morgan4658
Bosluk disindan bir ortama giren ve cikan bir foton, ayni foton mudur ? ( mesela su dolu bir cam kaba girip cikmasi )
morgan4658
Bardaga dusen son damla ile bardaktan cikan son damla ayni midir?
hic-kimseyle-tartismaz9132
Burada aslında net cevap yok.
İki görüş var. Yeri geldikçe birbirleri yerine kullanılıyor.
Bir tanesi fotonun hiç değişmeden aktarıldığı yönünde...
Diğeri ise aradaki ortam elektronlarınca absorbe edilip, salınıp, tekrar absorbe edilmesi ve salınmasına dayanıyor.
İkisininde bence zayıflıkları var. Başka bir bakış açısı lazım.
destroyer6419
parçacıklar identical oldukları için bilemeyiz. genel olarak hiç bi parçacığın hangi parçacık olduğunu bilemeyiz çünkü hepsi identical. zaten quantum statistics yaparken bunu da hesaba katıyosun
morgan4658
Bunu bilmek icin utopik de olsa ne yapilabilir?
morgan4658
Mesela dolaniklik ise yarar miydi?
destroyer6419
bilmek pek mümkün değil galiba. fizik okuyosun herhalde. infinite square well problemini düşün. sisteme 2 elektron koyunca total wave function sadece electron wave functionlarının çarpımı olmuyo. bi de antisymmetric yapman gerekiyo fermion oldukları için. eğer distinguishable olsalardı buna gerek kalmayacaktı.
morgan4658
Fizik okumuyorum.Orta yasli basit bir muhendisim sadece.ISW dedigin an hatirladim.acikcasi parmak izi ariyorum Her particle veya dalga icin.Cift yarikta da observer olayini da o nedenle sormustum.Dedection olayinda bir kaydin olamamasindan dolayi , neyse Ben bu ruyayi unutayim.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bence, (hiç sörfçü foton kısmıyla işi uzatmadan en temelden cevaplarsam)
Boşluktan giren foton, dalganın ortamı uyarımı sonucu anlık oluşumdur. Dalganın her tepe noktasında yeni ve özdeş bir foton oluşmaktadır.
Yeni ortama girdiğinde, dalganın frekansı ve genlikteki enerjisi değişmez. Sadece dalga boyu değişir. (Bu hızını etkiler.)
Dalga ortamdan çıktığında, ise eski değerlerine (frekansı koruduğu için) döner. Gene tepe noktasında uyarım yapar.
Sonuç, giren foton ile çıkan foton aynı değildir.
morgan4658
Yeni ortama girdiginde nicin frekans degismesin ?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bu konuda fazla kafa yormadım açıkçası. Çünkü mevcut klasik fizik kuralları ile zaten yeterince çekişiyorum, bir de bu noktada çıkıntı olmak istemedim...
Ayırca, frekansın değişmediği deney ve gözlemlerle doğrulanmış. Çelişmenin bir anlamı da yok.
Şu var sadece; giren ışığın enerjisi ile çıkan ışığın enerjisi (ısıtma erbabında) aynı değil. (Kendi gözlemlerime göre).. Isı enerjisinin bir kısmı bardaktaki su tarafından absorbe ediliyor.
Bunun mekanizması üzerinde düşünmek gerekiyor. Yani giren ışığın içindeki dalga boylarının bir kısmı, çıkışta hazır bulunmuyor.
Sanırım yüksek dalga boyunda olunca, daha büyük birimlerle (atom veya molekül bazında) etkileşime girip, enerjinin bir kısmı orada kalıyor.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bir de şu var..(aklıma şimdi geldi) ...
Dalganın yeni ortama giriş sıklığı (frekansı) zaten daha temas anında, gelen dalgada sabitlenmiş oluyor.
Yani çekiç ile duvara saniye de on defa vuruyorsunuz diyelim. Duvar saniye de 10 defa uyarılmış oluyor. Aynı şekilde öbür tarafta temasta olan bir leğen var ise o da bu etkiyi saniye de 10 defa olarak alacaktır.
Çünkü çekicin bulunduğu ortam (hava) daki frekansı ile diğer ortamı (duvar) uyarmış oluyorsunuz. Zincir bu şekilde sürüyor.
morgan4658
Kisacasi kayip var.
"Celisme" degil de, su ornegk acisindan sormustum ,Saydam ve uzun bir ortama mavi isigi tutarsak, cikan isik ne olursa olsun mavi cikar.
Hatta saydam ortamda da bir renk degisimi gorunmez.
Eger giren ve cikan enerji ayni olmasaydi daha farkli sonuclanmaz miydi ?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Doğru.
Burada mavi ışık dalga boyu en kısa, frekansı en yüksek olan ışık. Daha alt ünitelerle etkileşime giriği içn, kaybı daha az diye düşünüyorum.
Buna karşılık (hissedebildiğimiz-ölçtüğümüz anlamda) ısı taşıyan ışınlar, çok daha büyük genelde atomları-molekülleri titreştirecek dalga boylarında oluyorlar.
Bu açıdan bakınca, giren ve çıkan (karışık) ışığın enerjileri hepsinde aynı olmuyor. Dalga boyları olarak, bir kısmı soğuruluyor.
Ama tek mavi dalga boyu olarak ele alırsak, giren ile çıkanın, frekansı ve dalga boyu aynı olmalı ki gene mavi çıkıyor.
Diğer yandan denizde, en son mavi ışığın o da 400 metre de kaybolduğunu, bundan sonra ise mor ötesi olanların daha derine ulaşabildiğini düşünürsek,
Giren ışık dalgasının tam bütünlüğünü (momentumunu) koruyamadığını ve bir kısmını, saçılarak etrafa yayıldığını düşünüyorum.
Dalga boyu ne kadar küçük ise, ortamda aktarılma imkanı o kadar artıyor gibi gözüküyor.
morgan4658
ancak deniz ortaminda baska faktorler olabilir.Boyle bir deneyi uzun akvaryum tarzi bir sistemde, lazerlerle yapmak gerekir .Uzunlugu arttirarak, mesela yesil lazer ile yapmak gerekir ( yapmalari gerekir, ben yapamam, ancak gevezeliginde kalirim bu iste imkanlardan dolayi )
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Sanırım ülkemizde bu tür deneylere kaynak ayıracak çıkmaz. :-) Sırf bize has değil, deney yapamamak. Akademik çevrelerimiz içinde geçerli.
Çünkü ekonomik getirisi pek yok. Üstelik alınan sonuçları yorumlayacak alt yapı "cesareti" de nadir. (Mevcut kabul edilmiş olanların dışında bir sav öner sürerek akademik kariyerini riske edebilecek kadar çalışmasına inanmış.) Yapılan her çalışmaya dışarıdan "onay" bekliyoruz.
Onun yerine yurt dışında yapılmış deney sonuçlarını kopyalama, yorumlama ve savunma ile yabancı akademik yazarların kitaplarını tercüme etmek var.
(Fizikle ilgili kitaplarımızın çoğu tercüme. Oysa doğal bilimler olarak fizik bilgilerinin çoğunu aldık. Takip edebiliyoruz. Hatta fizik dünyası içinde saygın bilimcilerimizde var. Ama ne hikmet ise başucu kitapların büyük çoğunluğu tercüme kitaplar. Biz de hiç kitap yazan adam yok sanki...?)
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bir örnek vermek istiyorum. Çin dünya akademik literatür de onaylanmış bilimsel yayın yapmakta zorlanıyordu. Çoğu çalışma, bilimsel nitelik kazanamadığı için bir kenarda duruyordu. Bu da atıf ve incelenme sayısını azaltıyordu.
Bunun üzerine bağımsız olarak kendi akademik literatürlerini geliştirdiler. Kendi yayınlarına, kendi kıstaslarını uyguladılar. Şu an taklitçi teknolojiden, öncü teknolojiye geçmelerinde bunu önemli payı var.