burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz.
Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum.
Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız.
Bu yüzden Cenab-ı Hakk'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü.
Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. )
Oysa "gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız.
Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile "yanlış eğilimlerden kurtulmaya" çalışıyoruz.
Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız.
Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur.
Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. ("Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum.
Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir.
Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulşam aracı olan bilim ile yapmak zorundayız.
Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu...
Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar "nefs barındırır" çünkü...
Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de "yanlışlarımızı". Bu şekilde birbirimize, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz...
"Ortak cevapları" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü gerçek doğruya doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz.
Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa. Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece...
Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.
burtay-mutlu-shibumi-tr1695
Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz.
Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum.
Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız.
Bu yüzden Cenab-ı Hakk'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü.
Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. )
Oysa "gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız.
Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile "yanlış eğilimlerden kurtulmaya" çalışıyoruz.
Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız.
Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur.
Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. ("Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum.
Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir.
Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulaşma aracı olan bilim ile yapmak zorundayız.
Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu...
Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar "nefs barındırır" çünkü...
Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de "yanlışlarımızı". Bu şekilde birbirimizden, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz...
"Ortak cevapları" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü "gerçek doğruya" doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz.
Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda, muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa... Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece...
Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.
necmi-tufek7866
Ben de Burtay Bey'in sözlerine aynen katılıyorum. Hasan Bey'de biz de sonuçta aynı şeyi söylemek durumunda kalıyoruz ama biz bunu "söylemeden" söylemiş oluyoruz. Hasan Bey direk Allah'ın adını kullanıyor.
Enerji var edilemez, yok edilemez... İnsan bunu nereden akıl etmiş, yasalaştırmış olabilir?
"Yaratıcı ezeli ve ebedidir. Öncesi ve sonrası yoktur" ( Aynı şey değil mi?)
Bunu insanların gözüne sokup zorlamaya, kör inanç sahibi olmalarını istemeye kimsenin hakkı olamaz. İnsan yapısı gereği şüphecidir, menfaatçidir, işine gelen şeyler olunca hemen saf değiştirir. Bunu yaradan böyle yaratmış. Kötülük kavramı olmasa iyilik kavramının ne anlamı olur? Her şey karşıtıyla yaratılmıştır ve bunu sorgulamak bizim haddimize değildir. Biz sadece yaratılmışın nasıl davrandığını bulmaya çalışıyoruz. Belki o sayede yaratıcının kendisi hakkında fikir sahibi olabiliriz. Çünkü yaratılan, yaratanın bir esintisini, bir imaj görüntüsünü barındırıyor olabilir.
Ama bilim düşünürken dini argümanları bir kenara bırakmak gerekir. Yoksa sağlıklı bir karar veremezsiniz bence...
hasan7672
Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentim NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için.
hasan7672
Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentimin konusu NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için. Ancak asla kendime bilim adami diyemem. Sadece merak eden sorgulayan bir insanin. Konulara farklı pencereler acmayi severim. Allah kavramı birçok bilim insaninin düşüncelerini zorlayan beynini çatlatan bir kavram. Ben bu inanca kolay ulasmadim. Matematikçi Bir arkadasim içinden cikamadi herşeyi terk etti. simdi köyde tavuk besliyor.
hasan7672
Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentimin konusu NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için. Ancak asla kendime bilim adami diyemem. Sadece merak eden sorgulayan bir insanin. Konulara farklı pencereler acmayi severim.
Allah kavramı birçok bilim insaninin düşüncelerini zorlayan beynini çatlatan bir kavram. Ben bu inanca kolay ulasmadim. Matematikçi Bir arkadasim içinden cikamadi herşeyi terk etti. simdi köyde tavuk besliyor.
hasan7672
0ilk patlamayı binbangi meydana getiren enerjnin kaynaği ne acaba evrendeki katı sıvi ve gaz halindeki bütün madenin anası deninlen bu ilk patlamanin enerjisi nerden geldi ?#Binbang #uzay #NASA Yasin Yasin 14 Mart 2017 0Kuantum dalgalanmaları diye biliyorum ama daha teknik bir açıklaması var , açıklayan olur umarım çünkü ben bilmiyorum o açıklamayı .Kemal 14 Mart 2017 -1Uzaydaki madde olarak tanimladigimiz herşey aslında enerji. Atom çekirdeği de yine elektron katmanları gibi enerji katmanlarından oluşuyor. Kaynak ise allah. Hasan 14 Mart 2017 +1Sifir enerji evren teorisine gore enerji toplami sifir(tabii ki pozitif negatif toplam) Yani evren bedavadir.Ama dersin ki kuantum dalgasina sebep nedir, acikcasi planck era oncesine dair sadece hipotezler var sadece.Coklu evrenler gibi .Morgan Frei 14 Mart 2017 0 Morgan eğer çoklu evren teorisi doğru cikarsa bizim evrenimizin bir baska evrenin kalıntısindan doğma olasılıgıda söz konusu yada o kalintinin saf enerjiye dünüşmüş halinden Yasin Yasin 14 Mart 2017 0Sayin Yasin , coklu evreni aciklayan pek cok senaryo mevcut.Dediginiz dogru ama senaryolardan bir tanesi.Morgan Frei 15 Mart 2017 0Hasan'ın açıklaması eksi'yi hakeden bir açıklama değil bence...
Elbette elekron, bildiğimiz kadarı ile katmanlardan oluşmuyor ama kesin de konuşmak mümkün değil.
Sadece özel isimi küçük harfle başlatmış olması hatalı.Burtay Mutlu (shibumi_tr) 15 Mart 2017 0İlk patlamanın enerjisi nereden geldi?
Bilimsel yaklaşımla ve açıklamalarla kimse bilmiyor? Sadece varsayımlarımız var. Varsayımları, daha sonraki gelişmelere göre üretiyoruz ama gözlem ve deney yapma şansımız olmadığı için, net bir açıklama yok.
Bana göre, saf nötr ve tekilleşmiş diyebileceğimiz enerji denizinde, çok ufak bir etki ile başlayan düzen bozulmasının sonucu.
( Bu sitedeki sorular arasında olan açılan şişedeki içeçeceğin donması ile ilgili durum, bu bozulmaya örnek olabilir bence... https://www.fizikist.com/beyin-firtinasi/28606/)
Burtay Mutlu (shibumi_tr) 15 Mart 2017 0Varlığın kaynağı olan enerjinin kaynagina yapilacak her türlü yolculuk teorisi sonunda Allaha muhtactir. Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.Hasan 15 Mart 2017 0Sayın @Hasan, düşüncelerinize çok büyük oranda katılıyorum. Bu sitede yazan ve tartışan bir çok arkadaşta benzer fikirdedir. Önceki yazılarımıza ve tartışmalarımıza bakarsanız bunu görürsünüz. Hatta iddialarımız arasında da bunu sezebilirsiniz.
Şahsınıza hitaben gibi gözükse de aslen, benzer duygu ve düşünce durumunda olan bir çok diğer kişi ile de bir yaklaşımımı paylaşmak istiyorum.
Olayları ve olguların nihai -cevaplandıramadığımız sebepe kadar olan kısmını, bilimsel teknik ve yöntemleriyle anlamak ve yanlışları aynı teknik ile süzmek için buradayız.
Bu yüzden Cenab-ı Hakk'ın (C.C) kudretini sorgulayan-sorgulatan (siz farkında olmasanız da bu kapıya yol çıkıyor) yaklaşımlardan ve ifadelerden kaçınıyoruz. Hiç bir beşeri bilginin gücü, bunu doğrulamaya ya da yanlışlamaya yetmez çünkü.
Gerçekten büyük bir ihtiyaç olan inanç, aynı zamanda sormayı ve sorgulamayı da büyük oranda gereksiz, anlamsız kılıyor. (Bu konuda Ali Uçar Bey'in çok güzel bir yazısı vardı. Linkini bulamadım. Yazıları arasında vardır. )
Oysa "gerçek doğru ile doğru olduğu varsayılanların" ayrımı yapılmalı. Yoksa bize verilmiş hediyeler olan akıl ve iradeyi yanlış kullanmış oluruz. Bizler, sorgulamalarda cevapsız kaldığımız noktayı bulana kadar; sormak , yanlış olanları elemek ve ulaşılan SONUÇLARI KANITLAMAK zorundayız. Biz kanıtlayamıyorsak, buna bilgisi yetecek kişiler için, bu soruları en azından sorgulanabilir, deneye-gözleme tabii tutulabilir hale getirmek zorundayız.
Bu yüzden tanımları yaparken, bilimin öngördüğü kanıtlanabilirlik, sorgulanabilirlik, tekrarlanabilirlik araçları ile "yanlış eğilimlerden kurtulmaya" çalışıyoruz.
Bu nedenle varsayımlarınızın nihai sonucunu açıklarken, bu sonuca nasıl ulaştığınızın ara işlemlerini de bizimle paylaşmalısınız. Ve bunları inanç kurumunu terk ederek, deneysel veb bilimsel sonuçları ile ortaya koymalısınız.
Eğer bunu yapabilirseniz, herkes o son noktadaki soruya gelince, kendi hakkındaki hükme uymuş-karar vermiş olur.
Yaklaşımınız matematiksel olarak kanıtlanabilir. Örneklenebilir. ("Enerjiyi pozitif ve negatif olarak siniflandirip sifira esitlesek te bu sifir yokluk anlamında bir sifir olamaz. Bilinen haliyle geometri ve matematik kavramı olan sifir da yokluğu tanımlamaz. Dengeyi tanımlar. Yokluk için başka bir ifade icad etmemiz gerekiyor.") Özellikle bu kısıma yürekten katılıyorum.
Ya da yanlış kısımları sorgulamalarla temizlenip, daha mükemmeleştirilebilir.
Ve bunların hepsini, salt ve gerçek doğruya ulaşma aracı olan bilim ile yapmak zorundayız.
Bizi en az hata ile doğru sonuca ulaştıracak tek yol bu...
Matematik ve bilimsel temellerden uzaklaşmış diğer yaklaşımların hepsi, içinde bir miktar "nefs barındırır" çünkü...
Burada hiç birimiz varsayımlarımızı kanıtları ile ortaya koyabilecek bilgi yetkinliğinde değiliz. Ama birbirimizden öğreniyoruz. Hem doğruları hem de "yanlışlarımızı". Bu şekilde birbirimizden, kendi doğru cevaplarımızı geliştirirken destek alıyoruz...
"Ortak cevapları" geliştirdiğimizde ise mutlu oluyoruz. Çünkü "gerçek doğruya" doğru bir adım daha yaklaşmış oluyoruz.
Gerçek doğrunun ne olduğundan emin olanlar için bu yol (bilim) en güzel ispat yolu. Eninde sonunda, muhakkak bu noktaya ulaşacak nasıl olsa... Yapmaya çalıştığımız, aradaki saptırıcılardan kurtulmak sadece...
Gene, eğer hatalıysak, hatamızı da bu yol gösterebilir sadece... Başka hiç bir şey ikna edemez.Burtay Mutlu (shibumi_tr) 16 Mart 2017 0Ben de Burtay Bey'in sözlerine aynen katılıyorum. Hasan Bey'de biz de sonuçta aynı şeyi söylemek durumunda kalıyoruz ama biz bunu "söylemeden" söylemiş oluyoruz. Hasan Bey direk Allah'ın adını kullanıyor.
Enerji var edilemez, yok edilemez... İnsan bunu nereden akıl etmiş, yasalaştırmış olabilir?
"Yaratıcı ezeli ve ebedidir. Öncesi ve sonrası yoktur" ( Aynı şey değil mi?)
Bunu insanların gözüne sokup zorlamaya, kör inanç sahibi olmalarını istemeye kimsenin hakkı olamaz. İnsan yapısı gereği şüphecidir, menfaatçidir, işine gelen şeyler olunca hemen saf değiştirir. Bunu yaradan böyle yaratmış. Kötülük kavramı olmasa iyilik kavramının ne anlamı olur? Her şey karşıtıyla yaratılmıştır ve bunu sorgulamak bizim haddimize değildir. Biz sadece yaratılmışın nasıl davrandığını bulmaya çalışıyoruz. Belki o sayede yaratıcının kendisi hakkında fikir sahibi olabiliriz. Çünkü yaratılan, yaratanın bir esintisini, bir imaj görüntüsünü barındırıyor olabilir.
Ama bilim düşünürken dini argümanları bir kenara bırakmak gerekir. Yoksa sağlıklı bir karar veremezsiniz bence... Necmi Tüfek 16 Mart 2017 0Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentimin konusu NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için. Ancak asla kendime bilim adami diyemem. Sadece merak eden sorgulayan bir insanin. Konulara farklı pencereler acmayi severim.
Allah kavramı birçok bilim insaninin düşüncelerini zorlayan beynini çatlatan bir kavram. Ben bu inanca kolay ulasmadim. Matematikçi Bir arkadasim içinden cikamadi herşeyi terk etti. simdi köyde tavuk besliyor.
hasan7672
Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilimin amaci hicbir sınır koymadan sorgulamaktır. Ben şahsen birkaç patent sahibiyim. Hatta bir patentimin konusu NASA tarafindan da desteklenerek hayata geçtiğini öğrendim ama bir amerikalı için. Ancak asla kendime bilim adami diyemem. Sadece merak eden sorgulayan bir insanin. Konulara farklı pencereler acmayi severim.
Allah kavramı birçok bilim insaninin düşüncelerini zorlayan beynini çatlatan bir kavram. Ben bu inanca kolay ulasmadim. Matematikçi Bir arkadasim içinden cikamadi herşeyi terk etti. simdi köyde tavuk besliyor.
hasan7672
Sayin Burtay ve Necmi beylere tam olarak katiliyorum. Bilim insanı hiçbir sınır koymadan sorgulamalı.
hakan-k9304
Her Ne Kadar Bilim Kurgu Tarzi Bir Cevap Olucak Olsada ; Evreni Baslangici ile Sonu Aynı. Sonu 'Nerden Geldi?' Dediğinde 'Başından(big bang ) Diyebiliyorsan Başı Nerden Geldi Dediğindede Sonundan Diyebilmelisin
hakan-k9304
Basit Bir Seneryo İle Anlatırsam
201x Yılında Bilim Adamları Cern de Hadron Çarpıştırıcı ile Deney Yaparken Ortaya Çok Yüksek Bir Enerji Çıktı.
Ve Bu Enerji Dünyanın Çekim Gücünden Yüz Binlerce Kat Güçlüydü.
Saniyenin Milyarda Biri Gibi Bir Sürede Samanyolunu Tamamen Yutan Bir Karadelik Haline Geldi.
Durmayarak Devam Etti Çok Kısa Sürede Tüm Evren Tamamen Bir Karadelik Halini Aldı.
Sonra Big Bang Oluştu.
İnsanlar Oluştu.
Ve Bilim Adamları Hadron Çarpıştırıcısı Ürettiler.
Sonsuz Bir Hikaye :)
Herkesin Anlaması İçin Basitleştirdim...
canket-attila-atahan6017
Gelecekten.. Belki de atalarımızdan.. Gelecek kavramını iyi düşünün, hem de gereğinden çok daha iyi..
yasin-yasin5578
bilim kesinlikler netler deneyler gözlemler üzerinden hareket eder tanrı allah kavramı bir varsayım bir savdır o savın doğruluğunu ispatlama yada çürütme olanağı da yok
(( bir yaratıcı vardı ol dedi birden bir büyük bir patlama oldu her şey yoktan olu verdi ))
ne bu savı ne savunanlar şimdilik kendi idealarını ispatlaya biliyorlar
nede bunun aksini savunanlar bu ideayı çürütebiliyorlar
özetle bir tasarımcının olma olasılığı da olabilir evrendeki dizayna baktığımızda bu olası bir durumdur ama yaradılışçılığı savunan dini felsefi görüşlerin hayata yaşama dair ortaya atığı idealarda gelişen bilim tarafından da çürütülmüştür türlerin kökeni yaşamın ve canlılığın evrimsel süreci buna örnektir
bilim ne tanrnın karşısında nede yanındadır bilimin gelişmesi için elbette farklı fikirler teoriler çok önemlidir
bilimin işi deneyler gözlemlerle o fikirlerin doğruluğunu araştırmaktır
tanrının varlığını yokluğunu araştırma bilimin asli görevleri arasında da değildir
uzaya ,dünyaya ,hücreye, tüm evrensel çarkın işleyişine baktığımızda bunun bir aklın tasarımcının icadı olduğu bana da mantıklı geliyor
belki de hasan arkadaşın dediği gibi Allah ol dedi büyük bir patlama yoktan var oldu bunu şimdilik bilemeyiz
bilimin işi belki lere cevap bulmaktır eğer evrenin ütesi varsa belki insanlık bir gün bu sorulara cevap bulacaktır belki sonsuza kadar bu sorular cevapsız kalacaktır neticede şuan bir çok şeyi bilmiyoruz
kendi kişisel fikrim bir yaratıcı vardır bir başkası da aksi yönde düşüne bilir bir başkası daha da farklı düşüne bilir
bilimin gelişmesi için daha çok soruya cevap bulmamız için bilim ve felsefe ilişkisini bu manada değerli buluyorum
yasin-yasin5578
bilim kesinlikler netler deneyler gözlemler üzerinden hareket eder tanrı allah kavramı bir varsayım bir savdır o savın doğruluğunu ispatlama yada çürütme olanağı da yok
(( bir yaratıcı vardı ol dedi birden bir büyük bir patlama oldu her şey yoktan olu verdi ))
ne bu savı ne savunanlar şimdilik kendi idealarını ispatlaya biliyorlar
nede bunun aksini savunanlar bu ideayı çürütebiliyorlar
özetle bir tasarımcının olma olasılığı da olabilir evrendeki dizayna baktığımızda bu olası bir durumdur ama yaradılışçılığı savunan dini felsefi görüşlerin hayata yaşama dair ortaya atığı idealarda gelişen bilim tarafından da çürütülmüştür türlerin kökeni yaşamın ve canlılığın evrimsel süreci buna örnektir
bilim ne tanrnın karşısında nede yanındadır bilimin gelişmesi için elbette farklı fikirler teoriler çok önemlidir
bilimin işi deneyler gözlemlerle o fikirlerin doğruluğunu araştırmaktır
tanrının varlığını yokluğunu araştırma bilimin asli görevleri arasında da değildir
uzaya ,dünyaya ,hücreye, tüm evrensel çarkın işleyişine baktığımızda bunun bir aklın tasarımcının icadı olduğu bana da mantıklı geliyor
belki de hasan arkadaşın dediği gibi Allah ol dedi büyük bir patlama yoktan var oldu bunu şimdilik bilemeyiz
bilimin işi belki lere cevap bulmaktır eğer evrenin ütesi varsa belki insanlık bir gün bu sorulara cevap bulacaktır belki sonsuza kadar bu sorular cevapsız kalacaktır neticede şuan bir çok şeyi bilmiyoruz
kendi kişisel fikrim bir yaratıcı vardır bir başkası da aksi yönde düşüne bilir bir başkası daha da farklı düşüne bilir
bilimin gelişmesi için daha çok soruya cevap bulmamız için bilim ve felsefe ilişkisini bu manada değerli buluyorum
yasin-yasin5578
bilim kesinlikler netler deneyler gözlemler üzerinden hareket eder tanrı allah kavramı bir varsayım bir savdır o savın doğruluğunu ispatlama yada çürütme olanağı da yok
(( bir yaratıcı vardı ol dedi birden bir büyük bir patlama oldu her şey yoktan olu verdi ))
ne bu savı ne savunanlar şimdilik kendi idealarını ispatlaya biliyorlar
nede bunun aksini savunanlar bu ideayı çürütebiliyorlar
özetle bir tasarımcının olma olasılığı da olabilir evrendeki dizayna baktığımızda bu olası bir durumdur ama yaradılışçılığı savunan dini felsefi görüşlerin hayata yaşama dair ortaya atığı idealarda gelişen bilim tarafından da çürütülmüştür türlerin kökeni yaşamın ve canlılığın evrimsel süreci buna örnektir
bilim ne tanrnın karşısında nede yanındadır bilimin gelişmesi için elbette farklı fikirler teoriler çok önemlidir
bilimin işi deneyler gözlemlerle o fikirlerin doğruluğunu araştırmaktır
tanrının varlığını yokluğunu araştırma bilimin asli görevleri arasında da değildir
uzaya ,dünyaya ,hücreye, tüm evrensel çarkın işleyişine baktığımızda bunun bir aklın tasarımcının icadı olduğu bana da mantıklı geliyor
belki de hasan arkadaşın dediği gibi Allah ol dedi büyük bir patlama yoktan var oldu bunu şimdilik bilemeyiz
bilimin işi belki lere cevap bulmaktır eğer evrenin ütesi varsa belki insanlık bir gün bu sorulara cevap bulacaktır belki sonsuza kadar bu sorular cevapsız kalacaktır neticede şuan bir çok şeyi bilmiyoruz
kendi kişisel fikrim bir yaratıcı vardır bir başkası da aksi yönde düşüne bilir bir başkası daha da farklı düşüne bilir
bilimin gelişmesi için daha çok soruya cevap bulmamız için bilim ve felsefe ilişkisini bu manada değerli buluyorum
necmi-tufek7866
Hakan K,
Evrenin kendini tekrarlayan bir döngü içinde olması ile ilgili teoriler vardır ama insan faktörü bunda belirleyici olamaz bence. Evrenin kendisi ya da enerji diyelim, kendi karakteri gereği ise böyle bir döngü gerçekleştirebilir. Yoksa insanın gücü buna yetmez.
Bu konulara yeni merak sardığım sıralarda ben de sizin gibi insanların bir gün denetleyemeyecekleri bir güç, yani bir karadelik üretip dünyamızın sonun getirebileceklerinden korkardım. Ama şimdi olayı anlayınca boş yere endişelenmiş olduğumu anlıyorum. İnsanlar en fazla parçacık düzeyinde karadelik meydana getirebilirler. Yani bir parçacığa öyle çok enerji yüklenebilir ki, karadelik haline gelebilir. Ama çok geçmeden "Hawkıng ışıması" yüzünden patlayıp buharlaşır ve çıplak gözle bile görülmesi zor bir etki bırakır. Çünkü çok küçüktür. Yani söylemek istediğim; insanlar ne enerjisi kullanırlarsa kullansınlar, dünyayı, galaksiyi ve evreni yutabilecek bir karadelik yaratamazlar. Bunun için çok fazla kütle gerekir. Hem de çok fazla...
Ama tabii dünyayı yaşanmaz hale getirmek her zaman elimizde olan bir şey. Zaten biz ne yapsak ancak kendimize zarar veririz. Doğa kendini korumanın yolunu her zaman bulur.
hakan-k9304
Necmi Tüfek,
Zaten Böyle Bir Şeyden Korkmam,Sonum Belli Oldugu İçin Sevinirim Bile :D
Birde Biliyorum İnsan Irkının Böyle Bir Şey Yapamayacagını,
Herkesin Zihninde Canlanması Amaçlı En Basit Halinde Anlattım.
Alın Hikayeyi Düzelteyim ''2010^200 Yılında Çok Gelişmiş İki Irk Savaş Halindeyken Çok Güçlü Silahlar Kullanmaya Başladılar Ve Evrende Yarık Oluşturacak Kadar Büyük Hasarlara Yol Açtılar....''
Mutlumsnz :)
abdullah-basaran1200
Her işin altından doğanın kalkması imkansız O kadar lav ve kaynar sıvı ile dolu dünyada insanın var olduğu alak nerden geldi. Doğa ananın(!) bir gücü olmasa gerek. Ve şu da mühim her şeyi bilimsel olarak açıklamaya gitmememiz için;
abdullah-basaran1200
Neden bu kadar mükemmellik ve çeşitlilik bu dünyada var. Veya bize rast gelmiş. Bu kadar işe yarar maddenin gök taşlarıyla geldiğini var sayan bilim adamları! Sadece bize mi hayat getirmiş bu meteorlar?! Bu tür konulara bilimsel açıklama yapmak nasıl bir güç ister düşünemiyorum....
muzaffer-erdem5978
Bigbag diye birşeyyoktur.,bilim kurgu senaryodur,
Uzay ortamda milyonlarca yıldız hala daha kuark üretmeye devam etmektedirler.