burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Anti madde nerede?
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Bilinen evrenin %68.3'ü karanlık enerji %26.8' i karanlık madde ve kalanı da bildiğimiz madde ve enerji (% 4.9ise, evrendeki anti-madde oranı nerede?
Bildiğimiz enerji ve maddenin de büyük kısmı enerji (yanlış hatırlamıyorsam %95 civarı ama bilen doğrusu ile düzeltsin) kalanı madde.
Tüm evrenin yaklaşık binde 2.5 civarı madde ise ve anti madde miktarıda eşit ise, bu hesaplamlarda nereye dahil edilmeli?
origin1690
Gözlemlediğimiz galaksilerden bazıları belki de birçoğu tamamen anti maddeden meydana gelmiş olabilir bunu henüz bilmiyoruz.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Hadi şu an için durum müsait diyelim ama, evrenin daha küçük olduğu evrelerde bu anti-madde galaksilerle , madde galaksiler arasında sadece kütleçekimsel değil, elektromanyetik olarakta bir çekim vardı, tahminen.
Yani bu iki tip galaksi arası çekim çok çok daha güçlüylen ve birbirlerine çok yakın iken niye birbirlerini nötrlememiş olabilirler?
necmi-tufek7866
Burtay Bey,
Nereden ve nasıl böyle bilgi veya intiba sahibi oldunuz bilmiyorum ama "anti madde" konusunda sorduğunuz sorular hiç uygun sorular değil.
Önce şunu söyleyeyim;
Bizim evrenimizde ister galaksi şeklinde, isterse başka şekilde olsun "anti madde" kümelenmesi ya da anti maddeden meydana gelmiş bölgeler yoktur. Büyük patlamayı takip eden ilk üç dakika içinde tüm madde ve anti madde çarpışmaları milyarda bir oranında asimetrik olması dolayısıyla "madde" haline gelmiştir. Ondan sonra evren tamamen "madde" ile yoluna devam ediyor. Yani birikim halinde bir anti madde varlığımız yok.
Yukarıda vermiş olduğunuz oranlar tam doğru olmasa da bu oranların içine anti maddeyi ekleyemezsiniz. Böyle bir yapılanma yok. Eğer, evrenimizde anti madde oluşumları tespit ediliyorsa, bu sadece reaksiyonlar sonucu yaratılmış madde varsa, onun karşılığı kadar anti madde olmalıdır simetri anlayışından dolayıdır. Yani bir muzu keserken anti madde yaratabilirsiniz ve bu anti madde en kısa zamanda maddeyle çarpışıp yok olmak zorundadır.
Yani, anti madde hiç bir yerde...
Ama nerede bir nükleer reaksiyon olursa, orada yaratılan madde olacaksa, o madde miktarı kadar anti madde mutlaka reaksiyondan çıkar.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Necmi Bey, öncelikle teşekkür ederim.
Bu konudaki bilgilerimin ve fikrimin büyük çoğunluğu sizinki ile uyumlu. Ama salt kendi fikrim olmasından ziyade, bir kaç yerden teyit ve fikir alma ihtiyacı duyuyorum.
Çünkü geliştirmekte olduğum varsayımlarda, mevcut bilimsel veri ve bakışlar üzerinde hareket ettiğim halde, bazen yanlış bilgilere de kapılabilirim.
(Tabii bunda kendi bakış açımdan yaklaşıyorum, süper akışkan evren ve dalgalar :-) Bu açıdan anti-madde nasıl ele alınabilir? Bunun üzerindeyim.)
Bu yüzden çok teşekkür ederim. Diğer sorularımı da aynı şekilde ele alırsanız, çok yardımcı olacaksınız.
Saygılarımla
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sanırım anti-madde burnumuzun dibindeymiş... :-) Hakikaten burnumuzun dibinde...
http://evreneyenibirbakis.blogspot.com.tr/2017/04/anti-madde-nerede.html
necmi-tufek7866
Çok güzel bir çalışma yapmışsınız. Ne olursa olsun iyi düşünülmüş ve kurgulanmış. Emeğinize sağlık.
Ben hiç bir eleştiri yapmadan, sadece evrenin oluşumu sırasında ilk dakikalarda olanları mümkün olduğunca aktarayım, karar size kalsın.
Şişmeden sonra bile hala küçük sayılacak bir alanda bulunan enerji maddi bir yapı oluşturamaz. Çok sıcak, çok yoğun, çok enerjik bir ortamdır. Bu ortamda enerji sadece ışık, yani foton halindedir. Ama bu fotonlar o kadar enerji yüklüdürler ki çarpıştıklarında madde ve anti madde dediğimiz birbirine zıt değerler taşıyan parçacıklar üretirler. Bunlar aslında tam olarak zıt değerlerde olmalıdır ki toplamda sıfır kütleye dönüşüp yine ışınım oluştursunlar...
Bu ışınım ve madde dönüşümleri eğer küçük bir kusur olmasa evrende hiç bir maddi yapıya izin vermeden sadece ışınım olarak genişleyecektir. Ama çok küçük bir kusur oluşur ve madde ve anti madde arasındaki yok oluş oranı madde lehine bozulmaya başlar. Evren hala sıcak, hala yoğundur ama bu arada artık tamamen maddeyle dolmuştur. Sıcaklık da düştüğü için foton çarpışmaları da sona ermiştir. Bu arada evren elektron bulutu tarafından da çevrelenmiş durumdadır ve bu bulut ışınımı dışarıya bırakmamaktadır. Ne zaman ki sıcaklık elektronların protonlara bağlanmasına izin verecek kadar düşer, o zaman hidrojen atomları oluşturmaya başlar, bu arada sıcaklık değeri 3.000 derecedir.
Kozmik ışınım 3000 derecedeyken serbest hale gelmiş o zamandan bu güne kadar evren 1000 kattan fazla genişlediği için 3 derecenin altında bir değere inmiştir. Ölçülen değer budur. Yani senaryo tutarlıdır.
Bu senaryoda antimadde yok olmak zorundadır.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Teşekkür ederim. :-)
Bu senaryo, kabul edilen ve üzerine gelişim sağlanan senaryo. Üzerinde tartışmak beni aşar.
Ek olarak; o küçük kusuru tanımlayayım; daha önceki yazışmalarımızda aşırı ısıtılmış suyun durumunu değerlendirmiştik. Su moleküllerinin sakin, stabil durumu, basit bir etki ile bozuluyordu.
Aynı mantığı KEP'lere (Küresel Enerji Paketçikleri- Belki de sıkışmış fotonlar olabilir diye düşünüyorum şimdi-) uygulamıştım.
3 uzamsal boyutun oluşumunu da hatta bu sakin paketçikler arasındaki boşluklara bağlamıştım
( http://bit.ly/2p9dYUv de; http://bit.ly/2q3Dyav ve http://bit.ly/2oyT8L8 ). Çünkü kürenin geometrisi buna olanak sağlıyordu. Ayrıca küre dıştan (her yönden) basınca karşı en dayanıklı doğal yapı.
Eğer enerji ilk başta bu durumda ise, aralarındaki yapı bozulupta titreşmeye başlayıp, birbirilerini itmeye, fırlatmaya başlayınca, oluşturdukları homojen ve düzenli yapı, 3ncü aşamadan (bozulmanın içten dışa 3ncü sırası) sonra bu KEP'lere uygulanan kuvvetlerin vektörleri yüzünden çarpışmalar olacağı için düzenleri ve homojenlikleri bozulmuş olmalı.
(İlk KEP 12 KEP ile fiziksel temas halinde direk, sonraki sıradaki 8 KEP ile arada boşluk kalacak şekilde, titreşim ile doğrudan temas halindeydi.)
İlk bozulma için kafamda, bir KEP'in ortamdan alınması yeterli oluyor. Ya da ona çok hafif bir ek enerji verip, titreşim alanının genişletilmesi ...
Kalanı matematik ve kuvvet vektörleri yapıyor. Bir kuvvet vektörü, eşit açılı 12 kuvvet vektörüne bölünüyor. Her biri 3 tane eşit açılı farklı vektöre kendi enerjilerini katarak bölüyor. 3ncü sıraya gelince, artık kürelere ulaşan bilşek vektörlerin doğrultuları ve etki güçleri farklılaşmya başlıyor. 4ncü sıradan sonra bozuluyor, 5ncü sırada kaos başlıyor. Çünkü genişleyen alandan dolayı, aktarılan kuvvetlerin miktarı ve yönleri bir sonraki sıra KEP'ler için farklı farklı oluyor.
Zincirleme reaksiyon gibi bir şeydi.
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/6/6d/Translational_motion.gif
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/5/51/Brownianmotion5particles150frame.gif
(mavi çizgiler değişen vektör yönleri)
Sanırım o ufak kusur, böyle bir şeydi. Bu yaklaşım, parçacık yaklaşımıyla da uyumlu.
---------------------------------0----------------------------
Senaryo da anti maddenin olmayışına gelince, üzerinde düşünene kadar bende gerek görmedim. Onsuz bir çok şey açıklanabiliyor.
Zıt spini ve elektrik yükü ile temel parçacıklar arasında anti madde temel parçacıkları olması da, bildiğimiz maddenin oluşumunda en doğal ve basit çözüm olarak karşıma çıkınca şaşırdım da...
Sanırım bu yüzden temel parçacıkların aralarında bağlayıcı olarak, anti madde parçacıklar da var.
Çünkü içindeki bulundukları sistemi tamamlayıp, kapalı hale getiriyorlar. Anti maddenin olmadığı daha büyük sistemlerde ise bu görevi elektrik yükleri, (sizin) kuark renkleri ( Biliyor musunuz o konuyu hala kavrayamadım. Eksiğim) tamamlıyor.
(Spinlerin sistemlerini kapalı hale getirmeye yarayan özelliklerinin ise tamamen akışkan dinamiğinden kaynakladığını öngörüyorum.)
Burada önemli olduğunu düşündüğüm şey şu; anti maddeyi bulmak için çok uzaklara bakmaya gerek yok. O zaten en başta farklı bir zaman çizgisine dahil olmuş ama yanıbaşımızda...
Ve bu dalgaların doğal etkileşim yapısıyla uyumlu.
Olaya parçacık açısından bakarsak, anti-maddenin , madde ile etkileşime girmemesi için muhakkak farklı bir yerlerde olması ya da neredeyse tamamen tükenmiş olması gerekiyor.
Oysa onu tüketebilecek tek şey ise, madde... Hem de eşit miktarda yaratılmış olan madde.
Yaklaşımı şu açıdan da ele almaya da çalışıyorum. Sizin evrenin dışındaki negatif enerji yapısıyla benzerliği olabilir mi diye... Çünkü sizin yaklaşımızda, anti madde yok olmak zorunda değil, farklı koşullarda veya farklı bir ortamda olması yeterli gibi gözüküyor.
Yaklaşımınızdaki tek (benim için) sorun, o küçük paketçiklerin sabitliği ve evren genişledikçe aralarına yeni paketçiklerin hiç yoktan dahil olması.
Sanki toplam enerji artıyormuş gibi geliyor. Anlayamadığım (tekrarlı okuduğum halde) kısmı da bu.
------------------------------------------------------------------
Çalışmada kullnadığım animasyonların tamamı, çeşitli fizik araştırmalarının sonuçlarını ve kavramlarını anlatan animasyonlardan uyarlama. Uyarlamadıklarımda kaynakları yazıyor zaten.
Yani animasyonlarda olan olgular doğada farklı ad ve amaçlar altında var. Ben sadece benzerliklerinden faydalanıyorum. Çünkü evrenin işleyişi için çok fazla temel kurala gerek yok bence...
Yanlış hatırlamıyorsam bu konuda sizin de aynı yönde ilham veren ifadeniz vardı...
Tekrar teşekkür ederim.
necmi-tufek7866
Böyle yazışmalar sayesinde beynimizi çalıştırmış oluyoruz. Bu bence çok iyi bir şey. Ne olursa olsun düşünmekten ve araştırmaktan vazgeçmemeli insan. Eşlik ettiğiniz için ben de teşekkür ederim.
Aslında antimadde konusunu biraz andırdığı için, kuarkların renk yüklerinden size biraz bahsetmek isterim. Çünkü, karşı parçacığıyla çatışmadan bir arada olabilmeleri sizin hoşunuza gidecek...
Kuarkların birbirleriyle ilişkileri biraz farklıdır. Bu ilişkiyi düzenlemek ve denklem olarak kullanmak için "renk" sistemi geliştirilmiştir. Üç ana renkte, kırmızı, yeşil ve mavi kuarklar bir arada olduklarında renksiz yani kuvvetsiz durumda olurlar. Yani üçü birlikteyken sıfır kuvvet durumundadırlar. Olayın özel tarafı ise; örneğin proton üç kuarktan meydana gelir. Bunların ikisi aynıdır. "yukarı kuark" diğeri aşağı kuark. Ama bu stabil bir durum değildir. Bu kuarklar devamlı olarak salınım halindedirler. Yani salınımlar yaparak tüm diğer kuarklara dönüşebilirler. Yani tüm renklere dönüşebilirler. Aslında "yukarı kuarktır" ama kırmızı, mavi ve yeşil olarak salınımlar yapar. Diğerleri de aynıdır.
Bu sayede, bir protonun içinde üç ana renk kuark ve bunların birbirleriyle kombinasyonları protonun tüm özelliklerini belirlerler. Spinini, kütle ağırlığını,elektrik yükünü ve ayrıca aralarındaki goulon alış verişi de güçlü nükleer kuvveti meydana getirir.
Yani kuarklarda karşıt renkler de birlikte olabilir. Örneğin; kırmızı kuark ve karşı kırmızı kuark bir arada bağıl durumda olabilir. Birlikteyken "sıfır" sonucu verirler. Ama çatışmazlar. Yani, madde ve anti maddenin birbirini yok etmediği tek parçacık "kuark"tır. Tabii kuark bağımsız bir parçacık olmadığı için ona "parçacık" diyemeyiz. En azından ikisi birlikte olmalıdır ki evrenin ortamında varlıklarını koruyabilsinler...