ea1339
Işık hızına çok yakın bir hızda giderken ileriye doğru bir cismi hız kazandırarak fırlatırsak bu cismin bağıl hız kavramına uygun bir şeklide ışık hızını aşamamasının sebebi nedir?
optimus1009
kütlesidir sanırım
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Kast ettiğiniz şeye Galileo dönüşümleri diyorlar. Belli bir hısa uluşamış bir platfonmda, göreli olarak hareketsiz nesneye hız vererek, hem platformun, hem de platforma göre nesenin hızlarını toplamak.
Düşük hızlarda işe yarasa da, ışık hızının yüksek yüzdelerinde işe yaramaz. Doğru hesaplamak için Lorentz dönüşümü lazım.
Ama sonuç farketmez, her durumda toplam hız ışık hızının altında olacak.
isterse platform %99C de iken, nesneyi %99C ile atın.
Oysa ışık hızı sabit ve tüm gözlemciler için hangi platfomda olursa olsun aynı :-) ...
Sebebi aslında basit ama açıklaması karmaşık. Çok kısa olarak, hareketin olduğu uzamsal boyut üzerindeki, boyut daralması ve zaman genleşmesi... (Platforma göre ulaşılan hız, gerçek hızın bir türevi sadece...)
Hızı zamana göre değerledirdiğimizi göz önüne alırsanız sanırım birz kavrayabilirsiniz.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
Kast ettiğiniz şey'e Galileo dönüşümleri diyorlar. Belli bir hıza uluşamış bir platformda, göreli olarak hareketsiz nesneye hız vererek, hem platformun, hem de platforma göre nesnenin hızlarını toplamak.
Düşük hızlarda işe yarasa da, ışık hızının yüksek yüzdelerinde işe yaramaz. Doğru hesaplamak için Lorentz dönüşümü lazım.
Ama sonuç farketmez, her durumda toplam hız ışık hızının altında olacak.
isterse platform %99C de iken, nesneyi %99C ile atılsın.
Oysa ışık hızı sabit ve tüm gözlemciler için hangi platfomda olursa olsunlar; aynı :-) ...
Sebebi aslında basit ama açıklaması karmaşık.
Çok kısa olarak, hareketin olduğu uzamsal boyut üzerindeki, boyut daralması ve zaman genleşmesi... (Platforma göre ulaşılan hız, gerçek hızın bir türevi sadece...)
Hız'ı, Zaman'a göre değerledirdiğimizi göz önüne alırsanız sanırım biraz kavrayabilirsiniz.
optimus1009
Buray şimdi hesaplama filan diyoruzda ; ışık hızında veya bu hıza yakın bir hızda giden birşey zaten enerji haline dönmüş olmaz mı?Eğer böyle oluyorsa arkadasın sorduğu sorunun zaten gerçeklikle alakası kalmıyor.Yani elinde fırlattığı nesne ve kendisi zaten aynı enerji türü olmuş olur ki ne elinde ki nesne artık eski nesnedir ne de kendi. Hepsi atom altı partiküllerine ayrılmış bir şekilde hareket etmez mi?Dolayısıyla bilindik işlem zaten yapılamaz.Ortada fırlatılacak nesne ve fırlatacak kimse de yoktur (yani enerji halindedirler) demek olur ki; buna cevap aramak zaten boş.Ama böyle olur mu işte orasını bilmiyorum.yani bir cisim uzay ortamında ışık hızında giderse enerjiye mi dönüşür? e enerjiye dönüşürse zaten bu soruya cevap aramak saçma.
optimus1009
Enerjiye dönüşmediklerini farzedelim.Bu sefer o cisim, ancak ;onun elindeyken ışık hızına yakın gidebilir. Elinden çıktığı an işler değişir.
Çünkü; hızını ondan almakta. Kaynaktan ayrılırsa ;kaynağın olusturduğu elektromanyetik boslukta biraz ileri gider fırlattığında ki o boslukta kaynağın dışı değildir. Ondan biraz ileri gider diyorum.Sonra hızı yüksek sekilde düşmeye baslar atılan nesnenin.Otobüs içinde anahtarı ileri atarsan bişey değişmez otobüsle bütün sonuçta ama dısarı atarsan bunun gibi düşün.
İşte ışık hızında giden uzay mekiği içinde tabancayla ateş etsen hersey normal görünür. Gözlemciler açısından. Ama dışarda ki silahı ateşlemeye kalksan bence uzay mekiği o hızda giderken bir manyetik alan olusturacağı için uzay aracının birazcık dışı da içi gibi olur. Ateşlediğinde kurşun biraz ileri gider sonra aniden hızı düşüp geride kalır.
Dolayısıyla fırlattığı nesneyi gittiği hızdan daha yuksek bir hızda fırlatacak ki anca aracın hızını geçip gitsin.Tabi o süratte eliyle bişe fırlatamaz o baska. :d
Onun yerine el feneri tutacak veya lazer ateşleyecek olursak ışık geçip gider ama uzay mekiği ışık hızındaysa evren de de son surat ışık hızı olduğu için bu sınırı geçmesi düşünülemez,aynı giderler heralde : D ışık biraz öne düşer. artık dısarda ki manyetik alan sınırı ne kadarsa o kadar.Zaten o sınır aracın tüm ışık hızında olduğu alan olduğu için otobüs içi gibidir. Ondan.
Tabi yanlışta olabilir. Test etmem gerek :D biraz sallamasyon oldu :/ hayal gucu diyelim.
burtay-mutlu-shibumi-tr6061
öptümus , o hızlarda maddenin nasıl enerji formuna dönüştüğünü açıklayabilirsen, ilk yorumunu ele alabiliriz.
İkinci yorumun ise hala gözlemlediğin deneyimlere dayanıyor.
Soruda 2 ortam ve 2 gözlemci var. Bir tanesi tamamen dışarıda, ikincisi ise platformda..
Atılan nesnenin ilk hızı platformdaki gözlemciye göre sıfır. En dıştaki gözlemciye göre ise platform ile aynı zaten.
Ancak platform üzerindede olsa, nesne fırlatıldığı anda yani platformal teması kesildiği anda üzerinde iki hız ile bağımsız oluyor.
İlki platformdan kaynaklanan hızı, ikincisi ise fırlatılması esnasında platforma göre verilen hız.
Platformdan bağımsızlaştığı zaman, bu hesabı sadece atılan nesneye göre yapabilirsin.
Üstelik diyelimki 0.9 C ile A yönüne giden bir platformdan, 0.5 C ile , tam zıt yöndeki B yönüne doğru fırlatıldığını düşünelim.
Hesapta gene Lorentz'e güvenmek zorundasın. Alıştığımız mantıkla, 0.4C ile A yönü diyemeyiz.
Çünkü platformla 0.9 C hızı ile giden A nesnesinin durağan kütlesi ile platformdan 0.5C ile fırlatılan A nesnesinin durağan kütlelesi, aynı değil. (Bunu bir ipucu olarak ele alabilirsin)
optimus1009
açıklama yapamayacağım.ama neden olamayacağının da açıklaması lazım d.
Şimdi bu hadron çarpıstırıcılarında (lhc) proton ışık hızına yakın mı gidiyor?ne kadarlık bir hıza çıkıyorlar acaba. Işık hızından saatte sadece 11km yavas gidiyormuşlar diye öğrendim.ne kadar doğru bilmiyorum.
Böyleyse demek ki proton form değiştirmiyor demek mi oluyor?Sadece titreşimi,kütlesi filan mı artmış oluyor?
Tabi birde elektron var bu ne kadar ışık hızına yaklaşır bilmiyorum.Herneyse sonuçta uzay mekiğine dönecek olursak. Haliyle atomlardan oluşacağı için bu mekik, ışık hızına yaklaştıkça protonları ve elektronları hız olarak dengesizleşmez mi?Veya atomlar içi nükleer kuvvet bozulmaz mı?Atom içe çöker mi veya dağılabilir mi?ışık hızına yaklaştıkça elektron ayrılıyormuş atomdan ne kadar doğru? bilmiyorum.
Şimdi bunların hiç birinin cevabını bilmiyorum.Belki de saçma sorulardır.
Bir de karadeliklerin çekim kuvveti, ışığın kaçış kuvvetinden yuksek ki ışık kaçamıyor ve fotonlar orda kendi hızlarından daha hızlı karadelik içine çekilip baska bişeye dönüşüyor olamaz mı?Gezegenlerin atom ve moleküllerine ayrılıp çekilmesi gibi.Proton ve elektronlarına da ayrılıp çekiliyorlar, belki bunlar da alt parçacıklarına ayrılıp ışık hızının üst bir hızında içeri çekiliyor olabilirler.mi acaba :d hiç bir fikrim yok.
Belki uzayı büküyordurlar diyecem ama videolarda maddeyi,gezegenleri,yıldızları filan spagetti gibi tutup uzatıp içeri çekiyor.yani çok enterasan.ışık hızına yaklaştıkça form değiştirmeye başlıyor olabilir madde.belki de değil.sanırım ışık hızını geçmediği müddet form değiştirmiyorlar. Lhc lere göre öyle olması gerek gibi anladım.
vide-supra1191
Çünkü uzayda bulunduğunuz referans noktasına göre olayların gerçekleşme zamanı ve gözlem yapılan uzayın kendisi bozuluyor, çarpıtılıyor ya da saptırılıyor. Bunlar bizzat fiziksel kurallar dahilinde oluyor yani uzayın işleyişi böyle. Mesela gözlemlediğiniz bir araç sabit hızdan 0.5 c hıza bir miktar enerji harcayarak çıktı diyelim. Aynı miktardaki enerjiyi motoruna besleyerek tekrar hızlandığını düşündüğünüzde bir 0.5 c hız artışı daha olması gerekiyor gibi. (Galileo referans dönüşümlerine göre ki öğrendiğimiz fizik dersleri de bu şekilde hızları toplardı) Fakat biz dünyadan bu aracın hızı ölçtüğümüzde mesela 0.7 gibi bir değere ancak ulaşabildiğini görüyoruz.
Bunu daha iyi anlamak için bir örnek var aslında. Boyu bir tren ile aynı olan bir dağ tüneli düşünün. Biz uzaktaki bir referans noktasından trenin tünele ne zaman girdiğini ve ne zaman çıktığını görebiliyoruz. Tren yeterince yüksek hızda gidiyorsa bir anda tren tünelle aynı boyda olmasına rağmen biz trenin tünelin içinde tamamen yok olduğunu görüyoruz. Trenin içerisindekiler ise referans noktaları tren olduğu için tünelin kısaldığını dolayısıyla trenin girişte ve çıkışta bir miktar dışarıda kaldığını görüyorlar.
Olayı daha da dramatik hale getirecek olursak bir kişinin de tünelde beklediğini, tünelin giriş ve çıkışına devasa giyotinler yerleştirdiğini düşünün. Amacı iki gyotini aynı anda, tren tam içerideyken indirebilmek. Kişi yaklaşan trenin hareketinden dolayı daha kısa olduğunu görerek bunu da gayet başarılı bir şekilde treni kesmeden yapabiliyor. Trenin içerisindeki gözlemciler ise tünelin olması gerektiğinden daha kısa olduğunu ve treni kesmesi gerektiğini düşünüyor. Fakat gerçekte gördükleri şey ise öndeki giyotinin tren daha varmadan düştüğü, ardından hemen kalkarak trenin geçmesine izin verdiği, arkadaki giyotinin ise gecikmeli olarak düşerek trenin kesilmesini kıl payı engellediği oluyor. Bunların hepsi hem gerçek hem de yanılsama. Aynı anda olduğunu sandığımız tüm olaylar, mesafeler ve zamanın geçtiği miktarlar tamamen göreceli. Evren kendi kurallarını hileli bir şekilde gerçekliğe dönüştürüyor gibi yani.
vide-supra1191
Çünkü uzayda bulunduğunuz referans noktasına göre olayların gerçekleşme zamanı ve gözlem yapılan uzayın kendisi bozuluyor, çarpıtılıyor ya da saptırılıyor. Bunlar bizzat fiziksel kurallar dahilinde oluyor yani uzayın işleyişi böyle. Mesela gözlemlediğiniz bir araç sabit hızdan 0.5 c hıza bir miktar enerji harcayarak çıktı diyelim. Aynı miktardaki enerjiyi motoruna besleyerek tekrar tekrar hızlandığını düşündüğünüzde her bir hızlanma aşamasında kazanılan hız miktarı sürekli azaldığı gözleniyor. Yani bizim referansımıza göre bu aracın hızını arttırması bir süre sonra sonsuz miktarlarda enerji gerektirmeye başlıyor. Fakat biz dünyadan bu aracın hızı ölçtüğümüzde mesela 0.9 gibi bir değere ancak ulaşabildiğini görüyoruz.
Bunu daha iyi anlamak için bir örnek var aslında. Boyu bir tren ile aynı olan bir dağ tüneli düşünün. Biz uzaktaki bir referans noktasından trenin tünele ne zaman girdiğini ve ne zaman çıktığını görebiliyoruz. Tren yeterince yüksek hızda gidiyorsa bir anda tren tünelle aynı boyda olmasına rağmen biz trenin tünelin içinde tamamen yok olduğunu görüyoruz. Trenin içerisindekiler ise referans noktaları tren olduğu için tünelin kısaldığını dolayısıyla trenin girişte ve çıkışta bir miktar dışarıda kaldığını görüyorlar.
Olayı daha da dramatik hale getirecek olursak bir kişinin de tünelde beklediğini, tünelin giriş ve çıkışına devasa giyotinler yerleştirdiğini düşünün. Amacı iki gyotini aynı anda, tren tam içerideyken indirebilmek. Kişi yaklaşan trenin hareketinden dolayı daha kısa olduğunu görerek bunu da gayet başarılı bir şekilde treni kesmeden yapabiliyor. Trenin içerisindeki gözlemciler ise tünelin olması gerektiğinden daha kısa olduğunu ve treni kesmesi gerektiğini düşünüyor. Fakat gerçekte gördükleri şey ise öndeki giyotinin tren daha varmadan düştüğü, ardından hemen kalkarak trenin geçmesine izin verdiği, arkadaki giyotinin ise gecikmeli olarak düşerek trenin kesilmesini kıl payı engellediği oluyor. Bunların hepsi hem gerçek hem de yanılsama. Aynı anda olduğunu sandığımız tüm olaylar, mesafeler ve zamanın geçtiği miktarlar tamamen göreceli. Evren kendi kurallarını hileli bir şekilde gerçekliğe dönüştürüyor gibi yani.
optimus1009
vide supra; bu bahsettiklerin beynin oluşturduğu birer algı yanılsamasından baska bişey değil bence. evrende hile olmaz.eşyanın uzaktaki gözlemciye göre küçülmesi, sudaki kalemin kırık görünmesi vs. de verdiğin örnekler gibidir.
Gerçekte olan ne ise, o oluyordur. Algılar değişebilir. Gerçeklik trenin içinde ki veya dışında kine göre değişmez bence. Bu algıda ki kusur gibi daha çok. Hem bir parçacık aynı anda iki yerde olamaz, bu da çok saçma. Belirsizlik ilkesi.Bu ilke yanlış anlaşılmış fikrimce. Bunlar parçacığın hızı ve titreşimi ile alakalı olabilir. Bir demir çubuk düşün. Bunu bir yere vurup titreştirdiğinde titreşimine göre bir çok noktata aynı anda gidip geliyormuş gibi olur. ilk hamlede tutamaya bilirsin. Tuttuğunda da seni acayip sallar zaten.veya demir hiç titreşimiyor gibi görünür tuttuğunda elektrik çarpmıs gibi olursun.İşte demek istediğim evren hile ile çalışıyor olamaz.parçacığın hızı ve konumu hesaplanabilmeli.ışıktan daha hızlı birşey bulunursa zaten bu izafiyet teorisi sarsılır. Tabi bunlar hep teori. Yanlısta olabilir d. test edip denemek lazım.Ama sıkıntı şu ki; test ederken de olaya karışıp olayı enerjimiz ile etkiliyoruz. Çok küçük ökçeklerde ki parçacıklar etkileniyorlar azcık bişeyden : d çift yarık deneyi gibi.
optimus1009
bir parçacık olduğunu hayal et.istediğin zaman diğer bir parçacığın hızını ve konumunu hesap edip onu yakalayabilirdin.
vide-supra1191
Bu yazdıklarım benim kişisel görüşlerim değil, özel göreliliğin temelidir. Göreceli hızlarda cisimlerin boylarının kısalması ve saatlerinin yavaşlaması oldukça iyi kanıtlanmış olgulardır. Hatta akım geçen bir telde manyetik kuvvet oluşmasının sebebi de elektron ve protonların aralarındaki göreceli hareket sonucu oluşan bu kısalma olgusudur.
Bu ve bunun gibi daha bir çok olgunun temeli bu olgulardır. Kafa karışıklığına izin vermeden biraz araştırma yaparak ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz.
vide-supra1191
LHC de protonun hızı %99.99991c ye kadar çıkabiliyor. https://journal.batard.info/post/2008/09/12/lhc-how-fast-do-these-protons-go
vide-supra1191
Bu yazdıklarım benim kişisel görüşlerim değil, özel göreliliğin temelidir. Göreceli hızlarda cisimlerin boylarının kısalması ve saatlerinin yavaşlaması oldukça iyi kanıtlanmış olgulardır. Hatta akım geçen bir telde manyetik kuvvet oluşmasının sebebi de elektron ve protonların aralarındaki göreceli hareket sonucu oluşan bu kısalma olgusudur.
Bu ve bunun gibi daha bir çok örneğin temeli bu olgulardır. Kafa karışıklığına izin vermeden biraz araştırma yaparak ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsin.
optimus1009
yok senin görüşün olmadığını biliyorum vide supra.ben kendi fikrimi söyledim görelilik teorisi hakkında.
işte saatlerin yavaslaması,ikizlerin birinin genç kalması filan onları oluşturan atomların yavaslaması ile alakalı olmalı.bilirsin. Zaman dediğin olgu maddenin hareketi ile ortaya çıkan bir mefhum.onun için böyle şeyler bana gerçekçi gelmiyor.
Aynı şekilde mutlak sıfıra yaklaştıkçada zaman yavaşlar. İşte nedir. Atomu dondurursan elektron, proton,notronun titreşimi düşer,hızı yavaslar.Böyle bir ortama saati atıp gözleyecek olsan, saatin yavasladığını görürsün.Mesela cryonics projesi; burda da insanlar dondurularak hücre bütünlüğü sağlanmaya çalışılıyor.Aslında olan ise hücre atomlarının yavaslaması ve dısarı ile etkilişim yasamaması.Gerçi bu biraz kimyaya giriyor. Tam emin deilim ama mutlak sıfırda elektron yavaslarmıs.Bu dondurma işinde onları çözecek olsalar hücre bütünlükleri bozulur mu bilmem.sonuçta çok az da olsa hücre enerji harcıyordur. neyse.bu örnek dedim gibi kimyaya kaçtı ama merak ettim d. sonuçta mutlak sıfıra yaklaştıkçada zaman yavaşlar.
senin bu konular hakkında görüşün nelerdir. istersen paylasabilirsin.elestirede bilirsin yanlış gelen yerler varsa.
vide-supra1191
Ben sadece bu konunun ve yazdığım örneğin beyinde gerçekleşen bir algı yanılsaması olduğunu düşünüyorsan konuya yeterince hakim olmadığını söylemek istedim. Aynı şekilde mutlak sıcaklığın da bu konu ile bir alakası bulunmamakta. Kısaca belirtmek gerekirse mutlak sıcaklıkta dahi maddenin bütün kinetik enerjisini alamıyorsun. Madde mümkün olan en düşük enerjili konum olan sıfır noktası enerjisi adı verilen bir duruma alıyor kendisini. Bunun sebebi de belirsizlik ilkesinden geliyor. Parçacıkların olası bütün enerjileri alıp onları hareketsiz konuma getirebilseydin eğer bu aynı zamanda onların momentum ve konumlarını da öğrenebileceğin anlamına gelirdi ki bu da belirsizlik ilkesinin ihlali olurdu. Bu yüzden alabileceğin bütün enerjiyi alsan dahi hareketi durdurman mümkün olmuyor. Hareket olmasına rağmen aktarılabilecek bir enerji yok yani artık daha fazla ısı kaybederek soğumaları da mümkün olmuyor. Fakat bunun zaten zamanla hiçbir alakası yok. Böyle bir ortamda zamanın yavaşladığına dair hiçbir bilgiyle karşılaşmadım.
Asıl konu olan göreceli hızlardaki cisimlerin saatlerinin yavaşlaması ise oldukça kolay bir trigonometri ile kolayca hesaplanabiliyor.
optimus1009
açıklama için tesekkür ederim.konuyu tam anlamamışta olabilirim ama bunlar bana zaten bir algı yanılsaması gibi gelmiyor.benim dediğim algı yanılsaması gözlemciye göre olanı yoksaki olaydan etkilenen kişinin, nesnenin bir gerçek dışılığı değil.
Seni de uğrastırıyorum, vaktini alıyorum ama şöyle söyleyecek olursam yüksek hızda cismin kütlesi artar diye biliyorum.bunun için ışık hızına yaklaşmış bir uzay mekiğinde kişinin atomları çok hızlı hareket edeceğinden kütleleri,titreşimleri artacak gibi geliyor.bu sebeple ışık hızında giden bir canlı için atomları içinde bulundukları duruma göre yavaslıyor gibi olacaklar.yani evet o saat için dışardaki saate göre zaman farklılaşacak.zaman ağır akacak.o durumda ki birşey için olması gereken odur. Bu onun için bir yanılsama olmaz zaten.Burda saatin atomları ağırlaştığı için zaman duruyor gibi olabilir. Atomun hızı azalmış titreşimi ise çok fazla artmıştır.neyse bu konu beni aşar. Dediğin gibi biraz daha arastırıp öyle konussam daha iyi d. beynim yandı :D
omer-faruk-icen1374
Kütlesi olan hiç bir madde ışık hızına ulaşamaz. Çünkü ışık hızına ulaşan en küçük kutlede bir atom bile sonsuz kütleye sahip olur ve onu o kütleye ışık hızında tutmak için de sonsuz enerjiye ihtiyaç vardır.
optimus1009
Ömer bilgi için tesekkürler. Fakat şimdi bu karadelikler bahsettiğin sonsuz enerjiyi sağlıyor olamazlar mı?Proton ne kadar hızlı ve kütlesi ağır olursa bir karadelik için bu en sevdiği davranış biçimi olmaz mı?Sonuçta kendine doğru hızlanıp gelen bir madde var hatta bu gelen madde(Proton) yakşaştıkça kütlesi de artıyor.Bu onu iyce çıldırtmaz mı?Daha süratli içine çeker. O (Proton) ağırlaşıp hızlandıkça bu karadelikleri iyce güçlü yapaz mı?Dolayısıyla bu proton karadeliğin merkezde bir noktasından sora ışık hızını geçebilir gibi geliyor. Bu düşüncem yanlış mı acaba?