mimiuzay7956
Solucan deliğini genişletebilir miyiz? Bunun icin ne gerekiyor? eger genisletebilirsek evrende ve dolayisiyla zamanda yolculuk yapabilir miyiz?
onur-cem-dag8483
solucan deliklerin varlığı kesin olarak kanıtlanmış bir şey değildir. evrende iki noktayı birbirine bağlayan kara ve ak delikler arasındaki bağlantıya denir. boyutları zaten devasa cüssede olabilirler ve boyut çok önemli bir etken değildir onlar için karadeliğin içine giren he madde büyük küçük çekiliyor bunun gibi
onur-cem-dag8483
ışığı bile bükebiliyor bu delikler boyut larının önemi yok
onur-cem-dag8483
kütle önemli
onur-cem-dag8483
çok düz düşünüyorsunuz sorulardan önce araştırma yapmanızı tavsiye ederim saygılarımla ...
mimiuzay7956
Onur cem dağ Solucan deligi bir teoridir ve solucan delihinin her iki agzindada kara delik vardir.ustelik bu karadelikler ölmus yildizin olusturdugu cinsten karadelik degil. bigbangin baslarinda olusan solucan delikleri cok cok kucuk ancak evren genisledikce buydugu dusunuluyor.
zafer-kaan-karan4614
Solucan delikleri insanların üretebildiği bir yapı değildir.Doğada kendiliğinden var olurlar.Bu yüzden büyütmek,küçültmek veya herhangi bir istenilen açıya getirmek insanların elinde olan bir durum değil.Keşfetmeside bir o kadar zor.Uzay-zaman yapısındaki bozukluklarla keşfedilebiliyor.
onur-cem-dag8483
karadelik değil solucak deliğinin açıldığı diğer tarafa boyuta yada evrenin herhangi bir köşesine(belirsiz) ak delik denir ve karadelikle aynı foksiyonellikleri gösterip göstermediği bilinmiyor genişleme maddelerin oluşmaya başlaması ile anlatılır bu maddeler birbirinden uzaklaşır parçacıklar reaksiyonlara girer sıcaklıktan dolayı ve genişleme ile birleşerek büyük yapılar oluştururlar var olan bir şey küçükten büyüğe doğu büyümüyor bigbang başlarındaki bahsettiğiniz delikler kuantum taşıyıcı olarak işlev görür parçacık seyahati üzerine teoriler tartışmıştık çok önceden ekipçe
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Zamanda yolculuklu ilgili olarak, Bay Hiçkimse'ye hazırladığım cevaba okumadıysanız bakabilirsiniz. http://bit.ly/2hqsl4w
Karadelikler ile solucan delikleri, benzer yapılarına rağmen, tamamen farklı şeyler.
Benzer yapıları; evrenin dokusunu kullanma şekillerinden kaynaklanıyor. Yani tabii oldukları fizik kuralları arasında ortak olanlar var.
Farklı olan kısmı ise, "solucan delikleri şu an için, tamamen matematiksel bir sonuç" sadece. Yani evrende bilinen veya gözlemlenmiş hiç bir solucan deliği yok.
(Karadelik oluşturmak, solucan deliğine oranla çok daha kolay gibi ayrıca...)
Tamamen bilgilerime dayalı olarak mantık çıkarımıyla yazdığım kıyaslamalı karadelik ve solucan delikleri hakkındaki düşüncelerime yukarıda adresini verdiğim blogtan ulaşılabilir.
(Blog avantajı: resim dosyasıda eklenebiliniyor.)
Mantık çıkarımına dayandığı için; eksik ve yanlış bilgilerin izlerini de taşıyorlar. Yine de konuya bakışınızı etkileyeceğini düşünüyorum.
serdarrah4513
Bunun için yanılmıyorsam zamanın büzülmesi ama yırtılmaması gerekiyor. Zamanı büzmek yada yırtmak için de küçük kütle büyük ağırlık lazım. Kim bilir karadeliklerin karadelik olmadan bir önceki evresi olabilir. Yırtılma nasıl gerçekleşiyor yavaş yavaş büzülerek mi oluyor, yoksa aniden mi bilmiyoruz.
serdarrah4513
Bunun için yanılmıyorsam evrenin büzülmesi ama yırtılmaması gerekiyor. Zamanı büzmek yada yırtmak için de küçük kütle büyük ağırlık lazım. Kim bilir karadeliklerin karadelik olmadan bir önceki evresi olabilir. Yırtılma nasıl gerçekleşiyor yavaş yavaş büzülerek mi oluyor, yoksa aniden mi bilmiyoruz.
serdarrah4513
Bunun için yanılmıyorsam evrenin büzülmesi ama yırtılmaması gerekiyor. Evreni büzmek yada yırtmak için de küçük kütle büyük ağırlık lazım. Kim bilir karadeliklerin karadelik olmadan bir önceki evresi olabilir. Yırtılma nasıl gerçekleşiyor yavaş yavaş büzülerek mi oluyor, yoksa aniden mi bilmiyoruz.
muzaffer-erdem5978
Değerli arkadaşlar;
-Evren : bir tanesi tek olan ve daha ucunu - bucağını tespit edemediğimiz tek olan uzay,
diğer(leri)de: tek olan uzayın sağılımından oluşan minik uzay parçacıklarından oluşmaktadır.
Hal böyle olunca pek çok şey bu kriterlerin dışında kalmakta olup ne karadelik ne solucan deliği , ne uzay yırtılması ne kütle çekimi gibi anlatımları oturtabileceğiniz bir fon kalmıyor elinizde.
Bu arada fahşi emperyalizmin kucağında sorgusuz sualsiz , dehtengiz maaşlar alan çağımızın değerli astronom-fizikci ve bunların basın yayın temsilcilerinin ve medyalarının sürekli olarak kamu oyuna birşeyler anlatma ihtiyacı en üst seviyede olmaktadır.
-Artık masallarda ki "KAF DAĞI"nı bile "-Ahanda şurada izini gördüm" diyen uzay bilimcileri çıkarsa asla şaşırmayın ,çünkü reel bilimlerde üç günün başında bir şeylerin icadını yapmak akıl karı değil.
İlk olarak bilim kurgu filmlerde karşımıza çıkan "SOLUCAN DELİKLERİ" hangi mantığın eseridir bilmiyorum ama ,sorgusuz sualsız kabul görmesi ilginç, çünkü olabilecek en saçma masal olayı diyorum ben solucan deliklerine, kaldı ki "KARADELİKLER" için bile farklı şeyler düşünebilmem bile karadelik teorisi hakkında bende önemli bir kırılma noktası olmaktadır.
Bilim mutlak realite gerektirir, realite önce şüphe ardından o şüpheyi irdelemeyi , Soruyorum size siz hangi araştrırmayı yapıp bu karadeliklere,solucan deliklerine inanır oldunuz,Bu kadar her söylenene inanıyorsanız ,"CÜBBELİ AHMET HOCA"nın ne günahı var ona da inanın ,Adamcağız gitmiş - gelmiş oralarda araştırmalar yapmış, bakmış hangi terlikler yanıyor hangileri yanmıyor,olmadı kendisi yanmaz terlik icad etmiş , bi bakmış kefenlere yananı var yanmayanı var adamcağız,dalmış cehennemlere ,taa gayya kuyularına kadar inmiş , bi araştırmış bi araştırmış, bir sürü cehennem savar icadı var ,muhterem kardeşimizin(Bu arada kendisi benim akranım olup ben ona kardeşim diyebilirim zinhar ufaklar yeltenmeye).
Şimdi bu Cübbelinin cehennem savar icadlarıyla, Batı uzaybilimcilerinin bir türlü açıklayamadıkları savlarının arasında ne fark var.
Bana kalkıpta Güneşin katmanlarını tane tane anlatmanın , 10000 ışık yılı mesafeden alkol bulutu görüyoruz,demenin arasında ki farkı kim izah edebilir.
Saygılarımla.
Muzaffer Erdem
mimiuzay7956
bilimin bizim bir teoriyi var yada yok saymamız ile ilgilendiğini pek sanmıyorum açıkçası.görüşüne saygılar.
hic-kimseyle-tartismaz9132
Muzaffer Bey, kamusal bir kurumda topografya uzmanı olarak çalıştınız diye biliyorum. İş arkadaşlarınız bu tür fikirlerininizi nasıl değerlendiriyordu?
muzaffer-erdem5978
Sn . Cahille Tartışmaz ;
Kamu kuruluşunda değilim , özel sektörde haritacılık yapıyorum.
Ayrıca olur olmaz kişilerle konuşulabilecek şeyler değil ki bu konular , hani anlatsan da anlasalar ne mutlu,çoğu sadece mehtaba bakıp efkarlı efkarlı nasıl demlenirim peşinde.
İşin doğrusunu isterseniz benimde bu konulara böylesine saplanabileceğim yakın zamana kadar aklıma gelmezdi. Ben çok farklı bir konudan iz süre süre buralara kadar geldim.
İlk merakım elektrik nedir olmuştu, çünkü çok farklı bir sıfır sürtünme katsayılı ve özgül ağırlığı çok yüksek bir malzemeden nasıl elektrik üretirimden , buralara geldim.
İlk bulduğum "GÜNEŞ"in aslında anlatılan şey olmadığı idi, sonra biri diğerini derken,kendimi burada buldum.
Biliyorum , insanlar alışık oldukları söylemlerin dışında bir şey duydular mı hem ilgi ve hemde inkarın ardından giderler. İlk bilgiler insan beynine Agora sutunu gibi dikilir ve o sutunları oraya diken kişi de artık onları yıkamaz , Zor olan yeni şeyi araştırmak yerine ona karşı çıkmaktır bence,
Çünkü karşı çıktığın şeyin ne olduğunu hiç bilmeden ona dikilmek , yani sürüden biri olmak , mevcudun alışılagelmişliğini kabullenmek , yormaz insanı.
Güneş hakkında anlatılanların en ufak bir kanıtı bile yokken o anlatılanlara inanabilmek benim yapımda ki bir insan için fazla kolay bir şey. Koskoca güneş o kadar kolay anlatılamamalıydı .
Ve iyice bakınca (görmek için bakmak değil anlamak için bakmak) güneşin ve tüm yıldızların aslında birer üreteç olduklarını buldum.Jeneratör gibi dönen bu dehşet verici yapılar aslında bütün güçlerini dönüşlerinden ve etraflarında yörünge oluşturan gezegenlerden oluşturuyorlardı.
Tüm evren dönmekteydi ve evren tamamen enerji üretiyordu, dönen tüm cisimler birer jeneratördü, (Mars'ta sönmüş volkanlar var yani mağması var) .Aklınıza gelen tüm gök cisimleri dönüyordu, dönüş dışa doğruydu.Atomlar bu dönüşlerle yörüngeleri genişlemekte ve bu genişleme de ısınım olarak tarafımızdan hissedilmekteydi.Ekseni etrafında dönen tüm gezegenler bu dönüşler sayesinde merkezlerinde ısınım oluşturmakta oda mağma olarak karşımıza çıkmaktaydı. Ama sadece dışa dönen sistemler yoktu birde içe dönen sistemler vardı bunlarda "KARADELİK" olarak adlandırılan benim"SOĞUK GÜNEŞ SİSTEMLERİ"dediğim gök ada sistemleriydi. Bunlarda soğuk elektrik ve soğuk güneşler vardı.
Kesinlikle ve kesinlikle gece karanlığında ne görebiliyorsak olan onlardır.
Ne bir anti madde ne bir karanlık madde nede solucan deliği, bunlar tamamen uydurma şeyler.
Ayda 15000$ 20000$ maaş alsaydınız sizde böyle şeyler icat etmek durumunda kalabilirdiniz.
Kolay değil o kadar maaş verilen elemana sorarlar"-Ne var -ne yok ? " diye.
Saygılarımla.
Muzaffer Erdem
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Anlaşılan araştırmak yerine, fazla bilmeden yorum yapmak daha çok seviliyor.
Elde ettiğim çeşitli bilimsel varsayımlardan (bunlarda bu sonuçları ölçüm ve matematik sonuçlarına göre yapıyorlar) anladığıma göre:
*Karadelikler ile Solucan deliklerinin (iç) yüzeyleri iki boyutludur. Bu ortama giren nesnenin tüm bilgisi bu alana dahil olur.
*Her ikisi de uzay-zaman evreninde sadece bir kapı gibi 2 boyutludur.
* Her ikisinin de içindeki hacimsel alanda "zaman" yoktur. Gerçek boşluk (enerji bile yok) var.
* Her ikisinde de içinde maddenin varlığını koruması için, koruyucu bir cep oluşturması lazımdır.
Karadelikler, solucan deliklerinden farklı olarak, uzay-zaman dokusunda doğal koşullar altında çok yavaş hareket ederler. Hatta bu dokuya dev bir açık zar sicim gibi tutunmuş olduğu bile düşünülüyor.
Karadeliğe düşen nesne, diğer taraftan çıkmaz. Tekilleşir. Teorik olarak ihtimal dahilinde olan Akdelikler gözlemlenmemiştir. Bu kadar Hawking ışıması ile saptanan karadeliğe rağmen, üstelik bir de direk madde ve enerji püskürten "denk-yakın sayıda" Akdelik olmaması, ne hikmetse düşündürücü değildir.
Karadeliği oluşturmak için, yoğunlaşmış kütle gerekirken ki daha sonra kendisini açık tutacak enerjiyi bu kütlenin tekilleşmesinden alır.
Solucan deliğini açmak ve açık tutmak için sürekli enerji desteği vermek lazım.
Çünkü iki tarafı açık bir yapıyı konuşuyorsunuz.
Casimir etkisine tekrar bakın. Solucan deliği dev bir Casimir alanı. Bu alanın mikro düzeylerde bile sahip olduğu potansiyel kuvvet bu kadar yüksek (sınırsız olarak tanımlanıyor) iken, makro düzeyde içinden bir insanın geçebileceği boyutta bile olsa açmak ve açık tutmak ne kadar enerji ister bilemiyorum.
Eski örneğimi tekrarlarsam, 11 bin metre derinlikteki Marinana Çukuru'nda elinizle yaptığınız bir anafor ile boşluk oluşturmak çok ama çok daha kolay olmalı.
muzaffer-erdem5978
Değerli arkadaşlar ;
Şu ana kadar mevcut gözlemlenen uzayda , sözünü ettiğiniz solucan deliklerinden her nerede varsa bilmek isterim.Yada nasıl oluşturulabiliyorsa teknolojisi hakkında bilgi edinmek isterim , araştırma inceleme yapmadan yorum yaptığımı beyan etmişsiniz , üzerinde onca yazı yazdığınız solucan delikleri hakkında , nasıl oluşturulur desem , bana nasıl cevap vereceğinizi merak ediyorum.
Ben çok fazla şeyin iddiasında değilim , ve üzerinde konuştuğum tezleri ispat ederim.
Çünkü yazdıklarımın tamamı benim gözlemlerime aittir.
Ayrıca ; bu anlattıklarıma ilaveten anlatacak daha o kadar çok şeyim var ki , bu halimizle sanırım
zaman buna müsait değil.
Saygılarımla...
Muzaffer Erdem
kutsal-bilge1490
Muzaffer, kimseye saygı filan duyduğun yok. Boş boş yazıyorsun. Alenen geçerli her bilimsel düşünceye düşman gibisin.
Bilmek istediğin bir şey var ise, elinde internet var; aç, oku!
Ne gözlemlediğine gelince, sınırlı ve yanlış bilgin ile 200 yıl evvelki yorum ve sonuçlara bile ulaşamıyorsun. Mantık çıkarımlarında bu yüzden kalitesiz.
Bu yaştan sonra ne okuyacak ve ne de anlayacak değilsin. Yaz, bol bol yaz.
muzaffer-erdem5978
Eğer bir şeyler yanlışsa , onu belirtmek , karşında tüm insanlık olsa da belirtmek gerekir.
Sürekli sorduğum sanırım bu gidişle de tekrar tekrar da soracağım şey şudur;
-Israrla savunuculuğunu yaptığınız , asla yanlış değildir dediğiniz , bilgiler kime ait_? size mi ait_?
sizin şahsınızın bulup da bilim dünyasına sunduğunuz sunduğunuz bilimsel özgün eserleriniz varmı?
Burada anlattığım tüm buluşlar şahsıma aittir , ayrıca ben bu ülkenin bir vatandaşıyım ,eğer sizlerde benim gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı iseniz , en azından yüzlerce yıldır bilim dünyasına doğru dürüst hiç bir şey verememiş bir ülkenin vatandaşı olarak hiç bir şey yapamıyorsanız oturup ne dediğimi araştırırsınız.
En ufak bir merağa dahi kapılmadan ezbere söylemlerle beni yıldırabileceğinizi düşünüyorsanız yanıldığınızı bilmenizi isterim.
Size ait olmayan bilgileri almış olduğunuz (-artık her nasıl bir eğitim ise-) eğitim artık başka bir şey öğrenmene gerek yok mu diyor? yoksa bu anlattıklarım kutsaldır mı diyor bilmiyorum , gördüğüm o ki bildiklerinizin dışında her şeye yumduğunuz gözlerinizi açtığınızda , birileri tarafından hatırı sayılır bir şekilde aldatıldığınızı anlayacaksınız.
Ayrıca saygısız biri olduğumu söylemenize kırıldığımı ifade edeyim.
Saygılarımla...
Muzaffer Erdem