elektron, elektormagnetizma,atom )ya da bir "an"ı hatta "şimdi" yi temsil etmektedir.
kalemi kağıttan kaldırmamız ise canlılığın "an" dediğimiz süreklilikten ayrılmasını temsil etmektedir.
bu konuda sizin de fikirlerinizi öğrenmek istiyorum. eğer örneğim yeterince açık değilse de sorularınızla daha detaylı açıklama yapabilirim.
bilal-dincer1399
bu arada "virgülden sonra döngüsü olmayan" pi sayısına değinmek gerekirse ,daha önce de söylediğim gibi kalemi kağıttan kaldırdığımızda çizdiğimiz çember ile kaldırmadığımızda çizdiğimiz çemberin matematiksel açıklaması olduğunu düşünüyorum. bu mükemmel sayı, özellikle bundan 2 bin yıldan uzun bir zaman önce birilerinin kuantum fiziği ve uzay zaman hakkında fiziksel veriler olmadan tüm bu boyutlararası iletişim ve yolculuğun açıklamasını bir şekilde vermiş olabileceği ihtimali , beni çok heyecanlandırıyor.
bilal-dincer1399
hayalimizde oluşturmak istediğimiz çembere mutlak bilgi(tümün kendisi) dersek eğer , tüme varabilmemiz için önümüze iki yol çıkmaktadır. birincisi a4 kağıdının varlığına kanaat getirmek ve bu boyutun birliğine inanmak( yani bir alt boyuttaki bilinemeyen bilgiye inanç), ki bu inanç ile birlikte pergel aleti insanoğlu tarafından icat edilebilmiştir ve mükemmel çember çizilebilmektedir(tümden gelim).
ikincisi ise a4 kağıdın mutlaklığına inanmayıp elimizi kağıttan kaldırıp o kağıda noktalar halinde bir çizgi çizmeye çalışırsak ise, insan başka bir alet keşfedip(mikroskop gibi) o çemberin aslında mükemmel çember olmadığını(tüme varamadığımızı) göreceğizdir.
özetle tümden gelim durumunda tüme mutlak inanç durumu şarttır, ayrıca tümevarım için ise metod kullanma mecburiyetimiz ve bu da tüme varıma temel engeldir önermesi ortaya çıkmaktadır.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Evrenin genişleme eğimini göze alın.
Önce düz zemin üzerinde pergelle bir daire çizip, Pi'ye bakın.
Sonra gene aynı pergel ve aynı açılma açısıyla olamak üzere iç veya dış bükümlü bir yüzeyde gene bir daire çizip Pi değerine bakın.
İkisi farklı olacak.
Bize göre düz olan alanlar, evrenin genişlemesi ile zaten eğimli, Her şey eğimli olduğu için bize düz gözüküyor. (Dünyanın üstünde 2 km yukarıda deniz sathı üzerinde giden uçağın tüm yolu düzlem üzerinde algılaması gibi...)
Ek not: Pi'nin kesir sonrası sürekliliği ile evrenin genişlemesinin sürekliliği arasında bir bağlantı olabilir mi?
bilal-dincer1399
iki nokta arasına sonsuz sayıda nokta yerleştirirsek bir çizgi olur. iki çizgi arasına sonsuz sayıda çizgi yerleştirirsek olur. 2 boyutlu düzlem olur. 2 düzlem arasına sonsuz sayıda düzlem yerleştirirsek 3 boyutlu nesne olur.
ama yerleştirme işlemi zamana bağlı bir eylemdir. sonsuzluk kavramı ile "eylem" kavramı birbirleriyle çelişmektedir.
" bize göre zaman " dediğim zaman kendimce bir izahım olabiliyor "zaman kavramı" hakkında. ama bir taşa göre taş nedir. sınırları neresidir. nerede başlar nerede biter. bir taşın gözünde zaman ilerliyor mu?
özetle canlı gözlemlerini devre dışı bırakacak olursak yani özellikle "cansız varlık" dediğimiz şeyin sınırlarını belirleyecek insani tanımlar olmadığı zaman, zaman kavramı ile cansız varlıklar arasındaki ilişki nedir?
bilal-dincer1399
iki nokta arasına sonsuz sayıda nokta yerleştirirsek bir çizgi olur. iki çizgi arasına sonsuz sayıda çizgi yerleştirirsek 2 boyutlu düzlem olur. 2 düzlem arasına sonsuz sayıda düzlem yerleştirirsek 3 boyutlu nesne olur.
ama yerleştirme işlemi zamana bağlı bir eylemdir. sonsuzluk kavramı ile "eylem" kavramı birbirleriyle çelişmektedir.
" bize göre zaman " dediğim zaman kendimce bir izahım olabiliyor "zaman kavramı" hakkında. ama bir taşa göre taş nedir. sınırları neresidir. nerede başlar nerede biter. bir taşın gözünde zaman ilerliyor mu?
özetle canlı gözlemlerini devre dışı bırakacak olursak , yani özellikle "cansız varlık" dediğimiz şeyin sınırlarını belirleyecek insani tanımlar olmadığı zaman, zaman kavramı ile cansız varlıklar arasındaki ilişki nedir?
bilal-dincer1399
aslında higgs mekanizması başlığında sorulan kütle sahibi bir cisim kütleye nasıl kavuşur sorusunu farklı kelimelerle farklı bir açıdan soruyorum
morgan4658
Sorulan, kutlesii olmayan parcaciklarin nicin bazilarina kutle verildigi, bazilarina verilmedigi idi.
bilal-dincer1399
kütle gerçekten var mıdır? gözlemci olan insan olmasa kütleyi nasıl tarif ederdiniz?
bilal-dincer1399
kütle gerçekten var mıdır? gözlemci olan insan olmasa kütleyi nasıl tarif ederdiniz?
bilal-dincer1399
kütle gerçekten var mıdır? gözlemci olan insan olmasa kütleyi nasıl tarif ederdiniz?
bilal-dincer1399
bilim , neden sonuç ilişkisini araştırır. nedensellik de kütle-zaman kavramıyla direk ilgilidir. ancak sormak istediğim asıl soru da bir türlü ne olduğunu anlayamadığımız bu zaman kavramı da diyelim ki 3 boyutlu olan ve bunu kütle ile ölçebildiğimiz uzaya bağımlıysa eğer;
öyleyse , zaman da kütle de kuvvet de ölçmeye çalıştığımız tüm nedensellikler de iki uzay-zaman boyutunun arasına sonsuz sayıda uzay-zaman boyutunun katılmasıyla oluşmuş ve sadece bu daha karmaşık boyutun sonuçlarını gözlemleyebildiğimiz gerçeğini kabul edemez miyiz?
gözlemleyemediğimiz şeye yoktur diyemeyiz. biz de insan olarak uzay zamanın bir parçasıyız. farklı canlılar zamanı farklı algılarlar. boyutları farklı ölçerler. insan zamanı hareket ve an olarak hisseder. atıyorum bir başka canlı zamanı görerek hisseder. abes bir örnek oldu ama daha rahat anlaşılsın diye söylüyorum. bunun nedeni algılarının ve duyu organlarının öyle olması değil bilakis farklı duyu organlarına ve farklı ölçüm mekanizmalarına sahip olmalarımızdır. tabi bu ancak uzaylılarla iletişim kurduğumuzda kanıtlanabilir. ya da hayvanlarla bir şekilde iletişim kurmaya başardığımızda :)
hatta ölçmek dediğimiz şey bile bir insan yapımıdır. yukarıda da yazdığım gibi alet bizi mutlaktan uzaklaştırır.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
En başta Zaman'ı canlıların algılarıyla ele almayı bırakmalısınız.
Canlının zaman algısı, sinir sistemi, o anki fiziksel-psikolojik durumu ve metabolizma hızlarıyla farklı olabilir.
BUNLARIN FİZİK AÇISINDAN HİÇ BİR ÖNEMİ ve DEĞERİ YOK.
Çünkü fizik formül ve hesaplamalarına giremeyecek ve tamamen öznel yargılar.
Aynı zaman süresini, aynı koşullar altında aynı kişinin aynı şekille reğerlendireceğinin bile kesinliği yok.
O yüzden, kişisel algı ile evreni açıklamaya çalışmak, METAFİZİK'in bir konusu...
Zaman ve Zaman algısına gelince..
Bencçe iki tür Zaman var.
Bir tanesi Evrenin genişlemesinden kaynaklanan bir Zaman,
Hızı sabittir, akışı tek yöne ve sabittir, Evrendeki tüm kuantum düzeyi titreşimin kaynağı/sebebidir.
Bu düzeydeki Zaman birimi ise Planck süresidir. Yani bir enerji birimi kuantanın bir titreşim periodudur.
Bu Zaman Uzay ile içiçe geçmiştir. Daha doğrusu onun tarayarak ilerlediği için, bu dokuyu titreştiriyor. Deniz (Uzay)+ Dalga (Zaman) gibi...
Diğeri ise kütleye has Zaman. Kütleyşe has Zaman, öbürünün bir türevidir. Bağımsız değildir.
(Enerji birimlerinin, birbirlerine tutunup nötr sistemler oluşturmalarını Evren genişlemesi kökenli Zaman'ın momentumu sağlamıştır. )
Fark, kütle Zaman algısını, en küçük biriminin titreşim periyod miktarına göre yapar.
Bu mantığı sezyum atom titreşimine dayalı saatlerle anlayabilirsiniz.
Burada önemli olan, titreşim miktarıdır ki bu da SÜRE'yi gösterir.
Kütlenin algıladığı "Süre", titreşim sayısına bağlıdır ve Hiz arttıkça titreşim genlikleri arttığı için genişler. Buna da Zaman genişlemesi diyoruz.
Tüm ölçümlerimiz temel de bir enerji biriminin bir titreşim periyoduna ve dalga boyuna dayanıyor. Yani 1 Planck Mesafesinde , 1 Planck Zamamında gerçekleşen titreşim periyoduna...
Ondan sonra türlere, ihtiyaçlara göre kıyaslamaya dayanarak çeşitli ölçü sistemleri ve birimleri geliştirilmiştir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
En başta Zaman'ı canlıların algılarıyla ele almayı bırakmalısınız.
Canlının zaman algısı, sinir sistemi, o anki fiziksel-psikolojik durumu ve metabolizma hızlarıyla farklı olabilir.
BUNLARIN FİZİK AÇISINDAN HİÇ BİR ÖNEMİ ve DEĞERİ YOK.
Çünkü fizik formül ve hesaplamalarına giremeyecek ve tamamen öznel yargılar.
Aynı zaman süresini, aynı koşullar altında aynı kişinin aynı şekille değerlendireceğinin bile kesinliği yok.
O yüzden, kişisel algı ile evreni açıklamaya çalışmak, METAFİZİK'in bir konusu...
Zaman ve Zaman algısına gelince..
Bence iki tür Zaman var.
Bir tanesi Evrenin genişlemesinden kaynaklanan bir Zaman,
Hızı sabittir, akışı tek yöne ve sabittir, Evrendeki tüm kuantum düzeyi titreşimin kaynağı/sebebidir.
Bu düzeydeki Zaman birimi ise Planck süresidir. Yani bir enerji birimi kuantanın, bir titreşim periodudur.
Bu Zaman Uzay ile içiçe geçmiştir. Daha doğrusu onun tarayarak ilerlediği için, bu dokuyu titreştiriyor. Deniz (Uzay)+ Dalga (Zaman) gibi...
Diğeri ise kütleye has Zaman. Öbürünün bir türevidir. Bağımsız değildir.
(Bence, enerji birimlerinin, birbirlerine tutunup nötr sistemler oluşturmalarını Evren genişlemesi kökenli Zaman'ın momentumu sağlamıştır. ).
Fark, kütle Zaman algısını, en küçük biriminin titreşim periyod miktarına göre yapar.
Bu mantığı sezyum atom titreşimine dayalı saatlerle anlayabilirsiniz.
Burada önemli olan, titreşim miktarıdır ki bu da SÜRE'yi gösterir.
Kütlenin algıladığı "Süre", titreşim sayısına bağlıdır ve Hız arttıkça titreşim genlikleri arttığı için, genişler. Buna da Zaman genişlemesi diyoruz.
Tüm ölçümlerimiz temel de, bir enerji biriminin bir titreşim periyoduna ve dalga boyuna dayanıyor. Yani 1 Planck Mesafesinde , 1 Planck Zamamında gerçekleşen titreşim periyoduna...
Ondan sonra türlere, ihtiyaçlara göre kıyaslamaya dayanarak çeşitli ölçü sistemleri ve birimleri geliştirilmiştir.
bilal-dincer1399
hocam bu cevabınızda haklısınız ancak beni soruma cevap veriyor mu o konuda şüpheliyim. bahsettiğiniz "planck sabiti" burada asıl önemli detay.
detaylarına girdiğiniz zaman kavramı konusunda bilim adamı olmadığım için cevap veremeyeceğim. Doğruluğu yada yanlışlığı hakkında bir fikrim yok ancak;
"planck sabiti "vebir sonraki "planck sabiti" arasındaki o ince çizgide gelişen olaylar ile "sonsuzluk kavramı" arasındaki ilişki hakkındaki düşünceleriniz nelerdir onu merak ediyorum?
soyut olarak düşünecek olursak tek boyut ile iki boyut arasında sonsuz sayıda tek boyutlu nokta bulunmaktadır. 2 boyut ile 3 boyut arasında sonsuz sayıda 2 boyut bulunmaktadır. 3 boyut ile 2 boyut arasında sonsuz sayıda 2 boyut bulunmaktadır.
asıl sorun şu uzay zamanda da iki an arasında sonsuz sayıda an bulunma olasılığı var mıdır?
planck sabiti bu matematiksel sonsuzluk kavramı ile çelişmekte midir?
Çünkü sonsuz bir kümeye sonlu ve tanımlanabilir bir nokta eklemek ile sonlu ve tanımlanabilir 2 nokta eklemek arasında bir fark olmamasına rağmen bahsettiğiniz zamanı algılama biçimimiz olan iki sonlu ve tanımlanabilir "süre" ve "an" kavramlarında canlılar bir fark hissedebilmektedirler.
peki o zaman iki an arasında hissedilen bu farklar zamanın kendisiyle alakalı değilse ne ile alakalılar? canlılığın ta kendisiyle değil mi? ya da canlılığın an , zaman ya da süre ile ilişkisi nasıldır?
bilal-dincer1399
pi sayısı ile planck sabiti arasında bir ilişki var mıdır?
bilal-dincer1399
pi sayısı ile planck sabiti arasında bir ilişki var mıdır?
mesela pi sayısı bir boyut ile iki boyut arasındaki sonsuzluğa açıklama getirebiliyor mu? virgülden sonra gelen sonsuz sayısal dizilimi düşünecek olursak;
planck sabiti iki boyut ile üç boyut arasındaki sonsuzluğa açıklama getirebiliyor mu?
3 boyut ile 4 boyut arasındaki ilişkiyi açıklayacak bir denklem var mıdır?
"f=m.a" 3 boyut ile 4 boyut arasındaki ilişkiyi açıklayan bir denklem midir? bu değilse bana bir açiklama getirmeniz dileğiyle.
bilal-dincer1399
pi sayısı ile planck sabiti arasında bir ilişki var mıdır?
mesela pi sayısı bir boyut ile iki boyut arasındaki sonsuzluğa açıklama getirebiliyor mu? virgülden sonra gelen sonsuz sayısal dizilimi düşünecek olursak;
planck sabiti iki boyut ile üç boyut arasındaki sonsuzluğa açıklama getirebiliyor mu?
3 boyut ile 4 boyut arasındaki ilişkiyi açıklayacak bir denklem var mıdır?
"f=m.a" 3 boyut ile 4 boyut arasındaki ilişkiyi açıklayan bir denklem midir? bu değilse bana bir açiklama getirmeniz dileğiyle.
kafam çok karışık. saçmalıyorsam affedin.