morgan4658
Olay ufkundan itibaren , uzay-zaman nasil bir hal alir?
morgan4658
Tamamen kisisel fikirlere acik bir soru.
Karadelikteki tekillik bir nokta mi, axisinden dolayi bir yuzuk mu?
Benim tartismalarda anlamadigim “ karadeligin ote tarati” nedir?
Bana gore olay ufku bir kure, zaten hicbir seyin kacamamasi degil de , zaten gidecek yerinin orada olmasi degil mi?
Uzayzaman olay ufkundan itibaren nasil bir bukulme yasar?
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Elbette gerçek durum nedir? Bilmiyorum.
Ama Karadelikleri hep bir huni gibi düşündüm. Geniş bir ağızdan , daralan bir boyun. Olay ufku da tam bu daralmanın keskinliştiği yer gibi...
Çünkü karadelikleri maddeyi sıkıştırıyor. Şırınga iğnesinde olduğu gibi, kütleyi sıkıştırabilmesi için dar bir alandan geçirmesi ile kütlenin enerji içeriğini sıkıştırabilir diye düşündüm.
Zaman bence dalgasal formda ve enerji aktarıyor. Bu yüzden, karadelikle karşılaştığında, kendi dalga sırasından kopup, karadeliğin içine doğru ayrı bir zaman sırası olarak girdiğini düşünüyorum. Bu şekilde alan daraldıkça, dalga genliğinin arttığını, bununda kütleyi daha da ileri gitmeye (düşmeye) zorladığını düşünüyorum. Bir bakıma yutkunan bir yılanın yemek borusunun etrafındaki kasların kasılması gibi...
Tabii düşen kütle için bir zaman genleşmesi var ama o tamamen ayrı bir konu.
Kütleyi iki türlü ele alabiliyoruz. Madde ve anti madde. Aslında kütle derken hep maddeyi düşünüyoruz ama anti madde içinde aynı terim geçerli.
Madde ve anti madde arasındaki farkın, Zaman dalgaları ile karşılaşma/karşılama açılarından kaynaklandığını düşünüyorum.
Yani örneğin 0_45 derece arası karşılaşmalarda kütle iken, 0_-45arası karşılaşmalarda, anti madde söz konusu bence. (Tabii bu karşılaşma, enerjinin titreşim doğrulusuna göre, rastgele değil)..
Eğer böyle bir ilişki var ise, kütle ve anti kütleyi oluşturan enerji paketçikleri, 180 derece faz farkına sahipler. Yani tam ve yıkıcı girişim yapabiliyorlar. Bu da atıksız enerjiye dönüşümü açıklar bence...
Karadelik içinde de maddenin bir kısmının, Zaman dalgaları ile kesişme açısının değişmesi ile anti maddeye dönüştüğünü ve madde ile karşılaşıp, birbirlerini "nötralize" ettiklerini hayal ettim.
Bu şekilde tamamen enerji formuna dönüşen kütleyi tekilleştirmenin yolu açılmış olurdu.
Karadelikteki tekillik daha çok bir alan bence, ama kesinlikle bir nokta değil.
Olay ufku öncesi, Uzay-Zaman dokusunun basıncı bu alanda (küresel olmasa bile 3 boyutlu) çok düşük. O yüzden bu alana giren maddenin gidecek başka bir yeri olmaması bencede makul.
Zaman genleşmesi, bence, tamamen, kütlenin en temel birimlerinde gerçekleşen bir olgunun sonucu. Bu yüzden, uzay-zaman dokusundaki bükülme kütle açısından dolaylı olarak etken. Kütle kendi süresini yaşıyor.
faruk-arslan8080
Karadelikler canavar gibi bakıyoruz. Galaksilerin varoluşu ve sistemin belli bir noktaya kadar devamlılığını sağlamak, galakside bulunan çöpleri toplamak ana fonksiyonları. Kabahati ise ışığı yutması. Soruna istinaden ışığı bezel kısmının her yerinde yutabiliyor ise, başka bir deyişle etrafindaki halkalardan içe doğru ışığa dair birşey görünmüyorsa, ve bunun yanında döndüğünüde biliyorsak, iki önerme olabilir. Burtayın dediği gibi huni şeklinde ise kendi içinde katmanları vardır ki en üst katman ışığı yutacak dercedeki en hızlı katmandır. Öte tarafa doğru hız azalır. Yada zayif ihtimal hız azalmaz. Bu durumda çekip yutma ve saçılım her tarafadir. Ama eger bir dönüşten bahsedebiliyorsak bu bize bir dönüş ekseni olduğunu bir agiz kisminin bulunduğunu ve her açıdan farklı görüntulenebilecek bir yapıda olduğunu gösterir. Dünyanın güneşle olan yörünge açısından kuzey yarım kureyi kesip bir kenara alarak elimizde kalan güney yarım kürenin şeklini dusunebiliriz.
muhammed-taylan9078
Uzay-zaman dokusunu yalnızca kara delikler değil kütlesi olan herşey büker.
Yani kütlesi olan herşeyin bir olay ufku vardır hatta dünyamızın dahi. Ama dünyamızın Olay ufkunun çapından fazla olduğu için bu etkileri göremiyoruz hatta bu etkiler oluşmuyor.
Lakin kara deliklerin çapları olay ufkunun çapından küçük olduğu için bu etkileri oluşuyor (olay ufkuna giren herhangi birşeyin kaçamaması gibi) ve bu etkileri görebiliyoruz.
Olay ufkundan sonra ise karadeliğe gelen bütün ışıkları görebiliyoruz bu ışık olay ufkunda hapsolduğu için büyük miktarde enerji söz konusu eğer olay ufkunu da geçersek (tabi hiçbir şekilde ölmediğimizi varsayarsak) büyük ihtimalle karadeliğin yüzeyine ulaşacaz (evet kara deliklerin yüzeyleri var bunu biliyoruz)
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Huni şekli için ufak bir ekleme:
Benzetmedir.
Yüksek doku elastikiyetine ve yırtılmazlığa sahip bir balon düşünün. düzenli olarak şişiyor. Ayrıca bu balonu bir eksen boyunca da dönmeye tabii tutalım. (Bir kuvvet oluşutrabilmek için)
Balonun iç yüzeyine, çeşitli yoğunlukta parçacıklar koyalım.
Balonun rotasyonu ile bu parçacıklar yoğunluklarına göre, balonun iç yüzeyinden dokuya batacaklardır. Çok yoğun olanların batma derinliği, doğal olarak daha fazla olacaktır.
Bu noktalarda balonun dokusu bir huni biçimi alır ama, balonun iç yüzeyinde yaşaşaynlar için bu huni tespit edilemez ve iki boyutludur. Hangi noktadan yaklaşırsa yaklaşsın, göreceği hep aynı şey olur. 2 boyutlu bir çökme alanı.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Huni şekli için ufak bir ekleme:
Benzetmedir.
Yüksek doku elastikiyetine ve yırtılmazlığa sahip bir balon düşünün. düzenli olarak şişiyor. Ayrıca bu balonu bir eksen boyunca da dönmeye tabii tutalım. (Bir kuvvet oluşutrabilmek için)
Balonun iç yüzeyine, çeşitli yoğunlukta parçacıklar koyalım.
Balonun rotasyonu ile bu parçacıklar yoğunluklarına göre, balonun iç yüzeyinden dokuya batacaklardır. Çok yoğun olanların batma derinliği, doğal olarak daha fazla olacaktır. (Dokuyu bükme oranı)
Bu noktalarda balonun dokusu bir huni biçimi alır ama, balonun iç yüzeyinde yaşayanlar için bu huni tespit edilemez ve iki boyutludur. Hangi noktadan yaklaşırsa yaklaşsın, göreceği hep aynı şey olur. 2 boyutlu bir çökme alanı.
Burada önemli nokta; parçacıkların yoğunluğu, ağırlıklarından ziyade belirleyici olacaktır.
pikacu9892
Özellikle büyük kütleli cisimler, içerisinde bulundukları uzay-zaman dokusunu, tıpkı gergin bir çarşaf üzerine bırakılan ağır bir top gibi bükerler. Bu bükümün etki edebildiği bölgeden geçen her cisim, uzay-zamanın dokusundaki bu bozulmadan etkilenir. Buna kütleli-kütlesiz her cisim dahildir. Örneğin Ay'ın Dünya'nın yörüngesinde dönmesinin nedeni, aralarında bulunan çizgisel bir çekim kuvveti değildir. Dünya'nın uzay-zaman dokusunu bükmesinden ötürü oluşan çukur içerisinde Ay'ın dönüp durmasıdır eyer boyleyse ayda dunyayı etkilemeli ve dunya gunesin etrafında donerke neden hızlanıp yavaslar ve uzaklasıp yaklasır
morgan4658
Ancak evren bilincli bir sistem degil, kaldi ki evrim gecirip de her cisme bir gorev yuklemek bana oldukca anlamsiz geliyor.
Karadelikler uzayzamani , icindeki bilinmezlikle birlikte sonsuz sekilde bukebilmesinden dolayi, farklidir.Canavar gibi gorenler fazla holywood bagimlilari olabilir.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Bilginin kolay kolay kaybolmadığı gerçeğinden yola çıkarak, evrenin kendisine ait özel bir bilinci olabilir bence.
Tek başına iken aptal bile denemeyecek zeka'daki arıların, karıncaların sibernetik çözümlerine ve yöntemlerine, ürünlerine bakınca farklı bir bilinç düzeyi ile karşılaşmıyor muyuz?
Damarlarımızda gezinen alyuvarın veya diğer hücrelerin bilinç düzeyi var mı? Var ise ne kadar olabilir ve diğer nücreleri nasıl algılıyor olabilir?
Üstelik beyin hücrelerimizin her birinin bilinci, bireysel bilincimizle ne derece rekabet edebilir veya hatta farkında olabilir?
Kara delikler bir bilincin değil, bir sistemin dengeleyici unsurları.
Bilinç dediğimiz şey nedir? Yarın öbürgün yazılımlar, fiziksel hiç bir varlıkları olmadan bilinç kazandıklarında ne olacak?
Di mi?
morgan4658
Kesinlikle inorganik bir sistemin , bir idare mekanizmasi olmadan bir bilinc kazanmasina ihtimal vermiyorum.
Tasi atarsan uzaga gider, ayni kutuplar birbirini iter.Ama etkinin tepkinin , nedenin sonuc iliskisinin hicbir sekilde bilinclenmesi beklenemez.