rick-sanchez2523
yüksek frekanslı yoğun elektromanyetik bir alan eğer yeterli güçteyse uzayzamanda bir yırtılma yaratabilirmi?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Hayır, yırtılma olmaz.
Karadelikler bile yırtılmaya neden olamıyor.
Elektromanyetik dalga dediğimiz şey sonuçta bir enerji alanı...
En fazla uzay-zaman dokusunda bükülmeye neden olur. Bunu da Özel Görelilik etkileri olarak tespit ederiz.
morgan4658
Burtay Beyin dedigi gibi, cok dusuk bir kutlecekimi yaratir, o da uzayzamanin bukulmesi demektir, yine cok cok dusuk bir miktar.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Düzeltme Eklemesi: Özel Görelilik değil, alan için "Genel Görelilik etkileri tespiti" daha uygun olur diye düşünüyorum.
rick-sanchez2523
Uzay zamanı nasıl kontrol edebiliriz? problemi altında bu soruyu sormuştum bu dokuyu kontrol edebilirsek enerji ve uzaklık sorununun aşılabilmesi mümkündür
Acaba Uzay zaman dokusu ile süperakiskanlar arasında bir ilişki varmı? Belkide maddenin süper akışkan hali Uzay zaman dokusuna yakınsıyordur yani demek istediğim maddenin bu hali tıpkı erimekte olan bir katı (katı sıvı) karışımı hem katı özellikleri hemde sıvı özellikleri gösterdiği gibi maddenin bu halide bu formun özelliklerini gösteriyordur gerçi uzayzamanin ve süperakiskanlarin arasındaki ilişkiyi destekleyen bir çok bulgu da mevcut.
rick-sanchez2523
Aklımda şu da var
Eğer süperakışkanı çok çok yüksek frekanslı elektromanyetik alanlarla rezone edersek uzayzamanla etkileşime geçmesi ve onu kontrol edebilmemiz mümkünmüdür?
Bunu uzun bir süre düşünmüştüm yorumlarınız için teşekkürler!
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Cevaplarınız için bilimsel verilerimiz yok maalesef. Ancak varsayımda bulunabiliyoruz.
İkinci kısmından başlarsak, Evren-Zaman dokusunun süper akışkan olduğu konusunda hem fikirim.
Ancak titreşim konusunda çok iyimser değilim. Çünkü bu doku iki bileşenden oluşuyor diye düşünüyorum.
İlki Uzay kısmı, bu yapıyı-alanı biz boşluk olarak tanımlıyor olsak da, durumumuzun "denizdeki balık için, denizin anlamı" gibi olduğunu düşünüyorum. Tabii su molekülleri yerine, tekillik durumundaki enerji paketçikleri olmalı bu durumda.
Klasik fizikte tekilliği, enerjinin aşırı derecede sıkışık ve yoğun olduğu durum şeklinde tarif ediyoruz. Boyutsuz.
Bu yüzden boyut tanımı da ele almak gerekiyor. Daha önceki yazılarda dikkat ettiyseniz, boyutu, bir enerji paketçiğinin (kuantanın) titreşim alanı olarak tanımlaydım.
Bu tanım, hem somut 3 uzamsal boyutu, hem de 2 soyut boyutu (Zaman ve bence Hız) da kapsıyor. (Nasıl kapsadığını gene önceki paylaşımlarda paylaştım.)
Eğer boyut, bir titreşim sonucu ise, boyutsuzluk da, "titreşimsizlik" durumunu anlatacaktır.
Titreşen nesneleri aşırı derecede sıkıştırırsanız, titreşim alanı kalmayınca, bu titreşimleri kaybolur.
Tekillik kavramını da bu bağlamda ele alıyorum. Enerji paketçiklerinin , titreşim yapamayacak derecede sıkışması.
Burada elbette bir tezatlık var. Bir noktaya sıkışmış enerji için tekillik kavramını, anlamasak da kabul edebiliyoruz. Ama bütün bu uzay alanındaki genişlik içinde, bir paketçik için tekillik nasıl olabilir?
Bunu da titreşimin her yöne doğru, eşit derecede olması ile cevaplıyorum. "Hiç bir yön" ile "her yön" aynı sonuca geliyor çünkü. Her yöne doğru eşit olunca, bu titreşim alanı kapalı bir sicim olarak var olacaktır. Dışarıya (ortama), kendi titreşim alanı dışına, bir titreşim aktarmadığı için gene tekil olarak tespit edilecektir. (Yani aslında tespit edilemeyecek.)
Diğer bileşen ise Zaman. Varsayımıma göre Zaman, evrenin genişleme hareketi sonucu genişleme bölgelerindeki uzay dokularındaki (genişleme olmuş ve olacak olan) doku basınç farklılıklarından kaynaklanan ve basınç eşitlemesi sırasında, evrene (içeriye doğru) yansıyan dalgalar.
Genişleme Planck düzeyinde olduğu için, bu dalgaların da Planck ölçeklerinde olması gerekiyor. Yani 1 Planck Zamanında, 1 Planck dalgaboyu ile...
Bu da bu dalgaları evrenin en yüksek frekanslı dalgaları yapar.
Benzetme olarak; suya hızla bir vuruş yaptığımızda, vuruş noktasındaki enerji dalgalar şeklinde etrafa yayılır. Aynı anda, bu yayılan dalganın enerji yoğunluğu yüzünden, bu bölgedeki basınç, henüz ulaşmadığı bölgelerdekinden fazladır. Bu yüzden dalga ilerlerken, çok yoğun-az yoğun ortamlar arasında hareket eden dalga gibi tepki verir. Ve bu enerjinin bir kısmı, geriye yansır.
Bu titreşim aynı zamanda, evren dokusuna süper akışkanlık kazandırıyor olmalı.
(Bir kabın içindeki kum'a titreşim verince akışkanlık kazanması gibi)
Bu yüzden uzay-zaman dokusundaki titreşim, evren için olabilecek en yüksek frekans olmalı. Belki bu titreşimin ast katları ile bazı başarılar sağlanabilir. Ama gene de çok yüksek frekanslar olmalı.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Ana konuya gelince, Zaman ve Mekan titreşimlerle bağlantılandırıldığında, titreşimin dalga boyu bize mesafeleri ve süreleri verecektir.
Bu konuda gerek blogta (Yeni bir evrene bakış), gerek ise kitapta (Evrenin Karanlık Fiziği, daha net) bir yaklaşım sunulabiliniyor. ("Eğer, Zaman dalgasal bir yapıda ise Özel Görelilik sonuçlarına -Zaman Genleşmesi ve Boyut Daralaması- nasıl ulaşılıyor?"un açıklaması...)
Özetle, kütleli parçacığı oluşturan kuantum'um (çoğul: enerji paketçikleri) titreşim genlikleri ve dalga boyları değişiyor. Bu yüzden de her deneyim öznel yani göreli...
Çünkü Özel Görelilik sadece kütle için geçerli bir durum.
5478
yırtılma değil bir çeşit boyut değişimi olacak yani zamanda hem geri hem ileri hemde şimdiyi veya hızı veya zamanı aşaca
5478
ğımızdan dolayı kuantum mekaniği ile karşılaşacağız yani normal boyuttaki bir kişinin bunu görmeside imkansızdır
5478
ancak kişi elbette atomların parçalanmasını göreceğinde boyut açığı olacaktır
5478
yasaklanan ışınlanma deneyi yani teslanın yaptığı deneyde bir açık oluşmuş ancak kimse bunu yaşayanlardan başka kimse görememiştir
morgan4658
Tesla konusu resmen sehir efsanesi olmus