vide-supra1191
Temel olgu uçağın, vakumda serbest düşmeye bırakılan bir nesnenin ivmesine eşit değerde bir ivme ile yer yüzüne doğru ivmelenmesi. Yani bu olgunun hem pilot marifeti, hem de motor gücü ile taklit edilmesi aslında. Bunu mümkün kılan uçak belirli bir irtifa aldıktan sonra bir anda motor gücünü keserek o andan itibaren bir parabolik eğri yörüngesi çiziyor. Pilot, bilgisayar tarafından oluşturulan yörünge ve hız değerlerine uyabildiği ölçüde bir serbest düşme ortamı yaratıyor. Teoride atmosfer içerisindeki havanın kaotik davranışı nedeniyle oluşan bu sürtünmeyi yok etmek imkansıza yakın bir doğruluk gerektirdiğinden tam olarak yerçekimsiz ortam demek doğru değil aslında ama belki uçak içerisindeki bir insanın fark edemeyeceği kadar düşük bir hata payı olabilir.
kerro-manio6507
Çok teşekkür ederim cevabınız için, bir şey daha soracağım bir insanı bir kutuya koysak ve onu yüksekten bıraksak yine yer çekimsiz ortam sağlanır mı? Bir yerde gördüm bunun olabileceğini söylüyordu ama nasıl olduğunu açıklayamadım
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Aslında olay göreceli. :-) Vide Supra'nın anlatım kalitesinde olamasam da; yerçekimsiz ortam yani serbest düşme hali, "neye göre?" olduğuna bağlı.
Düşerken, kutuyla ya da uçakla aynı hızda düşüyoruz. Yani uçağa ya da kutuya göre "hızımız sıfır", herhangi (düşme yönünde) bir tartı aracı bu nedenle ağırlığımızı sıfır olarak gösterecektir.
Biz kapalı bir ortamda, bulunduğumuz mekana göre, (o mekanla aynı hızda ve yönde olduğumuzdan) ağırlıksızız.
Bunu dünya'ya uyguladığımızda, mesela (hava direnci gözardı edilirse) paraşütçü atlayışında, dünyanın yerçekimi ivmesinden kaynaklanan düşmemiz (9.8 metre/saniyekare) e göre, aslında dünya ile aynı hızda ve yönde "bir yere (?)" doğru düştüğümüz sonucuna da ulaşıyoruz.
-------------------------------------------------
(Konu üzerine düşünceler)
Eğer öyle ise 2 ihtimal var: Ya küçük cisimler bu "bilinmeyen yöne doğru", büyük cisimlerden daha yavaş düşüyor... (Ki bunun anlamı, kütle büyüdükçe bir şey tarafından daha fazla direnç görüyor.)
Ya da büyük cisimlerin açtığı yolda bir tür basınç düşmesi oluyor, ki aynı yönlü hareket eden nesneler bu düşük basınç alanının en zayıf-düşük basınçlı noktasına itiliyor. (Hızlanan bir otobüsün arkasındaki minik golf'un durumu gibi...)
Bence, tüm nesnelerin evrenin genişlemesi ile genişleme yönüne yapmış olduğu hareket, uzaydaki serbest düşmenin nedenidir.
Bu düşme ile uzay dokusunun direnci arasında kalan enerjinin durumuna da, kütle diyoruz.
(Kütle için bir kaç farklı açıdan daha, aynı tanımımı, önceki yazılarda paylaşmıştım.)
Kütle çekimi dediğimiz olgu ise, büyük kütleli nesnenin bu hareket esnasında sebeb olduğu (uzay-zaman dokusunda) düşük basınç alanına, daha küçük nesnelerin (gene uzay-zaman dokusunun) itilmesinden kaynaklanıyor.
Not: Bu görüş, bilimsel değeri olmayan bir yaklaşımdır. Çünkü geçerli olabilmesi için önce, uzay-zaman dokusunun boşluk değil, geçmiş yüzyılardaki gibi, bir şey- eter- ile dolu olduğunun kanıtlanması gerekir. (Ki eter'in olmadığı da 100 yıl evvelki bir deneyde ispatlanmış.)
Yine de Higgs Alanı veya benzer bir enerji alanı kavramı bu ihtiyacı karşılarsa, dikkate alınması gerekecektir bence...
mehmet-ali8832
Kerro Manio, atmosfer sürtünmesini hesaba katmazsak bütün cisimler aynı yükseklikten yere aynı sürede düşerler. yani bir gülle ile bir leblebi tanesi aynı yükseklikten bırakıldığında aynı anda yere düşerler. Sorduğun ilk soruda; uçak birden alçalmaya başlayarak bizim düşüş hızımızla aynı hızda alçalmaya başlar. Bu sırada uçak motorlarını çalıştırmıştır ve hızını içindeki yolcuların düşme hızıma eşitleyerek içerisine yerçekimsiz ortamı yaratır.
İkinci soruya gelirsek bir uçaktan kutu içerisinde bir insan atarsak o kişi kutunun içerisinde yer çekimsiz ortamı yaşamaz çünkü atmosfer sürtünmesi kutunun düşüş hızını azaltır ve kutunun içindeki insan çok az da olsa yerçekimini hisseder. Bu kutu ve insanın atmosfersiz bir ortamda düştüğünü düşünürsek o kişi tamamen yerçekimsiz ortamı yaşayacaktır.