dx-dp-h2p5357
Bir sıvının sıcaklığı artarsa kütlesi artar mı azalır mı nasıl değişir ?
necmi-tufek7866
Sadece sıvı değil, her hangi bir sıcak cisim kendisine özdeş olan diğer soğuk cisimden daha ağır olur. Enerji her durumda kütleye dönüşebilen bir şeydir. Bu yüzden sıcak cisim potansiyel olarak daha fazla enerji taşır ve diğerinden daha ağır olur.
Aynı şekilde, elinizde iki yay varsa, biri serbest durumda, diğeri ise bükülmüş (yani üzerine bir kuvvet etki etmiş ise) bükülü olan yay diğerinden daha fazla enerji barındırır ve kütlesi de bu oranda fazla olur. Ama bunlar ölçülebilir (makul ölçeklerde) şeyler değildir.
Yani sıcak bir fincan kahve soğuk bir fincan kahveden daha ağırdır. Ama bu potansiyel bir ağırlıktır. Ölçerek kanıtlayamazsınız. Ancak yandığınızda farkı anlayabilirsiniz. Yay da size çarpıp yaraladığında...
vide-supra1191
Termonükleer reaksiyonlar hariç normal termodinamik konusu itibari ile genel göreliliği hesaba katmıyor. En azından benim aldığım lisans seviyesi termodinamik I ve II derslerinde muhtemelen teorik yerine pratik yaklaşımın hakim olmasından dolayı göz önüne alınmayan bir konuydu bu. Genel göreliliğe göre ısıl enerji iç enerjiye girerek cismin kütlesine etki eden bir etkide bulunur. Yani aynı cismin farklı sıcaklık değerleri aynı zamanda farklı kütle değerleri olduğu anlamına gelir fakat cismin ana kütlesini oluşturan enerji yanında inanılmaz küçük bir değer olduğundan kütle üzerindeki etkisi de oldukça küçüktür. Fakat iç enerjisi söz konusu olduğundan eklenen ısı enerjisi de cismin durgun kütlesini arttıracaktır. Ayrıca ısı, sistemden hiçbir zaman tam olarak uzaklaştırılamayan bir nicelik olduğundan kütlenin de ana unsurlarından biri olmalıdır ve bunun kütleye olan etkisi için Necmi beyin aksine potansiyel bir etki demenin doğru olmadığını düşünüyorum.
necmi-tufek7866
Ben geçici yüklenmelere potansiyel demeye alışmışım. Yanlış çağrışım yaptıysa ve siz bunu anlamazlıktan gelip bu kadar yazı yazdıysanız söylenecek bir şey kalmıyor.
Üniversitelerimizde okutulan termodinamik sıcak bir fincan kahvenin sıcaklığının uzaklaştırılamayan bir nicelik olduğunu, kütlenin ana unsuru olduğunu söylüyorsa, buna da söylenecek bir şey kalmıyor.
(Soru bir sıvının sıcaklığı artarsa diyor)
Ben kuantum fiziği gözüyle bakınca şunu görüyorum;
Isı harekettir. Bir cisim ısıtıldığında parçacıklarının hareketi artar. Her elementin belirli bir enerji ve kütle durumu vardır. Her element elinden geldiği kadar kararlı olmaya çalışır. Yani fazladan enerjiyi, ısıyı önünde sonunda atmak ister. Fazladan verilmiş ısı elementin ana unsuru olmaz. İstenmeyen bir şeydir ve en kısa zamanda dışarıya atılır. Bu yüzden geçicidir, potansiyel bir yüktür.
Eğer verilen ısı maddenin yapısında bir değişiklik yapar ve kütle - enerji durumunu değiştirirse o zaman kalıcı bir unsur olur.
Yani kahve açısından bir sorun yok. Tüm sıcak kahveler mutlaka soğur.
(Ortam renklensin diye biraz latife yapıyorum. Umarım dostça karşılarsınız.)
emir9851
En kısa açıklama:Isı bir enerjidir.E=MC 2 formülünde kütlenin enerjiye bağlı olduğu söylenir.Bu yüzden sıvıya(ki her hangi bir cisme)enerji verirsek kütlesi de artar
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Yukarıda yazılanların hiç biri yanlış değil. Konuyu ele aldıkları açılar farklı sadece.
Aynı durumu ve sonucu, farklı açılardan ele alıyorlar.
Sonuç: Evet, ısıtılan kütleli nesnelerin kütle miktarları bir miktar daha artar.
İşin ilginci, Necmi Bey'in örnek verdiği yaydaki gerilme kuvvetini düşünün. (Mesela, araba amortisör yayı)
Bu kuvvetten dolayı yüklenmiş enerji, o kadar az bir kütle artışına sebep oluyor ki...
Oysa yay bırakıldığı zaman yaptacağı etki çok büyük bir değer olabiliyor.
Kütleli nesnelerin doğal iç enerji seviyeleri, +3 /+4 Kelvin uzaya göre olan doğal seviye olmalıdır.
Ama aynı nesne dünyamızda yaklaşık 293 kelvinde (+20 santigrad civarı) hep görüyoruz.
Yani uzaydaki doğal haline göre , dünyamızda her zaman ve sürekli bir miktar daha fazla enerji taşır halde.
Çıkardığım sonuç ise, bir kütlenin gerçek enerji seviyesi ve durgun kütlesi; 0 Kelvin düzeyindeki durumunda sahip olduğu değerler olmalıdır.
Ayrıca yay örneği gibi, saptanamayacak kadar küçük bir enerji miktarı bile çok büyük kuvvete denk olabiliyor.
Ve yukarıda yazılanların hepsinin aslında içiçe ve birbirne bu kadar bağımlı olmasıda ilginç.
Fili bacağı ve hortumu ile tanımlamaya benzemiş.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Yukarıda yazılanların hiç biri yanlış değil. Konuyu ele aldıkları açılar farklı sadece.
Aynı durumu ve sonucu, farklı açılardan ele alıyorlar.
Sonuç: Evet, ısıtılan kütleli nesnelerin kütle miktarları bir miktar daha artar.
İşin ilginci, Necmi Bey'in örnek verdiği yaydaki gerilme kuvvetini düşünün. (Mesela, araba amortisör yayı)
Bu kuvvetten dolayı yüklenmiş enerji, o kadar az bir kütle artışına sebep oluyor ki...
Oysa yay bırakıldığı zaman yapacağı etki çok büyük bir değer olabiliyor.
Kütleli nesnelerin doğal iç enerji seviyeleri, +3 /+4 Kelvin uzaya göre olan doğal seviye olmalıdır.
Ama aynı nesne dünyamızda yaklaşık 293 Kelvin de (+20 Santigrad civarı) hep görüyoruz.
Yani uzaydaki doğal haline göre , dünyamızda her zaman ve sürekli bir miktar daha fazla enerji taşır halde.
Çıkardığım sonuç ise, bir kütlenin gerçek enerji seviyesi ve durgun kütlesi; 0 Kelvin düzeyindeki durumunda sahip olduğu değerler olmalıdır.
Ayrıca yay örneği gibi, saptanamayacak kadar küçük bir enerji miktarı bile çok büyük kuvvete denk olabiliyor.
Ve yukarıda yazılanların hepsinin aslında iç içe ve birbirine bu kadar bağımlı olması da ilginç.
Fili bacağı ve hortumu ile tanımlamaya benzemiş.
vide-supra1191
Necmi bey yanlış anlıyorsunuz galiba sadece yazının son bir iki cümlesinde niye aynı düşünmediğimi yazdım. Galiba rahatsız olmuşsunuz, ortada kişisel bir durum yok. Bu tepkinizi hak etmişsem eğer kusura bakmayın...
Cevabı yazarken siz yorum yapmış oldunuz ve yazdıklarımın sadece son kısmını sizin yazdıklarınıza göre değiştirmiş oldum. Bütün bir yazıyı sırf sizi eleştirmek için yazdığımı düşünüyorsanız söylenecek bir şey yok.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Soruyu şöyle değiştireyim.
Elektron tabancası ile borbardıman edilen Kahve'nin (-) elektrik yükü ve kütlesi artar mı?
(Elektron tabancası ile bombardıman edilen metallerin elektrik yüklenmemesi, bunun yerine iyonlaşma da dahil bir çok yoldan geçmesi ve ışıyarak enerji atması kötü oldu...
Vereceğiniz cevaplardaki bilgiler; bir umut.)
necmi-tufek7866
Vide supra,
Ben sadece bilime karşı yapılan yanlışlığa kızar, ondan rahatsız olurum. Gerisi hiç önemli değil.
Çoğu kişinin yaptığı gibi, her şeyi aynı paragrafta yazarsanız ne anlamamı bekliyorsunuz? Yazınızı bir bütün olarak okuduğum için ve her yazının en önemli vurgusunun da final cümlesi olduğu için ister istemez tüm yazıyı aynı anlamda aldım. Benim kişisel bir rahatsızlığım olmaz ama yazınızı tekrar okursanız bilim adına doğru bir açıklama olmadığını anlarsınız.
necmi-tufek7866
Burtay Bey,
Sorunuzun daha önceki versiyonunu kaçırmışım kusura bakmayın. En son deneyci fizikçiler arıyordunuz. Bir cevap alabildiniz mi?
Metale ihtiyacından fazla elektron yükleyemezsiniz. Bir şekilde kurtulur. Yani bu atomun yapısı itibarıyla mümkün olmayacak bir şey sanırım. Ama sizin asıl ne yapmak istediğinizi bilmiyorum. Onu açıklarsanız belki başka fikirler de üretebiliriz.
vide-supra1191
Necmi Bey yazdıklarım konusunda fikrim değişmedi. Bilime uyuşmayan neresi varsa eleştirebilirsiniz bundan rahatsız olmam. Bir yazıyı yazarken belki de en az bir saat boyunca araştırarak ya da sadece fikirleri toparlayarak yazmaya çalışıyorum. Bu yüzden paragraflara dikkat etmediğim oluyor belki de bu yüzden anlamadınız fakat yukarıdaki yazıyı sert bi eleştiri olarak anladığınız ortada. Yoksa üniversite termodinamik dersinden ya da latifelerden bahsetmenin bir anlamı yok.
"Ama bu potansiyel bir ağırlıktır. Ölçerek kanıtlayamazsınız." Bu cümle ikinci bir açıklama gerektirecek şekilde olması gerektiğinden daha fazla basitleştiriyor konuyu bence. İlk okuduğumda durgun kütle, göreceli kütle ya da yerçekimi kütlesi gibi daha teknik bir yorum yaptığınızı düşündüm. Çünkü artan bu kütle bildiğimiz normal kütle.. Kalıcı olup olmaması bunun kütle olmadığı anlamına gelmiyor işte.
necmi-tufek7866
Tamam. Şimdi daha rahat konuşabiliriz.
Evet. Ortada artan bir kütle var. Ama bu bildiğimiz normal bir kütle değil sizin deyiminizle. Normal olsaydı cismin değişmeyen bir özelliği olurdu. Benim söylediğim de bu. Isı cisimde kütle potansiyeli sağlıyor. Ama bu kalıcı bir özellik değil. Sizin yazınızda ben bunu kalıcı bir özellik olarak aldığınızı anladığım için (Çünkü öyle anlaşılıyor) biraz latifeli bir cevap yazdım. Bunu da dostça karşılamanız niyetiyle yaptım. Çünkü aslında öyle demek istemediğinizi biliyorum ama yazınızdan farklı anlam çıktığı için bunu size karşı kullanmış oldum.
Konuyu daha da uzatmak isterseniz benim için fark etmez ama önemli olan bilginin doğru şekilde konuşulması bence.
vide-supra1191
Necmi bey paragrafla yazsam da, son cümleye ana fikri yerleştirsem de demekki bir iletişim kopukluğu yaşıyoruz. Bu kütlenin normal/durgun/rest kütleden bir farkı olmadığını söylüyorum. Hatta bunu ben değil kütle-enerji denkliğinin kendisi söylüyor. Artan sıcaklıkla cismin artan kütlesini hesaplamak istiyorsanız bunu kütleyi referans alan denkleme göre hesaplıyorsunuz.(e=mc2). Yani kalıcı olup olmaması farklı bir kütle tanımı ya da denklemi gerektiriyorsa sadece bunu konuşup konuyu uzatmadan kapatmamız mümkün.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Öncelikle merhaba....
Yazışmalarınızdan anladığım kadarı ile konu aslında daha önemli bir noktaya doğru gidiyor.
Vide Supra'nın geçenlerde sorduğu "kütlenin farklı formları olabilir mi?" https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/30690/ noktasından geçiyor gibi...
Kütlenin varlığının "mutlak bir alt değeri" olmalı.
Şimdi burada bir nüans var. (e=mc2) formülü açısından ele alırsak
0 Kelvindeki kütleye uyguladığımız da açığa çıkan, E1 diyelim.
3-4 Kelvindeki kütleye uyguladığımız da açığa çıkana, E2 diyelim.
Dünyamızda 290-300 Kelvin aralığında uyguladığımızda açığa çıkana, E3 diyelim.
Güneş yüzeyi üstünde uyguladığımızda açığa çıkana E4 diyelim.
Dünya yakınında ivmelendirip, C/3 oranında sabit hızla hareket ettiği zamanki durumuna uyguladığımıza E5 diyelim.
Samanyolunu gezmek için 0.85 C hıza ulaştığı zamanki durumuna uyguladığımızdakine de E6 diyelim...
Enerji değerleri açısından sonuçlar yaklaşık ; E6> E5> E4> E3> E2> E1 şeklinde olmalı.
En azından yazdıklarınızdan çıkardığım sonuç bu. Aynı şeyi söylüyorsunuz.
Çıkardığım ikinci sonuç ise; İncelenen Kütle'nin enerji değerinin (e=mc2), ivmeye ve ısıya bağımlı olduğu gözüküyor. C sabit olduğuna göre, değişen (kütle) m (m1+ m1momentum) olmalı.
Buradan geçenlerdeki soruya dönüyorum. https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/30791/
" ... tüm kompleks yapıların temeli, evrendeki işe yarar enerjinin varlığı aslında. "
Kütlenin enerji değerinin belirlenmesinde 2 etken var. İşe yarar enerji (ivme) + işe yaramayan enerji (Entropi'ye sebep olan- geliştiren)
----------------------------------------0-----------------------------
Necmi Bey, Vide supra haricinde konuya ilgi duyan olmadı. Şimdilik bilgi topluyorum.
Amacım, süperiletken içindeki elektron hareketini anlamak, idi.
Ama burada soru elektron mu hareket ediyor yoksa enerji yükü mü? ne dönüştü.
Buradan da elektronun varlığını ve durumunu sorgulamaya dönüştü. Bir alan mı, bir parçacık mı?
Eğer parçacık ise, bir metale yollandığı zaman, bu metalin elektronların momentumları ile enerji yüklenmesi böylece ışıması, bu gelen elektronları da boşaltması -atması gerektiğini düşündüm.
Sorduğum bakır kablo- pil/akü-voltametre olayı da, https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/30884/
bu yönde...
Ama eğer bir alan ise metalin ısınması ve ışıması ve çok az elektron yayması daha mantıklı gözüktü bana...
Eğer elektron, bir "alan" ise, elektron tabancasından fırlatılan elektron nasıl oluşuyor? Sorusuna takılıyorum...
İşte böyle gidiyor konu...
-
+-----------++
+
-++
-
morgan-frei5424
Tersten gidersek soru cozulur sanirim.Arap prensi bir arkadasiniz varsa, rica edin 1 kg elmasi buzluga koysun, yarin bir olcsun, farki soylesin :) ( ben de latifede bulunayim )
neyse e=m.c^2 olayindaki e, durgun kutledeki termal,acisal kinetik vs vs tum enerjisini icerir, buradaki termal enerjinin olusturdugu kutle artisi/azalisi cok cok dusuktur, ve olculemeyecegine inaniyorum ( veya hayali arap prensi arkadasimiza guvenirsek belki ise yarar).Ama termodinamik olarak dusunursek, nihayetinde sistem isisina geri donecegi icin birsey degismez.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
@zeynep sarıyer, şimdi sorunuzun can alıcı ikinci kısmına geçebiliri(m)z(?)
geçebiliri(m), arkadaşlarla geçebiliri(z) ya da geçebilir (miyiz?)
"Nasıl?
"Var olan yaklaşımda (bildiğim kadarı ile ) (arkadaşlar yanlışlarımı düzeltin, eksiklerimi tamamlayın lütfen, Higgs alanına giren kütlenin temel parçacıkları bu alanın direnç göstermesi ile kütle kazanırlar.
Kendi yaklaşımım da ise, enerji yoğunluğu artan/azalan kütlenin temel parçacıklarının titreşim alanı artar/azalır.
Artan titreşim, daha geniş bir uzay-zaman alanını taramak demektir. (Sanki yelken yüzey alanı büyür). Bu da zaman (EGD) dalgalarının, titreşim alanları üzerine yaptığı toplam basınç miktarını artırır.
(Atomu oluşturan temel parçacıklar arasındaki dizilim-sistem oranları atomun kararlılığı süresince korunduğundan, parçacıkların enerji yüklendiği zaman titreşim alanları genişlediği için, atomların da titreşim alanları genişler.)
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
@zeynep sarıyer, şimdi sorunuzun can alıcı ikinci kısmına geçebiliri(m)z(?)
geçebiliri(m), arkadaşlarla geçebiliri(z) ya da geçebilir (miyiz?)
"Nasıl?
"Var olan yaklaşımda (bildiğim kadarı ile ) (arkadaşlar yanlışlarımı düzeltin, eksiklerimi tamamlayın lütfen) Higgs alanında "hareket eden" kütlenin temel parçacıkları, bu alanın direnç göstermesi ile kütle kazanırlar. http://www.kozmikanafor.com/higgs-nasil-kutle-kazandiriyor/
Kendi yaklaşımım da ise, enerji yoğunluğu artan/azalan kütlenin temel parçacıklarının titreşim alanı artar/azalır.
Artan titreşim, daha geniş bir uzay-zaman alanını taramak demektir. (Sanki yelken yüzey alanı büyür). Bu da zaman (EGD) dalgalarının, titreşim alanları üzerine yaptığı toplam basınç miktarını artırır.
(Atomu oluşturan temel parçacıklar arasındaki dizilim-sistem oranları atomun kararlılığı süresince korunduğundan, parçacıkların enerji yüklendiği zaman titreşim alanları genişlediği için, atomların da titreşim alanları genişler.)
vide-supra1191
Burtay bey sorduğum soruya verdiğiniz cevabı okudum fakat hala bu olası farklı kütle yorumları arasındaki farkı anlayabilmiş değilim. Bu soruda da konuştuğumuz gibi uzay açısından enerji yoğunluğuna katkıda bulunan dış etkiler farklı kütlelermiş gibi değerlendirilmiyor. (Örnek olarak ışık hızına yaklaşıldığında kütlenin artması ya da göreceli kütle arması olarak geçen tanımın doğru olmadığı yaklaşımı hakim artık.) Bunu anlamak için önce foton kutusu kütlesi, ısı alan cisim, açısal momentum etkisi ve hız-kütle arasındaki ilişkiyi çok iyi anlamak gerekli. Parçacık kütlesi de eğer daha küçük parçacıklardan oluşuyorsa kütlenin tanımını bir bütün olarak yapmak daha kolay olabilir. Ya da parçacıkların kütlesi bir bütün olarak farklı tanımlanıyorsa bu sefer tüme varım olarak diğer etkilerin de daha isabetli yorumlanmasını sağlayabilir. Her iki durumda da bilmediğim ve öğrenmeyi amaçladığım çok şey var aslında ve hepsi de kütlenin kökeniyle alakalı.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Merhaba; bu olası farklı kütleler, aslında aynı kütlenin "yoğunlaşmış enerjileri" farklı durumlarda, farklı ölçüldüğünü gösteriyor.
Burada hem kütle-hız, hem de kütle-ısı ilişkisi açısından bir derleme yaptım.
Aslen kütlenin kökeni konusu hala belirsiz. En son Higgs alanı ve parçacıkları ile sorun kısmen çözülmüş gibi...
Ama etkileşimin nasıl olduğuna yönelik olan açıklamayı ya pek anlamadım ya da muğlak.
Bu nedenle size kesin ve doğru bir bilgi veremiyorum.
Belki eşdeğerlisi olmak üzere, benim yaklaşımı ele alabilirsiniz. Hem daha basit hem de sade aslında (ya da bana öyle geliyor)..
"Kütlenin temel parçacıklarının titreşim alanı üç uzamsal boyut üzerinde gerçekleşir. Enerji miktarına göre artar/azalır. Titreşim alanları sabit bir yüzey oluşturur.Böylece uzay-zaman alanını tarar.
Bu üç uzamsal boyutu açık tutan kuvvet, evrenin genişlemesinden kaynaklanan dalgaların (EGD) aktardığı enerjidir. Nesnenin doğal hareketi; evrenin genişlemesiyle aynı yönde ve bu üç uzamsal boyut üzerindeki harekettir. Bu durumdaki kütle, sabit-stabil olan ölçümlediğimiz kütlesidir.
Bu nesnenin hareketi ile, nesnenin parçacıklarına ek enerji yüklenir. Böylece temel parçacıklar daha geniş bir alanda titreşir. Alanları genişler. Bu da (EGD) dalgaları ile olan etkileşimi artırır.
(Yelken yüzeyinin genişleterek, rüzgara karşı gitmek gibi)...
Böylece nesnenin kütlesi artmış olarak karşımıza çıkar.
Ve Evet, "Parçacık kütlesi de eğer daha küçük parçacıklardan oluşuyorsa kütlenin tanımını bir bütün olarak yapmak daha kolay olabilir. "
Burada en küçük parçacık sicim adı verilen yapı. Ama o bile tek başına temel değil. Çünkü titreşimli. Bir de bunun titreşimsiz hali var. Tekillik düzeyindeki "enerji paketçiği" ve sanırım onunda altında tekil düzeyde, "enerji noktacığı" var.