morgan4658
Fotonlar nereden geliyor ?
morgan4658
Carpismalardan, hareket eden elektrik yukunden eleonoilüminesansdan.
Peki atomun icindeki colomb kuvveti, elektronun enerji seviyesindeki degisimlerde kullanilan bu fotonlar nereden geliyor?
Devamli olarak parcaciklarin birbirine selam verir gibi foton alip vermesindeki amac nedir ?Ve bunca foton bu yukarida saydiklarimdan uretilmis olamaz.
morgan4658
Carpismalardan, hareket eden elektrik yukunden eleonoilüminesansdan.
Peki atomun icindeki colomb kuvveti, elektronun enerji seviyesindeki degisimlerde bulunan(!!!) bu fotonlar nereden geliyor?
Devamli olarak parcaciklarin birbirine selam verir gibi foton alip vermesindeki amac nedir ?Ve bunca foton bu yukarida saydiklarimdan uretilmis olamaz.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bence;
Durgun denizdeki bir parçacığa, bir dalga çarparsa parçacık hafiçe titreşir. Ve dalganın bir kısmı yansır.
Parçacığın boyutları ve biçimi objenin sudaki batma çıkmasının sırasındaki titreşimlerinin frekansını belirler.
Şimdi bu durumda, parçacığa gelen o dalgaların ve suyun görünmez olduğunu (tespit edilemediğini) düşünelim.
Tespit edeceğimiz tek şey, parçacığın titreşimi olduğu olur. Üstelik gelen dalgaların sürekliliği boyunca da bu titreşim sürer ama biz bunu, parçacık kaynaklı kabul ederiz.
Şimdi bu tespit ettiğimiz parçacık dalgalarının dokuda sebep olduğu durumu ele alalım.
Bir de parçacığın sebep olduğu yeni titreşimle, parçacıktan gelen ve yansıyan dalgalarla faz uyumu olan noktalarda girişim yaptıklarını.
Bu enerji yoğunlaşması noktaları, dokuda birer köpük olacaktır.
Bence bizler bu köpüklere foton diyoruz.
2 parçacık birbirine foton/parçacık vs. yollamıyorlar, en azından bu amaçta değiller. (Sadece dokuyu bunlarla doldurarak, akışkanın geçeceği aralığı daraltıyorlar.)
Aralarındaki kaynaşma alanında fotonlar (uzay+zaman) dokudan oluşuyor. Parçacıklar titreşimleri ile dokuyu kaynaştırıyorlar sadece.
Fotonlar zaten uzay+zaman dokusunun değişimlere verdiği bir tepki değil mi?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Burada sorun o varlığı gizli olan akışkan...
Akışkan kavramı, bizde doğal olarak hareket eden parçacıklarla bağlantılı. Toplu ve kuvvet yönünde hareket eden parçacıklar,
Peki parçacıkları devreden çıkartsak. Kuvvetin kendisi akışkan mıdır? Enerji akışkan mıdır?
En azından termodinamik bize bu yönde olduğuna dair çok güçlü bir bakış veriyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Daha önce burada ve birçok yerde paylaştığım evrenin var oluşu hikayesinden başlamak gerekiyor bence,
Zaman'ın dalga olarak kabul etmek şartıyla. Zaman, büyük patlama ile yayılmaya başlayan enerjinin, yeni (bozulmuş) alanlar kazanırken, mevcut dokunun (uzay) içinde genişleyen dokunun(uzay+zaman) enerji yoğunluğu farkından dolayı oluşan, geri yansıma dalgalarıdır.
Zaman, genişleyen patlama küresinin dışından içine doğru gerçekleşen bir dalgalanımdır. (Varsayımımda "Torus" ileri sürüyorum ama şu an ona gerek yok, Küresel ele almak da yeterli şimdilik)
Bu dışarıdan içeriye doğru yönelen alansal dalgaların yapısını düşünürsek, dalgalaların ilerledikçe taşıdıkları kuvvetin kare oranında artması gerekiyor.
Bence evrenimizde 14 milyar ışık yılı çaplı bir alanda bu dalgaların enerjisi ortalama "6,62607004 × 10-34 m2 kg / saniye" civarında oluyor. (Bu alandan genişleme yönüne doğru -genişlemeden bağımsız daha hızlı hareket ettikçe, bu rakamdaki sonraki yüzdelerde oynama olacağını düşünüyorum.
(Bu da bu range-alandışındaki evrende, bildiğimiz kütleli parçacıkların bildiğimiz anlamda olamayacağı veya karadelik gibi tekilleşeceği çıkarımlarına götürüyor. Yani madde-kütle evrende ancak "belli bir (zamansal baskı) enerji yoğunluk aralığında" bildiğimiz şeklide var ve işlev görüyor. Ama bu da başka bir tartışma konusu)
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
( https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/45970/ sorunuzu da içine dolaylı alacak şekilde)
Bunu anlamı şudur: Evren dokusu büyük patlama sırasında yapısı değişmemiş enerji üniteleri arasında, yapısı değişmiş ve birleşerek kütleye temel olmuş çok az bir enerji ünitesinin birleşiminden oluşuyor.
(Donma noktasına yaklaşan su içindeki minik buz kristalleri...)
Dokunun esası, normalde duragan iken, bir enerji artışına maruz kalmış (büyük patlama etkisi) ve titreşmeye başmamış, Etki ise dokuda genişliyor ve geçtiği alanları da, içeriye benzetiyor.
Doku elemanlarının en küçük titreşim boyutu üzerinden taşınıyor (bir dalga olarak) bu yüzden de, genişleme aşamaları da bu titreşim boyutuna bağımlı.
(Kısaca evrenin her planck zamanında, bir planck mesafesi genişlediğini varsayıyorum.)
Suya taş attığımızda, oluşan etki dalgasının içindeki ile dışındaki su moleküllerinin enerji yoğunluğu-titreşimleri aynı değildir.
Bunun diğer anlamı, aynı malzemeden bile olsa, farklı yoğunluğa sahip iki ortamımızın olduğu.
İç ortamın yoğunluğu fazla ve genişlerken, bu farklılık sonucu bir miktar enerji dalga olarak geri yansıyor .
İşte bu geri yansıyan dalgalar, genişleme ile aynı frekansta ve yapıda. Sadece daha hafif başlıyor ama sonra güçleniyor.
Zaman'ın kaynağının bu dalgalar olduğunu düşünüyorum.
Çünkü böyle bir akım, evreni de super akışkan bir yapı almaya zorlayacaktır. Çünkü kendisi bir akışkan.
Parçacıklar arasındaki alan daraldıkça (parçacıklar küçüldükçe, titreşimleri arasındaki yıkıcı girişim artıkça) bu akışkanın bunlar üzerindeki kuvveti de artacaktır.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Fotonları için bir bakıma biraz titreşimle farklılaşıp evrenin dokusundaki gizli pozisyonundan sıyrılan üniteler gibi de düşünebiliriz..
Tekne giderken pervanesinin kaynaştırdığı suyun çok azı köpük oluşumuna katılır.
Kalanı özgün görünümünü korur. Buna benzetiyorum.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
"0 Kelvindeki bir yapida emd salinimi olup olmayacagi da onemli.Eger salinmiyorsa , ki bunu savunanlar var,bir limit olabilir."
Bu kısımda benim anladığım, (bildiğimiz) parçacıkların hiç titreşim yapmıyor oluşu.
Eğer titreşim yok ise, (disturbed) rahatsız edilen bir doku olmaz ve dolayısıyla foton oluşumu için gerekli şart da oluşmaz.
(Salınamayacağı taraftarlarındanım)
Öteki yandan, Zaman dalgaları süreklilikleri nedeniyle, parçacıkları düzenli dürttüğü için, ne kadar ısı alırsak alalım, onları tamamen durgun (0 Kelvin) pozisyonuna getiremiyoruz.
Çünkü Zaman bir dış etki. İçsel değil.
(Hesapları bilmiyorum ama kütlenin durumunda 0 kelvin için anlamsız veya sonsuz cevaplar üretiyorsa şaşırtmaz. Çünkü kütleyi oluşturan enerji üniteleri öz doğal hallerine -büyük patlama öncesi titreşimsiz- dönüşmüş demektir. Bu durumda oluşturdukları tüm yapılar çözülür-disintagrate bence... )
morgan4658
Mutlak sifir , daha fazla isi kaybinin yasanamayacagi ( emd salinimi ) sinir. En dusuk enerji seviyeleri sakli kaliyor.Bu durumda emd salinimi yok, ama hareket devam ediyor ( en dusuk enerji seviyesine uygun olacak sekilde)
Benim yorumum bu sekilde.
Zaman konusunda ne yazik ki sizinle ayni goruste degilim.Zaman,yzayzaman ve uzay bana gore maddesel olmayan yapilar ( madde derken enerjiyi de isin icine katiyorum ). Bu nedenle , zamani ornegin, maddesel olctugumuz icin, maddenin maddeye referansi da olmazsa olmaz oldugu icin, "relatif"lik soz konusu oluyor.
Zamanin mutlakliginin olduguna, maddesel olcumlerden dolayi ise bagil/dolayli olcumler oldugunu dusunuyorum.
Cok once bir konuda da yazmistim, madde ve enerjinin disinda da olusumlar olmali.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Zamanın yapısı ve oluşumu hakkındaki fikirlerim hala bana özgü zaten, henüz bir paylaşan olmadı... :-) "Yazık" olacak bir durum yok.
Sadece Zamanı bu şekilde ele alınca diğer konularda çok faydalı oluyor.
Diğer yandan dikkat ettiyseniz ileri sürdüğüm Zaman, evrendeki mutlak yapılardan biri. Belki tek.
Ancak enerji kökenli olmayan bir yapıyı aklım almıyor. Tasavvur edemiyorum.
Relatiflik kısmında, zaman için hızdan kaynaklanan bir görecelilik kabul edebiliyorum. Hatte kütlenin durumu bile buna bağlanabilir.
Uzay kısmında ise, onu tespit edemediğimiz yapıdaki enerji üniteleri ile dolu olarak ele alıyorum. Zaman onu bildiğimiz evrene dönüştürüyor.
Farklı yaklaşımların güzel yanı, yeni bakışlar ve sorular getirmesi... Öbür türlü kısır kalıyor konular..
(Belki güncel fiziğin mevcut durumda yaşadığı bir durumdur?)