turker-turksever2890
Ether maddesi size mantıklı geliyor mu?
maxwell4493
Eter fikri yanlıştır diye düşünüyorum
morgan4658
Newton doneminde etherci olabilirdim, ama emd icin ortam sarti olmadigini bildigimize gore gerek yok Bence kafa yormaya.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Görmediğimiz, tutamadığımız ve ölçemediğimiz için yok diyoruz.
Ama karanlık madde veya karalık enerji var diyoruz.
Bu bir çelişkidir.
Eter kaynaklı drag aradılar (eteri kanıtlamak için) ama bulamadılar. Aynı deneyi saf su ortamında yapsalardı (tüm güneş sistemi kadar büyük) sonuç farklı mı olacaktı?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Görmediğimiz, tutamadığımız ve ölçemediğimiz için yok diyoruz.
Ama karanlık madde veya karanlık enerji var diyoruz.
Bu bir çelişkidir.
Eter kaynaklı drag aradılar (eteri kanıtlamak için) ama bulamadılar. Aynı deneyi saf su ortamında yapsalardı (tüm güneş sistemi kadar büyük) sonuç farklı mı olacaktı?
turker-turksever2890
İyi de karanlık maddeyle eter arasındaki fark ne ki? Bana aynı gibi geliyorlar.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
En başta karanlık enerjiyi kast ettiğinizi kabul ediyorum. Çünkü karanlık madde için edilen tahmin %25 civarı...
(Bence karanlık madde diye bir şey zaten yok. Olmasına gerek de yok. Başka açıklamalar mümkün.)
Karanlık enerji olarak tanımlanan kısmı için ise farklı düşünüyorum.
Bize göre (kütleye göre) iş yapmada kullanabildiğimiz zaman "enerji var" oluyor.
İki alan arasında enerji yoğunluğu farkı var ise, potansiyel fark oluşuyor. Enerjinin bu alanlardan düşük yoğunluklu olana doğru akmasını ( (entropi sayesinde) kinetik olarak ele alıyoruz.
Ya tüm alanlar eşit ise... Potansiyel bir fark olmadığı gibi, kinetik bir akış da olmayacak.
Bu yüzden, bu ölçümlenemeyen enerjiyi biz "boş", "yok" olarak tanımlıyoruz.
Çünkü ölçmemiz için, "kıyaslama" yapmamız yani "fark olması" lazım.
Evrendeki tüm enerjinin ancak %4 kadarı baryonik (bildiğimiz, tanımladığımız) madde ve enerji... (En azından bilimcilerin yaptığı son hesaplarda böyle.)
Bunun bir kısmı olan %25'lik karanlık maddeyi bir kenara atalım (?).
Kalan %75'inin evrende bir işlevi (şişme ve galaksileri birbirinden ayırma harici) olmadığını düşünmek makul değil.
Ayrıca Eter kavramı sadece kabuk değiştirmiş olarak ve ilgili yaklaşımın işine yarayacak şekilde karşımıza çıkıyor. (Metrik, Ricci, Einstein tensörleri, Higgs Alanı, uzay-zaman dokusu (string -sicim ))
Ana soru şu, bildiğimiz madde ve enerji'yi ilk halinden farklılaştıran ne?
Cevap belli, tekillikten çıkmış omaları ve boyut kazanmış olmaları. (dalga, foton 2 boyutlu, kütle 3 boyutlu) . Bildiğimiz (ölçtüğümüz) tüm malzeme de bu şekilde...
Bu durumda tekillik durumunu koruyan (boyut sahibi olmayan=titreşimi olmayan) enerji, bizim karanlık enerjimizi ve hatta eter kavramının temelini oluşturabiliyor olabilir.
Enerjinin özdeş paketçiklerden oluştuğunu (quanta) kabul ediyorsak, bu karanlık enerji de özdeş paketçiklerden oluşmalı.
Bu da süper akışkan olacağı anlamına gelir. Ayrıca titreşimleri olmayacağı için süper iletkende olmaları gerekir. İletim sadece bir paketten diğerine geçerken kesikleşecek şekilde olabilir.
İşte bu da, bir eter kavram karşılığı olabilir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
En başta karanlık enerjiyi kast ettiğinizi kabul ediyorum. Çünkü karanlık madde için edilen tahmin %22 civarı...
(Bence karanlık madde diye bir şey zaten yok. Olmasına gerek de yok. Başka açıklamalar mümkün.)
Karanlık enerji olarak tanımlanan kısmı için ise farklı düşünüyorum.
Bize göre (kütleye göre) iş yapmada kullanabildiğimiz zaman "enerji var" oluyor.
İki alan arasında enerji yoğunluğu farkı var ise, potansiyel fark oluşuyor. Enerjinin bu alanlardan düşük yoğunluklu olana doğru akmasını ( (entropi sayesinde) kinetik olarak ele alıyoruz.
Ya tüm alanlar eşit ise... Potansiyel bir fark olmadığı gibi, kinetik bir akış da olmayacak.
Bu yüzden, bu ölçümlenemeyen enerjiyi biz "boş", "yok" olarak tanımlıyoruz.
Çünkü ölçmemiz için, "kıyaslama" yapmamız yani "fark olması" lazım.
Evrendeki tüm enerjinin ancak %4 kadarı baryonik (bildiğimiz, tanımladığımız) madde ve enerji... (En azından bilimcilerin yaptığı son hesaplarda böyle.)
Bunun bir kısmı olan %22'lik karanlık maddeyi bir kenara atalım (?).
Kalan %74'inin evrende bir işlevi (şişme ve galaksileri birbirinden ayırma harici) olmadığını düşünmek makul değil.
Ayrıca Eter kavramı sadece kabuk değiştirmiş olarak ve ilgili yaklaşımın işine yarayacak şekilde karşımıza çıkıyor. (Metrik, Ricci, Einstein tensörleri, Higgs Alanı, uzay-zaman dokusu (string -sicim ))
Ana soru şu, bildiğimiz madde ve enerji'yi ilk halinden farklılaştıran ne?
Cevap belli, tekillikten çıkmış omaları ve boyut kazanmış olmaları. (dalga, foton 2 boyutlu, kütle 3 boyutlu) . Bildiğimiz (ölçtüğümüz) tüm malzeme de bu şekilde...
Bu durumda tekillik durumunu koruyan (boyut sahibi olmayan=titreşimi olmayan) enerji, bizim karanlık enerjimizi ve hatta eter kavramının temelini oluşturabiliyor olabilir.
Enerjinin özdeş paketçiklerden oluştuğunu (quanta) kabul ediyorsak, bu karanlık enerji de özdeş paketçiklerden oluşmalı.
Bu da süper akışkan olacağı anlamına gelir. Ayrıca titreşimleri olmayacağı için süper iletkende olmaları gerekir. İletim sadece bir paketten diğerine geçerken kesikleşecek şekilde olabilir.
İşte bu da, bir eter kavram karşılığı olabilir.