kemal-bay-hickimse7261
1-) EGD ve EGD ile diğer fizik teorileri arasında kurduğunuz bağlantıları türkçe olarak sizden başka kuran yok, araştırdım. Ama işin yabancı kaynaklarına pek bakamadım, acaba bu EGD'yi daha önce kullanan olmuş yabancı yazılarda ya da kaynaklarda yoksa tamamen sizin yarattığınız bir kavram mıdır ?
kemal-bay-hickimse7261
1-) EGD ve EGD ile diğer fizik teorileri arasında kurduğunuz bağlantıları türkçe olarak sizden başka kuran yok, araştırdım. Yabancı kaynaklara pek göz atmaya zamanım olmadı ama her türlü bana mantıklı geldi anlattıklarınız. Soru olarak bu EGD'yi sizden önce kullanan olmuş mudur ?
kemal-bay-hickimse7261
Türkçe olarak internette ve kütüphane veritabanlarında sizin teorilerinizi, önermelerinizi araştırdım fakat hiçbir şey bulamadım. Buda bu kavramı Türkçe olarak ilk sizin kullandığınız demek. Ama yabancı kaynaklı sitelere ya da makalelere bakmaya pek zamanım olmadı. Acaba yabancı sitelerde ya da diğer kaynaklarda bu kavram EGD kullanılmış mı ?
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Değerli Bay Hiçkimse;
Merhaba...
Öncelikle teveccühünüz için teşekkür ederim. Keşke layık olsaydım.
Fizik bilgisi olarak, siz de dahil olmak üzere, buradaki çoğu kişi, benim için ulaşılması zor bir düzey olacak kadar yüksek.
Avantajım, normalden farklı şekillerde düşünmemi sağlayan bir hayalgücü sadece...
Kolay ve net sorulardan başlarsak;
Evrensel Genişleme Dalgaları, EGD kavramına ben de denk gelmedim.
Universal Expansion Waves -UEW yerine de özellikle Türkçe karşılığı olarak (ısrarla) kullanıyorum. Bir gün literatüre girerse, insanımızdan bir parça olsun diye.
Gerçi evreni kaplayan dalgalar, alanlar üzerine çeşitli yaklaşımlar, hatta mistik olanlar dahi,son yüzyılda bolca kullanılmış.
Ama "Evrenin genişlemesine dayanan bu şekli ile" kullanımı yok.
Yurt dışındaki literatürde de yok olmalı ki, fizik konusunda ciddi ve katı olan bazı blog sitelerinde, bu kavramı içeren açıklamalarım, mevcut bilimsel bilgilerle uyuşmadığı (irrelevant) banlandım. :-)
Bu doğal tepkiydi. Çünkü bu şekliyle bir kavram olarak hiç ele alınmamış. Çalışma yapılmadığından, kavram olarak literatürde yok.
Ama fizik bilim olarak, çok daha geniş açıdan ve ilişkiler zinciri ile durumu ele alıyor.
Bir gün, belkide benim sorgu ve varsayımlarım ile, evrenin genişlemesinin madde ve enerji üzerinde etkisi olup olamayacağı da sorgulanacaktır diye düşünüyorum.
Yurt dışı kaynaklardan, Quoro cevaplarım ve çeşitli online bilimsel dergi yazılarına eklediğim yorumlar ile bu fikri bir gün birileri daha ifade edebilir.
İnşallah önce, akademik olarak durumu sorgulanmayacak bir Türk konuyu ele alır umudundayım.
------------------------------------------------------
Esas konuya gelirsek, "45 ve 0 derecelere göre değişime2; şekli aslında başka bir konudaki cevap için hazırlayıp kullanmıştım. Bu yüzden şeklin içerdiği varsayımlarla, size aktardığım konunun bağlantısı dolaylıydı...
Orijinal cevabı nerede kullandığımı bulamadım. Yazdıklarım arasında bir yerde ama...
Aynı resmin biraz farklısını ise http://bit.ly/2v7MvoA adresinde kullanmışım.
Özet olarak: 45 derece uzamsal boyutların, "zaman ve hız" ile olan ilişkisini ortaya koyuyor. Nesne bu durumda iken; evrene göre tamamen hareketsiz-momentumsuz.
Mevcut yaklaşımda bütün boyutların birbirlerini 90'ar derecede dik açı ile kesiştiğini ve Zaman'ında aynı şekilde dik olarak kestiğini düşünüyoruz. Buna göre yapılan hesaplamalarda şimdiye kadar doğru sonuç vermiş olmalı ki, bu yaklaşım kabul görüyor.
Ama bu 4ncü dik açıyı hiç bir yere oturtamadım.
Hem tüm uzamsal boyutlar birbiri ile “eşit açıda” kesişecek, hem de "zaman" bunlarla eşit açıda ve 90 derecede kesişecekti. Bu konuyu bir kaç telden yaptığım açılarla ilgili bir oyuncak ile çözdüm. Eğer uzamsal boyutlar arası 120 derece olursa, tüm temel koşullar sağlandı. Bir farkla, bu sefer nesne- kütle 2 boyutlu idi.
Sicim teorisinin yaklaşımları sayesinde, 2 boyutlu bir sisteme merkezinden "etki" "hareket" verince, 3 boyutlu bir yapıya dönüştüğünü fark ettim. (İlginç olmasına rağmen bu konuyu başka zaman ele alırız.) Yani kütle olarak tanımladığımız 2 boyutlu enerji alanları, ancak zaman ile aynı vektör açısında etkileşime girince, 3 boyutluya dönüşüyordu.
Durgun kütle halinde iken; ‘uzamsal boyutların’, ‘zamanla olan açısı’ artık 45 derece idi. (Ancak bu açının işareti konusunda hala şüphelerim var, -45 derece de olabilir. Bu tamamen "Hız"ın 5nci olası boyut olup olmamasına bağlı.)
“En sondaki (en eskileri) şekil”de görmüşsünüzdür. Nesne ışık hızının yaklaşık %75'ine ulaştığında, bu açı sadece 3 küsur derece değişiyordu. Buna karşılık kütle artışı %50 idi. (İlginç not; aralarındaki açının kosinüs değerlerinde de bağlantı var gibi gözüküyordu.)
0 (Sıfır) derece olayına gelirsek, en kolayı bu kısmı sanırım; Hareket her zaman uzamsal boyutlardan biri üzerinde olur. Bu yüzden, kütle hızlandıkça, bu uzamsal boyutun , "Zaman" ile olan açısı daralır ve en sonunda, ışık hızı sınırına ulaşırsa, aynı doğru üzerinde, yani 0 derece olur.
Tüm uzamsal boyutlardaki değişimde http://bit.ly/2vAVQ9t adresindeki canlandırmaya benzer şekilde olur. (İvme artışı dahil edilmiştir. Hareketin üzerinde olduğu uzamsal boyut sıkışırken, diğer 2 uzamsal boyutun "Zaman ile" etkileşim açıları da değişiyor ve nesne 2 boyutlu bir alana doğru yakınsıyor.)
kemal-bay-hickimse7261
Sanırsam boyut, zaman ve hız kavramlarının açı ile ilgili olan taraflarını büyük ölçüde anladım. Hayalgücü... Bilgi arttıkça hayal gücü artıyor. Bazı durumlarda bilgisi daha az olan çok olana oranla daha muhteşem teorileri ve doğa yasalarını keşfedebiliyor tabi genel olarak bilgi ile hayalgücünün arasında doğru bir orantı olmalı gibi.
Anlaşılabilir bir inglizceniz var bence yabancı kaynaklı bilimsel sitelerde bu tarz konularda daha atılgan olabilirsiniz. Belki fikirlerinizin eksikliklerini görürsünüz, belki daha farklı bir şey doğar aklınızda. Bu platformda açıkcası kendim için söylüyorum; yaptığım tek şey anlamak, öğrenmek, sentezlemek ve evrenin işleyişi hakkındaki fikirlerin karşılığında şaşkına dönmek. Cahilim, cahiliz kim ne derse desin. En azından gördüğüm eğitim sistemi bu acı gerçeği çok büyük bir kayıp ile hatırlattı. O yüzden kendi cehaletimi bir nebze olsun azaltırken sizin gibi kendi bilgisini başkalarına aktarmaya cesaret edecek bilgelerden bir kaç şey öğrenmeye çalışıyorum. Her neyse, neredesiniz, nasılsınız, ne yapıyorsunuz ya da kimsiniz bilmiyorum ama düşünme şekliniz zarif ve mantıklı. Bunu bilmekte sapyoseksüel bir karakter için yeterli sanırsam.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Bilginin hayal gücüne bir katkısı var elbette ama mantık yürütme tekniğide faydalı bir açık kapatıcı. Konuların çoğunu unutsamda, aldığım matematik eğitiminin mantık ve sorgulama kısmı hep işime yaradı. (Yasa analizlerinden, iş yeri verimlilik değerlendirmelerine, eşya kullanım talimatlarından, iş güvenlik önlemlerine...vs,vs.)
Önemli olan birbirinden farklı bilgiler arasındaki ortak noktaları aramak. Ne yazık ki bizim eğitim sistemimiz sorgulamayı öğretmeyor. Matematik ispat üzerine dayandığından, verilen formülleri ispatlarının nereden geldiğini sorgulamayı öğrettiğinden, işe yaradı.
Bizim genel eğitim mantığı, "sorgulamadan kabule" dayalı. Toplumsal hayatımıza da annı mantık bu "otoriteye biat" a dönüşmüş. Şu an çoğu ortadoğu ülkesi böyle, bu yüzden de bilim ve bilimsel bakış filiz veremiyor.
Bu yüzden; binlerce satırı ezbere bilmek, her formülü hatırlamak, kitapta savunulan her düşünceyi ifade edebilmek bizde işe yaramıyor. Düşünce-fikir oluşturmak beyinlerinde boş yer kalmıyor.
Yabancı tartışma sitelerinde dönemsel yazıyorum ama orada düşünceler çok fazla sorgulanıyor ve hızlı kavranıyor. (Bunu düşünme disiplinleriyle yapıyorlar sanırım.) Anlamaya çalışıyorlar. Bu yüzden onları daha çok, olgunlaştırdığım bakışlara tepkileri almak için kullanıyorum. Böylece hata ve eksiklerimi görmek kolay oluyor. Çünkü çok iyi ve anlaşılır şekilde bilgi paylaşanlarda var.
Sadece önceliği bizimkilere veriyorum.
Bi de "Süre" meselesi var. İş hayatı, aile hayatı, faklı ilgi alanları ve fizik çok süre alıyor. İş ve aile tartışılmaz olduğundan, kalanları arasında dönüşümlü olmaya çalışıyorum. (Necmi Bey'de bence biraz da bu dengeyi oturtmak için ara verdi. Buraya çok emek vermeye başlamıştı.)
İnsanlari zihinleriyle ele alabilen insan sayısı çok az... Bu değerli meziyetin, yanında getirdiği dengeleyici hayalkırıklıkları da olabilir. Asla vazgeçmeyiniz. Cehaletiniz artıkça, insanlara yol gösterici olacak gibisiniz.
Öğrendikçe, cahilliğinizin artması dileğimle, selamlar.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Bilginin hayal gücüne bir katkısı var elbette ama mantık yürütme tekniğide faydalı bir açık kapatıcı. Konularının çoğunu unutsamda, aldığım matematik eğitiminin mantık ve sorgulama kısmı hep işime yaradı. (Yasa analizlerinden, iş yeri verimlilik değerlendirmelerine, eşya kullanım talimatlarından, iş güvenlik önlemlerine...vs,vs.)
Önemli olan birbirinden farklı bilgiler arasındaki ortak noktaları aramak. Ne yazık ki bizim eğitim sistemimiz sorgulamayı öğretmiyor. Matematik, "ispat" üzerine dayandığından, verilen formülleri ve ispatlarının nereden geldiğini sorgulamayı öğrettiğinden, mantığı işe yaradı.
Bizim genel eğitim mantığı, "sorgulamadan kabule" dayalı. Toplumsal hayatımıza da aynı mantık; "otoriteye biat" a dönüşmüş. Şu an çoğu ortadoğu ülkesi de böyle... Bu yüzden de bilim ve bilimsel bakış filiz veremiyor.
Bu yüzden; binlerce satırı ezbere bilmek, her formülü hatırlamak, kitapta savunulan her düşünceyi ifade edebilmek bizde işe yaramıyor. Düşünce-fikir oluşturmak için, beyinlerinde boş yer kalmıyor.
Yabancı tartışma sitelerinde dönemsel yazıyorum ama orada düşünceler çok fazla sorgulanıyor ve hızlı kavranıyor. (Bunu düşünme disiplinleriyle yapıyorlar sanırım.) Anlamaya çalışıyorlar. Bu yüzden onları daha çok, olgunlaştırdığım bakışlara tepkileri almak için kullanıyorum. Böylece hata ve eksiklerimi görmek kolay oluyor. Çünkü çok iyi ve anlaşılır şekilde bilgi paylaşanlarda var.
Sadece önceliği bizimkilere veriyorum.
Bir de "Süre" meselesi var. İş hayatı, aile hayatı, faklı ilgi alanları ve fizik çok süre alıyor. İş ve aile tartışılmaz olduğundan, kalanları arasında dönüşümlü olmaya çalışıyorum. (Necmi Bey'de bence biraz da bu dengeyi oturtmak için ara verdi. Buraya çok emek vermeye başlamıştı.)
İnsanları zihinleriyle ele alabilen insan sayısı gerçekten çok az... Bu değerli meziyetin, yanında getirdiği "dengeleyici" hayalkırıklıkları da olabilir. Asla vazgeçmeyiniz. Cehaletiniz artıkça, insanlara yol gösterici oluyor gibisiniz.
Öğrendikçe, cahilliğinizin artması dileğimle, selamlar.
omer-karanlik-profil5833
zamanı 4. açı olarak ele almayın burtay hocam;
zamanı x.y ve z nin alanı olarak ele alın :)
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Selam Karanlık Profilli arkadaşım...:-)
Aklıma hiç gelmemiş bir bakış açısı ama işe yarayabilir ...
Dediğin gibi yaparsak, bu alanın integral değerini "nasıl kullanacağız ?"
Hareket halinde iken zaman tek bir uzamsal boyut üzerinde (hareketin üzerinde olduğu) etkin gibi. Yani bu boyut sıkışıyor.
Diğer uzamsal boyutların değişmediği söyleniyor. Ama bence, sıkışan uzamsal boyuttan sağlanan ek enerji-basınç-baskı sayesinde, bu uzamsal boyutların da titreşimlerinin artması lazım bence.
Diğer uzamsal boyutlar değişmiyor dendiği için bu açıdan konuyu hiç düşünmedim.
Ama haklıysam, dediğiniz gibi yapınca integral alanının değerinin korunması söz konusu olabilir.
Ama bu integral değerini nasıl okuyup, bağlantırabiliriz? Hiç bir fikrim yok.
Düşüncelerinizi mümkün olduğunca açıp, ayrıntılandırrısanız sevinirim. Belki sizin bile farketmediğiniz bir yolu, başka bir arkadaş görür. Teşekkürler :-)
omer-karanlik-profil5833
daha yeni aklıma geldi bu fikir yani henüz bilimsel bir değeri yoklar :)
x, y ve z bunlar uzamsal boyutlar bunları dik doğrularla ifade edebiliriz....ama zaman uzamsal bir boyut olmadığından dik bir açı ile ifade edemeyiz...
ama x,y ve z nin arasında kalan alan olarak ele alırsak belki daha sağlıklı sonuçlar elde edebiliriz...
hareket halinde boyutlar sıkıştığında arasında kalan alanda daralır...
tabi bu fikir daha bu sabah aklıma geldi ama :)
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Eğer diğer iki (hareketin olmadığı) boyutta değişm yok ise, integral için kullanılan fonksiyon'un işareti eksi işaretli veya mutlak değer olabilir mi? Bu soruda, düşüncenizi değerlendirirken aklınızda olursa, sevinirim.