yunus-ilik5290
bilinç, mekanik ortam hızı be zamanına göre elektrik- elektromanyetik iç hızın zamanından oluşan zamanlamamı? haliyle kuantsal alanmıdır?
necmi-tufek7866
"Bilinç" tanımınız nedir?
"Bilmek, farkına varmak, kendisinde ve çevresinde olanların neden ve nasıl olduğunu anlamak" gibi bir tanım yapıyorsanız "beyin" bu işi yapıyor. Onun yapısı da zaten biliniyor.
Ama kastınız "ruh" "öz benlik" gibi bir anlayış ise, orada bilinmezlik unsuru oluşuyor ve bir sonuca varmak imkansızlaşıyor.
Bunu şöyle tanımlayabiliriz;
Madde, kendi davranışları yüzünden periyodik, kapsamlı ve ardışık işlemler yaratır ve bunu düzenli ve kalıcı bir hale getirirse (fraktal) oradan ayrıntılı, çok kapsamlı yapılar meydana gelir. Yine bu yapılar daha ayrıntılı, daha düzenli ve enerji kullanıp daha da düzenli yapılar meydana getirirse işte o zaman "beyin" gibi bir yapı, maddenin kendi davranışı sonucu hiç bir müdahale olmaksızın meydana gelebilir. Evrim denilen şey budur.
Ama, eğer bilinç dediğiniz kavramı, madde olmadan da var olabilen, maddeden bağımsız bir şey "töz" olarak kabul ediyorsanız bunun nereden kaynaklandığını, geldiğini, insanın bunu nasıl kullanabildiğini çözümleyemezsiniz. Evrenin maddesinden kaynaklanmayan bir şeyin yine evrenin maddesine nasıl ve ne şekilde adapte olup çalıştırdığını açıklayamazsınız.
Eğer böyle bir şey arıyorsanız, yapacağınız şey sadece "inanmaktır". Bunu çözmeye, evrenin maddesiyle açıklamaya çalışırsanız bir sonuca varamazsınız diye düşünüyorum. Boşuna bir çaba harcamış olursunuz bence...
yunus-ilik5290
madde bedenimiziz iletişimi elektro kimyasal sağlanmaktadır yani maddede dış kütlesinyle uzayda hareket ederken bide parçacığın kendi iç hızı olduğunu görmekteyiz buns benzer şekilde bedenin bi dış mekanik ortamdaki hızı be bunu hareket ettiren iç organize elektriksel hızı var. haliyle bu hızların zaman kazanımıdır bilinç. aldığı duyuları tekrar birleştirip hafızadakilerle elektriksel hızda karşılaştırmayı çok kısa zamanda yapmaktadır . ve bunu yine zamanda yapmakta be çevresi ve tüm bedeniyle sürekli etkileşip son anımızın bilincini oluşturduğunu düşünmekteyim. hatta bu konuda ilki yayınlandı ikincisi yakında yayınlanacak. ilkini ücretsiz ekitaprojesi . com dan ücretsizler bölümünden indirebilir ikincisinin taslağını eğer emailini gönderirsen isteyenlerede gönderebilirim.
yunus-ilik5290
yani bilinç bilginin organize etkileşimini, (görüntü ve kimya işleyişinede bilgi olarak bakmalıyız.) zamandaki son bileşim sonuç halidir. elektriksel olduğundan belki elektromanyetik alandır. haliyle kuantsaldır diye düşünüyorum
necmi-tufek7866
Enerji ve madde farklı şeyler değildir. Maddenin hareketini ortadan kaldırırsanız enerjiye dönüşür. Enerjiye hareket verirseniz maddeye dönüşür.
Yani enerji "salt" enerji formundayken boyutsuzdur. Bir mekan kaplamaz. Kütlesiz olan bu enerji hareket "momentum" edindiği zaman madde olur. Sizin anlayışınıza göre, bu iki nicelik ilişkili olmalı ki aralarında iletişim olsun. Ama bence böyle bir şey olmaz. Salt enerji insan bedeniyle etkileşim yapmaz.
İnsanı meydana getiren madde enerjiden meydana gelir. Ama ondan sonra enerjinin başka bir iletişimi olmaz insanla. Bunun için kuantsal bir iletişim parçacığı yoktur, olamaz. Çünkü kütlesiz salt enerjinin kuantası (parçacığı) yoktur. (Olsa zaten madde olur.)
Yani, yukarıda da söylediğim gibi madde ve mananın iletişim kurduklarını gösterebilecek hiç bir şey yoktur. Bu yüzden zaten, inancın sağlamasını yapamazsınız. Bağlantıyı gösterip "ispat" olarak kullanamazsınız. Zaten o zaman "inanç" olmaz, "ispatlı mecburiyet" olur.
Sizce "Yaratıcı" böyle bir şeye tenezzül eder mi? İnsana bazı şeyleri vermiş, bazı şeyleri vermemiştir. Ve inanmak için maddi ispat gerekmediğini, zaten böyle bir ispat olsa, onun "inanç" olmayacağını ve bir kıymeti olmayacağını söylemek yanlış bir söylem olmaz gibi geliyor bana.
yunus-ilik5290
temel olarak elektrik etkileşimli yani elektron etkileşimli ışık yayılımından bahsediyorum hocam. ve madde ile enerji arası benzerlik nasılsa ruh , bilinç arası benzerlikte öyledir diyorum. mavi beyin projesinde Hanry markrem’in nesnelerin beyindeki görüntüleri üç boyıtlu ve tabiiki zamanda görüntülenen videosunu izleme fırsatınız oldumu hıcam. bilinç konusuna çok kafa yordum ve böyle bi sonuca ulaştım. beyin üzerine çok araştırma yapıp böyle bi düşünceye vardım. inancında herkeste olan diyer duygulardan farkı olmadığını anladım. bilinci duyuların daha yoğunlaştığı kısaca tarif edersem duyuların duyusu olarak gördüm. tıpki atomlar hücreleri hücreler dokuları dokular organları onlar sistemleri sistemler birleşimide bizleri oluşturması benzeri. haliyle farklı duyulardan alınan bilgiler beyinde bedenle etkileşim içinde tüm sistem ve çevresiyle organizasyonunun son zaman veriside bilinci oluşturuyor görünmektedir ve bu organize etkileşim zamanda sürüp gitmektedir.
yunus-ilik5290
bizler bulunduğumuz dünyadaki mekanik ortam hızının elektrokimyasal hızındaki bilgiyi birleştirim zamanda yoğunlaştırmasından zaman kazanan canlılarız. bilinç zaten zaman kazanımı için temelde gelişmekte gibi görünmekte. tabii bu yemel etken .
necmi-tufek7866
Sanıyorum "kavram" kargaşası sizi yanlış değerlendirmeye götürüyor gibi...
Madde ile enerji ve ruh ile bilinç farklı şeyler değildir. Bunu anlatmaya çalışıyorum.
Enerji, evren yaratılırken bazı sıcaklık derecelerinde fazlar geçirmiş ve bugün yaşadığımız ortam oluşmuştur. Artık ondan sonra evren dışından bir enerjinin evrenle bir ilişkisi yoktur. Evrenin toplam enerjisi sabittir. Olaya katılan tüm enerji (momentum) hareket edinerek kütle oluşumunu sabitlemiştir. Yani büyük patlamadan sonra evrenin toplam momentumu, toplam enerjisi, toplam kütle özelliği artık değişmez durumdadır. Bunlar kendi aralarında aktarımlar, değişimler yaparlar ama bunun dış evrenle hiç bir alakası yoktur. (Enerjinin korunumu bunu anlatır)
Ve evrenin içindeki enerjinin hareketi farklı, farklı değildir. Yani, enerji farklı bir şey, kütle farklı bir şey değildir. Aralarındaki ilişki birbirleri için tamamlayıcı ve gereklidir. Farklı şey içermezler.
Etkileşimlerden kısaca bahsedeyim;
1-Elektromanyetik (etkileşim)
2-Güçlü kuvvet (etkileşim)
3-Zayıf kuvvet (etkileşim)
4-Kütle çekim etkileşimi.
Yani maddenin bildiğimiz temel etkileşimleri bunlar. "Elektron etkileşimli ışık yayılımı" derken neyi kastediyorsunuz bilmiyorum ama kütleli cisimlerin birbirlerine dokunmadan alışveriş yapabilmeleri için tek yol foton (ışık) alışverişidir. Yukarıda saydığım tüm etkileşimler de aynı yöntemi kullanır. Biz klasik fizikte "elektromanyetik etkileşimin (iletişim parçacığı) kuantası fotondur" diyoruz. Foton bu etkileşim sırasında ne yapıyor? Taşıdığı enerjiyi elektrona veya diğer parçacıklara aktarıyor. Onlar aldıkları enerji sayesinde hızlarını değiştirip farklı bir yörüngeye yerleşiyorlar. Bu atomun kütle-enerji dengesinde farklılık meydana getiriyor ve kimyasal-nükleer reaksiyonlara girebiliyor. Yani maddenin evrimini gerçekleştiriyor.
Peki, diğer etkileşimler farklı mı? Hayır. Hepsinin iletişim parçacıkları farklı isimlerle tanınsalar da özde hepsi de fotondur. Ama fotonları yaratan hareketin enerji ve hızı öyle yüksektir ki bazıları kütleli fotonlar yaratır. Güçlü ve zayıf kuvvet böyle fotonlar yaratır ve kütleli-kütlesiz olanları vardır. Kütle çekim gravitasyonu zaten kütlesiz bir etkileşimdir ve prensip aynıdır.
Yani, bir "bilinç" oluşuyorsa, bu sihirli, anlaşılmaz veya farklı bir şey değildir. Tüm bu evren malzemesinin davranış prensibi sonucu ortaya çıkan ve "kendi kendisinin farkına varma" derecesine gelen bir seviyedir. Bunun daha yüksek seviyesi olur mu? Bilmiyoruz ama yaşadıkça göreceğiz.
Bu "kendi kendisinin farkına varma" durumu şöyle bir şey;
Bir güneş eğer parlıyor ve enerji saçıyorsa "kendisinin farkında" demektir. Bunu şöyle anlatırlar; "Bir insan kendi ayakkabı bağlarından tutup kendisini kaldırabilir mi?" İşte güneş bunu yapabiliyor. Ve işte insan da kendi kendisinin farkına vararak "bilinç" geliştirmiş, kendi kendisini taşıyabilecek seviyeye gelmiştir.
Ben böyle değerlendiriyorum ve aksini ispatlamak için başkaca bir bilgi, veri yoktur bence...
İlahi söylem dışında elbette...
yunus-ilik5290
iç hareket dış hareket derken parçacığın bi iç oluştoranları hareketi ve bide parçanın kendisinin kople hareketi demek istedim başka uzay deyiller.elektron foton etkileşimi derken bahsettiğin foton soğurup salma yani sonuç olarak elektromanyetik demek istedim .hatta senin kuramı bu benzetmeye uyarladım nasılki fotonu soğurup salan elektron yine elektron olarak kalırsa güneşte evrenin alanından kütle çekimiyle kaybettiğini yerine koyabilir mantığıyla. henry merkramın mavi beyin projesinde nesnelerin görüntüsü bütünden bakıp görüntülendi yeni tekniklerle hocam.
necmi-tufek7866
Parçacığın iki türlü hareketi vardır. Biri "spin" denilen kendi öz hareketi yani kütlesiyle birlikte var olan hareketidir. İkincisi yörüngesel hareketidir. Bu iki harekete "açısal momentum" ve "yörüngesel momentum" denir. Birbirleriyle ilişkileri yoktur. Spin asla değişmezken, yörüngesel hareket değişebilir hatta bir başka kütleye aktarılabilir. Bu iki hareketin birbirleriyle bir bağlantıları, ilişkileri yoktur. Yani birbirlerini etkilemezler. Farklı şeylerdir.
Foton soğurulduğu veya salındığı zaman parçacıklarda sadece "hız" farkı yaratırlar. Parçacıklara başka bir şey veremezsiniz. Bir parçacığa enerji vermek demek onu hızlandırmak demektir. Yani tek olay "hız" dır. Başka bir etki yapmaz foton.
Güneş evrenden bir şey almaz. Enerji kaybediyor gibi görünür. Ama aslında öncesinde ürettiğini saçmaktadır. Yani fazla olanı saçar. Kütle çekimi yüzünden kendi malzemesini sıkıştırıp hızlandırdığı için reaksiyona neden olur ve bu da enerji üretir. Güneş bu enerjiyi saçar. Yoksa "dolmayan su kovadan nasıl taşsın?"
Henry Markram'a gelince;
Beynin nasıl çalıştığını anlamaya çalışıyor. Güzel de bir çalışma yapmış. Aslında benim ilgi alanım değil ama biraz iddialı ve abartılı konuşuyor. Yapay beyin yapmaktan bahsediyor, on yılda yaparız diyor ama bana kalırsa bunu yapabileceklerini hiç sanmıyorum. Yapsa, yapsa en fazla çok gelişmiş bir süper bilgisayar yapabilir. Hatta bu çalışmalar zamanla organik bilgisayar yapmaya bile varabilir. Ama insan beyni? Hiç sanmıyorum...
Ha, bilgi işlem için üst beyin tasarlanabilir. Zaten onun bilgisayardan farkı yoktur. Ama ilkel beyin? İşte o milyon yılların kalıtımını taşır. İşte onu yapamaz ve bu yüzden dediğim gibi en fazla bir süper bilgisayar yapar hepsi o. Kişilik ve bilinç veremez... (Bence)