ahmet-simsek4405
DNA sarmal sayısını arttırdığımızda ne olur?
Bir şekilde düzenli bir biçimde DNA sarmal sayımızı arttırdığımızı varsayalım. Karşımıza nasıl bir insan figürü çıkar.
kemal-bay-hickimse7261
DNA'nın fiziksel veyahut molekülel yapısında olacak bir değişiklik ne gibi fizyolojik ve genetik değişikliklere yol açar bilinmez. Hali hazırda insan genom projesi ve CRISPR gen mühendisliği ile var olan DNA'nın genetik haritasını anlamaya çalışıyoruz fakat çift sarmal yerine 4 sarmal olsa ne olurdu bilemiyorum açıkcası. Belki DNA'nın çift sarmal oluşu hücrelerin yada hücre anatomisi ile alakalı olabilir. Yani A-G-C-T ' nin kombinasyonları, hücrenin işlevini ve görevlerini belirtiyor fakat fazladan sarmal yapı hakkında bir araştırma görmedim.
necmi-tufek7866
Bence, DNA çift sarmal kullanarak kendisini kopyalayabiliyor. Yani çift sarmal olması gerekli. Sarmal sayısının artması gibi bir seçenek olamaz gibi geliyor.
Soru sahibi sanırım sarmal adedini değil de, boyunun uzaması ve kromozom sayısının artması gibi bir durumda nasıl bir insan figürünün ortaya çıkabileceğini sormuş olmalı.
abdullah-basaran1200
Olamaz. Olduğunu farz et. O bir insan olmaz diye düşünüyorum :)
necmi-tufek7866
Sarmal yapı kendisini kopyalıyor. Bir yandan zincir oluşuyor, diğer yandan açılıyor. Açılan kısım tekrar ileride açılıp kendisini kopyalıyor. Bir nevi hücre bölünmesi gibi kendisini çoğaltıyor.
Bu ikili sarmal yapının sayısı nasıl artabilir? Siz buyurun bir yöntem farz edip anlatın. Ben gözümde canlandırmak istedim, en fazla yapışık yavrular veya ikiz, üçüz yavrular meydana gelir gibi bir sonuç çıkıyor bende. Yani, soru sahibinin bunu sorduğunu sanmıyorum.
Burada asıl soru; "kromozom sayısı artarsa yani 46 yerine 48 kromozom veya daha fazla kromozomlu bir canlı dünyaya gelirse ne gibi bir değişik figür olur?" Belki de düşünce gücüyle cisimleri hareket ettirebilir veya telepat olabilir. Düşünceleri okuyabilir...
ahmet-simsek4405
Cevaplarınız için teşekkürler. Geçenlerde bir yazı okumuştum ve bu yazıda geçmişte insan oğlunun yaşadığı felaketlerden dolayı mutasyona uğrayıp indirgendiği yazıyordu. Eskiden DNA mız daha çok sarmallı bir yapıya sahip olduğu söyleniyor ve eskiden daha özgür düşünen aklımız , daha sağlıklı ve daha dayanıklı yani daha iyi bir insan varken indirgendikten sonra sınırlı düşünme , daha çok hastalık barındırma ve daha narin bir yapılı insan figürüne dönüşmüşüz. Tabi bunlara uçuk söylenti olarak bakabilirsiniz ama ben az da olsa inanarak(Ç böyle bir şey olsa nasıl bir insan olurduk çok merak ediyorum. Yazıda birazcık bahsediyordu ama istediğim cevaplar yoktuç
ahmet-simsek4405
Cevaplarınız için teşekkürler. Geçenlerde bir yazı okumuştum ve bu yazıda geçmişte insan oğlunun yaşadığı felaketlerden dolayı mutasyona uğrayıp indirgendiği yazıyordu. Eskiden DNA mız daha çok sarmallı bir yapıya sahip olduğu söyleniyor ve eskiden daha özgür düşünen aklımız , daha sağlıklı ve daha dayanıklı yani daha iyi bir insan varken indirgendikten sonra sınırlı düşünme , daha çok hastalık barındırma ve daha narin bir yapılı insan figürüne dönüşmüşüz. Tabi bunlara uçuk söylenti olarak bakabilirsiniz ama ben az da olsa inanarak(Çünkü ataları gereği siyahilerde lif değişikliliği olduğunu biliyoruz. Neden bizim geçmişimizde de olmasın?) böyle bir şey olsa nasıl bir insan olurduk çok merak ediyorum. Yazıda biraz bahsediyordu ama istediğim cevaplar yoktu. Onun için böyle bir şey yazdım.
necmi-tufek7866
Ahmet Şimşek,
Okuduğunuz yazı nedir bilmiyorum. Ama DNA nın önceden çok sarmallı olduğu, mutasyona uğrayıp bu günkü haline geldiği gibi bir varsayım kabul edilebilir bir şey değildir sanıyorum. Çünkü, evrim ve mutasyon böyle çalışmaz. O yazıyı yazanlar sanıyorum bu konuyu çok iyi bilmeden, belki de ilahi bir mesajı farklı yorumlayarak böyle bir sonuca ulaşmış olabilirler.
Evrim, doğal seçilimdir ve ortama daha dayanıklı türlerin, bireylerin varlıklarını devam ettirmesi, ortama uyum sağlayamayanların yok olması sonucunu doğurur. Yani çok özellikli bir yapı zamanla daha az özellikli bir yapıya dönüşmez, sadece yok olur. Varlığını sürdüremez.
Yukarıda söylediğim gibi, DNA nın sarmal yapısı onun kendisini kopyalaması için gereklidir. Eğer özellik açısından, daha mükemmel yapıda insan figürü yapılanması düşünülürse, bunu sağlayacak olan sarmal değil, kromozom sayısıdır. O açıdan bakınca da, daha çok kromozomlu bir yapının daha az kromozomlu bir yapıya doğru gerilemesi "entropi" ve enerjinin doğal hareketi bakımından ters bir süreç gerektirir ve bence mümkün değildir.
Bir "tür" ya evrimsel gelişimine devam edip daha mükemmel ve dayanıklı türlere doğru evrilir, ya da bulunduğu durum ve ortam çok fazla değişmiyorsa çok uzun zaman varlığını aynen devam ettirir. Ama aynı ortamda daha geri bir konuma gelemez, gelirse o ortamda yaşayamaz, yok olur. (Hele ki beyinsel açıdan bir gerileme zaten düşünülemez bile)
İlahi mesajlara her zaman saygımız var. Ancak, onları doğru anlamak gerekir. Bilimi kullanarak o mesajlar için dayanak veya zemin aramak gerekmez. Zaten böyle yapılırsa yanlış şeyler ortaya çıkar ve sanki bilim ve ilahiyat arasında bir kavga varmış gibi bir izlenim doğar. Bu hiç doğru bir şey değildir. Ne yazık ki hep böyle durumlar ve kavgalar yaratılıyor ve ülkemizin daha iyi bir duruma gelmesi için gereken enerji boşa harcanıyor.
necmi-tufek7866
Ahmet Şimşek,
Okuduğunuz yazı nedir bilmiyorum. Ama DNA nın önceden çok sarmallı olduğu, mutasyona uğrayıp bu günkü haline geldiği gibi bir varsayım kabul edilebilir bir şey değildir sanıyorum. Çünkü, evrim ve mutasyon böyle çalışmaz. O yazıyı yazanlar sanıyorum bu konuyu çok iyi bilmeden, belki de kutsal bir mesajı farklı yorumlayarak böyle bir sonuca ulaşmış olabilirler.
Evrim, doğal seçilimdir ve ortama daha dayanıklı türlerin, bireylerin varlıklarını devam ettirmesi, ortama uyum sağlayamayanların yok olması sonucunu doğurur. Yani çok özellikli bir yapı zamanla daha az özellikli bir yapıya dönüşmez, sadece yok olur. Varlığını sürdüremez.
Yukarıda söylediğim gibi, DNA nın sarmal yapısı onun kendisini kopyalaması için gereklidir. Eğer özellik açısından, daha mükemmel yapıda insan figürü yapılanması düşünülürse, bunu sağlayacak olan sarmal değil, kromozom sayısıdır. O açıdan bakınca da, daha çok kromozomlu bir yapının daha az kromozomlu bir yapıya doğru gerilemesi "entropi" ve enerjinin doğal hareketi bakımından ters bir süreç gerektirir ve bence mümkün değildir.
Bir "tür" ya evrimsel gelişimine devam edip daha mükemmel ve dayanıklı türlere doğru evrilir, ya da bulunduğu durum ve ortam çok fazla değişmiyorsa çok uzun zaman varlığını aynen devam ettirir. Ama aynı ortamda daha geri bir konuma gelemez, gelirse o ortamda yaşayamaz, yok olur. (Hele ki beyinsel bir gerileme düşünülemez bile.)
Kutsal mesajlara her zaman saygımız var. Ancak, onları doğru anlamak gerekir. Bilimi kullanarak o mesajlar için dayanak veya zemin aramak gerekmez. Zaten böyle yapılırsa yanlış şeyler ortaya çıkar ve sanki bilim ve kutsiyet arasında bir kavga varmış gibi bir izlenim doğar. Bu hiç doğru bir şey değildir. Ne yazık ki hep böyle durumlar ve kavgalar yaratılıyor ve ülkemizin daha iyi bir duruma gelmesi için gereken enerji boşa harcanıyor.